© Muhalif 2024

Tüm Türkiye bu gece sokağa çıkar mı?

Ortada birbirinden yapı, kültür, yaşam pratikleri, milliyet gibi konularda tamamen farklı Türkiye Cumhuriyeti ve Suriye Arap Cumhuriyeti var. 'Türkisuriye' diye bir ülke yok!

Oğuz Büber - Muhalif Analiz

Kayseri’de 6 yaşındaki bir çocuğun cinsel istismara uğraması sonrasında halkın büyük tepkisiyle başladı olaylar. İstismar zanlısı bir Suriyeli olduğu için Suriyelilere ait evler ve iş yerleri ateşe verildi. Protestolar sırasında büyük çaplı zarar meydana geldi ve çok sayıda kişi gözaltına alındı.

Tabii yaşananlar sadece bu istismar olayından kaynaklanmıyordu, Türkiye’nin ekonomi ile birlikte en büyük problemi olan sığınmacı sorununun bir yansıması sirayet ediyordu sokaklara.

Kayseri’de yaşananlara tepki ise bir gün sonrasında Suriye sınırları içerisindeki el-Bab, Azez ve el-Rai şehirlerinde gerçekleşti. Bu bölgelerdeki Türkiye karşıtı protestolarda Türk bayrakları yırtıldı, yakıldı; Türkiye’den gelen kamyonlara hasar verildi.

Ayrıca gösteriler sırasında karakola ve PTT binalarına saldırıldı. Hatta Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kirpi isimli aracına ateş açıldığı görüldü.


Ne Türkiye’de yaşananlar, ne de Suriye’de yaşananlar tasvip edilecek türden eylemler değil. Fakat sadece o günkü olaylar üzerinden yorumlar yapılması ve itidal çağrılarının gerçekleştirilmesinin de bizi herhangi bir çözüme ulaştırmasını beklemek hayalcilik olacaktır. Ortada bir sığınmacı sorununun olduğunu kabullenmek ve buna yönelik olarak neler yapılacağı halka anlatılmalıdır. ‘Din kardeşimiz’, ‘ama ülkeleri savaşta’ gibi söylemler kağıt üzerinde başka bir devlet için kıstas alınmaması gereken ifadelerdir.

Keza, Suriye’de savaş bitti ve ‘Suriyeli’ olarak tanımladığımız kişilerin bir ülkeleri mevcut. Ülkelerini geliştirme noktasında nasıl bir mücadele verecekleri kendilerine kalmış kısmı ve kendi içlerinde verecekleri mücadelenin müsebbibi de Türkiye Cumhuriyeti değildir!

‘Din kardeşimiz’ konusuna gelirsek; insanların, toplulukların dini olabilir. Seküler bir devletin dini olmaz, aynı Türkiye Cumhuriyeti’nde olduğu gibi. Bu kadar çok din üzerinden ortak nokta bulmaya çalışacak isek İslam dini niteliklerine göre yaşayan, üstelik Suriyelilerin büyük kısmıyla uyacak şekilde soydaşları da olan Arap devletleri mevcut. Bölgede onlarca Arap - İslam devleti varken, hele bu devletler finansal anlamda çok iyi durumda iken; dünya enflasyon rekorlarının kırıldığı Türkiye Cumhuriyeti’nin ortalama 10 milyon civarı sığınmacıya bakmak zorunda olmasının sebebi nedir?


Kayseri’de yaşanan olaylar ekseninde, sığınmacıların kendi ülkelerine gönderilmesini gerektiğini düşünen vatandaşlarımızın kullanıldığı şöyle bir söylem mevcuttu: “Gereğinden fazla merhamet, vatana ihanettir.”

Buna karşılık ise mültecileri savunanların şu şekilde ithamları bulunuyordu:

“Göçmenlerin çoğu rezil şartlarda yaşıyor, düşük ücretlerle çalışıyorlar, ırkçılığa maruz kalıyorlar, çocukları aşağılanıyor ve bir de kalkmış merhamet ettiğinize mi inanıyor musunuz?”

Aslında tüm söylemler aynı yere çıkıyor…

Çözüm: Suriyeliler, Türkiye'de patronların ucuz işçisi olarak çalışmayı bırakıp kendi topraklarında rahat bir şekilde yaşayabilirler. Katliamcı ve ırkçı halkımızın yaptıklarına da maruz kalmazlar (!)

Türkiye; kendi insanına zor bakabilecek durumdayken, on milyonlarca kaçak mülteciye de kucak açmak zorunda kalıyor. Ekonomi bunu taşıyabilecek olsa bile yine de milyonlar insanın kaçak ya da denetimsiz bir şekilde başka bir ülkeye dahil olmasının mantıksızlığını anlatmaya literatürdeki tanımlar bile yetmiyor. Bunu istemeyenleri de anında faşist diye damgalamak yapılan yorumların en acınası yönü. Çünkü ortada birbirinden yapı, kültür, yaşam pratikleri, milliyet gibi konularda tamamen farklı Türkiye Cumhuriyeti ve Suriye Arap Cumhuriyeti var. 'Türkisuri'ye diye bir ülke yok! 

Tüm Türkiye bu gece sokağa çıkacak mı konusuna gelirsek,

Kayseri’de başlayan olayların devamında dün gece de Hatay, Konya, Adana, İzmir, İstanbul, Kilis gibi birçok ilde yürüyüş ve protesto gösterileri gerçekleşti.

Bu gece ise Türkiye A Milli Futbol Takımı, Avusturya'ya karşı önemli bir mücadeleye çıkıyor. Maçın kazanılması halinde, Türkiye Avrupa Şampiyonası’nda çeyrek finale kalacak ve uzun bir aradan sonra futbolda milli takımlar bazında yaşayacağımız mutluluğun ilk adımı olacak bu.

Böyle önemli mücadeleler sonrasında görmeye en çok alışık olduğumuz tablo ise tüm Türkiye’de sokaklarda, caddelerde yapılan kutlamalar. Bu gece de olası bir galibiyet sonrasında halkın sokağa çıkması kuvvetle muhtemel.

Fakat, Milli takım için yapılacak galibiyet kutlamaları ‘sığınmacı karşıtı’ yürüyüşlere, gösterilere döner mi diye de tedirginliğimiz yok diyemeyiz…
 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER