© Muhalif 2024

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ‘rehabilite’ edilir mi?

Cumhurbaşkanı Yardımcısının bütçedeki sözleri, Saadet Partili Temurci’nin,” Bugün Sayın Cumhurbaşkanımızın kullandığı bütün yetkileri o partiden gelecek kişinin kullanmasından memnun olur musunuz” sorusu, “Önerge verdiğimde gebe kalan düveler, Tarım Bakanı cevap vermeden önce doğum yaptı” diyen milletvekili? Selçuk Özdağ’dan ‘gıda’, Sevgi Esen’den ‘kreş ‘uyarıları…

Hülya Özmen - Muhalif Özel

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı, Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum’un, Erdoğan’a bir kez daha ‘istisnai’ adaylık yolunun mümkün olduğuna ilişkin Cansu Çamlıbel’e açıklamaları, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, ‘Öcalan açılımı’, Adalet Bakanlığı’ndan İmralı görüşmesi için beklenen izin, kayyım atamaları, kreşlerin kapatılması 2025 yılının daha da ısınacak gündemi olarak görünüyor.

Erdoğan’a, yeni bir adaylık yolu açılmasında TBMM kilit rol oynayacak.  Ancak, TBMM’nin bu siyasi hesaplardan önce 2024 yılı bitmeden 2025 yılı bütçesini Meclis’ten geçirmesi gerekecek. Komisyon sürecini tamamlayan bütçenin 12 günlük Genel Kurul maratonunun 9 Aralık’ta başlaması bekleniyor. Komisyonun son gün 29 Kasım görüşmelerinde muhalefet sözcüleri, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi eleştirilerde bulundu. Eleştirilere yanıt veren Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, ülkenin istikrarına, bekasına katkıda bulunduğu, yönetimde istikrarı sağladığı gibi çeşitli gerekçelerle devam edeceği işaretini verdiği sistemle ilgili “Her sistem gibi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi de iyileştirilmeye açıktır" sözleriyle açık kapı bırakarak dikkat çekti. Aynı gün görüşmelerde, Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Selim Temurci’nin, “Bugün Sayın Cumhurbaşkanımızın kullandığı bütün yetkileri o partiden gelecek kişinin kullanmasından memnun olur musunuz” sorusu, iktidara önemli bir mesaj olarak yorumlandı.

 Komisyonlardan, sorulardan, açıklamalardan Muhalif’e yansıyanlar…

CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI CEVDET YILMAZ - Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi, içinden geçtiğimiz konjonktürde, dünyanın, bölgenin içinden geçtiği konjonktürde ülkemizin istikrarına, bekasına katkıda bulunan bir sistem olmuştur, yönetimde istikrarı sağlamıştır, belli krizlere, belli sıkıntılara, pandemi gibi, uluslararası bazı meseleler gibi hızlı vaziyet edilmesinde etkili olmuştur ve yolumuza halkımız başka bir karar vermediği sürece demokratik bir ortamda bu sistemi devam ettireceğiz ancak şunu da tekrar ifade etmek isterim: Her sistem gibi Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi de iyileştirilmeye elbette açıktır. 

“Bugün Sayın Cumhurbaşkanımızın kullandığı bütün yetkileri o partiden gelecek kişinin kullanmasından memnun olur musunuz?”

SELİM TEMURCİ (İstanbul) - Bu ülkenin bugün 2 kabine, hatta 3 kabine bakacak bir ekonomik gücü yoktur. Yani şimdi düşünüyorum, yatırım ofisi var, Hazine ve Maliye Bakanlığı var, 4 tane ofisimiz var işte, hepsini saymayayım. Bunların bakanlıklarla entegre edilmesi lazım; bu başkanlıklar, bu ofisler, bu kadar büyük bir yapı olmaz, bir insana da bu kadar büyük bir yük yüklenmez. Dolayısıyla bir şeylerin mutlaka düzelmesi lazım ve ben burada açık söyleyeyim: Şu anda sadece muhalefet değil, iktidardaki arkadaşlardan da Cumhur İttifakı'ndaki arkadaşlarımızdan bunu duymak bizi memnun ediyor, sistem rehabilite edilebilir. Bakın, ben asla şunu söylemiyorum: Milletin oylarıyla seçilmiş birine ben "tek adam" demiyorum ama sistem şuraya geldi, bakın, ne olur, özellikle AK PARTİ'li arkadaşlar bu söylediğimi not etsinler. Yarın bu ülkede hiç istemediğiniz bir siyasi partiden biri bu ülkede Cumhurbaşkanı seçilebilir. Sormanız gereken soru şudur: Bugün Sayın Cumhurbaşkanımızın kullandığı bütün yetkileri o partiden gelecek kişinin kullanmasından memnun olur musunuz? Arkadaşlar bakın, ne olur sadece bugünkü siyasi rekabetimiz içinde bunu düşünmeyin, devletin hafızasını yok eden bir sistemle karşı karşıyayız.

DP Sözcüsü Altıntaş: “Önerge verdiğimde gebe kalan düveler, Tarım Bakanı cevap vermeden önce doğum yaptı!”

Demokrat Parti Sözcüsü ve İzmir Milletvekili Haydar Altıntaş, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın yanıtlaması talebiyle 2024 yılının Ocak ayında TBMM Başkanlığı’na sunduğu soru önergesine 9 ay sonra yanıt gelmesini eleştirerek, “Soru önergesini hazırladığımda gebe kalan düveler, Tarım Bakanı cevap vermeden önce doğum yaptı!”

Ocak ayında hazırladığı soru önergesinde Et ve Süt Kurumu tarafından ithal edilecek olan sığırların hangi firmalardan tedarik edileceğini ve tedarikçi firmaların hangi kriterlere göre seçileceğini sorduğunu hatırlatarak, “160 bin personeli olan Tarım ve Orman Bakanlığı, 8 soruya 9 ayda ancak cevap verebildi. Önergeyi hazırladığımda gebe kalan düveler, Bakanlık tarafından cevap verilmeden önce doğum yaptı. İthal edilen hayvanlar getirildi, kesildi, vatandaş yedi, Bakanlık aylar sonra ancak cevap verebildi. Üstelik cevap olarak gönderilen yazıda sorularıma hiçbir yanıt yok.”

“Kreşlerin kapanması kadına iktidar eliyle ekonomik şiddet demektir”

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Elif Esen, Türkiye’de asgari ücretle geçinmeye çalışan bir ebeveynin çocuğunu özel bir kreşe göndermesinin neredeyse imkânsız hale geldiğini belirterek, bu durumun kadın istihdamına etkilerini değerlendirdi. Esen, kreş desteklerinin toplumsal refahın ve gelir adaletinin sağlanmasındaki kritik rolüne dikkat çekti.

Esen, özel kreş maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle birçok kadının iş hayatından uzaklaşarak evde çocuk bakımına yöneldiğini belirtti. “Cumhurbaşkanı Erdoğan, yakın zamanda kadınların iş gücüne katılım oranını yüzde 40’a çıkarmayı hedeflediklerini açıkladı. Ancak bu hedefler, yaygın ve erişilebilir kreş desteği olmadan bir hayalden öteye geçemez” dedi.

“Türkiye OECD ülkeleri arasında son sırada”

Esen, Türkiye’nin 0-2 yaş aralığındaki çocukların kreşlere kayıt oranında yüzde 0,9 ile OECD ülkeleri arasında son sırada olduğunu vurguladı. “Bu oran, Belçika ve Danimarka gibi ülkelerde yüzde 60’ın üzerindeyken, Türkiye’nin bu konuda hala geri kalmış olması kabul edilemez bir durumdur” değerlendirmesinde bulundu.

“Kanunlar kadın istihdamını zorlaştırıyor”

Bir işverenin kreş açması için 100 kadın çalışan koşulunun da kadınların iş gücüne katılımını zorlaştırdığını belirten Esen, “Bu düzenleme, kadınların çocuk bakım desteği almasını engelliyor. Gelin, bu kanunları Anayasaya uygun hale getirelim ve işini iyi yapanların önünü açalım” ifadelerini kullandı.

“Kreşlerin kapanması kadına iktidar eliyle ekonomik şiddet demektir”

Esen, kadına şiddetle mücadele kapsamında atılan adımları hatırlatarak, “Kadına şiddete karşı bunca emek verilirken kadına, anneye, aileye kreşlerden mahrum bırakarak iktidar eliyle ekonomik şiddet uygulanmaktadır!” dedi.

“Sözler yerine getirilmedi”

Esen, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un geçmişte nöbetçi kreş sistemlerinden bahsettiğini ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı döneminde 100 kreş vaat ettiğini hatırlattı. “Sayın Kurum, o zaman kanunlara aykırılık yok muydu? Verilen bu sözlerin neden hayata geçirilmediğini kamuoyuna açıklamalıdır” dedi.

 

Doç. Dr. Selçuk Özdağ: “Gıda Güvenliğimiz  Tehlikede!

Gelecek-Saadet TBMM Grup Başkanı ve Muğla Milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ,  özellikle yurtdışına ihraç edilen gıda ve tarım ürünlerinde tespit edilen toksik ve zehirli maddeler nedeniyle bu ürünlerin  geri gönderildiğini belirterek, “Bu sorun sadece ekonomik değil, stratejik ve sağlık  boyutlarıyla da ele alınmalıdır” dedi.

“Türkiye Gıda Güvenliğinde Güvensizlikte Birinci Sırada”

Özdağ, Avrupa Birliği tarafından yayımlanan RASFF (Gıda ve Yem İçin Hızlı Alarm Sistemi) raporlarına atıfta bulunarak, Türkiye’nin ihraç ettiği ürünlerin güvenilmezlikte ilk sırada yer aldığını söyledi. 2024’ün ilk yarısında 205 çeşit gıda ürününün uluslararası gümrüklerde sorun yaşadığını ve 132’sinin Türkiye’ye iade edildiğini belirtti.

Özdağ, iade edilen ürünlerden bazı örnekler verdi:

• Antep fıstığı: Kabul edilebilir limitlerin 9 katı aflatoksin içeriyor.

• Kuru incir: Okratoksin sınırının 10 katı üzerinde toksin içeriyor.

• Nar ve armut: Pestisit sınırlarının çok üzerinde kimyasal içerik  barındırıyor.

“Vatandaş, Avrupa’nın Yemediğini Tüketmek Zorunda Kalıyor”

Basın toplantısında, geri gönderilen ürünlerin Türkiye’de iç piyasaya sürüldüğü  iddialarına Özdağ, yetkililerin bu konuda şeffaf olmadığını belirterek “Vatandaşlarımız haklı olarak ‘Avrupalının yemediğini biz yiyoruz’  diyor. Denetim eksikliği nedeniyle sağlıksız gıda tüketimi toplum sağlığını tehdit ediyor.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER