© Muhalif 2024

İmamoğlu'ndan "İliç maden faciası" açıklaması: Kimin izin verdiğini hepiniz biliyorsunuz

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu,  Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen “Yeşil İstanbul Proje Tanıtım Toplantısı”nda konuştu. Konuşmasına, Erzincan İliç’te altın madeninde meydana gelen göçükte toprak altında kalan işçilerin bir an önce kurtarılmasını dileyerek başlayan İmamoğlu, “Madene kimin izin verdiğini hepiniz biliyorsunuz. Altında kimin imzası var? Hepiniz biliyorsunuz.” dedi.

Toplantıya; CHP Genel Başkan Yardımcısı Volkan Demir ile PM üyeleri Mahir Yüksel ve Berker Esen de katıldı.

“Madene kimin izin verdiğini hepiniz biliyorsunuz”

Madene 31 Aralık 2019 günü kapasite artışı izni verildiğine değinen İmamoğlu, “Bu izinle beraber, bu izinin ardından madenle ilgili şikayetler çok yoğun bir biçimde artmıştır. Madene kimin izin verdiğini hepiniz biliyorsunuz. Altında kimin imzası var? Hepiniz biliyorsunuz. 2022 yılında Elazığ milletvekilimiz Sayın Gürsel Erol, bu madenle ilgili kaygıları ve soruları dile getiren bir önerge vermiştir Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne. Ve yanıt veren ilgili kişi, altında imzası olan kişi, kaygıların haklı olduğunu belirtmiş ve ‘İhmaller zincirini tespit edip para cezası uygulanmıştır.’ Cevap bu. Kaygıların haklı olduğunu belirterek, ihmaller zincirini tespit edip, para cezası uygulanmıştır, demiş. Bugün kimse ama hiç kimse, ‘Biz para cezası verdik, üzerimize düşeni yaptık’ diyemez. Bu kabul edilemez. Verilen cezalar, madenden kazanılan paranın yanında, tam anlamıyla bir hiçtir. Dünkü olayın yarattığı çevre felaketini telafi edecek de hiçbir para yoktur” ifadelerini kullandı.

“5-6 yıl Çevre Bakanlığı yapanlar vazifelerini yerine getirememiştir”

“5-6 yıl Çevre Bakanlığı yapanlar, ne yazık ki doğal yaşama karşı koruma vazifelerini yerine getirememiştirler” diyen İmamoğlu, şunları söyledi:

“Hatırlayın; -inanın o fotoğrafları dün gibi hafızamda- daha birkaç yıl önce Gümüşhane'de, pervasızca 12 bin yıllık bir krater gölünü yok edip, sonra da dalga geçer gibi eskavatörlerle, iş aletleriyle, makineleriyle oraya betonarme bir gölet yapmışlardır. Bu arkadaşların ve bu anlayışın çevreden anladığı, tam da budur: 12 bin yıldır duran gölü, 12 günde yok etmek. Bakın çevre anlayışı budur. Altını çiziyorum. Bunun yüzlerce örneğini ne yazık ki Türkiye'mizde, özellikle son yıllarda görmeniz mümkün. Bu zihniyet, İstanbul'un doğal yapısını yok edecek, Kanal İstanbul’u da bu kente dayatmıştır. Arkasında durmuştur. Önlerine gelen her şeyi, çatır çutur imzalamışlardır. Her yıl verilen demeçlerle, ‘Bu kanal, İstanbul ve Türkiye için beka meselesidir. Türkiye'nin geleceğidir’ demişlerdir. Ta ki son bir yıla kadar. Ne oldu? İstanbul halkının haklı kanal tepkisini tespit ettiler. Ve bunu bildikleri için, bu felaket planını seçim sonrasına bırakıyorlar akılları sıra, kurnazca.”

"Marmara Denizi'ni geri dönülemez felaketlere sürükleyecek talan projesine hep karşı durduk”

“İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak, Ekrem İmamoğlu olarak, İstanbul'u ve Marmara Denizi'ni geri dönülemez felaketlere sürükleyecek olan bu talan projesine de hep karşı durduk, durmaya devam edeceğiz” diyen İmamoğlu, şöyle konuştu:

“Milletimize, ‘Biz İstanbul'un muhafızıyız’ cümlesini kurarken, bunu boşuna kurmuyoruz. Bizim muhafızlığımız, bu şehre nefes aldırmıştır. Bu şehrin ciğerlerini açmıştır. Bu şehir, nefes aldığını hissetmeye başlamıştır. Kimse bu şehrin nefes almasını engelleyemeyecek. Anadolu'nun çeşitli kentlerinde yaşanan, hatta Trakya'nın çevre felaketlerinin kadim İstanbul'umuzda yaşanmasına asla ve asla müsaade etmeyeceğiz. Sizlere bugün okuyacağım, birazdan anlatacağım, Yeşil İstanbul sunumundan sonra yine tarihe geçecek olan, dün akşam elimize ulaşan bir belgeyi daha sizlerle paylaşacağım. Yine çevre mücadelemizin önemli bir ayağı ve eminim ki haber merkezleri bu sürece dair çıkan kararı da ‘flaş, flaş’ koduyla geçecek. Bu sadece bir haber değil, aynı zamanda İstanbul'a moral veren önemli bir müjde. İnsana ve doğaya değer vermeyen, uzmanların uyarılarını dikkate almayan yönetim anlayışı, sadece ölüm ve felaket getirir. Doğayı sadece kendilerine ait bir kazanç kapısı gibi gören zihniyete karşı; halkçı, kamucu, çevreci bir anlayışı hakim kılmak zorundayız” dedi.

“İstanbul’da 87 Bin 445 hektarlık bir alan tahrip edilmişti”

Kendilerinin ilk günden beri bu anlayış içerisinde çalıştığına vurgu yapan İmamoğlu, “2019 yılında göreve başladığımızda; adil, yeşil ve yaratıcı İstanbul vizyonu ile yola çıkmıştık. ‘Yeşil İstanbul’ derken kastettiğimiz; insanlara içinde yaşayıp nefes alabilecekleri aktif yeşil alan sunan, yenilenebilir enerji kaynaklarını en etkin şekilde kullanan, yeşil altyapı yatırımları ile geleceğe odaklanmış, iklim değişikliğine karşı dayanıklı bir İstanbul’du. Göreve geldiğimizde, İstanbul’un doğal alanlarının beşte biri, yüzölçümünün ise yüzde 16’sına denk gelen, toplamda 87 bin 445 hektarlık bir alan tahrip edilmişti. Kuzey ormanları, içme suyu havzaları, meralar ve tarım alanlarını kapsayan bu tahribat tam 104 Güngören ilçesi büyüklüğünde bir alan anlamına geliyor. Yani 26 milyon ağaç ekilebilecek bir büyüklük” şeklinde konuştu.

“Tahribatı Ve talanı durdurmak için yola koyulduk”

“İşte biz hem bu tahribatı ve talanı durdurmak hem de tahrip edilmiş alanları onararak, insanlarımızı doğayla ve yeşille yeniden barıştırmak için yola koyulduk” diyen İmamoğlu, şu bilgileri paylaştı:

“Bu yolda şehrin en batısından en doğusuna 16 yaşam vadisi açtık. 5 kent ormanı ve doğal yaşam parkı, 22 meydan, 264 semt ve mahalle parkı, 4 tarihi yeşil alan restorasyonu tamamladık. Yine şehrimizin farklı bölgelerinde 200 çocuk oyun alanını yeniledik; 185 yeni çocuk oyun alanını da hizmete açtık. Bir yandan da çevre koruma faaliyetlerine yöneldik. 140 noktada Boğaz’a, Haliç’e ve denize atık su karışımını önledik. Yaptığımız yeni yatırımlarla, atık su arıtma tesislerinde arıtılan suyun oranını yüzde 39’dan yüzde 57’e çıkardık. Çevre dostu bir İstanbul için, enerjimizi yenilenebilir kaynaklardan sağladık. İstanbul’un elektrik enerji ihtiyacını desteklemek üzere güneş enerji sistemleri, biyokütle enerji santralleri, atık yakma ve çöp gazından enerji üretim tesislerini devreye aldık. Milyonlarca insanımızın elektrik ihtiyacının bir kısmını buralardan sağlarken, karbon salımını da azaltarak doğayı koruduk. Çıkarılan tüm engellemelere rağmen İstanbul'a tam 13 milyon 125 bin metrekare yeşil alan kazandırdık. Böylece yeşil alanların imara açıldığı bir anlayışın yerini İstanbul’a milyonlarca metrekare yeşil alan kazandıran anlayış aldı.”

 "15 yaşam vadisi vadetmiştik, 21 yaşam vadisi yaptık"

İmamoğlu, bundan sonra yeşil alanlar ve çevre konusunda yapacakları hizmetleri de 10 madde halinde özetledi. İlk maddeye, Beylikdüzü Belediye başkanlığı döneminden bu yana özel önem verdiği “yaşam vadilerini” koyan İmamoğlu, “2019 yılında seçim vaadimiz olarak, ‘15 Yaşam Vadisi’ ilan etmiştik. Geldiğimiz noktada, hedefimizi aşarak, yaşam vadisi sayısını 21'e çıkarmak bizim için büyük gurur oldu” dedi. Bu kapsamda, kendi dönemlerinde hizmete aldıkları Eminönü – Alibeyköy tramvay hattındaki 8 parkı tamamen yenilediklerini aktaran İmamoğlu, “Ayrıca; Feshane Sahil Meydanı, Alibeyköy Metro Meydanı, Haliç Spor Parkı, Teleferik Meydanı, Alibeyköy Lojistik Merkez Parkı ve Silahtarağa Gençlik Parkı gibi 6 yeni yeşil alanı şehrimize kazandırdık” şeklinde konuştu.

“Silahtarağa atık Su arıtma tesisini iptal ederek, Haliç’i koruduk”

“Göreve geldiğimizde, bilim insanlarını dinledik ve İstanbul’a, Haliç’e ihanet olacak Silahtarağa Atık Su Arıtma Tesisini iptal ederek, Haliç’i koruduk” diyen İmamoğlu, “Yüzlerce yetişmiş ağacın olduğu, Eyüpsultan’ın kalbi olan bu alanı tamamen yenileyerek Silahtarağa Gençlik Parkı’nı açtık. Şimdi duyuyoruz ki, birileri İstanbul’a ihanet söylemlerini yeniliyor ve göreve gelirlerse yeşil alanı katlederek, bu alanda atık su tesisinin temelini hemen atacağını dile getiriyor... Bu akıl, en güzel cevabını başta Eyüpsultanlılar olmak üzere, halkımızdan alacaktır. Keza sellerle, taşkınlarla, ölümlerle hafızalarımıza kazınmış Ayamama Deresi’ni hızlıca ele aldık ve toplam 1.3 milyon metrekarelik yaşam vadisinin ilk etabını hizmete açtık. Yine kokudan yanından geçmeye çekindiğimiz Kurbağalı Dere’de şimdi balıklar yüzüyor, insanlarımız çevresinde kaliteli bir yaşamın keyfini sürüyor. Kurbağalıdere’yi ıslah etmekle kalmadık, çevresindeki 375 bin metrekareli alanda ‘Kurbağalıdere Yaşam Vadisi’ projesini başlattık. Tamamlandığında Ataşehir’e kadar uzanan bir koridor olacak” ifadelerini kullandı.

“Toplam 35 yaşam vadisi kazandırmak için ‘Tam Yol İleri’ diyoruz”

Baltalimanı, Pendik, Tuzla, Hacetdere, Ayazma, Serindere, Palamutdere, Silivri Boğluca, Cendere ve Haramidere gibi yaşam vadileri ile toplamda 3 milyon 200 bin metrekarelik alanı İstanbul’a kazandırdıklarını hatırlatan İmamoğlu, “Ortaköy ve Çamaşırcıdere yaşam vadilerinde ise saha çalışmalarına devam ediyoruz. Özetle; toplamda 32 kilometre dere hattının çevresini aktif yeşil alana dönüştürerek, İstanbulluların kullanımına açtık. Daha fazlası da geliyor… Ayamama, Baltalimanı, Kurbağalıdere, Tuzla, Çamaşırcıdere, Haramidere ve Pendik’te de projeleri hazır olan yeni etaplara başlıyoruz. Yeni dönemde; Arnavutköy Han Deresi, Beylikdüzü Gürpınar, Büyükçekmece Değirmenyolu, Kartal Taşlıbayır, Maltepe Panayır, Sancaktepe Akpınar, Sarıyer Ayazağa, Silivri Gümüşyaka Deresi, Sultanbeyli Naldöken, Sultanbeyli Uzundere, Sultangazi Cebeci, Tuzla Sazdere, Ümraniye Darıcılar ve Üsküdar Güzeltepe yaşam vadileriyle birlikte, toplam 35 yaşam vadisi kazandırmak için tam yol ileri diyoruz. Bunların tamamlanmasıyla İstanbul’a 10 milyon metrekarenin üzerinde aktif yaşanabilir yeşil alan kazandırmış olacağız” bilgilerini paylaştı.

“6 Yeni kent ormanı daha geliyor”

İstanbul’a 6 yeni kent ormanı daha kazandıracaklarını belirten İmamoğlu, “2019’dan bugüne, 5 kent ormanı ile 6 milyon 800 bin metrekare alanı İstanbulluların kullanımına açtık. Sarıyer Hacıosman’da Atatürk Kent Ormanı, Yakuplu Kent Ormanı, Kemerburgaz Kent Ormanı, Anadolu Yakası’nın ise ilk kent ormanı olan Rahmi Demir Kent Ormanı ve yakında hizmete açacağımız Muhsin Yazıcıoğlu Kent Ormanı ile birlikte, İstanbulumuza 5. kent ormanını da kazandırmış oluyoruz. Yeni dönemde; Çatalca, Ümraniye, Sancaktepe, Maltepe, Eyüpsultan ve Avcılar’da, toplam 5 milyon 450 bin metrekarelik 6 yeni kent ormanını daha hizmete açacağız” dedi.

“3 büyük doğal yaşam parkı geliyor”

Üçüncü madde olarak, kente 3 büyük doğal yaşam parkı kazandıracakları bilgisini paylaşan İmamoğlu, “İstanbul’un içme suyu havzalarını hem ekolojik tabanlı bir proje ile korumak hem de vatandaşın kullanımına sunmak için hızlıca adımlar attık. İstanbul’daki işgalleri kaldırmak için çok büyük bir mücadele verdik. Bu mücadeleyi verdiğimiz yerlerden biri olan Büyükçekmece Gölü Doğal Yaşam Parkı’nın 1,5 milyon metrekarelik ilk 3 etabını tamamladık. Diğer etapların yapımına ise yeni dönemimizde hız kesmeden devam edeceğiz. Benzer şekilde Terkos Gölü ve Ömerli Gölü Doğal Yaşam Parkları ile birlikte önümüzdeki dönemde toplamda 3 yeni doğal yaşam parkını hizmete açacağız. Böylece tüm yaşam vadilerini, kent ormanlarını, doğal yaşam parklarını ve tabiat parklarını tamamladığımızda, İstanbul’a 50 milyon metrekareye yakın yeni ve aktif yeşil alan kazandırmış olacağız. Askeri alanları, ormanları, yeşil alanları imara, ranta açan bir zihniyet nerede, biz nerede! Halkımız bunun mutlaka karşılığını verecek” diye konuştu.

“Yeşil miras hassasiyetimizin örneği: Büyükdere Atatürk Fidanlığı”

Dördüncü olarak “Yeşil Miras” maddesini paylaşan İmamoğlu, “Bu hassasiyetimizin en iyi örneği, 30 yılı aşkın bir süre metruk hale getirilmiş olan ve Cumhuriyetimizin 100. yılında yeniden İstanbul’a kazandırdığımız Büyükdere Atatürk Fidanlığı’dır. Benzer şekilde halka kapatılıp, özel kullanıma verilen Florya Atatürk Ormanı’nı da baştan sona yeniledik, hizmete açtık. Yine Sarayburnu Parkı’nı da uzun yıllar sonra hak ettiği değere kavuşturduk. 2024-2029 döneminde; Kuşdili Çayırı, Ali Paşa Su Kemeri Rekreasyon Alanı, Yedikule Bostanları, Cihangir Bostanı ve Sanatkarlar Parkı gibi tarihi alan düzenlemeleriyle, yeşil mirasımızı güçlendirerek korumaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

“Kente 24 yeni meydan daha kazandıracağız”

Beşinci madde olarak; kente 24 yeni meydan kazandıracaklarını aktaran İmamoğlu, “İstanbul’un kimliksiz hale getirilmiş meydanlarına yeniden kimlik kazandırmak ve halkın kullanımına açmak amacıyla, ‘İstanbul Meydanlarına Kavuşuyor’ projesini hayata geçirdik. Beşiktaş Meydanı, Beyazıt Meydanı, Mecidiyeköy Meydanı gibi İstanbul’un birçok önemli meydanını kent yaşamına yeniden kazandırdık. Yapımını tamamladığımız 22 meydanın yanında, 9 meydanımızda da çalışmalarımız devam ediyor. Gururla söyleyebilirim ki; dünyanın en çok metro yapan şehrinin yanında, dünyanın en çok meydan düzenleyen şehri biziz. Cumhuriyet tarihimizin en önemli meydanlarından Taksim Meydanı’nı ve yakın çevresini kapsayan, ‘Taksim Kentsel Tasarım Yarışması’ sonucunda belirlediğimiz projemizi engellemek için, mülkiyeti İBB’de olan Gezi Parkı, hukuka aykırı bir şekilde, nereden çıktığı belirsiz bir vakfa devredildi. Taksim’e çok büyük değer katacak olan projemizi tüm engellemelere rağmen hayata geçirmekte kararlıyız ve bunun için hukuki alanda tüm gücümüzle mücadele etmeye devam edeceğiz. İstanbul’a değer katacak 14 meydanımız için de projelerimiz hazır ve yapımına hızlıca başlayacağız. Yeni projelendireceğimiz 10 meydanla birlikte önümüzdeki dönemde 24 meydanı tamamlayacağız ve şehrimize toplam 46 meydan kazandırmış olacağız” bilgilerini paylaştı.

“600 yeni oyun parkı geliyor”

İstanbul’a kazandırılacak 600 yeni oyun parkını altıncı madde olarak sıralayan İmamoğlu, şunları söyledi:

“’Yeşil İstanbul’ kapsamında öncelikli hedeflerimizden biri de İstanbul’un çocuk dostu bir kent olmasıdır. ‘Oyun İstanbul’ markası ile Türkiye’de bir ilk olarak şehrin rekreatif altyapısını bütüncül bir vizyonla ele aldık. İstanbul genelinde ise, 185 yeni oyun alanı yaptık. İBB sorumluluğunda oyun alanı bulunmayan Esenler, Bayrampaşa, Bahçelievler, Çekmeköy gibi ilçelerimize oyun alanları kazandırdık. 200 çocuk parkımızı doğal malzemelerle dönüştürdük. Seyyar Hayal Gücü Oyun Parkımızı, sadece İstanbullu çocuklarla değil, deprem bölgesindeki 10 bin çocuğumuzla da buluşturduk. 3 ilçemizde ‘Oyun Evleri’mizi kurduk ve oyun sokakları yaptık. Yeni dönemde 300 oyun alanını, doğal malzemelerle dönüştürecek ve 300 tane de yeni oyun alanı kuracağız. Oyun alanı bulunmayan 76 mahalleye çocuk oyun alanı kuracak, çocuk oyun alanı olmayan mahalle bırakmayacağız. Çok rağbet gören oyun evi ve oyun sokakları projelerini 39 ilçenin tümüne ulaştırmayı hedefliyoruz.”

“Kentsel ekosistemleri koruyor ve geliştiriyoruz”

Yedinci madde, “7,7 milyon metrekare tabiat parkı” oldu: “’Kentsel ekosistemleri koruyor ve geliştiriyoruz’ misyonuyla, İstanbul’u flora ve faunasıyla, yani tüm canlılarıyla bir bütün olarak ele almak ve kent ekosisteminin sürdürülebilirliğini sağlamak için ‘Yaban İstanbul’ ve ‘Koru İstanbul’ projelerini başlattık. Yeni dönemde de doğayı korumak için, yeni projeler hayata geçireceğiz. Örneğin; İstanbul ve çevresinde, açık maden işletmeciliği sonrasında oluşan maden çukurları çok sayıda doğal sulak alanlara dönüşmüş. Kendi ekosistemlerini oluşturan bu maden sahasını, tüm doğal özelliklerini koruyarak, Tabiat Parkı olarak düzenleyeceğiz. 7,7 milyon metrekarelik ‘Çiftalan Kısırkaya Tabiat Parkı’ projesi ile şehrimizin doğal güzelliklerini koruyacak ve İstanbullulara benzersiz bir doğa deneyimi sunacağız. Yine Karaburun sahilinde 525 bin metrekare büyüklüğü ve 4,5 km uzunluğundaki Arnavutköy Karaburun Sahili'ni ekolojik restorasyonla İstanbulluların hizmetine sunacağız. Keza Küçükçekmece Lagünü Havzası ve çevresini tüm canlılar için, sağlıklı bir yaşam alanına dönüştüreceğiz. Onlar bu havzaya ne diyorlar? ‘İlla beton kanal yapacağız’ diyorlar. Biz ne diyoruz? Biz ise, ‘Doğayı ve yaşamı koruyoruz’ diyoruz. Size o beton kanalı yaptırmadık, yaptırmayacağız. Milleti aldatmanıza da fırsat vermeyeceğiz.”

“Marmara Denizi’ni ve İstanbul Boğazı'nı atık sulardan koruduk”

Yeşil çözümünde 14 yeni yatırım yapacaklarını belirten İmamoğlu, “Çevre yatırımlarımızın önemli bir ayağını, atık su çalışmalarımız oluşturdu. Karışık sistem çalışan atık su ve yağmur suyu hatlarımızı ayırarak, Marmara Denizi’ni ve İstanbul Boğazı’nı atık sulardan koruduk.
İstavroz Atıksu Tüneli ile kurban bayramlarında İstanbul Boğazı’nın kana bulanması görüntülerine son verdik. Toplamda 140 noktada denize atık su karışımını önledik” dedi. Kent genelindeki ileri biyolojik atık su arıtma tesisleriyle ilgili detaylı bilgiler veren İmamoğlu, “Yapmayı planladığımız ‘Organik Mikrobiyal Üretim Tesisi’ ile Geri Kazanım ve Kompost Tesislerinde üretilen kompostu tarımda kullanılabilir hale getireceğiz. Bir yandan üreticinin maliyetini düşürecek, diğer yandan kimyasal gübre kullanımını azaltarak organik tarımın payını artıracağız” dedi.

"Çevreyi korumak cesur olmayı gerektirir"

Dokuzuncu sıraya, “yeşil enerji için 3 yeni yatırım”ı, 10’ncu sıraya ise, “iklim değişikliği ile etkin mücadele” maddelerini koyan İmamoğlu, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:

“İstanbul'u daha yeşil, daha insan odaklı ve doğa dostu bir şehir haline getirme hedefimizde önemli adımlar attık. Bu süreçte, gerçekleştirdiğimiz projelerle aldığımız ödüller, kararlılığımızın ve çabalarımızın bir sonucudur. İstanbul gibi, yıllarca doğanın ranta, betona kurban edildiği bir şehirde çevreyi korumak cesur olmayı gerektirir. 2019’dan bugüne bir metrekare yeşil alanı bile imara açmayan bir yönetim olarak biz o cesareti, o kararlılığı gösterdik. Elimizdeki bütün yetkileri kullandık ve doğayı talan ederek para kazanmayı amaçlayanlara asla izin vermedik. Çevre tahribatına yol açacak hiçbir mühendislik projesine kalkışmadık. Her projeyi öncelikle çevre hassasiyeti ve kamu yararı anlayışıyla ele aldık. Bunları yapabildik; çünkü bizim hiç kimseye, hiçbir çıkar grubuna diyet borcumuz yok. Bizim yalnızca 16 milyon İstanbulluya verilmiş hizmet sözümüz var. Bu sözü tuttuğumuzu gördükleri ve tutmaya devam edeceğimizi bildikleri için, bugün milyonlar bizimle birlikte. Kişiye verilmiş bir sözümüz ya da bir biatımız yok. Ya da bir kişinin buyruğuyla ya da tensipleriyle iş yapan tek bir çalışanımız yok İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde. Bunu deyince, herkes o bir kişiyi anlıyor nasıl olsa.”

