Buzdokuz Dergisi, yerli ve yabancı şairlerin katkısıyla edebiyat dünyasına nefes aldırıyor
AJANSŞair yazar çevirmen Atakan Yavuz: ”Yabancı yazarlarla irtibata geçip onlarla söyleşi yaparak, soru sorarak kendi gündemimizi de onlara iletmiş oluyoruz” Şair, yazar Hayriye Ünal: ”Buzdokuz olarak biz dijital ortamın şiirini de üretiyoruz. Eski ve yeni birbirinden bambaşka şeyler değil, birbirlerinin versiyonlarıdır”
İSTANBUL (AA) AHMET ESAD ŞANİ Şiir ve teoriyi insanın meselelerinin etrafında bir araya getiren Buzdokuz Dergisi'nin nesneye odaklanan 23. sayısı okuyucuyla buluştu.
Yayın Kurulunda Charles Bernstein, Hakan Şarkdemir ve Mert Özden'in yer aldığı dergide, Zeynep Arkan şiir editörü, Ertuğrul Rast çeviri editörü, Emre Söylemez XPo editörü, Burak Ş. Çelik görsel şiir editörü, Hasan Bozdaş eleştiri editörü, Ali Berkay da web editörü olarak görev yapıyor.
Yerli ve yabancı şairlerin katkısıyla hazırlanan derginin yeni sayısında "Nesne Şiir & Şiirde Nesne" başlıklı dosyanın yanı sıra Esc, Ctrl+A, Yakından, CapsLock, Harici Bellek, End ve Periskop başlıklı bölümler bulunuyor.
Derginin teori editörlüğünü üstlenen şair, yazar ve çevirmen Atakan Yavuz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2020'de yayın hayatına başlayan Buzdokuz'un, ismini Kurt Vonnegut'ın "Kedi Beşiği" romanında geçen ve dünyanın sonunu getirecek madde anlamındaki "icenine" kelimesinden aldığını söyledi.
Derginin kuruluşundan itibaren çeşitli görevlerde yer aldığını dile getiren Yavuz, "İsminin edebiyata gönderme yapmasının dışında, biz başlangıçta 9 kişiydik. Tabii ekip daha sonra genişledi ama isminin iyi ve nitelikli edebiyata gönderme yapmasını önemsedik. Şiir, teori ve eleştiri dergisi olmak ve diğer dergilerdeki gibi hikaye ve roman üzerinde değil sadece belli bir alanda derinleşmek istedik. İstikrarlı bir şekilde ve periyotları aksatmadan titiz bir işçilikle de yayınımıza devam ediyoruz, 23. sayı şu anda raflarda yerini aldı." şeklinde konuştu.
Yeni sayının "Nesne Şiir ve Şiirde Nesne" dosya başlığıyla çıktığına işaret eden Yavuz, şunları kaydetti:
"Aslında her dergi kendi zamanının bir ürünüdür yani ondan bağımsız olamaz. Fakat biz eskilerin İbnü'lvakt ve Ebü'lvakt kavramlarıyla ifade ettiği gibi hem kendi zamanını hem de tüm zamanları anlamakla yükümlüyüz. Bu anlama çabasında, sadece sıradan bakışla değil, teorik veya nazariye dediğimiz bakışla meselelere kavramsal yani soğukkanlı bir şekilde yaklaşmak ve bunu eleştiri diline dönüştürerek şiirle ilgili meseleleri yerli yerine oturtmak istiyoruz."
Atakan Yavuz, edebiyatta teori editörlüğünün ve teori dergilerinin Türkiye'de yeni bilinmeye başladığını vurgulayarak, "Immanuel Kant'ın 'Kavramsız idrak kördür' diye bir sözü var yani bazı meselelere kavramsız bakarsak bize karmakarışık bir yığın gibi gelir ama eleştiri ve kavramsal eleştiri diliyle meseleleri yerli yerine oturtabiliriz." dedi.
"Amacımız çağı yakalamak, anlamak ve çağı eleştirmekti"
Türkiye'de ve dünyada tartışılan güncel kavramlara temas etmek ve bu kavramları üreten isimlerle konuşmak istediklerini vurgulayan Yavuz, şu bilgileri verdi:
"Dolayısıyla Buzdokuz'u çıkarırken bir derleme dergisi veya statik bir çeviri dergisi değil de Türkiye ve dünyadan yaşayan isimlerle, hem şair hem de eleştirmen ve teorisyenlerle irtibata geçmek istedik, bunu da büyük oranda başardık. Mesela son zamanların önemli eleştirmenlerinden kısa süre önce vefat eden Marjorie Perloff, Türkçe'ye yeni yeni çevrilmeye başlayan bir isim. Biz onunla irtibata geçtik ve dergimize hem soruşturmalarda hem yazılarıyla aktif katkılar sundu. Dergi olarak amacımız zaten çağı yakalamak, anlamak ve çağı eleştirmekti."
Yavuz, hem Batı şiirini hem de kavramları günü gününe takip etme çabası içinde olduklarını kaydederek, "Yabancı yazarlarla irtibata geçip onlarla söyleşi yaparak, soru sorarak kendi gündemimizi de onlara iletmiş oluyoruz. Yani bir nevi biz sadece aktarıcı değil müdahil edici bir pozisyona da geçmiş oluyoruz. Ayrıca Ertuğrul Rast'ın başında olduğu 1213 kişilik çok iyi bir çeviri ekibi kurduk. İngilizce, Almanca, Arapça, Rusça ve Fransızca'dan nitelikli çeviriler yapabilecek ve yaşayan edebiyatçılara ulaşabilecek bir kadromuz var. Bizim ölçümüz her zaman için öncelikle Türkiye yani yerelden evrensele gitmek istiyoruz. Şunun hep farkında olduk; biz büyük, güçlü ve köklü bir şiir geleneğinin temsilcisiyiz yani sadece İkinci Yeni'yle Garip ile başlayan bir şiir değil, divan şiirinden halk şiirine kadar dünya çapında diyebileceğimiz çok büyük şairleri de temsil etme sorumluluğuyla onlara yaklaşıyoruz. Onlara sorduğumuz sorularda da hep eşit mesafeden, göz hizasından yaklaşıyor, Nedim'den, Tanpınar'dan bahsediyoruz. Oryantalizm tuzağına düşmeden bunu yaptığımızı net olarak söyleyebilirim." ifadelerini kullandı.
"Gazzeli şairin mektubu okuyucuda çok karşılık buldu"
Filistin'de yaşayan şair Mosab Abu Toha'nın İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırıları esnasında, kendisinin ve ailesinin yaşadıklarını anlattığı "Gazze'deki Penceremden Manzara" başlıklı yazısına da dergide yer verdiklerini aktaran Yavuz, şöyle devam etti:
"Gazzeli bu şairin de mektubunu da günü gününe çevirip başyazı olarak aldık. Okuyucuda çok karşılık buldu, etkileyici bir metindi. Dünyanın meseleleriyle ilgileniyoruz ama şunu özellikle belirtmek istiyorum; bir ayağımız Türkiye'ye basarak, buradan kopmadan ve güçlü bir geleneğin temsilcisi olarak bütün şairlere ulaşmak istiyoruz. Yani self oryantalizm tuzağına düşmeden bunu yapmak istiyoruz. Çeviride de ölçümüz bu. Bir diğer ölçümüz de yaşayan şairlerin yayınlanmamış şiirlerinin dergimizde yayınlanabilmesi. İsimleri tercih ederken de genelde iyi eleştirmenlerin referans gösterdiği isimlere ulaşmaya çalıştık. Popülarite üzerinden değil gerçekten şiiri, şiirin meselelerini ciddiye alan hem yenilikçi hem de teorisyen isimlerle temas etmeye çalıştık. Hem teoride hem de şiirde söyleşilerde çok önemli isimlerle temasa geçtik."
Yavuz, derginin kısa zamanda merkezde önemli bir boşluğu doldurduğunu, gençlerden ilgi ve karşılık bulduğunu vurgulayarak , "YouTube videolarımızla internet sayfamızla ve Emre Söylemez'in editörlüğünde X sosyal medya platformunda yaptığımız şiir yayıncılığıyla bu alanlardaki boşluğu da doldurduk. Derginin yüzde onuna tekabül eden bu arayışçı kısım haksız eleştiriler de aldı. Biz bunu derginin arge kısmı olarak görüyoruz. Nasıl ki her argede fire oranı varsa bunlarda da fire olabilir. Yani her deneyci şiir iyi olacak diye bir kaide yok. Belli bir alanı özgürce arayan ve şiirin uç noktalarını yoklayan şiirlere de ısrarla yer vermeye devam ediyoruz. Sevindirici olan bir şey ise yabancı şairler de biz istemeden şiir göndermeye başladılar. Bu yoğun iş birliği neticesinde, bazı antolojilerde Buzdokuz'daki genç arkadaşların şiirleri de yer almaya başladı." değerlendirmesinde bulundu.
"Şiiri her defasında başka bir yaklaşımla yakalayıp kaydediyoruz"
Buzdokuz Dergisi Genel Yayın Yönetmeni şair, yazar Hayriye Ünal ise yazı hayatına İngilizceden çevirilerle başladığı 1997'den bu yana özellikle modern Türk şiiri üzerine yoğunlaştığını dile getirdi.
Ulusal dergilerde 19972020 aralığında aktif şekilde ürünler yayımladığını kaydeden Ünal, 6 şiir, 2 eleştiri, 1 teori ve 1 deneme kitabı bulunduğunu, çeşitli yayınevlerinde editör ve redaktör olarak çalıştığını söyledi.
Ünal, birkaç istisna dışında bütün edebi çalışmalarının Buzdokuz'da yayımlandığını sözlerine ekleyerek, Buzdokuz'un alt başlığındaki şiirteorieleştiri sözcüklerinin her birinin pratiğini dergide göstermeyi amaçladığını, son sayısında da "nesne" konusuyla buna çok iyi bir örnek sergilediğini kaydetti.
Nesne şiir olarak tercüme edilen "object poetry" konusunun örneklerini işleyen sayının, şiirde nesneyi şairlerden örneklerle incelediğini ifade eden Ünal, şunları söyledi:
"Nesnenin felsefesine de eğilen teorik yazıların bulunduğu dosyayı bizim 'Esc' adını verdiğimiz ve deneysel, görsel şiirler yayımlayan alanımızdaki sanatçıların nesne kullanarak ürettiği görsel eserler bütünlüyor. Dosyada Divan şiirinden günümüze nesnenin serüveni izleniyor. Çeviri yazılarla Rus, Alman, Amerikalı örnekler de dosyada yer aldı. Bu konuların her biri bizim şiire yaklaşma çalışmalarımızdır. Kavramların ışığında, oluş halindeki şiiri de her defasında başka bir yaklaşımla yakalayıp kaydediyoruz." dedi.
Ünal, dosya dışındaki içeriklerin de dergide okuyucunun beğenisine sunulduğunu belirterek, "Spoken Word hareketinin önemli isimlerinden Bob Holman ilk kez Türkçeye kazandırdığımız bir şair. Holman'ı çevirirken aynı zamanda çeviri editörümüz Ertuğrul Rast ile üzerinde düşünerek 'Spoken Word' ifadesini de Türkçeye 'İcra Şiir' olarak kazandırdık. Görsel şiir bölümünü yöneten Burak Ş. Çelik aynı zamanda bu sayıda dokuzuncusu yayımlanan 'Harici Bellek' ile genç şair dünyasını izliyor." ifadesini kullandı.
Teori üretirken eleştirel hamleler de yaptıklarını, Buzdokuz'un iki kapak arasıyla sınırlı bir dergi olmadığını, "buzdokuz.com"da dergide olmayıp yalnızca sitede olan işler üretildiğini aktaran Ünal, "Bunlar aynı zamanda teorik çerçevemizle ilişkilidir. Esc kitapçıklarımızı ve Atakan Yavuz'un Dilek Winchester ile yaptığı 'Unutuşlardan Yapılma Bir Ses Labirenti' başlıklı söyleşiyi örnek verebilirim. Yayın kurulu üyemiz Charles Bernstein'ın yakın zamanda kaybettiğimiz, avangart eleştirinin önemli isimlerinden Marjorie Perloff üzerine yazdığı metni çevirdik. Sayının önemli metinlerinden biridir." diye konuştu.
"Başlattığımız konuların uçsuz bucaksız karşılıkları var"
Dergilerin edebiyat dünyasına nefes aldırdığının altını çizen Ünal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Buzdokuz Dergisinin de üretken bir kadrosu var. Edebiyat dünyasına katkı konusundaki önceliklerimizden de bahsetmek istiyorum. Yaptığımız dosyalarla dergi hacminin elverdiği ölçüde, edebiyat dünyasına ipuçları sunmaya çalışıyoruz. Başlattığımız konuların uçsuz bucaksız karşılıkları var. Bu sayıyı örneklersem 'nesne' için tüm şiirimizde taramalar yapılabilir. Kısacası yol açıcı olmayı önemsiyoruz.
Bir diğer önceliğimiz, edebiyat dünyasını uykusundan uyandırmak, 'Bakın böylesi konular da var.' demek. Konuları tek sefer işleyip bırakmıyoruz. Her teorik konuyu diğeriyle ilişkilendiriyoruz. Başka sayılarda tamamlayıcı veya eleştirel yazılar yayımlamayı sürdürüyoruz. Ayrıca 'Nasıl daha iyi şiir üretilir? Şiirimiz nasıl daha ileri gider? Şiir düşüncesi klişelerden, küften nasıl arındırılır? İyi şairlerin unutturulmasına nasıl engel olabiliriz?' sorularına cevap arıyoruz. Dergicilik yapmanın bir anlamı da bu soruların yanıtını bulma olasılığıdır. Kasti politikalarla harcanmaya çalışılan bu toplumun pırıl pırıl gençleriyle geçmişten getirebildiğimiz değerli her şiiri tanıştırmak, toplumsal bellekte şiiri canlı tutmak, şiir tarihine adilane veriler sunmak bizim işlerimiz arasında. Son olarak evimiz olarak dünyada olmanın saf canlılığı, ekolojik bilinç, bağlantısallık Buzdokuz'un önemsediği değerler."
Edebiyatseverlerin ve şairlerin dijital okuryazarlığı geliştirerek ve dijital dünyaya edebi heyecanı taşıyarak bağlantıyı sağlamış olacaklarını belirten Ünal, "Buzdokuz olarak biz dijital ortamın şiirini de üretiyoruz. Eski ve yeni birbirinden bambaşka şeyler değil, birbirlerinin versiyonlarıdır. Kuşaklararası çatışma ve süreklilik verimli şekilde sürmeli. Her şekilde önerim, okumaktır. Okumayı, anlamayı öneriyorum. Dergi de buna zemin hazırlıyor. Bizi bulsunlar." diye konuştu.
Kaynak: AA
İlginizi Çekebilir