HAYTAP, Meclis’e sokak hayvanları ile ilgili rapor ve çözüm önerilerini sundu
M. ÖZELHAYTAP Hayvan Hakları Federasyonu Yönetim Kurulu, sokak köpeklerinin itlafıyla eylemlere neden olan Hayvanları Koruma Kanunu’nda değişiklik öngören düzenleme öncesinde Yönetim Kurulu olarak hazırladıkları rapor ve çözüm önerilerini Meclis’te iktidar ve muhalefet partilerinin incelemesine sundu. Geçmişte on binlerce köpeğin katledildiği ‘Hayırsız ada’ vakası uyarısını yapan Haytap, “Yıllardır aktif bir kısırlaştırma çalışması yapılmadığı, popülasyon artışını önlemeye yönelik en akılcıl ve insani yöntemin uygulanmadığı açıkça gözler önüne serilmektedir. O nedenle “kısırlaştırma işe yaramıyor” söylemi sadece altı boş bir iddiadır” dedi.
Hülya Özmen- Muhalif Özel
İşte çözümün anahtarı:
-Popülasyon kontrolünün tek geçerli çözümü planlı ve sistematik kısırlaştırmadır.
- Köpek üretimi ve ticareti yasaklanmalıdır. Evcil hayvan üretimi yasaklanmadığı sürece, gösterilen tüm çabalar muslukları son sürat akan bir havuzu boşaltmaya çalışmak gibi anlamsız ve yersiz olacaktır.
- Mutlaka, kırsaldaki köylüdeki köpekler microchiplenmeli ve kısırlaştırılmalıdır. Asıl müdahale edilemeyen hayvanlar kırsaldaki doğurtulan hayvanlardan kaynaklanmaktadır.
- Hasta ve yaralı sahipsiz hayvanlara 7/24 sağlık hizmeti sunabilmek için her şehirde en az 1 hayvan hastanesi hizmete girmeli (özel hayvan hastanesi teşviki verilebilir), özel hayvan hastanesi olan şehirlerde ilgili bakanlıkça ayrılacak ödenekle hizmet alımı yapılmalıdır.
- Hasta ve yaralı sahipsiz hayvanlara 7/24 sağlık hizmeti sunabilmek için her şehirde en az 1 hayvan hastanesi hizmete girmeli (özel hayvan hastanesi teşviki verilebilir), özel hayvan hastanesi olan şehirlerde ilgili bakanlıkça ayrılacak ödenekle hizmet alımı yapılmalıdır.
Hiçbir şekilde sokakta çocukların kadınlara sürüler halinde gezen fakat sürekli üretilen denetlenmeyen köpeklerin olmasını bizler de istemiyoruz. Sokaklarda bizlerde kontrolsüz hayvan istemiyoruz. Ama bunun yolu sosyalleşmiş olan hayvanları dahi tutsak etmek ya da öldürmek değildir.
HAYTAP Hayvan Hakları Federasyonu Yönetim Kurulu, sokak köpeklerinin itlafıyla eylemlere neden olan Hayvanları Koruma Kanunu’nda değişiklik öngören düzenleme öncesinde Yönetim Kurulu olarak hazırladıkları rapor ve çözüm önerilerini Meclis’te iktidar ve muhalefet partilerinin incelemesine sundu. Son verilere göre, Türkiye’deki 1.393 belediyenin yalnızca 237’sinde sokak hayvanlarına yönelik hayvan bakımevi olduğuna ve köpek popülasyonu ile ilgili ise resmî bir veri bulunmadığına dikkat çeken Haytap, “Türk Veteriner Hekimleri Birliği ya da Tarım ve Orman Bakanlığı, bu konuyla ilgili oldukça çelişkili veriler ortaya koymaktadır. Bu çalışmada kullanılan yaygın söylem dikkate alınarak sokakta yaşayan köpek popülasyonunun 2 milyon civarında olduğu varsayımı kabul edilmiştir” dedi.
Türkiye’nin coğrafi ve sosyo-kültürel yapısı göz önünde bulundurulmadan, konusunda uzman kişiler ve STK’ların görüşü alınmadan uygulanmaya kalkılacak yaklaşımların çözüm olmamanın yanı sıra sorunu daha da büyüteceği görüşüne yer veren Haytap, yaşanacak olumsuzluklarda toplumsal infiallerin meydana geleceği ve yine çözümsüzlüğe gidileceği uyarısında bulundu.
RAPOR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİNDE NELER VAR?
SOKAK KÖPEĞİ POPÜLASYONUNU AZALTMADA KISIRLAŞTIRMA İTLAFTAN DAHA İYİ PERFORMANS GÖSTERİR.
Öncelikle ve ivedilikle yapılması gerekenler;
1) Kanunda yer alan görev ve sorumlulukların yerine getirilmesi sağlanmalı ve kedi köpek üretimi ve ticareti yasaklanmalıdır. Evcil hayvan üretimi yasaklanmadığı sürece, gösterilen tüm çabalar muslukları son sürat akan bir havuzu boşaltmaya çalışmak gibi anlamsız ve yersiz olacaktır.
2) Gerekli denetim mekanizmaları etkin hâle getirilerek, görevini yapmayan kurum ve kuruluşlar yaptırıma tabi tutulmalıdır. Ayrıca, sahipli sahipsiz tüm hayvanlar çiplenerek kayıt altına alınmalı, hayvanını terk eden kimselere çok ağır ve caydırıcı yaptırımlar uygulanmalıdır.
3) Tüm ülkedeki sahipsiz hayvanlar çok acil bir seferberlikle, tüm yetkin kişi, kurum, kuruluş ve STK’lardan yardım alınarak kısırlaştırılarak alındığı bölgelere geri bırakılmalıdır.
4) Sokakta özgürce yaşayan hayvanlar için gerekli beslenme ve barınma koşulları oluşturulmalıdır. Saldırganlık gösteren sahipsiz hayvanlar toplanarak rehabilitesi için profesyonel destek sağlanmalıdır.
5) Sahiplendirilebilecek niteliği haiz hayvanlar için hem sosyal medya hem de gerekli duyuru araçları kullanılarak ilanlar açılmalı, vatandaşlar hayvan sahiplenmeye teşvik edilmelidir.
6) Sosyal medya, televizyon ve radyolarda hayvan sevgisini aşılayan ve sahiplenmeyi özendiren kamu spotları yayınlanmalı, ilköğretimden itibaren okullarda bu hususta eğitimler verilmelidir.
7) En önemlisi de tüm bu faaliyetler için gönüllülerden ve ilgili STK’lardan destek alınmalıdır. Aksi takdirde HKK sadece metinlerde yer alan, hayatımızda uygulamasını göremediğimiz cümleler topluğundan öteye geçemeyecektir.
Türkiye’deki Sokak Hayvanları Popülasyonu Sorunu
Türkiye'deki sokak hayvanları popülasyonu sorunu, ülkede uzun süredir devam etmektedir ve ciddi bir sorun olarak kabul edilmektedir. Bu sorunun temel nedenleri arasında kontrolsüz üreme, terk edilme ve sahipsiz hayvanlara yeterli bakım ve koruma sağlanmaması yer almaktadır.
Kontrolsüz üreme, sahipsiz hayvan sayısının hızla artmasına neden olur. Sokak hayvanları için uygun barınakların ve rehabilitasyon merkezlerinin eksikliği, bu hayvanların yaşam koşullarının kötü olmasına ve çoğalmasına yol açar. Ayrıca insanlar tarafından terk edilen evcil hayvanların sokaklarda yaşama mücadelesi, sokak hayvanlarının sayısının artmasında etkili olur.
Bu popülasyon sorunu, sokak hayvanlarının yaşam koşullarının kötüleşmesi, yetersiz beslenme, hastalık ve zararlı çevre etkileri gibi sorunlara da yol açar. Sokak hayvanları sağlık sorunları ve açlıkla mücadele ederken, aynı zamanda trafik kazaları, kötü muamele ve bazı insanlar tarafından zarar görebilme riskiyle de karşı karşıya kalır.
Daha sürdürülebilir çözümler, kontrolsüz üremeyi engellemek, sahipsiz hayvanlara uygun bakım ve koruma sağlamak, sahiplenme konusunda teşviklerin artırılması gibi alanlarda çalışmalara odaklanmayı gerektirir. Aynı zamanda, toplumun genelinde hayvan haklarına ve sokak hayvanlarına duyarlılık ve empatiyi artırmak da önemli bir adımdır. Bu sorunun çözümü için tüm kesimlerin iş birliği ve destek vermesi önemlidir.
Ülkemizdeki ve şehrimizdeki sahipsiz hayvan popülasyonunun büyüklüğü; bu konunun sadece yerel yönetimler ölçeğinde değil çok paydaşlı, kamu ve gönüllü kuruluşların desteği ile ulusal ölçekte değerlendirilmesi gereğini ortaya koymaktadır.
Bilimsel yaklaşıma katkı sağlayacak bazı araştırmaların sonuçları aşağıda özetlenmiştir. Bu sonuçların tamamı, etkili bilimsel dergilerde yayınlanmış kaynaklardan alınmıştır:
1. Köpeklerin toplanma oranları yeterli sayıya ulaşamamaktadır. Özellikle halktan gizli olarak yapılan yöntemlerle köpeklerin tamamen bulunması ya da saklandıkları yerden çıkarılıp itlaf edilmesi hele ki kırsal bölgelerde mümkün değildir. Bu şekilde görünürde sokaklarda bir süreliğine köpek kalmayabilir ama köpek üremeleri devam eder.
2. Sokak köpeği popülasyonunu azaltmada kısırlaştırma itlaftan daha iyi performans gösterir. İtlafın zaman içinde daha az etkili olduğu ortaya çıkar.
3. Yine zaman içinde itlafın aslında daha pahalı bir yöntem olduğu ortaya çıkar.
4. İtlaf insanlara kuduz bulaşma riskini ortadan kaldıramaz, hatta aşılı hayvanların itlafıyla sürü bağışıklığı zayıflar ve risk daha da artar.
Yukardaki araştırmalar sokaklarda serbest dolaşan köpek sayısının en az bizim kadar fazla olduğu ülkelerde yapılmıştır. Dolayısıyla bu araştırmalar “kısırlaştırma ancak köpek sayısı az olan ülkelerde etkili olur” şeklindeki bilimsel dayanağı olmayan iddiayı da boşa çıkarmaktadır.
Aynı nedenler dolayısıyla köpekleri toplayıp büyük alanlara kapatma işlemi de “telafi edici üreme” faktörünü teşvik edeceği için kalıcı çözüme hizmet etmeyecektir. Zaten bu uygulama hayvanların sağlığı, etolojik ihtiyaçları ve refahı açısından da uygun değildir, hatta sakıncalıdır.
Bilindiği gibi “Kısırlaştır, aşılat, aldığın yere bırak” uygulaması Dünya Sağlık Örgütü önerileri doğrultusunda 5199 sayılı Kanun’un emri haline gelen bir uygulamadır. Ancak yıllardır söylediğimiz gibi bu uygulama yalnız başına yapıldığında, popülasyon yönetiminin diğer gerekleri uygulanmayınca başarılı bir sonuç almak mümkün değildir. Tarım ve Orman Bakanlığının yayınladığı sayılardan da anlaşıldığı üzere yıllardır yapılan kısırlaştırma sayıları çok yetersizdir.
Belediyelerce, Kanunun verdiği bu görevde yapılan ihmalleri örtmek için uygulanan bazı yöntemler ise işi iyice çıkmaza sokmuştur. Daha önce büyük itlaflar yapılıp sokakları boşalan bazı ilçelerimizde en geç birkaç yıl içinde sokaklara yeni gelen, insana sosyalleşmemiş köpeklerden dolayı şikayetler daha da artmıştır. Bu şu anlama gelir: Sokakların boşaltılması çözüm sağlamayacak hatta bir süre sonra şikayetlerin daha da artmasına yol açacaktır.
SORUNUN ÇÖZÜMÜ İÇİN POPÜLASYON DİNAMİKLERİNİ İYİ HESAPLAYIP HER YÖREYE GÖRE FARKLI STRATEJİK PLANLAR ÜRETEN, POPÜLASYON YÖNETİMİNİN DİĞER GEREKLERİNİ DE HAYATA GEÇİREN, BİLİMSEL KURULUŞLAR KADAR, İŞİN PRATİĞİNİ ÇOK İYİ BİLEN SİVİL TOPLUM KURULUŞLARIYLA İRTİBAT HALİNDE OLAN, YETKİSİYLE, BÜTÇESİYLE GÜÇLÜ VE BİLİMSEL BİR POPÜLASYON YÖNETİM MEKANİZMASININ KURULMASI GEREKMEKTEDİR.
Başarılı bir stratejik planın en önemli koşulu ise “azaltılma” yoluna gidilecek olan popülasyon büyüklüğünün doğru olarak hesaplanmasıdır. Maalesef şimdiye kadar Türkiye’nin birçok yerinde bu sayı insan nüfusuna orantılamayla hesaplanmıştır ki bu yöntem dünyanın her yerinde aynı güven eşiğine sahip değildir. Bu konuda daha zahmetli ancak çok daha güvenilir yöntemler vardır.
Önerilen Çözüm Yöntemi
Popülasyon kontrolünün tek geçerli çözümü planlı ve sistematik kısırlaştırmadır. Bu konuyla gerek uzman akademisyenler gerek HAYTAP Hayvan Hakları Federasyonu ve diğer sivil toplum kuruluşları tarafından yıllardır dile getirilen, üzerinde çalışılıp kimi bölgelerde de uygulamaya konan çözüm önerileri aşağıda sunulmuştur:
Öncelikle son günlerde gündemi meşgul eden “köpekler sokakta mı yoksa bakımevlerinde mi yaşamalı” sorunu ile ilgili olarak çok uzun yıllara dayanan deneyimlerimizi paylaşmak ve çözüm önerilerine katkıda bulunmak istedik.
Şunu önemle belirtelim ki 1910’lu yıllarda İttihat ve Terakki Partisi’nin yaptığı gibi binlerce köpeği Hayırsızda gibi bir yere toplamak sorunu çözmediği gibi o dönemdeki toplumu da vicdani olarak yaralamıştır. O tarihte toplanan hayvanların koyulduğu ıssız adadaki 80bin köpek birbirini parçalayarak öldürmesine ve daha sonradan birçok defa toplu öldürmeler toplamalar gerçekleşmesine rağmen bugün hala İstanbul sokaklarında sokak hayvanları vardır. Dolayısıyla akılcı yol bunları toplayıp bir yere toplamak değil , diğer gelişmiş ülkelerin de yaptığı gibi nüfusun artmasına neden olan üretim çiftliklerinin kapatılması , denetlenmesi , köpek ticaretinin engellenmesi ve bununla eş zamanlı olarak aşağıda sunduğumuz önerilerdir. Köpek ticareti üretimi durdurulmadığı sürece maalesef insanlarımız zarar görmeye devam edecektir.
1- Biz öncelikle Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde ayrı özel bir birimin kurulmasını ve kısırlaştırma dahil olmak üzere üretim çiftliklerinin denetlenmesi dahil olmak üzere tüm yetkinin bu birime verilmesini ancak bu birim oluşturulurken istihdam edilecek kişilerin kesinlikle liyakat usulüne göre alınmasını, memur anlayışı ile alınıp çalıştırılacak kişilerden sonuç alınamayacağını düşünüyoruz. Şu kesinlikle artık ortadadır ki, belediyeler bu işi layıkıyla hiçbir şekilde yapmayacaklardır. Hayvan Koruma Şube birimi ( ya da başka bir isim altında herhangi bir birim ) Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde kurulup internet üzerindeki satışlar üretim çiftliklerinin denetimi konusunda yetki verilmesi gerekmektedir. Bütçe tahsisi doğrudan burada istihdam edilecek liyakatli personele verilmeli Tarım Bakanlığı’nın bürokratik hantallaşmış karar almakta zorlanan memur zihniyetinden bağımsız özerk bir kurum olarak çalışmalıdır.
Şu anda takdir edersiniz ki gönüllüler bakanlık bünyesindeki klasik heyecanı gitmiş memurlardan daha özveri ile kendi ceplerinden para harcayarak besleme kısırlaştırma tedavi çalışmalarını yapmakta yetkileri olmadığı halde birçok bakımevini denetlemeye çalışmaktadır. Bu insanların göstermiş olduğu özveri bakanlık bünyesindeki bu işi zül olarak yapan hiçbir personelde bugüne kadar görmediğimizi gözlemledik. Dolayısıyla yeni insanların seçiminde mutlaka sözleşmeli süreli ve liyakat esasına dayalı eğitimden geçmiş bu işi seven kişilerden olması gerektiği açıktır. Herşey işi yapacak “insan”da çözüm olmakta.
Yine bakanlığın özerk ve tam yetkili bu birimi belediyelerin yaptığı kısırlaştırmaları kontrol ve denetim yetkisine sahip olmalı , konusunda uzman ve yetkili toplama ekipleri de doğrudan bakanlığa bağlı olmalıdır.
Ayrıca sadece köpekler için değil engelli, yaşlı ve güçten düşmüş hayvanlar için her şehirde ve ilçede kurulmalı ya da kurulması teşvik edilmeli buraların işletimi ve denetimi belediyelerden alınıp bakanlık bünyesindeki 300-400 kişilik bu özel birime verilmelidir. Bu özel birim kurulmadan merkezi idare bu işi tekeline almadan bu sorun çözülmeyecektir.
Çünkü belediyeler bundan sonra da ne yaptırım uygularsanız uygulayın konu gündemden düştükten sonra yine ilgilenmeyecektir. Bu sorun ancak bakanlık bünyesinde kurulacak özel özerk ve hayvan haklarına hassas tecrübeli birim kurulmasından geçmekte gerekirse bu konuda uzun yıllardır çalışan STK’ lardan seçme yoluyla bu ceza kesme kontrol hatta üretim çiftliği ruhsat iptal yetkisine sahip 400 kişilik icrai yetkilere haiz tim oluşturulmalıdır. Tüm kritik nokta aslında bu maddede yatmaktadır. İçişleri bakanlığı bünyesinde kurulan ( Hayvan durum izleme polisi HAYDİ ‘nin özerk bir yapıda olması gibi son derece iyi bir sistem olması nedeniyle benzer bir sistemin kurulması şarttır . Bu birim liyakatli uzman ama memur zihniyeti olmayan özerk ve mutlaka süreli sözleşmeli kadro yaratılmalıdır.)
2- Köpek üretimi ve ticareti yasaklanmalıdır. Evcil hayvan üretimi yasaklanmadığı sürece, gösterilen tüm çabalar muslukları son sürat akan bir havuzu boşaltmaya çalışmak gibi anlamsız ve yersiz olacaktır.
3- Mutlaka, kırsaldaki köylüdeki köpekler microchiplenmeli ve kısırlaştırılmalıdır. Asıl müdahale edilemeyen hayvanlar kırsaldaki doğurtulup hayvanlardan kaynaklanmaktadır.
4- Hasta ve yaralı sahipsiz hayvanlara 7/24 sağlık hizmeti sunabilmek için her şehirde en az 1 hayvan hastanesi hizmete girmeli (özel hayvan hastanesi teşviki verilebilir), özel hayvan hastanesi olan şehirlerde ilgili bakanlıkça ayrılacak ödenekle hizmet alımı yapılmalıdır.
5- Hasta ve yaralı sahipsiz hayvanlara 7/24 sağlık hizmeti sunabilmek için her şehirde en az 1 hayvan hastanesi hizmete girmeli (özel hayvan hastanesi teşviki verilebilir), özel hayvan hastanesi olan şehirlerde ilgili bakanlıkça ayrılacak ödenekle hizmet alımı yapılmalıdır.
Hiçbir şekilde sokakta çocukların kadınlara sürüler halinde gezen fakat sürekli üretilen denetlenmeyen köpeklerin olmasını bizler de istemiyoruz. Sokaklarda bizlerde kontrolsüz hayvan istemiyoruz. Ama bunun yolu sosyalleşmiş olan hayvanları dahi tutsak etmek ya da öldürmek değildir.
Yukarda anlatılan ana başlıklar dışında ayrıca eş zamanlı olarak şu alt başlıktaki konular da dikkate alınmalıdır.
1. Kısırlaştırma planlaması yapılabilmesi için popülasyon büyüklüğünün belirlenmesi
2. Kısırlaştırma operasyonları için yeterli kaynağın temin edilmesi, çevre temizlik vergisinden ve benzeri kaynaklardan fon ayrılması
3. Büyükşehir ve diğer tüm belediyelerin bu konuyla ilgili mevzuatın kendilerine atfettiği sorumlulukları yerine getirerek, kısırlaştırma üniteleri ve yeterli veteriner hekim kadrosu bulunan hayvan bakımevleri oluşturması
4. Görevini yerine getirmeyen yerel yönetimlere bahsettğimiz özerk birim tarafından hiçbir prosedüre gerek kalmadan doğrudan denetim ve yaptırım uygulanması
5. Popülasyon büyüklüğü belediyelerin kısırlaştırma kapasitesini aşıyorsa, Veteriner Fakültesi ve Veteriner Hekim Odası ile yapılacak protokoller ile Fakülte personel ve öğrencileri ile klinik sahibi serbest veteriner hekimlerin şehir kısırlaştırma planına dahil edilmesi
6. Ormanlarda ve dağlık alanlarda bulunan, yakalanması zor olan köpekler için medikal kastrasyon yöntemiyle doğurganlıklarının engellenmesi
7. Dijital kimliklendirmenin (çip) yaygınlaştırılması ile sahipli hayvanların terk edilmesinin önüne geçilmesi
8. Sahipli ve sahipsiz hayvanların kayıtlarının yerel yönetimlerce düzenli tutulması
9. Düzenli kayıt sistemi ile diğer şehirlerden veya şehir içindeki bölgelerden istemli ya da istemsiz gerçekleşecek hayvan nakillerinin kontrol altına alınması
10. Kayıtsız, kaçak satışların engellenmesi ve ticari köpek satışlarının sınırlandırılması
11. Kısırlaştırılan hayvanların Hayvanları Koruma Kanunu’ndaki; “Müşahede yerlerinde kısırlaştırılan, aşılanan ve rehabilite edilen hayvanların kaydedildikten sonra öncelikle alındıkları ortama bırakılmaları esastır.” hükmüne uygun olarak alındıkları ortama bırakılmaları ve bu yolla yeni, çevreyi rahatsız edecek, kısırlaştırılmamış agresif popülasyonların oluşmasına engel olunması
12. Hayvanları Koruma Kanunu’nda yer verilen yerel hayvan koruma gönüllülüğü sisteminin etkin hale getirilerek bölge kontrolünün sağlanması
13. Yerel hayvan koruma gönüllüleriyle iş birliği ile beslenme odaklarının planlanarak hayvan refahının sağlanması, çevre kirliliğinin önlenmesi, saldırgan davranış gösteren hayvanların tespiti, popülasyon sayısının ve yeni katılımların gözlenmesi
14. Hayvan bakımevindeki hayvanların ve kısırlaştırılıp bırakılacak hayvanların sahiplendirilmesine yönelik politikalar üretilmesi, konuyla ilgili iletişim kampanyalarının yapılması
15. Hayvan sahiplerinin, yerel hayvan gönüllülerinin ve toplumun hayvanlara yaklaşım, sorumluluk ve hayvan davranışları konularında düzenli eğitimlere tabi tutulması ve bu eğitimler için hayvan hakları savunucusu uzman akademisyenlerden yardım alınması, popülasyon kontrolüne katkı sağlayacak yaklaşımlar olarak değerlendirilmektedir.
İlginizi Çekebilir