2.2. Bakanlar Kurulu
Başbakan, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri arasından parlamenter sistem gelenek ve ilkelerine uygun olarak belirlenecektir. Başbakan’ın belirlenmesi bakımından, Cumhurbaşkanı Meclis’te en çok milletvekiline sahip siyasi partiye hükümeti kurma görevini verecektir. Hükümetin Anayasa’da öngörülen sürede kurulamaması halinde bu görev, milletvekili sayısıyla doğru orantılı olarak diğer siyasi partilere sırasıyla verilecektir.
Bakanlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri veya ihtiyaç halinde milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olanlar arasından Başbakan tarafından atanacaktır. Bakanlar Kurulu, Başbakanın başkanlığında toplanacaktır.
Yetkide ve sorumlulukta paralellik ilkesi gereğince Başbakan ve Bakanlar Kurulu Meclis’e karşı sorumlu olacaktır. Buna göre Başbakan ve Bakanlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne karşı bireysel ve kolektif olarak sorumlu tutulacaktır.
Hükümetin kurulmasını kolaylaştırmak amacıyla hükümetin kurulmasında basit çoğunluk, düşürülmesinde ise Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının salt çoğunluğu esas alınacaktır.
Hükümete istikrar kazandırmak için gensoru ile yapıcı güvensizlik oyu birleştirilecek, hükümetin düşürülebilmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin üye tam sayısının salt çoğunluğuyla yeni hükümetin seçilmesi şartına bağlı olacaktır. Böylece bir yandan hükümetin düşürülmesi zorlaştırılırken diğer yandan olası hükümet krizleri de önlenecektir. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemde yeni hükümetin kurulması güvence altına alınmadan mevcut hükümet düşürülemeyecektir.
2.3. Olağanüstü Hal Yönetimi
Cumhurbaşkanı’nın ya da Bakanlar Kurulu’nun tek başına OHAL ilan etme yetkisi olmayacaktır. OHAL ilan etme yetkisi Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu’na ait olacaktır. Bu yetki, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin onayına tabi tutulacaktır.
OHAL rejiminin istisnai niteliğinin bir gereği olarak OHAL için öngörülen süreler kısaltılacaktır.
OHAL rejiminin keyfi bir yönetime dönüşmesine engel olmak amacıyla olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnamelerine hukuk sistemimizde yer verilmeyecektir. Bu kapsamda, olağanüstü halin hukuk devletinin güvenceleri çerçevesinde sürdürülmesini sağlamak üzere, Olağanüstü Hal Kanunu’nda gerekli düzenlemeler yapılacaktır.
3. BAĞIMSIZ VE TARAFSIZ YARGI
Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkesi, adaletin tesisinin asgari şartı, demokratik hukuk devletinin güvencesi, hak ve özgürlüklerin teminatıdır. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemde yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını sağlayabilmek ve yargı organlarının hızlı, etkin ve verimli çalışıp adil kararlar verebilmesini temin edebilmek adına Hakimler ve Savcılar Kurulu yeniden yapılandırılacak, yüksek yargı kurulları ile yüksek yargı organlarının yapıları, bağımsızlıkları ve demokratik meşruiyetleri güçlendirilecek ve yürütme organının müdahalesini engelleyecek tedbirler alınacaktır.
3.1. Yargı Sistemi ile Hakimlik ve Savcılık Mesleği
Yargı bağımsızlığının tesisi için anayasal ve yasal düzenlemelerin yanında yapısal bir dönüşüm gerçekleştirilecektir.
Hakimlik teminatı güçlendirilecek, hakimlere coğrafi teminat güvencesi sağlanacaktır.
Hâkimlik mesleği ile savcılık mesleği, tam bağımsızlık için, birbirinden ayrılacaktır.
Hâkimlerin idari görevleri yönünden Adalet Bakanlığı’na bağlı olduğuna ilişkin Anayasa hükmü kaldırılacaktır.
Hakimlik ve savcılık meslekleri arasında geçiş ancak ilgilinin rızası ile mümkün olacaktır.
Cumhuriyet Başsavcılığı’na bağlı Adli Kolluk Teşkilatı kurulacaktır.
Hâkim ve savcıların mesleğe kabullerinde ve yükselmelerinde objektif kriterler esas alınacaktır.
Özel yargılama usullerine ve özel yetkili mahkeme uygulamasına son verilecektir.
Sulh Ceza Hakimlikleri’nin görev, yetki ve işleyişleri hukuk devletinin gereklerine göre yeniden düzenlenecektir.
Tutuklamanın istisna olması ilkesinin titizlikle uygulanması için gerekli tedbirler alınacaktır.
Hukuk eğitiminin kalitesini yükseltmek amacıyla hukuk fakültelerinin sayısı azaltılacak, akademik kadroları ve müfredatı hususlarında kapsamlı iyileştirmeler yapılacaktır.
Yargılamanın her aşamasında ve duruşma salonlarının düzeninde iddia ve savunma arasında “silahların eşitliği” ilkesinin uygulanması sağlanacaktır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanması, hukuk devleti ve anayasanın üstünlüğü ilkesinin en önemli gereklerindendir. Bu kararların uygulanmaması ya da uygulanmasının geciktirilmesi, hukuki güvenlik bakımından ciddi bir sorundur. Bu nedenle, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları ile uyumlu kararlar alınmasını ve bu mahkemeler tarafından verilen kararların derhal uygulanmasını sağlayacak düzenlemeler yapılacaktır.
Hâkimlerin terfilerinde, kararlarını verirken özenli davranmalarını sağlamak amacıyla verdikleri kararların Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarıyla uyumu temel ölçütlerden biri olarak kabul edilecektir.
Görevini kötüye kullanmak suretiyle Anayasa Mahkemesi veya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği hak ihlali kararına sebep olup devleti tazminata mahkûm ettiren ve zarara uğratan hâkimlere ve savcılara bu tazminat ve zararın rücu ettirilmesi sağlanacaktır.
3.2. Hakimler Kurulu ve Savcılar Kurulu
Yargı sistemi içerisinde farklı görevlere ve konumlara sahip olan hâkimlik mesleği ile savcılık mesleği birbirinden ayrılacak, Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) kaldırılacak, Hakimler Kurulu ve Savcılar Kurulu şeklinde iki farklı kurul oluşturulacaktır. Böylece her bir meslek grubu için görevin gereklerine uygun ayrı düzenlemeler ve güvenceler öngörülecektir.
Yüksek Yargı Kurulları’na üye seçimi, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının sağlanması bakımından önemlidir. Bu çerçevede, yüksek kurullarda çoğulculuğun, hesap verebilirliğin ve demokratik meşruiyetin sağlanması için üyelerin yarısının Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından üçte iki nitelikli çoğunlukla seçilmesi öngörülecektir. Nitelikli çoğunluk şartının sağlanamaması halinde üyeler kura yöntemi ile belirlenecektir. Üyelerin diğer yarısı ise Yargıtay, Danıştay, Türkiye Barolar Birliği, adli ve idari yargı birinci sınıf hakim ve savcılar tarafından, kendi mensupları arasından doğrudan seçilecektir.
Bağımsızlık ilkesinin güçlendirilmesi için Adalet Bakanı ve Müsteşarı, Hakimler Kurulu’nda yer almayacaktır.
Hukuk devleti olmanın gereği olarak Yüksek Yargı Kurulları’nın disiplin kararları da yargı denetimine açık hale getirilecektir.
3.3. Barolar ve Türkiye Barolar Birliği
Avukatlık mesleği, yargılama sürecinin temel unsurlarından biri olarak adalete erişim, temel hak ve hürriyetlerin korunması ve hukuk düzeninin tesisi bakımından hayati öneme sahiptir. Bu önemi dolayısıyla avukatlık mesleğinin bağımsız ve özgür bir şekilde yerine getirilmesi temin edilecektir. Bu kapsamda, yargının kurucu unsuru olan savunma (avukatlık mesleği), anayasal güvenceye kavuşturulacaktır.
Çoklu baro uygulamasına son verilecektir.
Baro ve Türkiye Barolar Birliği seçimlerinde temsilde adalet ilkesi esas alınacaktır.
3.4. Anayasa Mahkemesi
Anayasa Mahkemesi, anayasal düzenin, temel hak ve hürriyetlerin güvencesidir. Bu önemi dolayısıyla Anayasa Mahkemesi’nin görev ve yetkileri genişletilerek güçlü ve etkili denetim için Mahkeme yeniden yapılandırılacaktır. Temel hak ve hürriyetlerin daha güçlü şekilde korunabilmesi için bireysel başvurunun kapsamı, konu ve başvurulabilecek haklar bakımından genişletilecektir.
Kamu tüzel kişilerinin de bireysel başvuru hakkı kabul edilecektir.
Anayasa Mahkemesi organ uyuşmazlığı davaları bakımından da yetkilendirilecektir. Böylece yasama, yürütme, yargı organları ile siyasi partiler ya da Anayasa’da düzenlenen kurumlardan biri, bir diğer anayasal organ ya da kurumun anayasal yetkilerini aştığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurabilecektir.
Mahkemenin artan iş yükü karşısında çalışma usulü iyileştirilerek, bölüm ve üye sayısı arttırılacaktır.
Anayasa Mahkemesi’nin bağımsızlığını etkileyen unsurlardan biri, üyelerin seçilme yöntemidir. Bu çerçevede, Anayasa Mahkemesi’nin üyelerinin Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından, Danıştay, Yargıtay, Sayıştay, Türkiye Barolar Birliği ve Üniversitelerarası Kurul tarafından belirlenen üç katı aday içerisinden üçte iki nitelikli çoğunlukla seçilmesi öngörülecektir.
Üç üye ise üst düzey kamu görevlileri, öğretim üyeleri, en az 15 yıl mesleği icra etmiş serbest avukatlar, birinci sınıf hakim ve savcılar ile en az 5 yıl raportörlük yapmış Anayasa Mahkemesi raportörleri arasından Cumhurbaşkanı tarafından seçilecektir.
Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay tarafından belirlenecek adayların en az 5 yıl Yüksek Mahkeme üyesi olarak görev yapmış olması şartı aranacaktır.
Mahkeme üyelerinin en az dörtte üçünün hukukçu olması zorunlu olacaktır.
Anayasa Mahkemesi’nde iptal davası açabileceklerin kapsamı genişletilecektir.
Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki siyasi parti grupları ve Meclis üye tam sayısının onda biri kadar milletvekili tarafından iptal davası açılabilecektir.
3.5. Danıştay ve Yargıtay
Yargıtay üyeleri, Hakimler Kurulu ve Savcılar Kurulu tarafından seçilecektir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Vekili, Yargıtay Genel Kurulu tarafından seçilecektir.
Danıştay üyelerinin dörtte üçü Hakimler Kurulu ve Savcılar Kurulu tarafından, dörtte biri Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından üçte iki nitelikli çoğunlukla seçilecektir.
Yüksek yargı organları üyeleri, yaş hadleri dolana kadar görevlerine devam edebileceklerdir.
3.6. Yüksek Seçim Kurulu
Yüksek Seçim Kurulu’nun hukuki niteliğine ilişkin tartışmalar uygulamada çeşitli sorunlara yol açmaktadır. Bu nedenle, Yüksek Seçim Kurulu Anayasa’da yargı bölümü içerisinde bir yüksek mahkeme olarak düzenlenecek, kurulun niteliği açıklığa kavuşturulacaktır.
Yüksek Seçim Kurulu, idari ve yargısal görevleri bakımından iki daireye ayrılacaktır.
Yargısal görevi olan kurul bir yüksek yargı organı olarak, idari görevi olan kurulun aldığı kararlara yapılan itirazları da karara bağlayacaktır.
3.7. Sayıştay
Demokratik hukuk devletinin bir gereği olarak hesap verebilirliği sağlamak amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi adına görev yapan Sayıştay, Anayasa’da bir yüksek mahkeme olarak düzenlenecektir. Sayıştay’ın kuruluş ve işleyişine ilişkin esaslar, anayasal güvenceye kavuşturulacaktır. Hesap verebilir ve şeffaf bir yönetim anlayışıyla Sayıştay denetiminin kapsamı, tüm kamu kurum ve kuruluşlarını içerecek şekilde genişletilecektir.
Üyelerinin tamamı Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından üçte iki nitelikli çoğunlukla seçilecektir.
B. DEMOKRATİK HUKUK DEVLETİNİN GÜÇLENDİRİLMESİ
Hukukun ve demokrasinin gerekleri ancak bireyin ve sivil toplumun güçlendiği, temel hak ve özgürlüklerin tam anlamıyla güvenceye kavuştuğu, ifade ve basın özgürlüğünün sağlandığı, kanun önünde eşitlik ilkesinin hayata geçtiği, çevre değerlerinin ve haklarının korunduğu, sosyal adaletin gerçekleştiği bir sistemde yerine getirilebilir.
Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ile;
- Çoğulcu, katılımcı ve özgürlükçü demokrasinin hâkim olduğu bir sistem oluşturulacaktır.
- Türkiye’nin hukuka bağlı, herkesin insan onuruna yaraşır bir yaşam sürdüğü ve sosyal refah standartlarına ulaştığı bir ülke haline gelmesi sağlanacaktır.
- Türkiye; kadınların, çocukların, gençlerin ve tüm vatandaşların geleceğe umutla baktığı, toplumsal barış ve huzurun tesis edildiği mutlu bir ülke olacaktır.
- Kamu yönetimi; hukuka bağlı, liyakate dayanan, hesap verebilir ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşturulacaktır.
1. TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLER
Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ile hukuk devleti ve çoğulcu demokratik toplumun gerekleri sağlanacaktır. Bu kapsamda, uluslararası sözleşmeler ve evrensel değerler çerçevesinde temel hakların ve başta ifade ile basın özgürlüğü olmak üzere tüm özgürlüklerin güvence altına alındığı; bireylerin ve sivil toplumun güçlendirildiği, çevre haklarının ve sürdürülebilirliğin sağlandığı, kadın-erkek eşitliğinin tesis edildiği özgür ve demokratik bir Türkiye inşa edilecektir.
Temel hak ve özgürlükler; dil, din, mezhep, ırk, cinsiyet, siyasi ve sosyal aidiyet farkı gözetmeksizin tüm insanlar için güvenceye kavuşturulacak ve iç hukukumuz uluslararası standartlarla uyumlu kılınacaktır. Ötekileştirme hissi doğuran tüm uygulamalar ortadan kaldırılacaktır.
1.1. Düşünce ve İfade, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü ile Örgütlenme Özgürlükleri
Çoğulcu ve özgürlükçü demokrasi anlayışı esas alınarak temel hak ve özgürlüklere ilişkin anayasal ve yasal güvenceler sağlanacak, hak ve özgürlüklerin kullanımına engel teşkil eden uygulamalara son verilecektir.
Düşünce ve ifade, toplantı ve gösteri yürüyüşü ile örgütlenme özgürlüklerinin kullanımını engelleyen ya da ölçüsüz şekilde sınırlandıran mevzuat yeniden düzenlenecek, demokratik toplumun gereklerine uygun olarak bu özgürlüklerin üzerindeki her türlü baskıya son verilecektir.
Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yerleşik içtihatları gereğince ifade özgürlüğü şiddete teşvik, nefret söylemi ya da kişilik haklarına saldırı durumları dışında sınırlandırılamayacaktır.
İnternet mevzuatı, uluslararası standartlara uygun olarak ifade özgürlüğünü kısıtlamayacak ve kişilik haklarını ihlal etmeyecek şekilde yeniden düzenlenecektir.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkına ilişkin mevzuat, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları ışığında yeniden düzenlenerek bu hakla ilgili bildirim uygulamasının idare tarafından keyfi şekilde kullanılması engellenecektir.
1.2. Din ve Vicdan Özgürlüğü
Din ve vicdan özgürlüğünü güvence altına alan demokratik laik hukuk devleti çoğulcu toplum düzeninin temelidir. Herkesin inancına, kanaatine ve yaşam tarzına saygı duyulduğu, kişilerin din, inanç ve yaşam tarzı fark etmeksizin özgürce yaşadığı, herkesin kendi kimliğiyle ve kendisi olarak eşit şekilde toplumsal, kamusal ve siyasal yaşama katıldığı bir sistem inşa edilecektir.
1.3. Kadın Hakları
Kadınlar; eğitim, çalışma hayatı ve karar alma mekanizmalarına katılma gibi büyük sorunlarla ve eşitsizliklerle karşı karşıyadır. Çoğulcu demokratik siyasal sistemin inşası ve güçlü bir toplum yapısı için kadının sosyal, siyasal ve ekonomik durumunun güçlendirilmesi esastır.
Bu amaçla toplumun ve yaşamın her alanında, tüm karar alma mekanizmalarında kadın-erkek eşitliğini sağlamak ve korumak öncelikli bir devlet politikası haline getirilecek; bu konuda yasal ve yapısal gereklilikler sağlanacaktır.
Kadına yönelik şiddetle etkin şekilde mücadele edilecek, şiddetin önlenmesi adına uluslararası sözleşmeler ve ulusal mevzuat hükümleri etkili şekilde uygulanacaktır. Kadına karşı işlenen suçlarla ilgili Türk Ceza Kanunu’nda gerekli düzenlemeler yapılacaktır. Failler için caydırıcı cezalar öngörülecek, cezaların seçenek yaptırımlara çevrilmesi engellenerek infazının derhal uygulanması sağlanacak, uygulanan indirim sebepleri yeniden düzenlenecektir.
Eğitim müfredatına ilkokul birinci sınıftan itibaren insan hakları ve kadın-erkek eşitliği dersleri konulacaktır.
Kız çocuklarının eğitim hakkı güvence altına alınacak ve bu hakka erişimin önündeki tüm engeller kaldırılacaktır.
Adaletli bir çalışma hayatı için kadınların güvenceli çalışma, eşit işe eşit ücret, iş-özel yaşam dengesinin kurulmasına yönelik, uluslararası standartlar doğrultusunda, gerekli düzenlemeler yapılacaktır.
1.4. Basın Özgürlüğü
Basın özgürlüğü güvence altına alınacak, basının özgür bir şekilde görev yapacağı güvenli, çoğulcu ve elverişli bir ortam sağlanacaktır. Bu kapsamda, gazetecilere karşı ceza soruşturmasına gerekçe yapılan mevzuat, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları çerçevesinde yeniden düzenlenecektir.
TRT ve Anadolu Ajansı, bağımsızlık ve tarafsızlık esaslarına göre yeniden yapılandırılarak bu kurumların görevlerini gereğince ifa etmeleri sağlanacak; keyfi akreditasyon kararları engellenecek, basın kartlarının verilmesinde ve mesleğe kabulde meslek kuruluşlarının belirleyici olması sağlanacaktır.
Medya sahipliği ve finansmanı şeffaf hale getirilecek, medyada tekelleşme ve kartelleşmeyi önlemek amacıyla yasal ve yapısal tedbirler alınacaktır. Basında tekel ve kartel oluşmaması ve medya kuruluşlarının denetlenmesi amacıyla Rekabet Kurumu’na resen inceleme yetkisi verilecektir.
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun görevini bağımsız ve tarafsız olarak yerine getirebilmesi için yasal ve yapısal değişiklikler yapılacak, kurulun idari ve mali bağımsızlığı güvence altına alınacaktır. Kurulun üyeleri, üye yapısında çoğulculuğu sağlamak üzere alanında uzman kişiler ve meslek kuruluşları temsilcileri arasından Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından nitelikli çoğunlukla seçilecektir.
Basın İlan Kurumu’nun yapısı ve üye seçimi basın özgürlüğüne uygun şekilde yeniden düzenlenecek, kurumun görevini bağımsız ve tarafsız olarak yerine getirebilmesi için yasal ve yapısal değişiklikler yapılacaktır.
