İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin haftalık grup toplantısında, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasını eleştirerek, AK Parti iktidarına sert eleştirilerde bulundu. İmamoğlu'nun gözaltına alındığı dönemde yaptığı açıklamaları, Ergenekon ve Balyoz davalarında yaşananlarla benzeten Dervişoğlu, gizli tanıkların ve farazi ifadelerin çok tanıdık olduğunu vurguladı.
Yargıya ve Gizli Tanıklara Tepki
Dervişoğlu, “Devletin tapusu hiç kimsede değildir” diyerek, yargının ve gizli tanıkların adaletin önündeki en büyük engel olduğunu ifade etti. Ayrıca, yolsuzlukla ilgili gelen sorulara da yanıt veren Dervişoğlu, birçok denetim ve soruşturma yapılmasına rağmen bu konuda somut bir bulguya ulaşılamadığını belirtti. Gizli tanıklara başvurulmasının, hesap kesme amacı taşıdığını vurguladı.
Emniyet Güçlerine Uyarı
Emniyet güçlerine seslenen Dervişoğlu, “Gençliğinizin heyecanı, rozetlerinizin gücü ve devlet görevinin verdiği özgüvenle ileride pişmanlık duyacağınız şeylerden uzak durun” dedi. Polislere, üniformalarını ve görevlerini, kibrine ve hırsına lekeletmemeleri çağrısında bulundu.
Türk Bayrağına ve Teröre Karşı Uyarılar
Dervişoğlu konuşmasında, terör örgütlerine ve teröristi iktidarına ortak edenlere karşı çok sert eleştirilerde bulunarak, Mustafa Kemal’in askerlerinin ihraç edilmesini ve terör örgütlerinin barış havarisi muamelesi görmesini kınadı. Meydanlarda Türk Bayrağına karşı paçavraların sallanmasının kabul edilemez olduğunu belirtti.
Zor Zamanlardan Geçiyoruz
Türk milletinin, fikri hür, vicdanı hür evlatları için zor zamanlar geçirildiğini belirten Dervişoğlu, AK Parti iktidarının ülkeyi krizle geldiğini ve kaosla kalmak istediğini söyledi.
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, grup toplantısında partililerine seslendi. Dervişoğlu, özetle şunları söyledi:
"Büyük Türk milletinin, fikri hür, vicdanı hür fertlerini; Ay yıldızlı al bayrağın şerefi, haysiyeti ve varlığı için kederlenen evlatlarını; saygı ve sevgiyle selamlarım. Grup toplantımıza hoş geldiniz, şeref verdiniz.
Aziz Milletim, tarihte; kahramanların hain, hainlerin kahraman olduğu zamanlar olmuştur. Ancak; millet ve devlet düşmanlarının, iktidara ortak edilmesi daha önce görülmemiştir. Terörü bahane ederek milletten oy isteyip, teröristi iktidarına ortak etmek; saltanat düşkünlüğü ve çürümüşlüğün, en alçak ve kepaze tarafıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devletinde, İstanbul’un orta yerinde, hükümlü teröristin videoları oynatılıyor, mesajları yayınlanıyor.
Terör örgütüne, örgüt başına ve bunları övenlere barış havarisi muamelesi yapılırken, Mustafa Kemal’in askerleri ihraç edilip, hain yaftası yapıştırılıyor. Katil sürülerine ise umut hakkı vaat edilerek iktidardan hisse veriliyor. Meydanlarda şanlı Türk Bayrağına nazire yapılırcasına paçavralar sallanıyor.
Aklı, vicdanı, adaleti, demokrasiyi özleyenler, makulü ve makbulü isteyenler için; zor zamanlardan geçiyoruz. Bizler için zor ama; Türk vatanını kupon arazi, Türk milletini köle, Türk Devletini işyeri, Türk bürokrasisini de kendi personeli gören, vatandaşlarını; bölerek, parçalayarak, ötekileştirerek kutuplaştıran, iktidarlarını bu ihanetin üzerine kuranların en sevdikleri zamanlardır.
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin vatandaşları, bir şeye itiraz ediyorlar. Bu ne ola ki diye kendine soruyor musun? Hep söyledim, söylemeye de devam edeceğim. Krizle geldiler, OHAL’le yerleştiler, Kaosla kalmak istiyorlar.
Emniyet güçlerimize sesleniyorum; gençliğinizin heyecanı, rozetlerinizin gücü ve devlet görevinin verdiği özgüvenle ileride pişmanlık duyacağınız şeylerden uzak durun.Mukaddes görevinizi, üniformanızı kendilerini devlet zannedenlerin kibrine ve hırsına lekeletmeyin.
Hatırlayın, çok uzun zaman geçmedi, o karanlık günler hafızalarımızda. “Silivri soğuktur” sözü bizlere o günlerden yadigar. Kumpasla, pusuyla, kaosla abad olduklarını zannedenleri hatırlayın. Onlar da kendilerini güçlü, güçlü oldukları için de haklı zannediyorlardı. Kanunlar yaptılar, mevcudu kendilerine yonttular, yargıyı sopa ettiler.Pis ellerini, hayasız niyetlerini şerefli Türk Ordumuza kadar uzattılar.
Ekrem İmamoğlu gözaltındayken yaptığı açıklamaların, aynılarını Ergenekon-Balyoz kumpaslarında da yapıyordu. Hatta ben bu davanın savcısıyım diyordu. Devletin tapusu hiç kimsede değildir. Gizli tanıklar, farazi ifadeler… Ne kadar tanıdık değil mi?
Diyorlar ki yarın yolsuzluk çıkarsa ne diyeceksin? Bu soruyu yolsuzlukla iktidarda kalanlar soruyor. Ben de onlara soruyorum, Onlarca müfettiş gitmiş, 1300 tane teftiş yapılmış, bu teftişlerden hiçbir şey çıkmamış, dahası, ellerinde teknik dinleme, fiziki takip, kayyım, yargı kolluk ne ararsan tüm yetkiler var. Ama gel gör ki bir hesap kesmek için gizli tanıklardan medet umuluyor. Ben de söylüyorum; şuradan, buradan, şöyle böyle yolsuzluk yapıldığı, teftişin, soruşturmanın konusudur. Birileri suç işledi mi işlemedi mi? Yargının konusudur.
Bu inanç ve düşüncelerle Mübarek Kadir Gecemizi tebrik ediyor, bayram tadında bayramlar diliyor, hepinizi en içten dileklerimle, sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.Sağolun, varolun, Allah’a emanet olun."