Saadet Partisi’nin “Allah’ın gazabı” diyen milletvekilini aradığı AK Parti'den ilginç savunma
GÜNDEMBütçe mesaisinin sürdüğü Genel Kurul’un dünkü oturumunda Saadet Partisi Grup Başkanvekili , İstanbul Milletvekili Bülent Kaya’nın, “264 AK Partili milletvekilimizi zan altında bırakmamak için bu milletvekilinin kim olduğunun tutanaklara geçirilmesi şarttır, tarih bu utanç vesikasını yazmak zorundadır” sözlerine AK Parti Grup Başkanvekili, Manisa Milletvekili Bahadır Nahit Yenişehirlioğlu, “ Sözün sahibi bilinseydi değerli stenograflar tarafından kayda geçirilirdi” yanıtı verdi. Bu açıklamaya Bülent Kaya’dan, “Sayın Grup Başkan Vekili, o sözün kime ait olduğunu, stenografların duymadığını söylüyor. Bu sözün varlığına bir itirazı yok, bu sözün AK PARTİ sıralarından söylendiğine de bir itirazı yok. İtirazı olsa tutanakları düzeltmeyle ilgili bir müracaatta bulunurdu. O sözün kime ait olduğunu… Hafiye olmanıza gerek yok; vicdanınız varsa o milletvekilinin kendisi ortaya çıkar “Ben böyle bir ahlaksızlık yaptım, hepinizden özür diliyorum der” karşılığı geldi.
Hülya Özmen- Ankara
AK Parti kanadından gelen bu açıklama yürüyen tartışmalara ne kadar etkili olacağı önümüzdeki günlerde belli olacak ancak Saadet Grubu Başkanvekili Bülent Kaya, Muhalif’le sohbetinde, bu meselenin üstünün kapatılmayacağı mesajını verdi. 12 Aralık 2023 gününe ait Genel Kurul görüntülerinin taraflarına verilmesi için resmi talepte bulunduklarını anlatan Kaya, meselenin şahıslarla ilgili olmadığı vurgusunu yaparken, “AK PARTİ sıralarından böyle bir söz söylenmemişse tutanakları düzeltsinler, söylenmişse kim olduğunu ortaya çıkarmak onların ve bu sözü söylenenin vazifesidir, özür dilemek erdemli bir davranıştır” diyor.
Saadet Partisi Meclis Grubu, 2024 yılı bütçe görüşmelerinde 4 gün önce hayatını kaybeden Kocaeli Milletvekili Hasan Bitmez’in kürsü konuşmasının bitiminde yere yığıldığı sırada AK Partililerin oturduğu sıralardan yükselen,” Allah’ın gazabı böyle olur işte, Allah’ın gazabı böyle” sözlerinin sahibi konusunda ısrarını sürdürüyor. Saadet Grubu Başkanvekili Bülent Kaya, Muhalif’le sohbetinde, bu meselenin üstünün kapatılmayacağı mesajını verdi. 12 Aralık 2023 gününe ait Genel Kurul görüntülerinin taraflarına verilmesi için resmi talepte bulunduklarını anlatan Kaya, meselenin şahıslarla ilgili olmadığı vurgusunu yaparken, “AK PARTİ sıralarından böyle bir söz söylenmemişse tutanakları düzeltsinler, söylenmişse kim olduğunu ortaya çıkarmak onların ve bu sözü söylenenin vazifesidir, özür dilemek erdemli bir davranıştır” diyor.
Saadet Partisi Meclis Grubu, 2024 yılı bütçe görüşmelerinde kısa bir süre önce hayatını kaybeden Kocaeli Milletvekili Hasan Bitmez’in kürsü konuşmasının bitiminde yere yığıldığı sırada AKP’lilerin oturduğu sıralardan yükselen,” Allah’ın gazabı böyle olur işte, Allah’ın gazabı böyle” sözlerinin sahibi konusunda ısrarında AK Parti Grubundan ilginç açıklama.
Bütçe mesaisinin sürdüğü Genel Kurul’un dünkü oturumunda Saadet Partisi Grup Başkanvekili , İstanbul Milletvekili Bülent Kaya’nın, “264 AK Partili milletvekilimizi zan altında bırakmamak için bu milletvekilinin kim olduğunun tutanaklara geçirilmesi şarttır, tarih bu utanç vesikasını yazmak zorundadır” sözlerine AK Parti Grup Başkanvekili, Manisa Milletvekili Bahadır Nahit Yenişehirlioğlu, “ Sözün sahibi bilinseydi değerli stenograflar tarafından kayda geçirilirdi” yanıtı verdi. Bu açıklamaya Bülent Kaya’dan, “Sayın Grup Başkan Vekili, o sözün kime ait olduğunu, stenografların duymadığını söylüyor. Bu sözün varlığına bir itirazı yok, bu sözün AK Parti sıralarından söylendiğine de bir itirazı yok. İtirazı olsa tutanakları düzeltmeyle ilgili bir müracaatta bulunurdu. O sözün kime ait olduğunu… Hafiye olmanıza gerek yok; vicdanınız varsa o milletvekilinin kendisi ortaya çıkar “Ben böyle bir ahlaksızlık yaptım, hepinizden özür diliyorum der” karşılığı geldi.
Genel Kurul görüşmeleri şöyle:
SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA BÜLENT KAYA (İstanbul) - Değerli milletvekilleri, Meclis çalışmalarında bu kürsüde söz kullanırken zaman zaman birbirimize sert eleştirilerde bulunabiliriz, zaman zaman birilerinin hoşuna gitmeyen görüşleri de burada dile getirebiliriz ama asla yapmamamız gereken bir şey var, utanç duyulacak, geriye dönüp baktığımız zaman ise utançla hatırlayacağımız söz ve davranışlarımızın asla ve asla olmaması gerektiğini düşünüyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisinde Milletvekilimiz olan Hasan Bitmez Bey siyasi yaşamında siyaseti sürekli veriye ve bilgiye dayalı olarak yapmıştır. Bir siyasi düşünceyi dile getirdiği zaman mutlaka onun belgesini ortaya koymuş ve mümkün olduğu kadar hakikatten ayrılmadan düşüncelerini ifade etme gayretinde olmuştur. O gün bu kürsüde de yirmi dakikalık süreç içerisinde Adalet ve Kalkınma Partisinin dış politikada çizdiği zikzakları her zaman yaptığı gibi belgeleriyle ortaya koyarak burada efsane bir konuşma yaptı.
Biz, Adalet ve Kalkınma Partisinden bu kürsüye çıkarak rahmetli Hasan Bitmez'in sözlerini -olabilir- varsa yanlışlarını düzeltmelerini beklerken maalesef, hatibimizin sözünü kesmek için bir milletvekiline yakışmayacak tarzda sıralara vurarak bir kısım milletvekili arkadaşımız protesto etme gibi bir çirkin davranışta bulundular. Hasan Bitmez Bey de hiç o çirkin davranışlara cevap vermeden, Meclis Başkanımızın da bir önceki gün hatırlattığı gibi "Beyler, Meclis sokak değil, konuşacak bir sözünüz varsa buyurun kürsü burada, gelin, konuşun." demesine rağmen bir kısım milletvekili âdeta Türkiye Büyük Millet Meclisini bir sokağa çevirerek sıra kapaklarına vurarak protesto etmeyi tercih etmiş oldular.
Burada ifade etmek istediğim bir şey var: Mücadele de kavga da mertçe olur. Mücadelede de kavgada da kişi savunmasız kaldığı zaman mertliğin gereği saldırıyı durdurmaktır, mücadeleyi durdurmaktır, insani değeri paylaşmaktadır. Bu değeri burada bulunan bütün partiler ve Adalet ve Kalkınma Partisindeki çok önemli milletvekili arkadaşlarımız da gösterdi ve yere düşmesinden itibaren kendilerinin üzerine düşen insani ve vicdani sorumluluklarını yerine getirdiler ama tutanaklara yansıyan bir söz var, o söz Türkiye Büyük Millet Meclisi için bir utançtır. Bu sözün hep beraber takipçisi olmamız lazım, 600 milletvekili olarak takipçisi olmamız lazım.
O söz neydi? Çünkü tutanaklara aynen öyle geçiyor. Hatip bayıldıktan sonra... Tutanakta geçtiği için söylüyorum yoksa parti veya milletvekiliyle ilgilenmiyorum, davranış kimden gelirse gelsin davranışın kendisi kötü olduğu için söylüyorum. "Adalet ve Kalkınma Partisi sıralarından 'Allah'ın gazabı böyle olur!'" diye bir söz tutanaklara geçiyor. Şimdi, ben, hatip düştükten sonra üzüntülerini paylaşan, ilk andan itibaren müdahale eden birçok AK PARTİ'li vekil olduğunu bildiğim için bu ahlaksızca, bu utanmazca sözün sahibini ortaya çıkarmanın hem Meclis Başkanlık Divanının vazifesi olduğunu düşünüyorum hem de 264 milletvekilli Adalet ve Kalkınma Partisinin vazifesi olduğunu düşünüyorum çünkü o söz "Türkiye Büyük Millet Meclisi sıralarından" diye tutanaklara geçmedi "Adalet ve Kalkınma Partisi sıralarından" diye geçti. Bu milletvekilinin kim olduğunun hiçbir önemi yok, ben herhangi bir isim de zikretmeyeceğim çünkü bu ismin kim olduğunu ortaya çıkarmak Adalet ve Kalkınma Partisinin görevidir. Şayet bu ismin kim olduğunu onlar ortaya çıkarıp ondan sonra kendisi nasıl bir davranış içerisine girerse o, o milletvekilinin problemi olur ama bu isim gizlenmeye devam ederse, bu isim açıklanmazsa Saadet Partisi ve kamuoyu olarak biz bu sözün sahibinin 264 AK PARTİ'li milletvekili olduğunu kabul etmek durumunda kalacağız. Onun için, 263 AK PARTİ'li milletvekilimizi zan altında bırakmamak için bu milletvekilinin kim olduğunun tutanaklara geçirilmesi şarttır, tarih bu utanç vesikasını yazmak zorundadır. (Saadet Partisi, CHP ve DEM PARTİ sıralarından alkışlar) Elbette hepimiz milletvekiliyiz, zaman zaman ağzımızdan arzu etmediğimiz sözler de çıkabilir. Özür dilemek, bu yaptığı davranışın insani olmadığını söylemek de insani bir durumdur, erdemdir. Dolayısıyla, bu konuda vazifeleri olduğunu ben buradan Adalet ve Kalkınma Partisinin burada görevli olan Grup Başkan Vekiline, milletvekillerine, Sayın Cumhurbaşkanına ve bütün Adalet ve Kalkınma Partili milletvekillerine tekrar hatırlatıyorum. Ben sizin vicdanınıza şahit oldum bu süreçte, bu vicdanın lekelenmemesini sağlamak sizlerin elindedir. O kişiyi bulun, hem tutanağa ismini geçirin "Adalet ve Kalkınma Partisi sıralarından" diye utanç olarak girmesin, sadece ilgili vekili bu millet yargılasın. Yok bunu yapmayacaksanız kusura bakmayın, siz de o sözün sahibisiniz çünkü söz "Adalet ve Kalkınma Partisi sıralarından" diye geçti.
BÜLENT KAYA (Devamla) - Tamamlıyorum.
Yoksa Adalet ve Kalkınma Partisi sıralarındaki birçok arkadaşımızın da maksadını aşan o görüntüden dolayı rahatsız olduğundan benim en ufak bir şüphem yok çünkü bu süreçte bütün siyasi partilerden çok kıymetli vekillerin ne kadar üzüldüğünü bizzat gözlerimle gördüm. Onun için, burada son bir sözle, Gandi'nin onu öldürmek için karşısına dikilen kişiye söylediği bir söz var. "İşte buradayım, haydi gel öldür beni belki cesedim sana bir şey anlatır." sözleriyle değerli milletvekilimizi saygıyla selamlıyorum, mekânı cennet olsun diyorum.
Saygılar sunuyorum. (Saadet Partisi, CHP, DEM ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAHADIR NAHİT YENİŞEHİRLİOĞLU (Manisa) – Şimdi, Değerli Başkanım, 12 Aralıkta Meclis Genel Kurulunda -hiçbirimizin üzüntü duymaması mümkün değil- kalp krizi geçirerek hastaneye kaldırılan ve yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybeden Saadet Partisinin Milletvekili Hasan Bitmez’e bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum, ailesine, sevenlerine başsağlığı diliyorum. Nezaketimizi ve bu konudaki bütün taziyelerimizi yerine getirdik. Fakat, AK PARTİ’nin bu değerli milletvekillerinin tamamı farklı farklı mesleklere mensup olmakla birlikte hepsi seçilmiş milletvekilleridir ve benim bildiğim kadarıyla hiçbiri hafiye değildir yani hafiyelik mesleğini hiçbirimiz icra etmiyoruz AK PARTİ Grubu olarak. Sözün kimden sâdır olduğu bilinseydi bu, stenograf arkadaşlarımız tarafından zaten kayda geçirilirdi.
BAHADIR NAHİT YENİŞEHİRLİOĞLU (Manisa) – Tamamlayacağım, önemli bir husus efendim.
Sözün sahibi bilinseydi değerli stenograflar tarafından kayda geçirilirdi. Panik hâlinde, herkesin yere düşen merhum Hasan Bitmez’e yardım ettiği esnada birbirini izleme ve ne söylüyor çabasına girmesini kabul etmek mümkün değil. Böyle tek bir AK PARTİ’li vekil de yoktur çünkü hepimiz orayla alakalıydık. Tüm AK PARTİ Grubunu bu çerçevede itham etmek asla kabul edilebilir bir durum değil. Ben bu sözleri esefle kınıyorum açıkçası. Masalara vurmak bir sokak adabı değil Meclis teamüllerine girmiş bir protesto biçimidir.
BÜLENT KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, ben, Grup Başkan Vekilimizin “Stenograflar o cümleyi yanlış geçirmişler, AK PARTİ sıralarından hiçbir milletvekili böyle bir söz sarf etmedi.” demesini bekler ve bu tutanakları düzeltmesini beklerdim ama Sayın Grup Başkan Vekili, o sözün kime ait olduğunu, stenografların duymadığını söylüyor. Bu sözün varlığına bir itirazı yok, bu sözün AK PARTİ sıralarından söylendiğine de bir itirazı yok. İtirazı olsa tutanakları düzeltmeyle ilgili bir müracaatta bulunurdu. O sözün kime ait olduğunu… Hafiye olmanıza gerek yok; vicdanınız varsa o milletvekilinin kendisi ortaya çıkar “Ben böyle bir ahlaksızlık yaptım, hepinizden özür diliyorum.” der. (Saadet Partisi, CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar) Demezse o milletvekilinin grubu olan partinin tamamı zan altında kalır. Ben AK PARTİ’yi zan altında bırakmıyorum. Bu kişi ortaya çıkmadığı müddetçe, “AK PARTİ sıralarından…” sözüne bir itirazları olmadığı için zan altında kaldıklarını ifade ediyor.
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Tamam.
Dolayısıyla böyle laf edebiyatıyla sözleri farklı yere çekerek birbirimizi üzmeye gerek yok. Ben 263 AK PARTİ’li milletvekiliyle ilgili söylemedim bu sözü ve birçok vicdanlı AK PARTİ milletvekilinin bu süreçteki desteklerinden de bahsettim vicdan sahibi olarak.
BAHADIR NAHİT YENİŞEHİRLİOĞLU (Manisa) – Ama AK PARTİ’li vekillerden bunun müsebbibini bulmasını istiyorsun.
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Ama o kişi, AK PARTİ sıralarından böyle bir söz söylenmemişse tutanakları düzeltsinler, söylenmişse kim olduğunu ortaya çıkarmak onların ve bu sözü söylenenin vazifesidir, özür dilemek erdemli bir davranıştır.
Sıra kapaklarına vurmak sokak ağzı değil, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir teamülüyse sıra kapaklarına vurmayla ilgili o davranışı yapmış olanları kamuoyunun vicdanına bırakıyorum. Bir milletvekili söz söylerken elbette sıra kapaklarına vurmak bir protesto şeklidir ama bir hatibi susturmak bir protesto şekli değildir, çıkar hatibe cevap verirsiniz.
İlginizi Çekebilir