© Muhalif 2024

Ekrem İmamoğlu: Son seçimde seçmen, siyaseti normalleştirme; kutuplaşma değil, bir araya gelme mesajı verdi

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Marmara Belediyeler Birliği Meclis Toplantısı'na katıldı. Seçmenin 31 mart yerel seçimlerinde, merkezi ve yerel yönetimler arasında yeni bir denge oluşturduğunu kaydeden İmamoğlu, "Seçmen, siyaseti normalleştirmeyi, siyaseti, kutuplaştırmanın değil, bir araya gelmenin unsuru olarak tanımlamayı hepimize göstermiştir, net olarak hissettirmiştir ve hatta zorlamıştır. Bu konuda samimiyetin, işbirliği alanlarının genişletilmesinin bize çok büyük fırsatlar sunacağını biliyorum ve inanıyorum" diye konuştu. 

İmamoğlu'nun konuşmasından öne çıkanlar:

"Bugün, yerelleşmenin, yerel yönetimleri güçlendirmenin öneminin, herkesin ortak görüşü olduğunu düşünüyorum. Bu kapsamda, buradaki çalışmalar çok kıymetlidir, çok değerlidir.

Belediyeler, vatandaşların devletle kurduğu iletişimin başlangıç noktasıdır. Seçmen iradesinin demokratik yollarla kamu iradesine doğrudan yansıdığı yerler, belediyelerdir. Dolayısıyla bir toplumda demokrasinin standardı ve kalitesinin göstergesinin en önemli noktası da yerel yönetimlerdir. Yerel yönetimlerde nabız varsa, demokrasi canlıdır. Bu nedenle vatandaşın devletine ve devletin adaletine duyduğu güvenin en temel taşlarından biri olan belediyelerin iyi yönetilmesi gerçekten çok ama çok önemlidir. Bu kapsamda, her birimiz asil bir sorumluluğa sahibiz. 

Toplumların demokrasi kültürü geliştikçe, belediye sayılarının arttığını, yetki alanlarının genişlediğini, finansal kaynaklarının çeşitlendiğini görüyoruz. Buna karşın, bir ülkenin demokrasi kalitesi düştükçe, belediye sayıları azalıyor, yetki alanları daralıyor, finansal olarak merkezi yönetime bağımlılığı artıyor. Belediyelerin güçlendirilmesi çok önemlidir. Belediyelerin güçlendirilmesi demek, vatandaşların da güçlendirilmesi demektir. 

İktidarda hangi parti olursa olsun, vatandaşların en iyi hizmetleri en kolay ve en düşük maliyetle alabilmesinin yolunun açılması için, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi şarttır.

Belediyelerin aynı zamanda, liyakatli kadrolarla hizmet kalitesi de sürekli arttırılmalıdır. 

Belediyeler, ekonomik krizin yarattığı etkilerle boğuşmaya devam etmektedir. Altyapılar için kullandığımız malzemelerin ve özellikle maliyet ve emtia fiyatlarının pek çoğu artarken, dolar kurunun etkisi de yüksek oranda hissedilmektedir. Ekonomik kısıtlar nedeniyle teknoloji yatırımı da çok zorlaşmıştır. Ne yazık ki, personel giderleri de belediyelerin bütçe gücünü aşmaya başlamıştır. Pek çok belediyemiz, kaynaklarının önemli bir kısmıyla, sadece personel giderlerini karşılayabilmektedir.

Deprem ve doğal afetler sorunu, bir milli güvenlik meselesidir. Bu meseleyi partilerüstü ve siyaset üstü görerek, bu anlayışla yönetmek hepimiz için elzemdir. Marmara bölgesinde yaşayan halkın güvenliği için afet riskinin azaltılması açısından uzun vadeli, sürdürülebilir çözümlerin geliştirilmesi, hepimizin, tüm kamu yöneticilerinin boynunun borcudur.

Marmara Bölgesi'nde deprem riskinin yanı sıra pek çok risk ile de karşı karşıyayız. Küreselleşme ve iklim krizinin tetiklediği problemlerle mücadele etmek için, gerçek anlamda güçlü bir güç birliğine ihtiyacımız var. Bunu, en son yaşadığımız müsilaj probleminde çok net olarak yaşadık ve gördük. Kaldı ki, hemen pandeminin ardından yaşadığımız bu olay, aslında birçok konuya ne kadar hazırlıksız olduğumuzu da hissettirdi. 

Kanal İstanbul projesinin de Marmara Belediyeler Birliği tarafından bilimsel olarak ele alınarak, sonucunun kamuoyuyla bağımsız, tarafsız ve özgün bir biçimde kamuoyuyla paylaşılması da önemli bir konudur. Bu ve bunun gibi konuları, bilimsel anlayışla, ulusal ve uluslararası kurumların katılımcılığıyla ele almalıyız.

Bu dönemin iki temel özelliği vardır. Birincisi, özellikle seçmenler son seçimlerde merkezi ve yerel yönetimler arasında yeni bir denge oluşturmuştur. Bu dengenin, vatandaşın hayrına bir işbirliğine dönüşmesini yürekten diliyorum ve umuyorum. İkincisi, seçmen, siyaseti normalleştirmeyi, siyaseti, kutuplaştırmanın değil, bir araya gelmenin unsuru olarak tanımlamayı hepimize göstermiştir, net olarak hissettirmiştir ve hatta zorlamıştır. Bu konuda samimiyetin, işbirliği alanlarının genişletilmesinin bize çok büyük fırsatlar sunacağını biliyorum ve inanıyorum. Tabiki vatandaşlarımızın da bu süreçte bizi sınayacağını, bizi takip edeceğini düşünüyorum."

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER