Serap Yazıcı, Muhalif’e “Erdoğan 3. kez cumhurbaşkanı adayı olamaz” demişti!

Serap Yazıcı Özbudun’un AK Parti’ye geçmesi ile geçmişte kullandığı ifadeler gündem oldu. Yazıcı, Muhalif’ten Nursun Erel'e 14 Mayıs seçimleri öncesinde (19 Ocak 2023) altını da çizerek ‘Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 3. defa aday olamayacağını’ söylemişti. Şimdi kendisi 3. defa aday olmuş ve kazanmış Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın partisinde siyaset yapacak. Peki Yazıcı’nın AK Parti iktidarına tek eleştirisi bu muydu?

Gelecek Partisi kurucularından ve partinin Antalya Milletvekili olan Serap Yazıcı Özbudun geçtiğimiz gün partisinden istifa ederek AK Parti’ye geçti.

Özbudun’un rozeti AK Parti 8. Olağan Kongresi’nde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından takıldı. Serap Yazıcı Özbudun sadece iktidar partisine geçmekle kalmadı aynı zamanda partinin Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) listesine de girdi.

CHP oylarıyla Meclis’e giren Özbudun’a tepkiler artarken geçmişte Muhalif’e yaptığı açıklamalar da gündem oldu. Hukukçu kimliğiyle tanınan ismin Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti’nin hukuk dışı uygulamalarına yaptığı sert eleştiriler dikkat çekmişti.

 

Yazarımız Nursun Erel’e konuşan Yazıcı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 14 Mayıs Genel Seçimleri’nde 3. kez aday olup olmayacağıyla ilgili soruya şu yanıtı vermişti:

“Bir hukukçu olarak bu görüşlerin haklı temele dayanmadığını düşünüyorum, Meclis başkanı bir hukuk profesörüdür kendisi de bu görüşü sağlam biçimde savunmadığını biliyordur, Anayasanın hiçbir yerinde böyle bir ifade yok. Cumhurbaşkanının görev süresinin 5 yıl olacağı ve en fazla 2 kez seçilebileceği 2007’de kabul edildi. 2017 de yapılan Anayasa Değişikliğinde 101. Maddenin 2. fıkrasına hiç dokunulmadı. Noktasıyla virgülüyle herşey aynı. Hukuku zorlama yorumlarla deforme edeceğinize, 116. Maddenin 3. Fıkrası formül üretmiş, ona bakın. TBMM üye tam sayısının üçte ikisi karar alırsa,  Cumhurbaşkanı 3. Kez aday olabilir. Sayı yetmiyor mu? O halde Anayasayı deforme etmek yerine 24 milletvekilinin desteğini almak evladır.”

“Sayın Cumhurbaşkanı; artık köşeye çekilip torunlarınızla, kızlarınızla, oğullar ve damatlarla daha sakin bir ömür geçirmek istemez misiniz?”

Yazıcı, Nursun Erel’in “Anayasada yer almasa da Yüksek Seçim Kurulu son merci. İtiraz yolu da yok.  Erdoğan’ın 3. Kez adaylığına tamam diyebilir mi?” sorusuna da yine net bir cevap vermiş ve Cumhurbaşkanına emeklilik teklif etmişti:

“Gayri hukuki yöntemlerle 3. kez adaylık gerçekleştirmek isteniyor. Türkiye'de seçmen oldukça sabırlıdır, uzun süredir bu yönetime  destek veriyor. Ancak seçmenin sabrı taştığında hiç kimsenin  gözünün yaşına bakmaz, kararını çok net ortaya koyar. Bana kalırsa seçmenin sağduyusuna güvenmeliyiz. Çok ağır bir ekonomik kriz yaşanıyor şu anda, benim yaşım 60, kendimi bildim bileli ekonomide böyle bir kriz görmedim, halk şu anda açlık sınırının altında, sağlıklı beslenemiyor. Ben empati yapmayı severim. İnanın şu anda Cumhurbaşkanına samimi olarak sorsak, belki de bırakmayı isteyecektir. Ben de soruyorum, sayın Cumhurbaşkanı, artık köşeye çekilip torunlarınızla, kızlarınızla, oğullar ve damatlarla daha sakin bir ömür geçirmek istemez misiniz?”

Nursun Erel’in röportajının ikinci kısmında ise siyaset yasakları ve parti kapatma konusu vardı. Her sabah bir belediyeye kayyum atandığını öğrenerek uyandığımız bu günlerde Yazıcı’nın bir hukukçu olarak fikirleri de oldukça önemliydi:

“Bizde AYM üyelerinin 10’u cumhurbaşkanı tarafından seçiliyor, şu an bu 10 üyenin cumhurbaşkanının tercihleri dışındaki kararlara imza atma olasılığı nedir? Bu tartışılır…”

“…Türkiye’deki süreç yanlış kurgulandı, gelenekler yanlış. HDP aleyhine açılan davayı hukuk mantığı içinde değerlendirmek kolay değil, dolayısıyla bu davanın hukukiliği daima tartışılacaktır. Dünyada ise AYM’ler hep halka hesap veren organlardır. Bizde AYM üyelerinin 10’u cumhurbaşkanı tarafından seçiliyor, şu an bu 10 üyenin cumhurbaşkanının tercihleri dışındaki kararlara imza atma olasılığı nedir? Bu tartışılır… Oysa AYM’nin yapısı çoğulcu olmalı, üyeler çok farklı kaynaklardan gelmeliydi, çoğulcu faktörler rol oynamalıydı. Diyeceksiniz ki ‘Deveye demişler ki boynun eğri, o da demiş ki nerem doğru…’ Aynen bu durumdayız “

“Askeri yönetimler dahi daha insaflıymış”

“Düşünüyorum da 12 Eylül yıllarında, askeri yönetim koşullarında -demokrasi yok- diyor ve demokrasiyi yeniden kurmak için çaba gösterilmesini istiyorduk, oysa şimdi geriye dönüp bakınca -askeri yönetimler dahi daha insaflıymış- diyorum… Elbette darbelerin yarattığı enkazı kaldırmak çok zaman aldı, çok çaba istedi ama geçmişe bakınca askeri darbeler dahi daha az yıkım yaratmıştı diye düşünülüyor.”

“Kendilerini savunma hakkı yok”

“450 HDP’li için şimdi siyaset yasağı isteniyor eğer AYM bu yönde karar verirse bu tabii ciddi bir sorun olacak ve çok ciddi sonuçlar yaratacaktır.  Hukuktaki bir eksiklik de şu; bu 450 kişiye yasak talep ediliyor ama bu 450 kişiye tek tek kendilerini savunabilme hakkı verilmiyor. Peki, Anayasanın 36. Maddesinde yer alan adil yargılanma, adil savunma hakkı nerede?”

Serap Yazıcı Özbudun artık tüm bu eleştirileri yönelttiği partide siyaset yapacak… Ya tüm bu hukuksuzları (kendi de öyle olduğunu ifade ediyor) giderecek ya da göz yumacak. Bugün bile güne kayyumla uyandığımız, muhalefetin en önemli adayı olması beklenen kişinin (İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu) siyaset yasağı ile karşı karşıya bırakılmaya çalışıldığı bir ortamda Serap Yazıcı Özbudun’un hangi duruşu seçeceği merak konusu…
 

İLGİLİ HABERLER