İnsan olmanın en ve ilk, sözü bir “merhaba”dan sonra “nasılsın” sorusudur. Peki, şartlar zorlarsa neler olur? Buldozer gibi toplumun üzerinden geçen 12 Eylül darbesinde, Mamak Cezaevinde tutuklu olan ve dönem gereği Türkçe dışında, her şey yasak olduğu zamanda bir anne gelir, oğlu için. Kamber Ateş’in annesi İpek Ateş öğretilir, Kamber Ateş nasılsın? Bilebildiği ve de söyleyebildiği yegâne cümle.
Böyle zamanlarda hatta zaman zaman, Yozgat’ın gülü, Gülten Akın gelir aklıma. Anadolu kadar dünyanın birçok ülkesinde; İngilizce, Fransızca, Almanca, İtalyanca, Bulgarca, Arapça, İspanyolca, Lehçe dâhil olmak üzere birçok dile çevrilen şiirleri ile o güzel insan “Ah, kimselerin vakti yok, oturup ince şeyler düşünmeye” diyen, gönül insanı Ankara, Mamak Cezaevinde tutuklu annelerin teyzesidir. Çünkü oğlu için oradadır. “Seyranla Mamak arasında” yaşananlar, kendi içselliği dışında, şiirle içerdekileri tanıştırmıştır. Orada itilip kakılan zor günler geçiren bir annedir ve şiire tutunur. “İlahiler” ve “42 gün” tüm bunların birkaçı ve tüm annelerin ızdırabıdır. "Gelir bir gün gelir bir gün/ Bir gün siler parlatırım/ Bilirim susmayacak kalb-i viranımdaki kuş" kadar “Büyüde çocuk büyüde”diyen ve tüm annelerin sözcüsüdür. Ne zaman bir anneden herhangi bir neden ama en çok evladı için sızı duysa aklıma “ince şeyler” gelir.
Dün duydum incelikten, İpek Anneyi.. Bu da benden dökülüveren.
Çünkü belki de şiir, en insan olmanın yazgısıdır.
“Eller İlahisi
Ellerini görsem oğlumun
Uzun esmer parmaklı ellerini
Onları özlüyorum” Gülten Akın
Tüm Annelere…
ANALARA...
Çocuk doğar ağlar,
Analar ağlamaz.
Çocuk düşer, ağlar.
Ana ağlamaz.
Irin akar,meme ucundan, kan yarar.
Akar akar..
Çocuk ağlar açlıktan,
Ana,ağlamaz.
Ana,susar.
Ana vurur toprağa yüzünü,
Ellerinden fışkıran dokuz aylık cenneti.
Ana, yutar sustuklarını.
Ana çağlar, gök delinir.
Kainat eğilir.
Ipek bir gökkuşağıdır, çocuk tebessümünde..
Ana bakar,
Ana yanar.
Emel Seçen /ES
Ipek Ateş anısına saygıyla