© Muhalif 2024

Bir türlü değişmeyen kader

Ey Mısırlılar! Size, benim buraya dininizi yıkmak için geldiğim söylenecektir. Bu açık bir yalandır, inanmayınız. Zalimlere benim buraya gasp edilmiş haklarınızı iade için geldiğimi, Allah'a Memlükler'den daha fazla inandığımı ve Hazreti Muhammed ile hayranlığımı celbeden Kur'an-ı Kerim'e hürmetkar olduğumu söyleyiniz. Nerede verimli arazi, kıymetli elbiseler, güzel esirler ve mükemmel evler varsa, hepsi Memlükler'e ait. Eğer Mısır onların çiftliği ise Allah'ın bunu onlara verdiğine dair tapu senetlerini göstersinler. Allah adildir ve merhametlidir. Bundan böyle herkes idareye ortak olacak ve mutlu şekilde yaşayacak.


"Mısır Halkı...sizlere dininizi imha etmeye geldiğimi söyleyecekler. Bu tam bir yalandır inanmayın. Sizi zalimin elinden kurtarıp haklarınızı iade etmeye geldiğimi .Allaha Peygamberi Muhammed e Memlüklerden daha fazla saygı gösterip hizmet ettiğimi söyleyin. Halkınıza Fransızların inançlı Müslümanlar olduğunu söyleyin. Roma'yı istila edip Hıristiyanları sürekli. Müslümanlara savaş açmaya teşvik eden Papa'yı tahttan indirdiğimiz doğrudur"

Bu sözler daha doğrusu tamamı yalan bu nutuk Napolyon tarafından Mısır işgali esnasında hazırlanan manifestodur. Napolyon bu yalanları özellikle Mısırlı din adamlarını ikna etmekte kullanmış, korku ve menfaat ekseninde de bunda başarılı olmuş. Askerlerinin dışında 160 kişilik bir Oryantalist bilim adamı ordusuyla Mısır'ın psikolojik olarak işgalini de gerçekleştirmiş

23 .ciltlik Mısır'ın tasviri adlı bir külliyat hazırlatmış ve bu yöntem "Aydınlanmış sömürgecilik"  olarak yeni  çığır açmış.

Aydınlanmış sömürgecilik gibi aydınlanmış mutlakiyetçilik gibi, aydınlanmış kapitalizm gibi başkaca aydınlanma halleri oldu elbette batı tarafından dizayn edilen dünyanın. Burada oluşturulan bir dil ile de Batının hükmedişinin merhameti tesis edeceğine ikna edildi toplum. Ama elbette bu  sadece işgal edenlerin yapabileceği bir şey değildi. O sebeple yanlarına almaları gereken her dönem farklı sözü geçenler oluyordu.

Oryantalizm Batının doğuyu tanımladığı şeye ikna etme biçimi olarak kullanıldı başından beri. Doğu’nun dini üzerinden doğuyu tanımlamak ise işin en kolayı idi. Zaten zayıflamış savaş gücü ile çok da fazla karşılık vermesi mümkün olmayan doğu, içindeki işbirlikçilerinin dini söylemleri ile batıya ikna oldu.

Zaten olmamak gibi bir şansı da kalmamıştı. Yüzyıllarca dünyaya hükmeden atalarının mirasını kendi eli ile batıya çoktan devretmiş, batı bilimin ve aklın tarafına geçince uzun bir süre olayı kavrayamamıştı . Kavradığında ise alışkanlıkları çoktan batı tarafından oluşturulmuştu.

Şimdi de aynı şeyleri yaşamaya devam ediyoruz. Süreç çok daha kapsamlı yazılabilir elbette ama hala bir kurtarıcı bekliyor doğu toplumları. Sadece kahramanlara ihtiyaç duyuyor, belki de bir nebze istisna olan ülkemizin en büyük avantajı doğunun en büyük kahramanlarını çıkararak hakim olma konusunda kazandığı alışkanlık.

Oysa üzerine çok da bir şey koymuş olmadığımız hamaset hikayelerimizle avunmaya geri dönmenin konforunu yaşadığımız şu dönemler de biz de her an o diğer doğu toplumlarının kaderine doğru freni boşalmış şekilde gidiyoruz.  

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER