Gül kuruttum

“Genç hanım, varıp görelim daha bu sabah,

Eflâtun elbisesini güneşe asmış, bugünün

Kaybolur, son ışıkları günün eflâtuni elbisesinin kıvrımları ile sizinkine benzeyen tenini”

Öğrenciler, Öğretmenleri ile bir yürek birliği yapıyor. Özel okulun, Fransız Müdürü sergilenen bu çalışmaların gününde, bu dizeleri paylaşıyor ve Türk Müdür ise tercüme ediyor.

Bu kadar içten, bu kadar samimi, hem romantik, hem sanatsal ancak bu kadar güzel olabilirdi, denilen ortak üretim. Bu anlamda öncelikli olarak; Notre-Dame de Sion Fransız Lisesi Müdürü, Sn.Alexandre Abellan ve Türk Müdür Başyardımcısı Sn. Tuna Zenginel Saikali’yi kutluyorum. Ve elbette projenin ortaklarından; diğer okul Saint-Michel Fransız Lisesi, Fransız Müdürü Sn.Jean-Michel Ducrot ve Türk Müdür Başyardımcısı, Sn.Ayla Ağırbaş’ı da.

L’Aventure De La ROSE-Gülün Serüveni.

Oldum olası hep sevmişimdir, o içimi tüm yumuşaklığı ile sarıveren gülü. Gülün, elbette bir tılsımı ve yaratılmış her varlık gibi bir enerjisi var. Uçuk pembe güller, ateş gibi yakan kırmızı güller, dağların kar yumakları gibi bembeyaz güller.

Annemin adı, Gül, diye değil sadece, “GÜL”, bir ömre bedel olduğu için. “Gülüm” diyebilmenin,  söyleyen kadar, söyleneni de özel kıldığı için. Dudaklarının ucu ile dokunuverdiğinde, kadifemsi yumuşaklığı için sımsıkı sarabildiği ve ruhuma işlediği için. Güller Diyarı, böyle bir film yapıldı ama içinde Atamız yok, demek ki onlar da bilmiyor. Dilerim zamanında gösterilmeyen belgesel izlenebildiğinde, ne anlatmak istediğim iyi anlaşılabilir.

Atatürk’ü sevmek, karanfiller kadar sadece saygı içeren değil; katmer katmer yapraklarından, emeğin fışkırdığı, nezaket ile bütünleşiveren duygusallık, akılcılık ve tam kendi olma hali ile olabilme...

Köşe yazısının tamamını aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz.
 

İLGİLİ HABERLER