© Muhalif 2024

Şehit diplomatların hikayesini anlatan yarı belgesel dizi ”1973: Biltmore Oteli Cinayeti” tabii’de

Dizinin proje tasarımcısı ve senarist İbrahim Altay: ”İki toplum arasına nefret tohumları eken, yıllarca sürecek bir terör dalgasını başlatan böyle bir olayın içerisindeki bu tuhaflıkları fark ettiğimizde bunun işlenmeye değer olduğunu düşündük” Yönetmen Şevki Es: ”Dizimiz kurgusal olarak bir döküdrama ama bence birazcık daha farklılaştırılmış bir stili oldu. Biraz dramadökü oldu. Bizim kullandığımız diyalogların, bölümlerin içindeki diyalogların yüzde 70’i gerçek diyaloglardı”

İSTANBUL (AA) AHMET ESAD ŞANİ TRT'nin yeni dijital platformu tabii'nin orijinal yapımı "1973: Biltmore Oteli Cinayeti", ABD'de şehit edilen iki Türk diplomatın hikayesini ekrana taşıyor.

Yapımda, geçmişi çeşitli suçlarla dolu 78 yaşında bir Ermeni tarafından gerçekleştirilen ve 1985'e kadar 58 Türk vatandaşının şehit edilmesinin fitilini ateşleyen eylem tüm yönleriyle işleniyor.

ABD Federal Soruşturma Bürosu (FBI) raporlarındaki bilgilere göre titizlikle hazırlanan, dekorunun yanı sıra usta oyuncuların performansıyla da ilgi çeken 6 bölümlük döküdrama (yarı belgesel film) tabii'de izleyicilerle buluştu.

"1973: Biltmore Oteli Cinayeti"nin proje tasarımını ve senaristliğini üstlenen İbrahim Altay, dönemin tanıklarının ve uzmanların anlatımıyla desteklenen yapımın hazırlık ve çekim süreci ile gelecek hedeflerini AA muhabirine anlattı.

Aynı zamanda Daily Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmenliğini sürdüren Altay, yakın Türkiye tarihinin pek bilinmeyen bir olayının, yine bilinmeyen yönlerini anlattıklarını ifade ederek, "ASALA ve JCAG başta olmak üzere Ermeni terör örgütleri pek çok diplomatımızı şehit ettiler. Bu olayların biz en başlangıcını anlatıyoruz, henüz bu terör örgütleri hiç kurulmamışken 1973 yılında Gürgen Yanıkyan isimli bir terörist Los Angeles başkonsolosumuzu ve yardımcısını şehit ediyor. Biz bu olayı anlatıyoruz." dedi.

Altay, 1973'ten sonra yıllarca sürecek terör dalgasının tohumlarının bu olayla atıldığına dikkati çekerek, dizinin senaryosunu kaleme alırken FBI raporlarını incelediklerini ve bu zamana kadar pek farkına varılmayan tuhaflıklar tespit ettiklerini söyledi.

"Çabamızın olumlu sonuçları olacağını düşünüyorum"

Diplomatları şehit eden Ermeni terörist Gürgen Yanıkyan'ın Ermeni diasporası tarafından da çok sevilmediğinin altını çizen İbrahim Altay, şunları kaydetti:

"İki toplum arasına nefret tohumları eken, yıllarca sürecek bir terör dalgasını başlatan böyle bir olayın içerisindeki bu tuhaflıkları fark ettiğimizde bunun işlenmeye değer olduğunu düşündük. Bu arada başka kaynaklardan da yararlandık. Prof. Dr. Haluk Şahin, Bahadır Demir'in arkadaşı idi. 'Unutulmuş Bir Suikastın Anatomisi' adlı kitabında bu konuyu anlatıyordu. Kitaptan istifade ettik, kendisi de danışmanlık yaparak bize yol gösterdi. Şehit edilen diplomatlarımızdan Bahadır Bey'in eşi Sina Hanım kendisi de emekli bir diplomattır. O bize bugüne kadar hiç yayınlanmamış olan kendi elindeki belgeleri ve mektupları verme inceliğinde bulundu. Bizimle paylaştığı için bunları da döküdramamızın temelini oluşturacak şekilde kullandık.

Benim bu konuyla ilgili çalışmalar yürüttüğümü bilen TRT yöneticileri sağ olsunlar, bunun geniş kitlelere ulaşmasının yararlı olacağını düşündüler. Bu hikaye bütünüyle ortaya çıktıktan sonra çalışmalarımız böyle başladı. Tabii bu yapımların arka planında çok fazla ön çalışma olur. Bir sanat ekibi çalışır, önce yönetmen çalışır, oyuncular kendi rollerine çalışırlar. Bütün bunları düşündüğümüzde sekiz haftası aktif çekim olmak üzere neredeyse 6 ayı aşan bir çalışma süreci var."

Altay, yapımda Türkiye'deki Ermenilerin temsilcisi olan Ermeni Patriği'nin de röportajının yer aldığına işaret ederek, "Elbette fanatikler, Ermeni lobisinin içerisindeki aşırı uçlar, bizim bu çabamızdan rahatsız olabilirler. Fakat biz gerçeğe sadık kaldığımız için çok rahat bir şekilde eserimizi insanların takdirine sunabiliyoruz. Yine gerçeğe sadık kaldığımız için isteriz ki didik didik edilsin, belgelerimiz araştırılsın. Olayları aktarış biçimimiz sorgulansın. Zannetmiyorum ki orada herhangi bir maddi hata yapmış olalım. Bu konuda çok dikkatli olduk, o yüzden çabamızın da olumlu sonuçları olacağını düşünüyorum." diye konuştu.

"Diyalogların yüzde 70'i gerçek diyaloglardı"

Yönetmen Şevki Es de Türkiye'de bugüne kadar denenmemiş bir işe imza attıklarına işaret ederek, "Ben ilk okuduğumda hikaye henüz senaryolaşmamıştı. O noktada ben açıkçası 'Bunu nasıl yapacağım?' dedim. Çünkü çok zordu. Yani Türkiye'de çekmemiz gerekiyordu. Türkiye'de bir Amerika kurmamız gerekiyordu. Bu bizim için gerçekten çok zor bir süreçti. Daha sonra senaryo geldiği zaman bunu yapabileceğime inandım." ifadelerini kullandı.

Es, iyi bir oyuncu kadrosuyla çalıştıklarını belirterek, yaklaşık sekiz hafta süren çekimleri İstanbul ve Antalya'da yaptıklarını aktardı.

Draması yoğun bir yarı belgesel film çektiklerinden bahseden Es, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Dizimiz kurgusal olarak bir döküdrama ama bence birazcık daha farklılaştırılmış bir stili oldu. Biraz dramadökü oldu. Bizim kullandığımız diyalogların, bölümlerin içindeki diyalogların yüzde 70'i gerçek diyaloglardı. O yüzden aslında değişik bir anlatımı da var. Projede çalışanları tebrik etmek istiyorum. Gerçekten çok zor bir projeydi. Tüm ekip arkadaşlarımın eline sağlık diyorum. Çünkü bu tür projelerin bence Türkiye'de devam etmesi gerekiyor. İnsanlara gerçekten bir şeyler anlatabilen ve objektif olarak bakabilen hikayelerin devam etmesi için de bu çok önemli bir projeydi."

"İyi projeler, iyi ekiplerle yapılır"

Oyuncu Teoman Kumbaracıbaşı ise dizide 78 yaşında bir katili canlandırdığını dile getirerek, "52 yaşındayım, 78 yaşındaki birisi için çok uzun bir plastik makyaj çalışması yaptık. Dursun Aslan muazzam bir performans gösterdi ve gerçekten dünya çapında bir plastik makyajla dış görüntüyü Yanıkyan'a benzetti. Maskeyle oynamak kolay değil ama çok başarılı olduğumuzu düşünüyorum ekipçe." dedi.

Yönetmenin doğru yönlendirmelerinin önemine de değinen Kumbaracıbaşı, "İyi projeler, iyi ekiplerle yapılır. İyi ekiplerde de uyum, çalışkanlık, beceri vardır. Çok kısıtlı bütçelerle çok büyük işler yapmaya çalıştığımız zaman az hata yapmamız lazım. Heybe Film'in bu kadroyu çok iyi kurduğunu düşünüyorum. Ben de bunun bir parçası olduğum için çok mutluyum." şeklinde konuştu.

"1973: Biltmore Oteli Cinayeti" hakkında

Yapımcılığını Fatih Mahmut Altay'ın üstlendiği dizinin oyuncu kadrosunda ayrıca Gaye Gürsel, Hakan Eratik, Caner Kurtaran, Burak Sevinç, Oya Unustası Taşanlar ve Elif Küçükkoyuncu yer alıyor.

Mekan, kostüm ve dekor gibi pek çok unsurun olayların yaşandığı 1970'li yıllara uygun özel olarak tasarlandığı "1973: Biltmore Oteli Cinayeti" dizisinin konusu ise şöyle:

"Cumhuriyet tarihinde ilk kez 1973 yılında Los Angeles'ta iki Türk diplomat önceden tasarlanmış bir cinayete kurban gider. Cinayeti işleyen katil Ermeni'nin amacı mahkemede 1915 olayları üzerinden tarihi tekrar yargılatmaktır. Fakat gerçekler ortaya çıktıkça hiçbir şey katilin planladığı gibi gitmez ve suç cezasız kalmaz. 1973'te Yanıkyan'ın sıktığı kurşunlar sadece Mehmet Baydar ve Bahadır Demir'i öldürmez. Yıllarca sürecek bir terör dalgasının fitilini ateşler. Gerçekleştirilen saldırılar 1973'ten itibaren aralıksız bir şekilde 1985'e kadar devam eder. Ermeni terör örgütlerinin yaptığı eylemler neticesinde 31'i diplomat ve aile mensubu olmak üzere toplam 58 Türk vatandaşı hayatını kaybeder."

Dizinin bütün bölümleri tabii uygulaması üzerinden veya "www.tabii.com" adresinden izlenebiliyor.

Kaynak: AA

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER