Salgın dehşet verici bir hızla yayılıyordu. Bütün kenti kaplayan iğrenç bir koku, henüz ölmemiş olan insanların ağızlarına, burunlarına doluyor, gözlerini, genizlerini yakıyor ve bu zavallılar kısa bir süre sonra acıyla kıvranıp ölüyorlardı.
Akşam olup da hava karardığında, Dante’nin cehennem tablolarını hatırlatan bu ortam büsbütün ürkütücü bir görünüme bürünüyordu. Cesetlerin üzerini örtmek için kullanılan kireç, kükürt, güherçile dumanlarıyla, ölülerin yakıldığı ateşten yükselen kapkara dumanların arasında hayal meyal insan siluetleri görünüyordu...