İstanbul
Hafif kar yağışlı
4°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
36,4625 %0.43
38,2087 %-0.12
95.338,00 %-3.107
3.438,40 0,27
Ara
Muhalif. ARAŞTIRMA Obezitenin temel nedeni çok yemek değil

Obezitenin temel nedeni çok yemek değil

Dünyada yaygın olarak bilinen ve kilo vermek için alınan ve tüketilen kalori miktarına bakan enerji dengesi modelinin tam olarak obeziteyi açıklamadığı belirtildi. Araştırmaya göre tüketilen gıdanın miktarının yerine içeriğine bakan karbonhidrat-insülin modelinin obeziteye çözüm olabileceği ifade edildi.

Okunma Süresi: 3 dk

Dünyada mevcut obezite salgınının asıl nedeni aşırı yemek yemenin olmadığı, bunun aksine büyük oranda hızlı sindirilebilen karbonhidrat başta olmak üzere aşırı glisemik yeme alışkanlığı olduğu öne sürüldü. Bu tür gıdaların metabolizmayı temelden değiştiren, yağ depolamayı, kilo alımını ve obeziteyi artıran hormonal tepkilere neden olduğu belirtiliyor.
Normal diyet rehberlerinde, kilo vermek isteyen insanlara, yiyecek ve içeceklerden aldıkları kalori miktarını azaltmaları ve fiziksel aktivitelerle harcanan kalori miktarını artırmaları öneriliyor. Bu yaklaşım kilo alımının, tüketilen enerjinin harcanan enerjiden fazla olmasından kaynaklandığını belirten yüzyıllık enerji dengesi modeline dayanıyor.

''Karbonhidrat-insülin modeli''
Ancak 'Amerikan Klinik Beslenme Dergisi'nde yayınlanan bir araştırma, alternatif bir model olan karbonhidrat-insülin modelinin obezite ve kilo alımını daha iyi açıkladığını öne sürerek, enerji dengesi modelinde eksikler olduğunu belirtti.

Karbonhidrat-insülin modeli, obezitenin ana nedeni aşırı yemek yemek olmadığını, bunun yerine özellikle hızlı sindirilebilen karbonhidrat gibi yüksek glisemik yüke sahip gıdaların aşırı tüketiminin asıl neden olduğunu iddia ediyor.

''Daha fazla yemek yemek bile yetmeyebilir''
Yüksek oranda işlenmiş karbonhidratlar yendiğinde, vücutta insülin salgısını artıyor ve glukagon salgısını azalıyor. Bu da yağ hücrelerine daha fazla kalori depolamaları için sinyal göndererek, kas ve metabolik olarak aktif olan dokuların ihtiyacından daha az enerji sağlamasına neden oluyor. Bu durum da beyinde, vucüdün yeterince enerji elde etmediği algısına yol açarak, açlık hissine neden oluyor.
Ayrıca, bu durumdan kaynaklı olarak enerjiyi fazla harcamamak adına vücut metabolizması da yavaşlayabileceği, sonuç olarak daha fazla yemek yemenin bile açlık hissini gidermeye yetmeyebileceği belirtiliyor.

Araştırmaya göre, obeziteyi önlemek için ne kadar yiyecek tüketildiğine değil, daha çok yenilen gıdaların hormonları ve metabolizmayı nasıl etkilediğine bakmak gerekiyor. Buna göre de tüm kalorilerin vücut için aynı olduğu iddiasından yola çıkarak, enerji dengesi modelinin bu noktayı gözden kaçırdığı ifade ediliyor. Ancak 1900'lerin başında başlayan, uluslararası alanda tanınan 17 bilim insanı ve klinik araştırmacının yazdığı karbonhidrat-insülin modeli ise ne kadar tüketildiğinden daha çok yiyeceklerin içeriğine bakıyor.

Çözüm, tüketilen gıdalara odaklanması
Sonuç olarak, karbonhidrat-insülin modeli, genellikle uzun vadede işe yaramayan inşalara daha az yemeyi tavisye eden enerji dengesi modelinin aksine tüketilen gıdalara odaklanması gerektiğini savunuyor.
Araştırmacılar her iki modeli test etmek ve belki kanıtlara dayalı olarak daha iyi bir model geliştirmek için daha fazla araştırmaların gerektiğini belirtti.
ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri'nin verilerine göre, obezite ülke nüfusunun yüzde 40'ını etkiliyor, bu insanların kalp hastalığı, felç, tip 2 diyabet ve bazı kanser türlerine yakalanma riskiyle karşı karşıya kaldığı ifade ediliyor.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *