"Cumhuriyetin kurucu değerlerini yeniden yorumlayıp yeni yolculuğu inşa edeceğiz"
GÜNDEMCHP'nin en büyük gündemi değişim. CHP Genel Başkanlığı ile adı sık sık anılan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun değişime dair nasıl bir yol izleyeceği vereceği mesajlar oldukça merak ediliyordu. Gazete Oksijen'de bir yazı paylaşan İmamoğlu yazısında, "Türkiye’nin yeni bir gelecek tahayyülüne ihtiyacı var. Bu hayali geçmişimizin zengin deneyimlerinin ışığında kuracağız. Cumhuriyetin kurucu değerlerini yeniden yorumlayıp hevesle ve cesaretle Türkiye’nin yeni yolculuğunu inşa edeceğiz. " diyerek değişimin özüne yer verdi.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından Cumhuriyet Halk Partisi'nde (CHP) başlayan 'değişim' tartışmaları devam ediyor.
Partideki 'değişim' çağrısını yapan ilk isim İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun adı ise bu süreçte CHP Genel Başkanlığı için anılmaya devam ediyor.
Değişim çağrısının sonrasında herkes İBB Başkanı'ndan değişimin neler içerdiğine dair açıklamalar bekliyordu.
İmamoğlu ilk olarak "İktidar İçin Değişim" sloganıyla bir internet sitesi kurdu ve toplumun beklentilerine dair görüşler aldı.
Son olarak ise Gazete Oksijen'de bir yazısı yer aldı. Yazısında Türkiye'nin güncel siyasi tablosuna değinen İmamoğlu kendisi için değişimin neler ifade ettiğini paylaştı.
İmamoğlu'nun değişim fikrine dair hedeflediği misyon şu şekildeydi:
"Türkiye’nin yeni bir gelecek tahayyülüne ihtiyacı var. Bu hayali geçmişimizin zengin deneyimlerinin ışığında kuracağız. Cumhuriyetin kurucu değerlerini yeniden yorumlayıp hevesle ve cesaretle Türkiye’nin yeni yolculuğunu inşa edeceğiz. Bu yolculukta hayallerimizi ön kabullerle, önyargılarla sınırlamayacağız. Yenilikleri keşfeden bir Türkiye oluşturacağız. Özgürce, hep beraber hayal edip geleceğimizi tasarlayacağız. İkinci yüzyılımızda yeni yolculuğa çıkmak için sabırsızlanıyorum"."
Yazıda diğer öne çıkan kısımlar ise şöyleydi:
"Yeni bir siyasal örgütlenme mimarisi öneriyorum. Siyasal partilerin günümüzdeki örgütlenme modelinin Türkiye’nin ihtiyaçlarına cevap vermediği ortadadır. Siyasi Partiler Kanunu üzerine yıllardır yoğun tartışmalar olur ama maalesef parti elitleri örgütlenme modelini değiştirmez.
Bugün partiler topluma kapalı, liderin şahsi tercihlerinin ve etraflarındaki dar çevrelerin etkili olduğu, dışlayıcı yapılara dönüşmüşlerdir. Siyasal partiler küçülmektedir.
Diğer yandan şüphesiz siyasi partilerin içinde bulunduğu durum, sadece parti elitlerinin ve örgütlerin yetersizliğiyle açıklanamaz. Türkiye’deki mevcut rejimin kendini devam ettirmek için kurguladığı kutuplaşma, partileri esir almış durumdadır. Partiler muhayyel sosyolojilere ve kimlik siyasetine sıkışmışlardır.
Bir yandan Siyasi Partiler Kanunu’nun demokratikleştirilmesi, diğer yandan da parti içi demokrasi kanallarının açılmasıyla kimlik siyasetinin aşılması bir zorunluluktur.
Yeni ve demokratik bir siyasi hayatın inşası bir kez daha Türkiye’nin kurucu partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi’nin kendini köklü bir şekilde yenileyerek önümüzdeki dönemin ihtiyaçlarına cevap vermesiyle mümkündür.
CHP’nin, kuruluş ilkeleri ışığında emeği önceleyerek toplumun gerek örgütlü gerek örgütsüz kesimleriyle güçlü bağlar kurduğu yeni bir teşkilat mimarisini oluşturacak tarihsel birikimi, ideolojik donanımı ve insan kaynağı mevcuttur.
2019 yerel seçimlerinde inşa ettiğimiz İstanbul İttifakı tam da parti siyasetinin ötesinde bir birliktelik modeliydi. Başta gençler ve kadınlar, İstanbul İttifakı’nın paydaşları olarak beraber yürüdük, önceliklerimizi ve tercihlerimizi beraber tartışıp beraber belirledik. Önümüzdeki dönemde yerelde şekillenen partiler ötesi birliktelikleri ulusal düzeye taşımamız, yerel İttifakları Türkiye İttifakına dönüştürmemiz gerekmektedir.
Burada özellikle cesaretin altını çizmek istiyorum. Cesur demokrasi için cesur liderlik gerekmektedir. Türkiye’nin toplumsal barışını hakkıyla tesis etmemizi engelleyen, yüzyılı aşan büyük meseleleri vardır. Ülkemizin farklı düzeylerde yönetimine talip olan siyasal liderlerin öncelikle kendini dışlanmış hisseden vatandaşlarımızın ve toplum kesimlerinin sorunlarını çözmek için cesaretle hareket etmeleri bugün bir zorunluluktur.
Demokratik liderlik başta Kürt ve Alevi sorunu olmak üzere ülkenin açık yaralarını iyileştirmek için gerekli zemini titizlikle inşa eder. Risk almaktan kaçınmaz. Ülkemizin birlikteliğini güçlendirecek çözümler için cesur ve kararlı bir irade ortaya koyar. Bu irade Türkiye’nin köklü dönüşümü için kaçınılmaz bir yükümlülüktür."
İlginizi Çekebilir