İşsizlikte tsunami tehlikesi artıyor, gençler işsizlikle yarı zamanlı iş arasında sıkıştı

CHP İzmir Milletvekili ve TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu CHP Grup Sözcüsü Rahmi Aşkın Türeli, gerçek işsiz sayısının 11,5 milyona ulaştığına işaret ederek, işsizlik dalgasının geldiği uyarısında bulundu. Türeli, “Umutsuzların ve ev gençlerinin sayısı artıyor. İşsizlikte artık sürdürülemez bir noktaya gelindi. Önümüzdeki aylarda bu tablonun daha da ağırlaşması söz konusu. Dünyanın yapay zekayı tartıştığı, çip üretiminde tekel olmaya çalıştığı, uluslararası rekabetin giderek arttığı bir ortamda bizim yaklaşımımız son derece eksik ve yetersiz. İşsizlik dalgası geliyor. Geldiğinde yaşanacak tsunami karşısında çok yıkıcı etkileri olacaktır. Türkiye’nin düze çıkabilmesi için tek çare erken seçim ve iktidar değişimidir. Bu zihniyet değişmeden vatandaşa rahat nefes alma imkanı yok.” dedi.

Muhalif- Ankara 

Türeli yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Eğer bir ülkede gerçek ekonomik göstergeler açıklanmıyor, eldeki tüm veriler çarpıtılarak kamuoyu ile paylaşılıyorsa oraya yabancı yatırımcı gelmez, mevcut yatırımcı da kaçar. Türkiye çok uzun süredir şeffaflıktan uzak bir ekonomi ile yönetilmeye çalışılıyor. Aynı enflasyon verilerinde olduğu gibi işsizlik verileri de vatandaşın içinde bulunduğu durumu tam olarak yansıtmıyor.

TÜİK, Aralık 2024’te işsizlik oranını yüzde 8,5, işsiz sayısını ise 3 milyon 26 bin kişi olarak açıkladı. Bununla birlikte bu rakam ülkemizdeki işsizliğin gerçek boyutlarını göstermiyor. İş bulma ümidini kaybettiği için iş aramayan veya resmi iş arama kanallarını kullanmayanlar işsiz sayılmıyor. Bu çerçevede, zamana bağlı eksik istihdam ve ümitsiz işsizler ile iş aramayıp çalışmaya hazır olanları, iş arayan ancak hemen çalışmaya başlayamayacak olanları kapsayan geniş tanımlı işsizlik oranı (atıl işgücü oranı) yüzde 28,2’e, işsiz sayısı ise 11 milyon 476 bin kişiye ulaştı. Burada dikkat çekici husus geniş tanımlı işsiz sayısının son bir yılda 1 milyon 782 bin kişi artması. Bu rakama bir de sigortasız ve güvencesiz çalışanlar dahil edildiğinde tablo çok daha korkutucu boyutlara ulaşıyor.

İşsizlik sorunu özellikle gençlerde çok daha yakıcı boyutlar taşıyor. TÜİK verilerine göre 2024 yılında 15-34 yaş grubundaki genç nüfus 24,3 milyon kişi iken bu gençlerin 6,6 milyonu, yani yüzde 27’si ne eğitimine devam ediyor ne de bir işte çalışıyor. Mesleki eğitim sorununu çözemeyen iktidar işsizlik sorununu ötelemek amacıyla sürekli yenisini açtığı üniversitelerden mezun gençlere iş bulmak gibi bir niyet taşımıyor. Umutsuzların ve ev gençlerinin sayısı giderek artıyor. Gençler işsizlik ve yarı zamanlı işler arasında sıkışmış durumda.

Türkiye’nin içinde bulunduğu durum uluslararası karşılaştırmalarda da çok açık biçimde gözüküyor. OECD'nin yayımladığı verilere göre, 2024 yılında OECD genelinde işsizlik oranı yüzde 4,9 seviyesinde. Türkiye ise yüzde 8,5’lik işsizlik oranıyla OECD üyesi ülkeler arasında en yüksek işsizlik oranına sahip ülkelerden biri.

Diğer taraftan, işsizlik oranının hesaplanmasında çalışma çağındaki nüfusun işgücüne katılma oranı önemli bir gösterge. TÜİK verilerine göre ülkemizde işgücüne katılma oranı yüzde 54 düzeyinde iken bu oran OECD bölgesinde yüzde 74 seviyesinde. Bir an için bu oranın OECD ülkeleri seviyesine çıktığını düşündüğümüzde ülkemizde işsiz sayısı ve işsizlik oranlarının katlanarak artacağı ortada.

Öte yandan ülkemizde işsizlerin büyük bir çoğunluğu işsizlik ödeneğinden yararlanamıyor Her 10 işsizden yalnızca 2’si işsizlik ödeneği alabiliyor. Bunun temel nedeni işsizlik ödeneğinden yararlanma koşullarının ağır olması. Ayrıca işsizlik ödenekleri düşük ve yararlanma süreleri de kısa. Bu sorunların acilen çözülmesi gerekirken, iktidar işsizlik sigortası kaynaklarını amacı dışında kullanılmaya devam ediyor.

İktidarın uyguladığı ekonomik politikaları sonucunda işsizlik sorununda artık sürdürülemez bir noktaya gelindi. Sistem çöktü ve bu bir işsizlik fırtınası olarak önümüze geliyor. İktidarın uyguladığı dezenflasyon politikası ekonomik büyümeyi yavaşlatarak işsizlik sorununu daha da arttıracak. Önümüzdeki aylarda bu tablonun daha da ağırlaşacağını göreceğiz.

Diğer taraftan ekonomik ve sosyal sorunları çözemeyen iktidarın hiçbir eleştiriye tahammülü yok. Artık Türkiye’de işçi sendikası temsilcisi ile işveren temsilcisine aynı gün soruşturma açılıyor. İktidarın bu tutumundan nasibini almayan hiçbir kesim kalmadı. Bu tabloda iktidar zihniyetinin ekonomiyi düzeltmek, işsizliği azaltmak, yoksullukla mücadele eden vatandaşın alım gücünü arttırmak gibi bir niyeti olmadığını görüyoruz.

Dünyanın yapay zekayı tartıştığı, çip üretiminde tekel olmaya çalıştığı, uluslararası rekabetin giderek arttığı bir ortamda bizim yaklaşımımız son derece eksik ve yetersiz. Ülkenin sorunlarına doğru teşhis koymayan, kaynakları doğru ve yerinde kullanmayan, istihdamı arttıracak yatırımlar yerine belli bir takım çevrelere aktaran iktidar sorunları ağırlaştırıyor.

İktidarı uyarıyoruz. İşsizlik dalgası geliyor. Geldiğinde yaşanacak tsunami karşısında çok yıkıcı etkileri olacaktır. Önlem alınmalı. İstihdam desteklenmeli. Türkiye’nin düze çıkabilmesi için tek çare erken seçim ve iktidar değişimidir. Bu zihniyet değişmeden vatandaşa rahat nefes alma imkanı yok.”

İLGİLİ HABERLER