"İstanbul 11. İdare Mahkemesi’nin 'Kanal İstanbul' kararını paylaştı"

Sözü, konuşmasının başında değindiği mahkeme kararına getiren İmamoğlu, şu bilgileri paylaştı:

“Dün akşam itibariyle, İstanbul 11. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul birinci etap projesine ilişkin yaptığımız 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planlarına yaptığımız itirazı karara bağladı. Mahkeme, planın getireceği sonuçları şöyle değerlendirdi: ‘Plan payına düşen nüfusun nasıl tespit edildiğinin belirtilmediği, nüfus hesabının eksik yapıldığı, donatı alanları için yatırımcı kurum görüşü alınmadığı, plan notlarının niçin değiştirildiğine dair yeterli teknik açıklama olmadığı için… ‘hukuka uygun olmadığı sonucuna vardı ve açıkçası planları iptal etti. Bu karar elbette kesin değil, idare mahkeme kararı olduğu için. Kararın gereklerinin, 30 gün içinde yerine getirilmesi istendi. Bu karar, Kanal İstanbul meselesinde büyük bir yanlış yapıldığının bir başka yönüyle de hüküm altına alınmasının bir belgesidir. Tabii sadece dün tarafımıza ulaşan bu karar değil, özellikle ana davalarımızın hem idari mahkemelerde hem de Danıştay'da sürdüğünü de buradan belirtmek isterim. Bunun sıkı takipçisiyiz.”

“Rahmetli Topbaş'ın görevden alınma süreci, bugünkü süreci tarifler durumda”

“Hatırlayın, daha dün gibi; rahmetli Kadir Topbaş'ın senesi devriyesiydi dün” diyen İmamoğlu, “Kadir Topbaş İBB Başkanı iken, İstanbul'a zarar verecek beş imar dosyasını imzalamadı diye, ‘metal yorgunu’ ilan edilip, görevden alınmıştı. Rahmetli Topbaş'ın görevden alınma süreci, bugünkü süreci özenli bir biçimde tarifler durumda. O zihniyet, beton kanalı İstanbul'da hayata geçirmek isteyen zihniyettir. Bu zihniyet ne biliyor musunuz? 5 imar projesini imzalamadı diye, metal yorgunu ilan edilip görevden alınan Topbaş'ın yerine, her talimatı imzalayan ama Erzincan'da ama Gümüşhane'de ama Boğaz’ın kıyısında bir kulübeye bir gecede imar izni çıkartan ama beton kanalla ilgili önüne gelen her konuya imza atmaktan asla geri durmayan anlayışı, İstanbul'a belediye başkanı yapmak isteyen anlayışla aynı anlayıştır. O bakımdan çevre ve şehircilik anlayışına bakarak, özellikle bu dönemde İstanbul'da böylesi bir süreci hareket geçirme duygusunu önde tutan bu anlayışa, asla ve asla halkımızın müsaade etmeyeceğini biliyoruz. Biz, İstanbul'un en güçlü muhafızı olmaya devam edeceğiz. Hem de 16 milyon insanımızla birlikte. İddiayla söylüyorum; gücünü bunlar anlayamaz. O vicdanlarını kaybettiler. O gücü ve o muhafız gücünü en çok kimde hissediyorum biliyor musunuz? Bu şehrin pırlanta gibi çocuklarında ve gençlerinde hissediyorum. İnanılmazlar” İfadelerini kullandı.

“İstanbul, 31 Mart'ta bir kez daha geleceğine sahip çıkacak”

“O bakımdan bizim cesaretimizin, kararlılığımızın özünde İstanbullulardan aldığımız bu büyük güç ve destek var” diyen İmamoğlu, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:

“Onun için, ‘şu, bu’ demiyoruz; ‘İstanbul başardı’ diyoruz. Evet, İstanbul başardı; denizine, doğasına, gölüne, deresine, ormanına, tarım alanlarına sahip çıktı. İstanbul başardı; parklarına, meydanlarına, sahillerine sahip çıktı. İstanbul başardı; geleceğine sahip çıktı. İstanbul, özenli davranacak 16 milyon insanıyla birlikte yine başaracak. 31 Mart'ta bir kez daha geleceğine sahip çıkacak. Havamızı, suyumuzu toprağımızı kirletemeyecekler. Çocuklarımızın geleceğini riske atamayacaklar. İstanbul doğayla uyumlu, mutlu bir şehir olacak. 16 milyon İstanbullu hep birlikte, sevgiyle, cesaretle, kol kola yürüyeceğiz bu yolu. Siyasi görüşümüz, kökenimiz, inancımız ne olursa olsun hedefimiz bir, parolamız bir: Tam yol ileri.”

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER