Bu ay açıklanan bilgilere göre Çin, 27 Temmuz tarihinde başarılı bir hipersonik füze testi gerçekleştirerek nükleer kabiliyeti olan bir hipersonik füzeyi alçak yörünge üzerinden dünyanın etrafında dolandırmayı başarmıştır. Hipersonik füze, dünya etrafındaki alçak yörünge uçuşundan sonra hedefin nispeten yakınına isabet etmiş, bu gelişme Çin’in, başta ABD olmak üzere diğer nükleer güçler karşısında nükleer yarışta tahmin edilenden daha ileri bir noktada olduğunun işaretini vermiştir. ABD Genelkurmay Başkan Yardımcısı General John Hyten, Çin’in ilk olarak 27 Temmuz’da gerçekleştirdiği füze testinin “oldukça endişe verici” olduğunu ve Çin’in ilk vuruş kabiliyetine sahip böyle bir silahı test etmeye başlamasını tehlikeli olduğunu dile getirmiştir.
Hipersonik füzeleri bu kadar tehlikeli kılan etmen, kıtalararası balistik füzelerin aksine alçak yörüngeden çıkmaya gerek kalmadan yükünü ateşleyebilen bir teknolojiye sahip olması ve nükleer savaş başlığı ile donatılabilmesidir. ABD, Rusya ve Çin’in bu silah teknolojisini uzun süredir geliştirmeye çalıştığı bilinmekle beraber ABD’nin geçtiğimiz ay yaptığı bir test başarısızlıkla sonuçlanmışken Çin’in Temmuz ayındaki başarısı, uluslararası nükleer silah yarışının seyrini etkileyen bir gelişme olarak kabul edilmektedir. Bu gelişmenin muhtemel sonuçları ABD’nin gözünden kaçmamış, ülke liderleri Joe Biden ile Xi Jinping arasında bu ay medyana gelen çevrimiçi zirvede ülkelerarası ‘stratejik istikrarı’ korumak üzerine konuşmalar gerçekleşmiştir. ABD’nin analizlerine göre Çin’in son yıllarda yaptığı silah testleri, 2030 yılına kadar en az 1000 adet nükleer kapasiteli silaha sahip olma planının bir parçasıdır. ABD’de ‘Sputnik anı’ yarattığı ve ülkenin bu alanda en üstün güç olduğu varsayımını sarstığı ifade edilen bu gelişme ile Çin’in giderek artan nükleer kabiliyetinin, nükleer silah kontrolü alanında yeni endişeleri beraberinde getirmesi beklenmektedir.