1.5. Sivil Toplum
Sivil toplum, demokratik toplumun asli bir unsurudur.
Sivil toplum kuruluşlarına yönelik ayrımcılığa ve baskıya son verilecek, bu kuruluşların özgürce çalışabileceği güvenli, çoğulcu ve elverişli bir ortam oluşturulacaktır. Sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerini keyfi bir biçimde engelleyen düzenlemeler kaldırılacak, demokratik toplumun gereklerine uygun düzenlemeler yapılacaktır.
Kamu kuruluşlarının karar alma süreçlerine ve çalışmalarına sivil toplum kuruluşlarının katılımında “açık kapı ilkesi” esas alınacak, bu kuruluşların kamu yararı statüsü ve vergi muafiyeti gibi desteklerden yararlanmasında eşit, adil ve şeffaf bir yöntem uygulanacaktır.
1.6. Sosyal Haklar
Her bir vatandaşımızın insanca bir yaşam sürdürebilmesi şartını sağlayan önlemlerin alınması sosyal devlet anlayışının zorunlu bir gereğidir. Bu kapsamda refahın adil bölüşümü sağlanacak, sosyal haklar ve devlet yardımları insan onuruna yaraşır hak temelli bir yükümlülük olarak güçlendirilecektir. Engelli vatandaşlarımızın çalışma hayatı dahil toplumsal hayatın tüm alanlarına tam katılımlarının önündeki engeller kaldırılacaktır.
1.7. Çevre Hakları ve Sürdürülebilirlik
Sağlıklı bir ekosisteme sahip dünyaya doğma hakkı gelecek nesillerin hakkıdır. Oysa küresel ekolojik kriz, hızlı ve yıkıcı etkileriyle her zamankinden daha görünür bir sorun haline gelmiştir. Ormanların yok olması, sera gazı emisyonlarının artması, yenilenemeyen kaynakların tükenmesi, su kaynaklarının kirlenmesi, çölleşme, su baskınları ve iklim değişikliği gibi çeşitli sorunlara yol açan ekolojik kriz, mevcut ve gelecek nesilleri etkilediği gibi bütün canlı yaşamı ve doğa üzerinde büyük bir tahribata yol açmıştır. Nitekim iklim krizi, aşırı hava olayları, ekosistemlerin yok olması, gıda güvenliği ve temiz su kaynaklarının yok olması, 21. yüzyılda insanlığı tehdit eden temel konular olarak öne çıkmaktadır.
Bu amaçla çevre haklarına ilişkin anayasal ve yasal düzenlemeler uluslararası hukukla uyumlu hale getirilecek, Anayasa’da doğal yaşam kaynakları ve çevrenin korunması konusundaki devletin yükümlülükleri açık şekilde düzenlenecektir.
Devlet, toplum sağlığının korunması ve refahının sağlanması amacıyla içme suyu kaynaklarını, tarım alanlarını, ormanları ve hayvanları korumakla; hava ve deniz kirliliği ile çölleşme başta olmak üzere diğer bölgesel iklim krizlerine karşı mücadele etmekle ve düzenli kentleşmeyi sağlamakla yükümlü kılınacaktır.
Tarafı olduğumuz Paris İklim Anlaşması’nda öngörülen küresel ortalama yüzey sıcaklığındaki artışı 2 derece ile sınırlandırma ve mümkünse 1,5 derecenin altında tutma hedefini gerçekleştirmeye yönelik etkili düzenlemeler yapılacaktır. Bu kapsamda enerji sisteminde yenilenebilir enerji ve iklim dostu teknolojilerin oranı arttırılacaktır. Sanayi, ulaşım, inşaat, tarım, atık yönetimi gibi çeşitli sektörlerde iklim hedeflerine ulaşmaya yönelik dönüşümler gerçekleştirilecektir. Söz konusu hedeflerin sağlanmasına yönelik etkili tedbirler alınacaktır.
Okul öncesi eğitimden başlayarak bireylerde pratik alışkanlıklar oluşturmayı hedefleyen güçlü bir çevre bilinci verilmesi sağlanacak, çevresel sorunlar hakkındaki toplumsal farkındalık arttırılacaktır.
Yargı sisteminde çevre konusunda uzmanlaşmış yargıçların görev yapacağı “Çevre Mahkemeleri” kurulacaktır.
2. KAMU YÖNETİMİ
Yürütme organının oluşumunda ve yapısında yapılan değişiklikler ışığında, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ile adil ve tarafsız bir kamu yönetimi oluşturulacak, idarenin şeffaf ve hesap verebilir olması sağlanacak, yerel yönetimlerin yetki ve sorumlulukları arttırılacak, yolsuzlukla mücadele için yasal ve yapısal düzenlemeler yapılacaktır.
2.1. Kamu Yönetimi İlkeleri
Kamu yönetimi; eşitlik, tarafsızlık, liyakat, hukuka uygunluk, etkililik ve şeffaflık ilkelerine göre vatandaş odaklı bir biçimde örgütlenecektir.
Devletin her kademesinde açıklık, şeffaflık, denetlenebilirlik ve hesap verebilirlik ilkelerinin gerekleri yerine getirilerek iyi bir yönetişim tesis edilecektir.
Tüm kamu kurumları, fonksiyon ve etkinlikleri gözden geçirilerek ihtiyaçlar doğrultusunda yeniden yapılandırılacaktır. Paralel tüm kurum ve kurulların faaliyetlerine son verilecektir.
Kamu yönetiminde kadın yöneticilerin sayısı arttırılacaktır.
2.2. Kamuya Alımda Liyakat ve Mülakat
Kamu görevine alınmada her kademede liyakat ve eşitlik ilkeleri hâkim kılınacak, şeffaflık sağlanacaktır.
Mülakat uygulamalarına son verilecek, yazılı sınav sonuçları esas alınacaktır. Yazılı sınavda en yüksek puan alandan başlamak üzere personel alımı yapılacaktır. Yapılacak işin niteliği gereği sözlü mülakat yapılması zorunlu haller istisnai olarak kanunla düzenlenecektir. Bu sözlü sınavlarda adaylara yöneltilecek sorular kura usulüyle belirlenecek, sözlü sınav ve mülakatlar kayda alınacaktır. İdarenin her işleminin yargıya tabi olması ilkesi gereğince, ilgilinin sınava karşı yasal yollara müracaatı halinde bu kayıtlar yargı organı tarafından dikkate alınacaktır.
2.3. Yolsuzlukla Etkin Mücadele
Yolsuzlukla etkin mücadele edilebilmesi için toplumsal farkındalık ve duyarlılık arttırılacak, yolsuzlukla mücadeleye yönelik mevzuat, Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu (GRECO)’nun tavsiye kararlarıyla tam uyumlu hale getirilecek; idari, yargı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi denetimi etkinleştirilecektir.
Yolsuzluklara yönelik denetimin etkinliğini arttırmak için ulusal denetim standartları belirlenecektir.
Kamu İhale Kanunu yenilenecek, ihale mevzuatı tek kanunda düzenlenecektir. İhale ve satın alma süreçlerinin kamuoyuna açık bir şekilde yapılması sağlanacaktır. Kamu alımları ve ihalelerde rekabeti ortadan kaldıran, ihaleyi istisna, keyfiliği kural haline getiren, yolsuzluk kapısını açık tutan istisna ve muafiyet hükümleri kaldırılacaktır. Kamu ihalelerinde, ihalenin her aşamasında ve ihale sonrasında eşitlik ilkesine uygun hareket edilecektir.
Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) yeniden yapılandırılarak mali suçlarla mücadelede daha etkili kılınacaktır.
2.4. Yerel Yönetimler
Yerel ihtiyaçlar, nüfus artışı, çevresel sorunlar ve vatandaşların talep ve beklentilerindeki çeşitlilik, kamu hizmetlerindeki verimlilik ve etkililik dikkate alınarak yerel yönetimlerin yetki ve sorumlulukları arttırılacaktır.
Yerel yönetimlerde iyi yönetişimin gereği olarak demokratik katılım, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkeleri hâkim kılınacaktır. Merkezi yönetimin yerel yönetimler üzerindeki idari denetiminin sınırları açıkça belirlenecek ve yerindelik denetimi anlamına gelen vesayet uygulamalarına son verilerek yeni bir merkez-yerel dengesi kurulacaktır.
Yerel yönetimlerin gelirleri ile ilgili yeniden düzenleme yapılacak, borçlanma ana gelir kaynağı olmaktan çıkarılacak, yerel yönetimlere genel bütçe vergi gelirlerinden ayrılan pay arttırılacak ve öz kaynaklarını arttırma imkânı sağlanacaktır.
Seçimle gelenin seçimle gitmesi güvence altına alınacak, yerel yönetimlerde seçme ve seçilme hakkını yok sayan kayyum uygulamalarına son verilecektir.
Seçilmiş yöneticilerin görevlerine bir yargı kararı olmadıkça son verilemeyecektir. Görev suçları sebebiyle hakkında soruşturma başlatılan yerel yöneticilerin geçici olarak görevden uzaklaştırılmaları da ancak yargı kararı ile mümkün olacaktır. Seçilme yeterliliğini kaybeden ya da geçici olarak görevden uzaklaştırılan belediye başkanı yerine yeni başkan, belediye meclisi tarafından seçilecektir.
Yerel yönetimlerin meclislerinin bütün toplantılarının kamuya açıklığı ilkesi kurumsallaştırılacaktır.
Kentin geleceğini ilgilendiren önemli karar alım süreçlerine muhtarların, meslek kuruluşlarının, sivil toplumun ve bilim insanlarının katılımı sağlanacaktır.
2.5. Akademik Özgürlük ve Üniversiteler
Yükseköğretimde bilimsel üretimin ve özgür düşüncenin engellenmesine son verilecek, özgür ve çoğulcu bir sistem oluşturulacaktır. Araştırma ve eğitim-öğretimde kalite arttırılacak, akademik özgürlüğün tesisi için gerekli güvenceler sağlanacaktır. Üniversitelerin bilimsel özerkliğinin yanında idari ve mali açıdan özerklikleri de anayasal güvence altına alınacaktır.
Yükseköğretim Kurulu kaldırılarak yerine koordinasyon görevi ile sınırlandırılmış ve üyelerin seçim usulü demokratik meşruiyet esasına dayanan üniversiteler arası bir kurul tesis edilecektir.
Rektör ve dekan atamaları yeniden düzenlenecektir. Buna göre öğretim üyeleri kendi üniversitelerinin rektörünü aday olan öğretim üyeleri arasından seçecektir. Dekanların öğretim üyeleri tarafından yapılacak seçim sonrasında rektör tarafından atanması kuralı benimsenecektir. Dekan adaylarının uzmanlık alanlarının ilgili fakültenin niteliğine uygun olması esas alınacaktır.
2.6. Düzenleyici ve Denetleyici Kurumlar
Düzenleyici ve denetleyici kurumların oluşumunda ve çalışmasında iyi yönetişimi sağlamak adına liyakat, şeffaflık, tarafsızlık, çoğulculuk, hesap verebilirlik ve ulaşılabilirlik ilkeleri esas alınacaktır. Kurumlar idari ve mali özerkliğe kavuşturulacaktır. Kurumların bağımsızlıklarının tesisi ve yürütmenin müdahalelerine karşı korunmaları için yasal ve yapısal önlemler alınacaktır.
Kurumlara atanacak üyelerin yetkinliklerini nesnel olarak ortaya koyacak kriterler belirlenecektir. Para politikası ve mali politikaların belirlenmesi ve uygulanması işlevlerini ifa eden kurumların üye ve başkan seçimi, en fazla iki dönem olmak üzere uzmanlık esasına riayet edilerek Bakanlar Kurulu tarafından yapılacaktır. Bu kişilerin istifa, hastalık vb. nedenler dışında görevden alınmamaları teminat altına alınacaktır. Bunun dışındaki kurumlara yapılacak atamalar ile kurumların denetiminde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin daha belirleyici ve etkin olması sağlanacak, kurumların üye yapılarında çoğulculuk esas alınacaktır.
Düzenleyici ve denetleyici kurum personellerinin görevleri sırasında tâbi oldukları yasaklar ile görevden ayrıldıktan sonra kamu görevi ile bağlantılı sektörlerde hangi şartlarda çalışabileceklerine dair ayrıntılı yasal düzenleme yapılacaktır.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası başta olmak üzere, düzenleyici ve denetleyici kurumların bağımsızlığını zedeleyecek hiçbir uygulama ve düzenlemeye müsaade edilmeyecektir.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın tam bağımsızlığının sağlanması için yasal ve yapısal önlemler alınacak, bankanın araç ve operasyon bağımsızlığı siyasi müdahalelere karşı korunacaktır. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, para politikasının uygulanmasında tek karar merci olacaktır.
Kamu Denetçiliği Kurumu; tüm kamu kurum ve kuruluşlarını denetim ve resen soruşturma yetkileriyle donatılacak, kurumun bağımsızlığı tesis edilecektir. Baş denetçi Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından nitelikli çoğunlukla seçilecektir.
İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu, “Paris İlkeleri” gereğince özerk ve uzman bir insan hakları koruma ve ilerletme kurumu olarak yeniden yapılandırılacaktır.
Kişisel Verileri Koruma Kurulu’nun çalışmalarını uluslararası alandaki gelişmeler ve Avrupa Birliği’nin Genel Veri Koruma Yönetmeliği (GDPR) kapsamında etkin ve verimli bir şekilde yerine getirmesini sağlayacak tedbirler alınacaktır.
3. SİYASİ ETİK KANUNU
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin, bakanların, kamu görevlilerinin ve siyasi makam sahiplerinin yolsuzluklarını önleyecek mevzuatın yetersiz olması ve var olan hükümlerin uygulanmaması nedeniyle siyasette şeffaflık sağlanamamış, rüşvet ve yolsuzluklar engellenememiştir. Bu doğrultuda Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ile Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin, bakanların, siyasi parti genel merkez yöneticilerinin ve belediye başkanlarının görevlerini yerine getirirken uymaları gereken siyasi etik ilkelerinin düzenlenmesi amacıyla Siyasi Etik Kanunu hazırlanacaktır.
Bu Kanun’da söz konusu kişilerin etik davranış ilkeleri, görevleri ile bağdaşmayan işler, mal bildiriminde bulunması, çeşitli çıkar çatışması durumlarında beyan yükümlülüğü, hediye alma yasağı ve etkili bir denetim ve yaptırım sistemi hususları Avrupa Birliği Müktesebatı ve ilkeleri ile Avrupa Konseyi Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu (GRECO)’nun Tavsiye Kararları’na uygun olacak şekilde ayrıntılı olarak düzenlenecektir.
