Fenerbahçeli Tadic’in Çetnik Selamı ırkçı bir hareket mi?
M. ÖZELFenerbahçe’nin Sırp futbolcusu Dusan Tadic’in milletine özgü Çetnik selamı vermesi birçok kişi tarafından ırkçı bir hareket olarak algılandı. Tadic’in yaptığı bu el hareketi gerçekten ırkçı bir ifade mi içeriyordu? Çetnik selamı nedir? Hangi anlamda kullanılmaktadır?
Oğuz Büber – Muhalif Analiz
Fenerbahçe futbolcusu Dusan Tadic geçtiğimiz günlerde milli takımıyla maça çıkmak için Sırbistan’a gitti.
100. milli maçına çıkan Sırp futbolcu dönüş uçağındaki sevinç gösterisinde Sırpların ulusal sembollerinden Çetnik selamını verdiği görüldü.
Bu el hareketi sosyal medyada birçok kişi tarafından ırkçılık olarak nitelendirildi.
Irkçılık olarak görmelerinin sebebi ise Bosna Savaşı’nda ırkçı Sırp çetelerinin, Boşnak Müslüman aileleri öldürdükten sonra serçe ve yüzük parmaklarını kesmesi.
Çetnik selamı da serçe ve yüzük parmakları kapatılarak ve kalan 3 parmak (baş, işaret ve orta parmak) açık tutularak yapılmaktadır. Sırp zafer işareti olarak da geçmektedir.
Çetnik selamı denildiği gibi ırkçı bir sembol müdür? Ortaya çıkışı nasıl olmuştur? Asıl anlamı nedir?
Çetnik selamı Sırplarda, Hıristiyanlıkta olduğu gibi “Baba, Oğul ve Kutsal Ruhu” simgelemektedir.
İstavroz ritüeli üç parmak ve üç tekrardan oluşmaktadır.
Üç parmak; Aziz Sava, II. Petar Petroviç-Njegos ve Djordje Petroviç’i sembolize etmektedir.
Çetnik selamının ortaya çıkışı oldukça eskidir. Geçmişi Sırpların Hıristiyanlıkla tanıştıkları döneme dayanmaktadır. Hıristiyanlıkta yaşanan mezhep farklılığının sonrasında Sırpların Ortadoks Kilisesi’ne mensup olmasıyla beraber istavroz ritüellerinde de değişim gerçekleşmiştir.
Katoliklerde büyük haç çıkartılırken; Hz. İsa’nın vücudundaki beş yarayı temsil eden beş parmak açık tutularak sırasıyla alına, göğse ve önce sol, sonra da sağ omuza değdirilir. Küçük haç esnasında ise sadece başparmak kullanılır ve alına, dudaklara ve göğse dokundurulur.
Ortodokslarda haç çıkartma ise; sağ elin baş, işaret ve orta parmaklarının birleştirilmesi ve yüzük parmağı ile serçe parmağın el ayasına, avuca değecek şekilde yapılmasıyla icra edilir.
İki mezhep arasındaki bu ayrımla birlikte soylular başta olmak üzere Sırp halkı; dini yeminler, günlük sohbetler ve selamlaşmada Çetnik selamını kullanmaya başlamışlardı.
Sırpların hareketi benimsemelerindeki motivasyonları ‘tek gerçek Ortadoks’ olarak kendilerini görmelerinden kaynaklanmaktadır.
Osmanlı Devleti’ne karşı Balkanlar’daki ilk isyanların Sırplar tarafından çıkartılması da Çetnik selamının yaygınlaşmasını sağlamıştır. Ayaklanmanın liderlerinden olan Karadjordje (Kara Yorgi) de; ateşli konuşmalarını yaparken üç parmağını birleştiriyor, birlik ve beraberlik mesajları veriyordu.
Çetnik selamı, o süreç zarfında dini manasından çıkarak farklı anlamlara gelecek biçimde kullanılmıştı.
Karadjordje ile başlayan bu kullanım, sonrasında Sırp isyancılar tarafından da aynı amaçla uygulanacaktı.
I. Dünya Savaşı’nda harekete dair bir bulguya rastlanmazken, II. Dünya Savaşı’nda katliam yaşayan Sırpların öteki Hıristiyan halklardan ayırt edilmesi noktasında Çetnik selamı önemli bir yer tutmuştur.
Bu ayırt edilme nasıl olmuştur?
II. Dünya Savaşı’nda gerçekleşen köy baskınlarında; Katolik ve Ortadokslar farklı istavroz ritüelleri kullanmalarından yararlanarak kişileri birbirlerinden ayırt edebilmişlerdir. Katliamlar bu ayırt etme sürecinin ardından yaşanmıştır.
Üç parmak kullanılarak yapılan hareketin modern zamanda sembole dönüşme evresi ise 1988 senesine dayanmaktadır. Günümüzde de Sırbistan coğrafyasında bulunan Srem’de ikamet eden Sırplar; o dönemde Hırvat, Arnavut ve Sloven kökenli toplulukların 2 parmaklarını kullanarak yaptıkları zafer işaretine karşılık olarak Çetnik selamı yapmışlardır.
Parmakların birbirinden ayrı tutularak yapıldığı ilk Çetnik selamının ise Sırp yazar ve politikacı Vuk Draskovic’e ait olduğu söylenir. Farklı iddialara ortaya atılsa da, Draskovic verdiği bir röportajda üç parmağın ayrı tutularak yapılan ilk selamlamanın, 1990 yılındaki parti toplantısında olduğunu belirtmiştir. Partililer Draskovic’ten aldıkları ilhamla iç savaş yaklaşırken 1991 yılında çıkan Belgrad olaylarında ‘yeni versiyon’ bu selamı kullanıma sokmuşlardır.
Hareket sonrasında Sırp milliyetçiğinin de sembolü haline gelecek, Yugoslavya İç Savaşı’nda Sırp paramiliter grupları tarafından da kullanılacaktı.
Yugoslavya İç Savaşı’nın son bölümü, Yunanistan’da düzenlenen Avrupa Basketbol Şampiyonası’na denk gelmekteydi.
Yugoslavya Milli Takımı turnuvayı şampiyon olarak tamamlamıştı.
Birincilik kürsüsüne çıkan takımın koçu Dusan Ivkovic ve yardımcısı Zeljko Obradovic Çetnik selamı vererek hareketin uluslararası arenaya çıkmasını sağlamışlardı.
Turnuvanın üçüncüsü de yine bir Balkan ülkesi Hırvatistan’dı. Yapılan hareket sonrasında ise kürsüde yer almak istememişlerdi.
Bu ikonik hareket spor sahalarında ilk olacak ancak devamı da gelecekti.
Futboldan basketbola, tenisten yüzmeye birçok sporda Sırp sporcular bu sevinci kullanacaklardı.
Sonuç olarak,
Çetnik selamı modern dönemde Sırp milliyetçiliğini temsilen siyasal bir simge olarak kullanılmıştır. Ancak bu ‘hareketi’n ihtivasını tam manasıyla karşılamamaktadır.
Selam, çok eski bir geçmişe dayanmakta ve bu geçmişiyle beraber siyasi niteliğinden çok Sırp ırkının Hıristiyanlıktaki ve Ortodoks mezhebindeki yerine ve önemine işaret etmektedir.
Yani Sırp ırkından bir kişi bu hareketi ‘gerçek Ortadoks’ olduğunu vurgulamak ve Sırplığı ile gurur duyduğu için yapmaktadır.
Hareketin dışarıdan algılanışına bakmamız gerekir ise; Bosna Savaşı’nda Boşnaklara yapılan katliamı hatırlatmak amacıyla yapıldığını söyleyenler bulunmaktadır. Bu düşünceyi yapıldığı yere göre düşünmek daha sağlıklı olacaktır. Srebrenitsa Katliamı’nda Müslümanlara karşı böyle bir hareket yapıldığı gibi farklı yerlerde Hıristiyanlara ya da diğer Ortodoks milletlere de Sırplar tarafından Çetnik selamı yapılmıştır. Hemen yukarıda bir spor müsabakasında verdiğimiz örnekte olduğu gibi. (Turnuvada şampiyon olan Sırpların Çetnik Selamı yapması sonrasında durumdan rahatsız olan diğer bir Hıristiyan ülke Hırvatistan’ın sahneye çıkmaması.)
Peki, Dusan Tadic Çetnik selamını ırkçı bir tavırla mı yaptı?
Bu sezon başında Fenerbahçe’ye transfer olan Sırp futbolcu Dusan Tadic geldiği ilk günden beri kulübü sahiplenmesi ve benimsemesi ile taraftarların en sevdiği futbolculardan birisi haline geldi. Tadic kalitesinde bir futbolcu, eğer İslam dininden ve Türklerden rahatsızlık duyan bir karaktere sahip olsaydı Türkiye’ye gelmeyi aklına bile getirmeyebilirdi.
Fakat Tadic yalnızca Türklerle ilişkileri ile değil takımda yer alan Balkan kökenli oyuncularla ilişkileriyle de dikkat çekiyor. Takımda liderliği üstlenen iki oyuncudan biri Tadic iken diğeri yıldız oyuncu Edin Dzeko. Dzeko, Sırpların katliam yaptıkları Bosna Hersek’ten.
Yani Tadic’in ırkçı düşünceler içerisinde olup da yaygın görüşe göre düşman olarak görülen bir milletten olan Dzeko ile yakın ilişkiler kurması mümkün mü sizce?
Şöyle bir örnek de vermek konunun daha iyi anlaşılması açısından iyi olacaktır. Takımın diğer bir Balkan kökenli oyuncusu Hırvat Dominik Livakovic, yaptığı bir açıklamada, "Takımda Balkan kökenli oyuncular olunca alışmak daha kolay oluyor. Edin Dzeko hemen bir WhatsApp grubu kurdu... ben, Dzeko, Tadic ve Miha Zajc'tan oluşuyor." ifadelerini kullandı.
İsmi geçen oyuncuların biri Boşnak, biri Sırp, biri Hırvat, biri de Sloven. Futbolcuların hepsi Balkanlardan. Ortaya atılan Tadic’in ırkçı olduğunu öne süren düşünceye göre bu isimlerin hepsiyle Sırp futbolcunun kanlı bıçaklı olması lazım. Ancak özel bir Whatsapp grubu kurabilecek kadar birbirleriyle yakın ilişki içerisindeler.
Uzun lafın kısası; Tadic ırkçı bir karaktere sahip olsa öncelikle Türkiye’ye gelmez, gelmiş olsa bile diğer Balkan kökenli futbolcular ile böyle yakın bir ilişki kurmazdı.
İlginizi Çekebilir