Tugay Uluçevik: FETÖ’yü ‘devrimci’ ilan edenler “Türkiye’nin çıkarlarını” nasıl savunmaktadır?
GÜNDEMEmekli Büyükelçi Tugay Uluçevik, önceki gün sosyal medya hesabında, bir gazetede Fener Rum Patriği Bartholomeos’a hitaben yayınlanan ilanla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Günlük gazetelerimizin birinin önceki (20 Ağustos 2024) nüshasında tam sayfa ve İngilizce ve Türkçe olarak “Ukrayna Ortodoks Kilisesi’nin Vekili sıfatıyla “Robert Amsterdam, Amsterdam & Partners LLP, DANIŞMAN – UKRAYNA ORTODOKS KİLİSESİ” imzasını taşıyan bir açık mektubun ilân şeklinde yayınlandığını gördüm.
Mektubun tarihi 12 Ağustos 2024’tür.
Mektubun alıcı bölümünde şunlar kayıtlıdır:
“Patrik Cenapları, Ekümenik Patrik, 342 20 Fener-Haliç, İstanbul, Türkiye.” [His All-Holiness, The Ecumenical Patriarch, 342 20, Fener-Haliç İstanbul, Turkey]
Mektup “Saygıdeğer Zatıâliniz” [Your All-Holiness] hitabıyla başlamaktadır.
Türkiye’nin ismi İngilizce metinde “Türkiye” değil “Turkey” olarak yazılmıştır.
Mektubun ana konusu, Ukrayna Hükûmeti’nin de desteğindeki Ukrayna’nın Ortodoks Kilisesi’nin [Orthodox Church of Ukraine - OCU] Rusya yanlısı Ukrayna Ortodoks Kilisesi’ne [Ukrainian Orthodox Church - UOC] yaptığı baskılar, UOC’un yasaklanmasına yönelik girişimler ve Fener Rum Patrik’inin bu baskılara ve girişimlere verdiği destektir.
Robert Amsterdam daha önce de Fener Rum Patrik’ine 27 Mart 2024 tarihli bir mektup göndermiş ve mektup Türkiye’de yine son mektubu yayımlayan gazetede çıkmıştı.
O zaman mektupta kullanılan bazı sıfatlar hakkında görüşlerimi açıklamıştım.
https://x.com/tugayulucevik//TugayUlucevik/status/1773699327115792808
Robert Amsterdam son mektubunun ikinci paragrafında “yakında Türkiye’ye bir seyahat gerçekleştireceğini”; “Fethullah Gülen’in devrimci faaliyetlerine karşı” savunma konusundaki çalışmaları nedeniyle “Cumhurbaşkanlığı ile derin bağlantılarının” bulunduğunu; bu vesileyle Fener Rum Patrik’i (Zat-ı Âliniz deniliyor) ile bir araya gelerek “UOC’un yok edilmesine” yönelik çabalar ve OCU’nun bu çabalarda oynadığı rolü görüşmek istediğini ifade ediyor.
Robert Amsterdam Türkiye “Cumhurbaşkanlığı ile derin bağlantılarının bulunduğunu” vurguluyor olması sebebiyle bu şahıs ve mensubu olduğu hukuk firması hakkında internete başvurdum.
https://amsterdamandpartners.com/about-amsterdam-partners-llp/
https://amsterdamandpartners.com/staff/robert-amsterdam/
Öne çıkan bilgilere göre,
“Amsterdam & Partners LLP, siyasi açıdan zorlu ve krize yatkın ortamlarda faaliyet gösteren hukuk firmalarına, şirketlere ve bireylere stratejik destek sağlayan lider bir uluslararası hukuk firmasıdır.”
“Kurucu ortak Robert Amsterdam, uluslararası hukukta liderdir ve 40 yıldır önde gelen şirketleri ve hükümet liderlerini savunmakta ve danışmanlık yapmaktadır.”
“Robert Amsterdam, gelişmekte olan pazarlarda yüksek profilli davalar üzerinde çalışan 40 yıllık deneyime sahip uluslararası bir avukattır. Londra ve Washington DC'de ofisleri bulunan butik uluslararası hukuk firması Amsterdam & Partners LLP'nin kurucu ortağıdır.”
“Uluslararası kamu hukuku, uluslararası ceza hukuku ve siyasî konularda avukatlık arasındaki sinerjiyi araştıran yenilikçi bir uygulamayla Amsterdam, çok sayıda egemen hükûmet, siyasi parti ve adayları, yüksek değere sahip bireyler, yabancı yatırımcılar ve çokuluslu şirketler tarafından avukat, danışman olarak tutulmaktadır. Mevcut ve geçmişteki müşterileri arasında Türkiye Cumhuriyeti, Moğolistan eski Başbakanı Chimed Saikhanbileg, Zambiya eski Cumhurbaşkanı Rupiah Banda, Tayland eski Başbakanı Thaksin Shinawatra ve Rus milyarder Mikhail Khodorkovsky yer almaktadır.”
“Türkiye Cumhuriyeti, 2016 darbe girişiminden kısa bir süre önce, Türk din adamı Fethullah Gülen liderliğindeki örgütün faaliyetlerini araştırmak üzere Robert Amsterdam ve Amsterdam & Partners LLP ekibini görevlendirmiştir.”
Türkiye’de ilân şeklinde yayımlanan mektupların sahibi Robert Amsterdam’ın bir uluslararası hukukçu, avukat olarak haiz olduğu üstün nitelikler ile Türkiye tarafından FETÖ’nün faaliyetlerini araştırmakla görevlendirildiğine dair uluslararası kaynaklarda yer alan bilgilerin ve özellikle “Türkiye Devleti’nin çıkarlarını ...savunma konusundaki çalışmalarım nedeniyle Cumhurbaşkanlığı ile derin bağlantılarım bulunmaktadır” şeklindeki bizzat kendi ifadesinin ışığında, adıgeçenin Türkiye’nin iç ve dış politikaya ilişkin hassasiyetlerini; belirli kavramlara hangi anlamları ve amaçları yüklediğini, belirli konular için hangi kavramları kullandığını veya kullanmadığını biliyor olmasını varsayabiliriz.
Gel gör ki bu varsayımımız Robert Amsterdam’ın mektubunda kullandığı ifadeler ve bazı kavramlar karşısında çökmektedir.
"Türkiye'nin çıkarlarını savunmak" için kiralandığını belirten Robert Amsterdam, daha Türkiye'nin isminin yabancı dilde de "Türkiye" olarak kullanılmakta olduğunun farkında değildir. Sözde mektubunda hâlâ İngilizce "Turkey" ibaresini kullanmaktadır.
Aynı şekilde, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin çıkarlarını savunması için Devletimiz tarafından kiralandığı anlaşılan Robert Amsterdam, Fethullah Gülen’in Türkiye’de resmen ve hukuken terör faaliyeti olarak değerlendirilen ve görülen hareketlerini mektubunda “devrim faaliyetleri” [revolutionary activities] olarak zikretmektedir.
Esasen, yukarıda da alıntıladığım üzere, Türkiye’de “FETÖ” kısaltmasıyla zikredilen örgüt, Robert Amsterdam’ın ortaklarından bir olduğu “Amsterdam & Partners LLP” firmasının internet sayfasında “Türk din adamı Fethullah Gülen'in liderliğindeki örgüt” şeklinde kaydedilmektedir.
Bu kişi “Türkiye’nin çıkarlarını” nasıl savunmaktadır?
Siyasî konularda hem de Türkiye’ye avukatlık veya danışmanlık hizmeti verdiği anlaşılan Robert Amsterdam’ın İstanbul’daki Rum Ortodoks Patrikhanesi’nin Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Yasalarına göre taşıdığı statüden bihaber olduğu düşünülebilir mi?
Görüşüme göre, Robert Amsterdam imzasıyla zaman zaman Fener Rum Patrik’ine gönderilen ve bir gazetemizde ilân şeklinde yayımlattırılan mektupların esas amacı, Ukrayna’daki Rusya yanlısı Kilise UOC’un savunulması değildir.
Güdülen temel amaç, Türkiye’nin yasalarına göre Türkiye’de bir din kurumu olan Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi’nin Patrik’inin, Türkiye’nin kanunlarına, mahkeme kararlarına ve dış politikasının temel ilke ve hedeflerine aykırı olarak şahsı ve Patrikhane için kullanmakta ısrar ettiği “ekümenik” sıfatının, unvanının, Ukrayna’daki Kiliseler arasındaki çatışmadan bilistifade uluslararası plânda yaygınlaştırılmasının sağlanması ve Türkiye’de de kamuoyu nezdinde kabul görmesi yolunda algı yaratılmasıdır. Bu mektuplar, böyle sakim bir maksatla yürütülen algı operasyonunun malzemesidir.
Konunun asıl ziyadesiyle düşündürücü olan veçhesi de Robert Amsterdam’ın ısrarla ve inatla “Ekümenik Patrik” ve “Ekümenik Patrikhane” deyimlerini kullanıyor olduğu mektuplarını Türkiye’de hem de en yaygın şekilde yayınlatabiliyor olmasıdır.
Bu olguyu emsal alan bazı Türkiye düşmanlarının Türkiye’de belirli kişiler için kullanılması caiz olamayan hitap şekilleriyle, yakıştırma unvanlarla mektup şeklinde ilân yayınlatmaya teşebbüs etmeleri halinde ne olacaktır?
İlginizi Çekebilir