Kanun kapsamındaki kişilerin görevlerini yerine getirirken; adalet, eşitlik, dürüstlük, ayrımcılık yapmama, objektiflik, açıklık, şeffaflık, hesap verebilirlik, genel yararı gözetme, konum, unvan ve yetkilerini kullanarak kişisel menfaat sağlamama, çıkar çatışması olacak hallerden kaçınma, yasama faaliyetlerini etkilemeye dönük girişimlere ilişkin açıklık ve şeffaflık ilkelerine göre hareket etmesi sağlanacaktır.
Kanun kapsamındaki kişilerin; görev, unvan ve yetkilerini kullanarak kendileri, yakınları veya üçüncü kişiler lehine etik dışı aracılıkta bulunması, akraba, eş, dost veya diğer tanıdıklarını kayırması, herhangi bir nedenle ayrımcılık yapması engellenecektir.
Kanun kapsamındaki kişiler; iş ve işlemlerinde dil, din, mezhep, felsefi inanç, siyasi düşünce, ırk, cinsiyet, bölgecilik ve benzeri sebeplerle ayrım yapamayacak, temel hak ve özgürlüklere aykırı eylem ve söylemler ile kanun önünde eşitliği engelleyen davranış ve uygulamalarda bulunamayacaktır.
Kanun kapsamındaki kişilerin mal beyanlarını yenileme süresi kısaltılarak, 2 yılda bir mal beyanı vermeleri öngörülecektir. Beyan yükümlülüğünün kapsamı genişletilerek kişiler görevleri ile ilgili çıkar çatışması oluşturan ya da oluşturabilecek durumları, kendilerine sunulan imkânlar ile bu imkânların kullanım alanları ve görevle bağdaşan işleri de ilgili makama bildirmekle yükümlü kılınacaktır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin ve bakanların davranışlarında kamu yararını gözetmesi, kişisel çıkarla kamu yararının çatışmasından kaçınması sağlanacaktır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin görevleri ile bağdaşmayan işler açıkça düzenlenecek ve yaptıkları işlerden edindikleri gelirlere de beyan yükümlülüğü getirilecektir. Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin; yürütme organının teklif, inha, atama ya da onamasına bağlı resmi veya özel işlerde görevlendirilmeleri engellenecektir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri görev süreleri boyunca elde ettikleri gelirleri beyan etme şartıyla serbest meslek ve ferdi işletme faaliyetlerinde bulunabilecektir. Ancak bu görevler esnasında milletvekilliği unvanlarını kullanmalarına izin verilmeyecektir.
Bakanlar, görev süreleri boyunca serbest meslek ve ferdi işletme faaliyetinde bulunamayacaktır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin ve bakanların konuşma ve katılımlarına karşılık ücret veya bağış aldıkları durumlarda belirli bir miktarı aşan meblağlarda beyan yükümlülüğü öngörülecektir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri ve bakanlar, asgari ücretin 1/10 değerinin üstünde değere sahip hediyeleri beyan etmekle yükümlü tutulacak, bu görevlerin kişinin kendisi ya da yakınlarına menfaat sağlama aracı olarak kullanılması önlenecektir. Hediye kabul etme yasağına ilişkin istisnalar yönetmelikte açıkça belirlenecektir.
Kanun kapsamındaki kişilerin beyanlarının doğruluğuna ilişkin etkili bir denetim sistemi oluşturulacaktır.
Siyasi etik ilkelerinin etkili olarak uygulanmasına ilişkin kurumsal yapılanma tesis edilecektir. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde grubu bulunan siyasi partiler bünyesinde siyasi etik kurulları oluşturulacaktır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde Siyasi Etik Komisyonu kurulacaktır. Komisyon, milletvekilleri ve bakanlar için siyasi etikle ilgili bilgilendirici çalışmaların yapılması ve siyasi etik kurullarının incelediği başvurulara karşı itirazların incelenmesi konularında görevli olacaktır.
Mecliste grubu bulunan siyasi partilerin oy oranlarına göre temsil edildiği komisyon, resen ya da başvuru üzerine inceleme ve araştırma yapabilecektir. Komisyona olay ve kişiler hakkında somut bilgi ve bulgulara dayanarak herkes tarafından başvuru yapılabilecektir.
Komisyon, siyasi parti gruplarının yüzde oranlarına göre kendi üyeleri içinden bir başkan, iki başkanvekili, bir sözcü ve bir katip seçecektir. Bu seçim, üye tam sayısının salt çoğunluğuyla toplanan komisyonun, toplantıya katılanlarının salt çoğunluğunun gizli oyuyla yapılacaktır.
Komisyon tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri ve bakanlar hakkında etik ilkelere aykırı davrandığının tespit edilmesi halinde uyarma, kınama, idari para cezası ya da Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni temsil edecek heyetlerde süreli olarak görev alamama kararları verilebilecektir. Mal beyanı yükümlülüğüne aykırı hareket eden Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri hakkında 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu’nun ilgili hükümleri uygulanacaktır. Üyelikle bağdaşmayan herhangi bir hizmeti veya görevi sürdürmekte ısrar eden üyeler hakkında üyeliğin düşmesine komisyonun bu durumu tespit eden raporu üzerine Genel Kurulca karar verilecektir.