Nâzım Hikmet 20 Kasım 1901 tarihinde Selanik'te dünyaya geldi.
Babasının babası (dedesi) Nazım Paşa valilik yapmış; şairliğe yatkınlığı olan özgürlükçü bir kişilikti. Mevlevi tarikatı üyesi olan Nazım Paşa, Anayasacı Mithat Paşa’nın da yakın arkadaşı olmaktaydı.
Nazım Hikmet’in babası Hikmet Bey ise Mekteb-i Sultani’den (Galatasaray Lisesi) mezun olmuş, önce ticari hayata atılmış, başarılı olamayınca Kalem-i Ecnebiye'de (dışişleri) görev almış bir memurdu.
1917'de girdiği Heybeliada Bahriye Mektebi'ni 1919'da bitiren Nâzım Hikmet Hamidiye kruvazörüne stajyer güverte subayı olarak atandı. O senenin kış döneminde son sınıftayken geçirdiği zatülcenp hastalığı yeniden boy gösterdi.
Nazım’ın tedavisi aile dostları olan Deniz Hastanesi Başhekimi Hakkı Şinasi Paşa tarafından üstlenildi. Bu süreç iki ay kadar sürdü, ardından iki ay da evde dinlenme izni verildi.
Tüm bu süreçlerin ardından Nazım’ın sağlığına kavuşamayacağı anlaşıldı ve 17 Mayıs 1920 tarihinde verilen Sağlık Kurulu raporuyla, askerlikten çürüğe çıkarıldı.
Kurtuluş Savaşı Dönemi
Mustafa Kemal'e silah ve cephane kaçıran gizli bir örgüt; 1 Ocak 1921'de dört şairi (Faruk Nafiz, Yusuf Ziya, Nâzım Hikmet, Vâlâ Nureddin) Sirkeci'den kalkan Yeni Dünya vapuruna gizlice bindirdi. İnebolu’ya vardıklarında ise, Ankara’ya geçebilmek için 5-6 gün, izin ve yol paraları beklemeleri gerekti. Ankara’dan sadece Nazım Hikmet ve Vala Nureddin için izin çıktı.
En büyük aşkı Piraye
Nazım, Piraye Altınoğlu ile 1930 tanıştı, 1931 evlenmeye karar verdi. Fakat kovuşturmalar, tutuklamalar bu evliliğe mani oldu. Evlenmeleri ise 31 Ocak 1935’i buldu.
Nâzım daha öncesinde ise Sovyetler Birliği'nde iki defa evlenmişti. İlk evliliği orada yaşayan bir Türk ailesinin kızı Nüzhet Hanım ile yaptığı kısa bir evlilik, ikincisi ise Rus vatandaşı Dr. Lena ileydi. Ancak bu evlilik de Nazım’ın memleket hasreti nedeniyle sona ermişti.
Nazım, ilk kocasından iki çocuğu olan Piraye Altınoğlu ile evlendiğinde dört kişilik bir ailenin sorumluluğunu almış oluyordu.
Harp Okulu Olayı
17 Ocak 1938 gecesi akrabası olan Celâleddin Ezine'nin evinde otururlarken gelen polislerce tutuklanıp kısa bir süre İstanbul Tevkifhanesi'nde bekletildikten sonra, Nâzım Hikmet Ankara'ya Harp Okulu Komutanlığı Askeri Mahkemesi'ne gönderildi. Kesinlikle beraat edeceğini umduğu bu davada, 29 Mart 1938'de "askeri kişileri üstlerine karşı isyana teşvik" suçuyla 15 yıl ağır hapse mahkûm edildi.
28 Mayıs 1938'de temyiz bu cezayı onayladıktan sonra, Ankara Cezaevi'nden alınarak İstanbul'da Sultanahmet Cezaevi'ne getirildi, bir ay geçmeden, haziran sonlarına doğru, Donanma Komutanlığı'ndan gelen görevliler onu alıp kelepçeli olarak Köprü Kadıköy iskelesinden bir motorla Adalar açığında bekleyen Erkin gemisine götürdüler. Önce bir ayakyoluna, sonra sintine ambarına kapatıldı.
Bu kez de Donanma Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nde yargılanacaktı. 10 Ağustos 1938 günü başlayan davada, on dokuz gün sonra, 29 Ağustos 1938'de, "askeri isyana teşvik"ten, 20 yıl ağır hapse mahkûm oldu. İki cezası birleştirilince 35 yıl tutuyordu. Mahkeme bunu çeşitli gerekçelerle 28 yıl 4 aya indirerek karara bağladı.
29 Aralık 1938'de, Askeri Yargıtay'dan gelen onay, son umutları da boşa çıkardı. 1 Eylül 1938'de İstanbul Tevkifhanesi'ne, şubat 1940'ta Çankırı Cezaevi'ne, aynı yıl aralık ayında da Bursa Cezaevi'ne gönderildi.
Nazım'a Özgürlük
1949 ortalarına doğru Ahmet Emin Yalman'ın "Vatan" gazetesinde yazdığı bir dizi yazı ve gazetenin, avukatı Mehmet Ali Sebük'e yaptırdığı on yazıdan oluşan bir inceleme sonucunda, kamuoyunda Nâzım Hikmet'in bir "adli hata" yüzünden cezaevinde olduğu görüşü ağırlık kazandı. Ankara'da avukatlar, İstanbul'da aydınlar topluca imzaladıkları dilekçelerle cumhurbaşkanına başvurdular.
Yurt dışında da sanatçıların, hukukçuların öncülüğü ile benzer girişimler yapıldı. Bu arada Birleşmiş Milletler Örgütü'nün danışma organlarından olan Uluslararası Hukukçular Derneği 9 Şubat 1950'de Nâzım Hikmet'in serbest bırakılması dileğiyle Büyük Millet Meclisi başkanına, milli savunma ve adalet bakanlarına birer mektup gönderdi.
Açlık grevi özgürlük
Bütün bu girişimlerden bir sonuç alınamadığını gören Nâzım Hikmet 8 Nisan 1950'de açlık grevine başladı.14 Nisan 1950 seçimlerini kazanan Demokrat Parti'nin çıkardığı af yasası, Büyük Millet Meclisi'nde tartışılırken, Nâzım Hikmet'in bağışlanmaması için, çok tatsız, çok üzücü konuşmalar yapıldı.
Sonuçta gergin bir ortamda çıkarılan yasa onu doğrudan bağışlamıyor, yalnızca cezasının üçte ikisi indirilenler kapsamına alıyordu. 12 yıl 7 ay yatmıştı. 28 yıl 4 aylık cezasının geri kalanı bağışlanıyordu. 15 Temmuz 1950'de, Cerrahpaşa Hastanesi'nde, artık serbest olduğu kendisine avukatlarınca bildirildi.
Nâzım Hikmet cezaevindeki son iki yılına girerken görüşmeci gelen dayı kızı Münevver Berk'e âşık olmuştu. Cezaevinden çıkınca karısı Piraye'den ayrıldı.
Kadıköy'de, önce annesinin Cevizlik'teki evinde, sonra bir apartman katında Münevver Hanımla yaşamaya başladı. Gene İpek Film Stüdyosu'nda çalışıyordu. 26 Mart 1951'de, bir oğulları oldu. Adını Mehmet koydular.
Yurt dışına kaçışı
17 Haziran 1951 sabahı, askerlik işini düzeltmek amacıyla Ankara'ya gideceğini söyleyerek evden ayrılan Nâzım Hikmet'in 20 Haziran 1951'de Romanya'ya vardığı Bükreş Radyosu'ndan öğrenildi.
Sonradan yazılanlara göre, akrabası olan Refik Erduran'ın kullandığı bir sürat motoruyla İstanbul Boğazı'ndan Karadeniz'e açılmış, Bulgaristan sahillerine çıkmayı amaçlarken, yolda rastladığı bir Rumen şilebiyle Romanya'ya gitmişti. Oradan Moskova'ya geçmesi üzerine, Nâzım Hikmet, 25 Temmuz 1951'de, Bakanlar Kurulu kararıyla Türk vatandaşlığından çıkarıldı. Sürgündeyken birçok uluslararası kongreye katılan, çeşitli ülkelere yolculuklar yapan Nâzım Hikmet büyük bir ün kazandı. Yapıtları çeşitli dillere çevrildi. Pek çok kitabı yayımlandı.
1955 yılı sonlarına doğru, Soyuz Multifilm Enstitüsü'nden Arnavut giysileri konusunda bilgi almak üzere Nâzım Hikmet'i görmeye gelen Valentina Brumberg'in yanında, Vera Tulyakova adında genç bir kadın yardımcı vardı. Bursa'da 1948 sonunda yaşanan olay bir çırpıda tekrarlanıverdi. Şair gene yaşamında "ilk defa" âşık oluyordu. Ama bu kez gönül verdiği genç kadının evli olduğunu, bir de kızı bulunduğunu bir yıl sonra öğrenecekti.
Son günleri
Ocak 1962'de Kruşçev'in aracılığıyla Nâzım Hikmet'e Sovyetler Birliği pasaportu verildi. Şubatta, Vera'yla birlikte, Asya ve Afrika Yazarlar Birliği Kongresi'ne katılmak üzere Mısır'a gittiler. Sovyetler'le gerginlik içinde olan Çin delegasyonunun Türkiye Cumhuriyeti pasaportu taşımadığı için, Türk delegesi sayılamayacağını söyleyerek Nâzım Hikmet'e itiraz etmesi, şairin diliyle, varlığıyla nasıl Türkiye'ye bağlı olduğunu anlatan bir konuşma yapmasına neden oldu. Ayakta alkışlanan bu konuşma onun kongreye başkan seçilmesini sağladı.
Nâzım Hikmet sağlığının gittikçe bozulmasına karşın, 1962'de Prag, Berlin, Leipzig, Bükreş'te yapılan toplantılara katılmaktan geri durmadı. Kasım 1962'de Vera'yla birlikte gezmek, dinlenmek için İtalya'ya gittiler; Milano, Floransa, Roma. Oradan, yeni yılı Dino'larla birlikte karşılamaya, Paris'e geçtiler.
Türkler, Türk yemekleri, Türk dili en büyük dinlenme, arınmaydı şair için. Karısını ise tüketim toplumlarının göz kamaştırıcı alışveriş olanaklarıyla mutlu etti. 4 Ocak 1963'te gene Moskova'ydılar.
Vefat: 3 Haziran 1963
Şubat 1963'de Nâzım Hikmet Asya ve Afrika yazarlarının Tanganika'daki toplantısına katıldı. Martta, nisanda Berlin'deydi. Nisan sonunda Moskova'ya dönünce "Cenaze Merasimim" adlı şiirini yazdı.
Mayısta, oturdukları apartman dairesi temizlenip boyanırken, Staraya Ruza'daki bir daçada kaldılar. Staraya Ruza'dan döndükten kısa bir süre sonra ise, 3 Haziran 1963 sabahı, Nâzım Hikmet bir kalp krizi sonucu Moskova'daki evinde öldü. Yazarlar Birliği'nin düzenlediği bir törenle Novodeviçiy Mezarlığı'na gömüldü.
Nazım’ın 59. Ölüm yıldönümü
Evrensel değerimiz Nâzım Hikmet sonsuzluğa gidişinin 59. yılında şiirlerle, şarkılarla, söyleşilerle anılıyor.
Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı, Beşiktaş Belediyesi iş birliğiyle 3 Haziran 2022 günü, saat 13.00’de Beşiktaş Akatlar Sanatçılar Parkı Nâzım Hikmet Anıtı’nda çiçekler, şiirler ve şarkılarla anacak. Programda; Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi, tiyatrocu Altan Gördüm Nâzım Hikmet şiirleri söyleyecek, Mazlum Çimen şarkılarıyla yer alıyor.
Dikili Belediye ve Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı ortak etkinliği 3 Haziran saat 19:00’da ‘Çocukların Barışı’ sergisiyle başlayacak. Vakıf Danışma Kurulu Üyesi, araştırmacı gazeteci Barış Terkoğlu ‘Nâzım Hikmet’in Vatandaşlık Hakkı’ adlı söyleşisiyle etkinlikte konuşmacı olacak. Nebil Özgentürk ve Bir Yudum İnsan ekibinin hazırladığı ‘Nâzım Hikmet 120 Yaşında, Nâzım Hikmet Vakfı 30 Yaşında’ belgesel gösteriminin ardından Serenad Bağcan anmada Nâzım Hikmet şarkıları seslendirecek.
İstanbul’da Ataşehir Belediyesi’nin düzenlediği Yönetim Kurulu üyemiz Cevap Çapan’ın onur konuğu olduğu 4. Uluslararası Nâzım Hikmet Şiir Günleri, Cemal Reşit Rey ‘de yapılacak gala ile başlayacak. Anmada Vakıf Genel Sekteri şair Turgay Fişekçi de yer alacak.
Aynı gün akşamı Sarıyer Belediyesi 9. Sarıyer Edebiyat Günleri’nde saat 19:00’da Vakıf Başkan Vekili Özcan Arca ‘Sonsuza Dek Nâzım Hikmet’ adlı söyleşiyle yer alacak.
Nazım’ın 120. doğum gününde öğrencilere burs
Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı, Nâzım Hikmet üstüne araştırma ve tez yapacak maddi durumu yeterli olmayan yüksek lisans öğrencilerinin çalışmalarını desteklemek amacıyla burs vereceğini duyurdu.
Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı'ndan yapılan duyuru şu şekilde;
Evrensel değerimiz Nâzım Hikmet’i, sonsuzluğa gidişinin 59.yıl dönümünde gelecek nesillere aktarmaya, anlatmaya, tanıtmaya devam ediyoruz.
Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı, eğitimde fırsat eşitliğini görev edinerek, Nâzım Hikmet üstüne araştırma ve tez yapacak maddi durumu yeterli olmayan yüksek lisans öğrencilerinin çalışmalarını desteklemek amacıyla burs verecektir.
Burslar, Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı'nın kuruluşundan bugüne emeği geçen, hayatta olmayan Girişim ve Yönetim Kurulu üyeleri adına verilecektir. Bu çerçevede ilk burslarımız; Vakfımızın Kurucu Başkanı ve Nâzım Hikmet’in kız kardeşi Samiye Yaltırım, Onursal Başkanımız Aydın Aybay ve Yönetim Kurulu Başkan Vekili Tarık Akan adınadır.
Önümüzdeki güz dönemi burs başvuruları değerlendirilmeye alınacaktır.
Burs koşullarını içeren Burs Yönergesi Temmuz 2022’de Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı resmi web sitesinden duyurulacaktır.