İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınması köşe yazarları tarafından nasıl yorumlandı?

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın "yolsuzluk" ve "terör" suçlarından başlattığı iki ayrı soruşturma çerçevesinde gözaltına alındı. İmamoğlu ile birlikte "yolsuzluk" suçlamasıyla başlatılan soruşturmada, ilçe belediye başkanlarının ve İBB yöneticilerinin de olduğu 100 kişi daha gözaltında. Peki köşe yazarları İmamoğlu'nun gözaltına alınmasını ve İBB'ye operasyonu nasıl yorumladılar?

Mustafa Mutlu: Talimat aldınız mı?

Korkusuz yazarı Mustafa Mutlu:

"Dün Ekrem İmamoğlu'nun ve yakın çalışma arkadaşlarının da aralarında bulunduğu yüzden fazla insanı gözaltına aldıran Sayın Başsavcı... Bu 'iş'i kimseden talimat almadan yaptığınıza, Kuran'a el basarak yemin eder misiniz? Geçen yıl yapılan seçimleri tam 4 milyon 432 bin 862 İstanbullu'nun oyuyla ve büyük bir farkla kazanan... Önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de ülkenin birinci büyük partisinin aday göstermeye hazırlandığı Ekrem İmamoğlu'na yönelik bu operasyon için düğmeye gerçekten siz mi bastınız? Adalet Bakanı, Adalet Bakan Yardımcısı, Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Cumhurbaşkanı... Bu konularda 'kör, sağır ve dilsiz' kalabilmeyi gerçekten başardı mı?"

 

Naim Babüroğlu: Umudunuzu, sakın kaybetmeyin

Sözcü yazarı Naim Babüroğlu:

“19 Mart 2025... İmamoğlu ve belediyedeki yakın çalışanları göz altına alınır. Türkiye'de uzlaşma ve istikrar, artık tümüyle yok olmuştur. 'Türk milletinin tabiat ve adetlerine en uygun yönetim, cumhuriyet idaresidir' demişti Atatürk... Demişti ama, dinleyen olmadı... Ve, Türkiye artık Atatürk'ün bu tanımındaki Cumhuriyet Türkiyesi değildir. Tarih ulusların tarlasıdır. Ne ekerseniz, gelecekte onu biçersiniz... Fırtına ekerseniz, deprem biçersiniz... İdama mahkûm edildiğinde 39 yaşındaydı... Yokluklara, engellere ve nankörlüklere rağmen İstiklal Savaşı'nı zaferle sonuçlandırdı. Eğer, umudunu bir saniye bile yitirseydi, Türkiye olmayacaktı. Atatürk demek; umut, umut, umut demektir... Umudunuzu, sakın kaybetmeyin...”

 

Aytunç Erkin: Başsavcılığın operasyonunun terör boyutuyla ilgili ipuçları aylar öncesinden verilmişti

Nefes yazarı Aytunç Erkin:

"Başsavcılığın 'yolsuzluk' ve 'terör' operasyonun 'terör' boyutuyla ilgili ipuçları aylar öncesinden verilmişti. İktidara yakın gazetelerde 'İmamoğlu’nun rant ağı' başlıklı şemalar yayımlandı, bugün gözaltına alınan çoğu isim de o şemada yer aldı. Tabii bu operasyonla birlikte MHP lideri Devlet Bahçeli’nin başlattığı yeni süreçle ilgili ne yaşanacak göreceğiz."

 

Saygı Öztürk: İmamoğlu'nun yerine belediyeye kayyum atanır mı?

Sözcü yazarı Saygı Öztürk:

"İmamoğlu'nun yerine kayyum atanması ancak “terör bağlantısı” iddiası üzerine yapılabilir. Darbe girişimi sonrası Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle Belediye Kanununda değişiklik yapıldı, buna göre terörle iltisaklı olduğu belirlenen ya da bu yönde soruşturma kapsamında açığa alınan başkanın yerine, kayyum atanıyor. Büyükşehir ve illerde kayyum olarak il valisi, ilçelerde ise kaymakam ya da vali yardımcısı görevlendiriliyor.

İmamoğlu'nun yerine kayyum atanır mı? Bu soruşturma sonucu belli olur. Eğer, bir tutuklanma olursa, İçişleri Bakanlığı aynı gün kayyum atayabilir. Yani, sıkıntılı bir süreç yaşanıyor.

Belediye Meclisi üyeleri arasından başkan seçilmek istenmesi halinde, CHP'li bir üye oy çokluğu nedeniyle seçilir. İktidarın amacı İstanbul'u CHP'li başkandan kurtarmak olduğuna göre bu pek mümkün gözükmüyor. Yani illa da kayyum atanmalı!"

 

Abdulkadir Selvi: İmamoğlu operasyonunun siyasi sonuçları

Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi:

"İmamoğlu'nun diplomasının iptal edilmesi ve gözaltı kararının hem hukuki hem de siyasi sonuçları olacak.

1 İmamoğlu'nun cumhurbaşkanı adaylığı.

2 İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na kayyum atanması.

3 CHP Genel Başkanlığı.

4 CHP'nin cumhurbaşkanı adayı.

Siyasette yeni bir gerçeklik var. Ekrem İmamoğlu, diplomasıyla ilgili karar yargı tarafından iptal edilmediği sürece cumhurbaşkanı adayı olamaz. Gözaltına alınmasına neden olan Kent Uzlaşısı ve ihaleye fesat karıştırma iddialarıyla ilgili yargı süreçlerinin sonuçları ise siyasi güç dengelerini kökten değiştirecek bir etkiye sahip olacak."

 

Ahmet Hakan: Algı öyle diye yargı işini yapmayacak mı?

Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan:

"İmamoğlu operasyonu, siyasi operasyon olarak algılanıyor. Bu iktidar açısından tehlikeli” dendiğinde... Bazıları haklı olarak şunları söylüyorlar: Ne yani? Böyle bir algı ortaya çıkacak diye... Yargı işini yapmasın mı? Yolsuzluğun üzerine gitmesin mi?Terör bağlantılarının üzerine gitmesin mi? Bazıları dokunulmaz mı olsun?Hayır. Hayır. Hayır. Mesele bu değil. Mesele şu: İktidar, ortaya çıkan bu algıyla mücadele etmenin yollarını bulsun. Bunun ne kadar zor olduğunun farkında olarak söylüyorum bunu."

 

Can Coşkun: Eskisi gibi olmayacak

Korkusuz yazarı Can Coşkun:

"Yeni Türkiye bugünden sonra atlayabileceği yeni bir eşik bırakmadı. Siyaset ve yargının betimlediği girift konjonktür, yeni çizgisini resmi olarak çekmiş görünüyor. FETÖ'nün kumpas operasyonlarında da 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra da devlet katında bir çizgi çekildiği görülmüştü. Çizgi bazen dolambaçlı bir patikayı andırsa da kimin üzerini çizeceği hususunda hep hesaplı ilerlendi. Üzeri çizilenler olduğu kadar çizginin içinde ve dışında kalanlar da büyük resmin belirleyicileri oldu. Bu kez 'Yeni Türkiye' olarak anlatılan yeni rejim ve/veya sistem, ilk kez bu kadar kapsamlı bir biçimde sac ayaklarını uzatıyor. 2018'den düne dek siyasette olan biten her şeyin fragman, yargıda görülenlerin ise reklam arası olduğu anlaşılıyor. İmamoğlu'na ve çevresine dönük başlayan soruşturmalarla işin finaline gelindi. Yeni konjonktürde roller dağıtıldı, film gösterime girdi. Şimdi ne olacağını da izleyenlerin bu filmden anladığı seviye belirleyecek. Çünkü filmi izleyenler, kabul etseler de etmeseler de asıl belirleyici."

 

Emin Çölaşan: Nasıl olsa balık hafızalı toplumdan dişe dokunur tepkiler gelmeyecek, her şey kısa sürede unutulacak

Sözcü yazarı Emin Çölaşan:

"Sevgili okurlarım memleketin her açıdan nerelere doğru sürüklendiğini hep birlikte izlemeyi sürdürüyoruz. Burada bir husus özellikle ön plana çıkıyor ki çok önemlidir: AKP-MHP koalisyonu memleketi yönetme işinin üstesinden gelemedi. Kurdukları baskı düzeni bile ellerinden sabun gibi kayıp gitti. Ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar... İpin ucunu ellerinden iyice kaçırdılar. Korkuyorlar. Şimdi önlerindeki en önemli boy hedefi İstanbul Büyükşehir Belediyesi... Altın yumurtlayan tavuk! Oraya kendi adamlarından bir kayyum atayıp işi bitirecekler. Orasını da ele geçirince görev tamam diyecekler! Nasıl olsa balık hafızalı toplumdan dişe dokunur tepkiler gelmeyecek, her şey kısa sürede unutulacak. Güvendikleri de bu zaten."

 

Damla Doğan Tuncel: Her geçilen "eşik" yeni normale dönüşürken…

Korkusuz yazarı Damla Doğan Tuncel:

"Her geçilen 'eşik' yeni normale dönüşürken, 19 Mart Türkiye tarihinde unutulmayacak günlerden bir diğeri olarak kayda geçti. Terör örgütü PKK'nın ele başı Abdullah Öcalan 'Kurucu Önder', 'Kurucu İrade' diye anılırken, megakentin Belediye Başkanı İmamoğlu 'Suç Örgütü Lideri' diye tanımlanarak gözaltına alındı. Sabahtan akşama iktidara yakın medya doğrudan bu suçlamayı üzerine yapıştırdı. Masumiyet karinesi yine hiçe sayıldı. Sanki hüküm kesinleşmiş gibi haberler, yorumları, analizler yapıldı. Sadece İstanbul'da değil, yurdun birçok noktasında eylemler vardı. En kalabalıklarından biri de diplomasının iptal edildiği İstanbul Üniversitesi'nde olandı. Gençler polis barikatlarını aştı, Beyazıt'taki kampüsten Saraçhane'deki İBB Binası'nın önüne yürüdü. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın memleketi Rize'de de kalabalık eylemler vardı. Fındıklı'da Adalet Nöbeti'ne başlandı."

 

İbrahim Kiras: Seçim kazanmanın yolu bu değil

Sabah yazarı İbrahim Kiras:

"TÜİK verilerine göre tüketici güven endeksi bugün yüzde 82 civarında. Bunun anlamı vatandaşın ekonomideki sorunları daha fazla hissediyor ve mevcut iktidarın buna çözüm üretebileceğini düşünmüyor olmasıdır. Demek ki vatandaşı rahatlatacak işler yapmak yerine siyaset mühendisliğiyle meşgul görünmenin arzu edilmeyen sonuçları ortaya çıkabilir. Daha açık konuşacak olursak, “Suriye, Filistin, ihalar sihalar…” diyerek oyunu alabildiğiniz dar kitlenin desteğinin yetmeyeceği bir süreçte ana sorunlar çözülmeden, yalnızca karşınıza çıkması muhtemel aday adaylarını yoldan kaldırarak seçim kazanmayı düşünmek hayalcilik olabilir. Bu tutumun doğurduğu tepki adayın kim olduğuna bakmaksızın sandığa yansıyabilir."

 

Mustafa Karaalioğlu: İmamoğlu belki hayatının en zor günlerini yaşıyor ama siyasi hayatının en büyük depar imkanı o zorlukla beraber geliyor

Karar yazarı Mustafa Karaalioğlu:

"İmamoğlu şu sıralarda belki hayatının en zor günlerini yaşıyor ama siyasi hayatının en büyük depar imkanı da o zorlukla beraber geliyor. İstanbul'a belediye başkanı olduğu gün başlayan ve dün sabaha kadar büyüyerek devam eden bütün engellerin üstesinden gelmek ve o mücadeleden güçlenerek çıkmak İmamoğlu'nu cezaevi yoluna sokarken aynı anda yeni bir seviyeye de ulaştırdı."

 

Ahmet Taşgetiren: "Bizimkiler" hâlâ "Bizimkiler" midir sahiden? Yoksa Yaradan'ın huzuruna götürülemeyecek dosyalar kalpleri bürümüş müdür?

Karar yazarı Ahmet Taşgetiren:

"Canım Türkiye… Darbeleri tanırsın, Başbakanların, Bakanların idam edilmesini tanırsın, bu dönemlerde Yargı'nın nasıl çalıştığını tanırsın… Gene de 'Adalet'e güven'ini kaybetmezsin. Dereye su gelinceye kadar kurbağanın gözünün bin kere pürtleyeceğini biliyor olmana rağmen… 'Bizimkiler….' vardı bir, 'Bizimkiler…' Adaletsizliklerden en çok onlar mağdur olmuşlardı. Şimdi o 'Bizimkiler'in zamanı… 'Kumpas'lar da onların zamanında yaşandı, 'Kumpas'ların arkasındakiler de onlar oldu. Bazen timsah göz yaşları döktüler… Ama 'Adaletsizlik – insanların yaşadığı acılar - zulümler' bir 'Vebal yükü' gibi yüklendi sırtlarına… İçleri rahat mıdır? Kıs kıs gülmekte midirler 'Harp hiledir' düstûrunu kutsallaştırarak? Kitleler içine sindirmekte midir çarpıklıkları sadece 'Bizimkiler'in iktidarı devam etsin diye? 'Bizimkiler' hâlâ 'Bizimkiler' midir sahiden? Yoksa Yaradan'ın huzuruna götürülemeyecek dosyalar kalpleri bürümüş müdür? Bu İstanbul'u beğeniyor musunuz beyler?"

 

Fehmi Koru: Türkiye bu yaşananlara müstahak değil

Karar yazarı Fehmi Koru:

“İktidar cephesi, muhalefetin adayını kendisi belirleme ve bunun için olağanüstü çareler arama derdine düşeceğine, seçime kadar ülkenin önünde bayağı uzun bir süre bulunduğuna göre, ya adayını yeniden seçilebileceği genişlikte bir kabule kavuşturmanın yollarını aramalı, ya da seçilebilecek başka bir aday arayışına girmeli. İki gündür yaşanan ve yaşları müsait olanlara siyasi hayatımızın trajik dönüm noktalarını hatırlatan görüntülerden sonra, önümüzdeki dönemde, dış ilişkiler ve özellikle de ekonomi alanında, iktidar cephesinin muhtemel adayının şansını biraz daha azaltacak çok-yönlü olumsuz gelişmeler beklenebilir.”

 

Akif Beki: Bu şarkı burada biter mi peki?

Karar yazarı Akif Beki:

"Menfaatleri açısından baktıklarında akıllıca mı sevinenlerin sevinci? Milletin iradesini, oyunu, huzurunu ve en nihayet cebini vurarak daha da yoksullaştıran haksızlıklar, iktidara yarar mı? Geçmişte Erdoğan ve AK Parti'nin maruz kaldığı haksızlıklar, ülkeye zaten yaramadı da bari yapanlara yaramış mıydı? O gün ters tepen uygulamaların bugün ters tepmeyeceği ne malum? Yargı eliyle siyaset mühendisliği gibi yanlış hesapların yarın milletten dönmeyeceğine güvenilebilir mi? Bir de şöyle sorayım... O şarkı orada bitmemişti. Şimdi burada bitmeyecek bir şarkı daha başlatmadıklarının garantisi var mı?"

 

Ali Bayramoğlu: Kim ne derse desin, bunlar siyasi imha ve temizlik araçlarıdır

Karar yazarı Ali Bayramoğlu:

"Bu kez seviyesi ne olursa olsun hiçbir demokratik bir düzende kabul edilemeyecek, ancak tek adam düzeninin, fiili kuvvetler birliği düzeninin üretebileceği, cebri, keyfi araçlar devrede… Kim ne derse desin, bunlar siyasi imha ve temizlik araçlarıdır… Burada mesele cumhurbaşkanlığı savaşları değildir. Asıl mesele rejimin tabiatına ilişkin keskin bir değişiklik işaretinin varlığıdır."

 

Osman Sert: Türkiye artık yeni bir döneme girdi

Karar yazarı Osman Sert:

"An itibarıyla 19 Mart Türkiye'nin siyasi psikolojisinde, toplumsal konumlanmalarda, aktör haritasında AK Parti döneminin en kritik kırılma anlarından biri haline geldi. Uzun iktidar yılları, dar karar mekanizması, güvenlik-özgürlük dengesinde birincisi lehine yapılan tercih ve devlet gücünün Erdoğan'ın çevresine onun iradesi ile ördüğü görünmez duvar; Cumhurbaşkanı'nın aldığı kararların sonuçlarını öngörmesini imkânsız hale getiren bir statüko yarattı. Türkiye artık yeni bir döneme girdi. Bu kırılma noktasının hepimizi taşıyacağı yere Erdoğan'ın devlet gücü ile toplumsal tepki arasındaki çekişmenin sonucu karar verecek."

 

Hilal Kaplan: Tam anlamıyla 'Yavuz hırsız ev sahibini bastırır' durumuna geçen muhalefet cephesi…

Sabah yazarı Hilal Kaplan:

"Tam anlamıyla 'Yavuz hırsız ev sahibini bastırır' durumuna geçen muhalefet cephesinin dokunulmazlık zırhına sığınan tetikçileri, sokak çağrıları yaptı. Allah'tan, sokağa çıkmak için bahane arayan marjinal gruplar dışında bu çağrıyı ciddiye alan olmadı. CHP ile bağı olan medya kuruluşlarının, en azından sosyal medya diline baktığımızda, beklenen sertlikte bir tepki vermediklerinin de altını çizelim. Bu da yaşanan operasyonun aslında herkes tarafından beklenen bir gelişme olduğunu gösteren önemli bir işaret olarak karşımızda duruyor. İmamoğlu'nun gözaltına alındığı ikinci operasyonsa, terör örgütü PKK ile anlaşarak onların belirlediği isimlere görev ve yetki vermekle ilgili. Bu operasyona, terör örgütü PKK ile yaşanan son gelişmeler ışığında tepki gösterecek olanlar şunu unutmasın: 'Devlet, terör örgütü PKK'yı tasfiye etmek için çalışmalar yürütüyor.' Ekrem İmamoğlu'nun suçlandığı konuysa 'İBB'nin yönetimini ve imkânlarını terör örgütü PKK'nın emrine sunmak.' Bu iki durumun aynı şey olmadığını anlamak için üniversite diplomasına sahip olmaya gerek yok."

 

Yavuz Donat: Pek çok belediyede kaynağın bir bölümü yerel siyasetin finansmanında kullanılıyor

Sabah yazarı Yavuz Donat:

“Eğri oturalım doğru konuşalım Genellemek yanlış olur elbette... Ama... İki kere iki dört... Şurası kesin ki: Pek çok belediyede... Kaynağın bir bölümü yerel siyasetin finansmanında kullanılıyor. Naylon faturalar. Olmayan hizmet alımları. Adı sanı bilinmeyen sanatçılara akıtılan milyonlar. Partili bankamatik elemanlar. Şişirilmiş ihaleler. Yurtiçi... Yurtdışı geziler. Artık yeter! Dileriz ki... İstanbul operasyonları bütün kirli iş ve ilişkilerin sona erdirileceği bir fırsata dönüşür. Temiz Türkiye... Temiz siyaset için... Bir milat olur.”

 

Mahmut Övür: Sizce de bu olup bitenler ön kesme mi yoksa "siyasette" temiz eller operasyonu mu?"

Sabah yazarı Mahmut Övür:

"Bu soruşturmalar ülkenin zararına değil çok yararına ve temiz siyaset için büyük adımlar. Bize düşen Türk adaletine güvenmek ve soruşturmaların sonucunu beklemek. CHP'ye düşen güzel bir takvim belirleyip tertemiz bir kurultay yapmak, Atatürk'e gerçekten bağlı bir kadro ile yoluna devam etmek. Sizce de bu olup bitenler ön kesme mi yoksa 'siyasette' temiz eller operasyonu mu?"

 

Haşmet Babaoğlu: Bir ana muhalefet partisi neden aceleyle cumhurbaşkanlığı adayı seçmeye kalkışır? 

Sabah yazarı Haşmet Babaoğlu:

"İBB Başkanı ve beraberindekilerin suçluluğu hukuk tarafından saptanıncaya kadar bize düşen, genel tabloyu detaylarına kadar irdelemektir. Belki en başta şuna bakmalıyız: Bir ana muhalefet partisi neden aceleyle cumhurbaşkanlığı adayı seçmeye kalkışır? Neden CHP üç yıl önceden cumhurbaşkanlığı adaylığını belirleme sürecine itildi? Hesap neydi, niye bir telaşın içine düşüldü? Bozulan bir plan olup olmadığını konuşmak hiç yanlış olmaz... İmamoğlu ve Özel gelmekte olan hukuki kasırgayı bilip işi siyasi kazanca(!) çevirmeyi ve kamuoyundan prim toplamayı mı planlamışlardı?"

 

Okan Müderrisoğlu: Ekrem Bey neden başsavcıya mesaj attı!

Sabah yazarı Okan Müderrisoğlu:

"Belli ki İmamoğlu dosyası bir süre daha gündemdeki yerini koruyacak. Lâkin bugün atıp tutanların ezici çoğunluğu, soruşturma ve gözaltı sürecine esas bilgi, belge ve tanıklıkların bizzat Ekrem Bey ve çalışma arkadaşlarının en yakınındaki kişiler tarafından başsavcılığa iletildiğini öğrendiklerinde sanırım çok şaşıracaklar. Savcının özel ekip kurup aylarca çalışsa ulaşamayacağı delillerin bizzat CHP içi hesaplaşma nedeniyle adalete teslim edildiğini duyduklarında inanamayacaklar."

 

Ali Saydam: Kriz var mı? Var; çünkü hasar var? 

Yeni Şafak yazarı Ali Saydam:

"Kriz var mı? Var; çünkü hasar var? Kimde hasar var? Tüm taraflarda… Yani bu kimin krizidir? CHP'nin, İmamoğlu'nun, Cumhurbaşkanı'nın, AK Parti'nin, MHP'nin, İstanbul Üniversitesi'nin, adalet sisteminin bileşenlerinin, Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın… İletişim kuramı ne diyor? Hem krizi hem de krizin iletişimini aynı anda yöneteceksin!.. Peki kriz, layıkı veçhile yönetiliyor mu? Hayır… Krizin iletişimi layıkı veçhile yönetiliyor mu? Ona da hayır… Merkez Bankası'nın dolara kısmen müdahalesi (krizin yönetilmesi), Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in X'te yayınladığı iki satır mesaj, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un, diplomanın iptali kararının duyurulmasından ve krizin başlamasından 21 saat sonra, dün saat 15.00'te yaptığı genel hukuk ilkelerinin dile getirildiği basın açıklamasının dışında ne krizin yönetilmesi konusunda herhangi bir planlı programlı adıma rastladık, ne de iletişiminin…"

İLGİLİ HABERLER