Bu hafta Meclis gündeminde neler var…

Dezenformasyon düzenlemesinde son durum ne? CHP, şerhte hangi ibareye ‘Göründüğü kadar masum değil’ dedi

  

Muhalif- Ankara

Kamuoyunda "Dezenformasyon Yasası" olarak da bilinen Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Öngören 40 maddelik teklif, Genel Kurul’un bu haftaki gündeminde yer almadı. Kulislerde, Meclis’in teklifi yasalaştırdıktan sonra yaz tatiline gireceğine işaret ediliyor. Ancak, iktidar ve muhalefet gruplarının anlaşması üzerine söz konusu teklifin geçtiğimiz haftaki görüşmeleri de yapılmamıştı. TBMM Genel Kurulu önümüzdeki hafta 2022 yılı ek bütçesi ile bedelli askerlik düzenlemesi ve Sayıştay Başkanlığında boş bulunan 5 üyelik için yapılacak seçimlere ilişkin mesai yapacak.  

Muhalefet partileri “Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifine” muhalefet şerhi düştü.  CHP Adalet Komisyonu Raporu’na koyduğu şerhte, ‘Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimsenin cezalandırılacağını’ öngören 29.maddeyle ilgili, ““Gerçeğe aykırı bilgi”, göründüğü kadar masum bir ibare değildir. Çeşitli kamusal meselelerde neyin “gerçek” olduğunu tespitinin her zaman mümkün olmaması yanında, teklif maddesi, tanımı gereği doğru ya da yanlış olamayacak değer yargılarının da uygulamada cezalandırılması riskini doğuracaktır” dedi.  

CHP’nin şerhte 29. Maddeyle ilgili görüşü şöyle: 

Madde 29: “…endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle,” 

Kanun teklifinin 29. maddesiyle 5237 sayılı Kanun’a eklenen madde 217/A uyarınca; sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimsenin cezalandırılacağı öngörülmektedir. 

Anayasa'mıza ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne göre, yöneticilerin ifade özgürlüğü dar, yurttaşların ifade özgürlüğü ise geniştir. Ancak son yıllarda tanık olduğumuz süreç tersine dönmüş bulunuyor; yöneticilerin ifade özgürlüğü her gün yurttaşlara veya yurttaşların bazı kesimlerine hakaret edecek eşiğe ulaşmakta fakat yurttaşların en mütevazı görüşlerini, en demokratik görüşlerini dile getirmeleri bile yaptırıma tabi tutulabilmektedir. Böyle bir ters orantı var. 29. maddeyi değerlendirirken bu siyasi atmosferi de görmezden gelmemek gerekir.  

Madde, Anayasa Mahkemesi’nin ve Avrupa Mahkemesi’nin yasanın niteliğini tanımladığı kararlarına açıkça aykırıdır çünkü özellikle ilgili pilot kararların da vurguladığı üzere; bu, öngörülmez bir düzenlemedir, uygulamadaki sonuçları belirsiz ve keyfiliğe açıktır. Her ne kadar düzenlemede hem özel kast hem de elverişlilik koşulları suç tipine dahil edilmiş olsa da, kullanılan “ülkenin iç ve dış güvenliği”, “kamu düzeni” ve “genel sağlık” kavramları son derece geniş kapsamlıdır ve suçun objektif olarak çerçevelenmesini mümkün kılmamaktadır. “Gerçeğe aykırı bilgi”, göründüğü kadar masum bir ibare değildir. Çeşitli kamusal meselelerde neyin “gerçek” olduğunu tespitinin her zaman mümkün olmaması yanında, teklif maddesi, tanımı gereği doğru ya da yanlış olamayacak değer yargılarının da uygulamada cezalandırılması riskini doğuracaktır. Özellikle, antidemokratik erişim engeli ve yayın yasağı kararlarının sıklıkla alınmış olduğu son yıllarda yargının yürütmeye bağımlı hale gelmiş olduğu da dikkate alındığında; teklif maddesi, Anayasa’nın düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetini öngören 26. ve hukuk devleti ilkesini içeren 2. maddesine aykırıdır. 

   Muhalefet Partisi HDP’de muhalefet şerhinde 29. Maddeye ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:  

“Teklifin 29. Maddesiyle oluşturulan “korku ve panik, iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse…” şeklindeki suç tanımının soyut olması ve sınırlarının açıkça belirlenmiş olmaması çok ciddi keyfi uygulamaları da beraberinde getirecek olan bir husustur. Bu mantık aynı zamanda Anayasada belirtilen kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesine de aykırılık teşkil edebilecek olan bir durumdur. Asılsız haber, tahrif edilmiş haber gibi… Sınırları belli olmayan suç tipi, çağdaş ve demokratik ceza yasası bakımından suç olarak tanımlanacak bir durum değildir. Keza TCK’nın 2. Maddesinin ikinci fıkrası “kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz” hükmünü içermektedir. Yine Anayasanın 38. Maddesi ise “kimse işlediği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz” hükmünü içermektedir. Bu bakımdan bu kanun teklifinin Anayasaya açıkça aykırı olduğunu söylemek mümkündür”. 

İLGİLİ HABERLER