Mehmet Akif Ersoy'un "Kahraman Ordumuza" adını verdiği eserinin, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin sembolü olan İstiklal Marşı'nın kabul edilişinin üzerinden tam 104 yıl geçti. Marş, Türk ulusunun hürriyet mücadelesini yücelten bir yapı olarak tarih sahnesinde yer alıyor.
İstiklal Marşı'nın İlk Kez Sunumu
Mehmet Akif Ersoy'un kaleme aldığı İstiklal Marşı, ilk olarak Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Başkanlık ettiği TBMM'nin 1 Mart 1921 tarihli oturumunda milletvekillerinin beğenisine sunulmuştur. Bu otumda, Türk halkının bağımsızlık mücadelesinin destanı olarak nitelendirilen bu eser, kısa sürede büyük bir onay alarak önemli bir eser haline geldi.
Resmi Kabul Süreci
Türk Büyük Millet Meclisi, İstiklal Marşı'nı 12 Mart 1921 tarihinde resmen kabul etti. İlk dönemlerde, marşın bestelenmesi için düzenlenen yarışma sonucunda Ali Rifat Çağatay’ın notalarıyla icra edilen marş, 1930 yılından itibaren Osman Zeki Üngör'ün bestesiyle okunmaya başladı. Bu süreçte, milletin milli marşının belirleneceği yarışma için ayrılan ödül miktarı, dönemin Maarif Vekaleti tarafından düzenlendi. 500 lira ödüllü olan bu yarışmaya, çeşitli gazeteler aracılığıyla geniş bir katılım sağlandı ve sonunda toplamda 724 şiir toplandı.
Şiirin Seçimi ve Akif Ersoy İkna Süreci
Yarışmaya gönderilen 724 şiir, uzman bir komisyon tarafından incelenerek değerlendirildi. Bu süreçte Burdur milletvekili Mehmet Akif Ersoy, başlangıçta yarışmaya katılmak istemedi ancak zamanla Hamdullah Suphi’nin ısrarı üzerine İstiklal Marşı'nı yazmaya karar verdi. Ersoy, "Allah bir daha bu millete İstiklal Marşı yazdırmasın" dediği için katılmayı istemese de, arkadaşları tarafından ikna edilerek marşını Taceddin Dergahı’nda kaleme aldı. Bu durum, onun eserinin Türk milletine nasıl bir katkı sağladığını gösterirken, Milli Mücadele ruhunun simgesi haline gelmesini de sağladı.
İlk Okunuş ve Bağış
Marşın kabulü, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde büyük bir coşkuyla karşılandı. İlk defa Meclis’te okunan İstiklal Marşı, Hamdullah Suphi Tanrıöver tarafından seslendirildi. Mehmet Akif Ersoy, marşın kabul edilmesinin ardından verilen 500 lira ödülü, kadınlar ve çocuklar için mesleki eğitim veren Darül Mesai Vakfı'na bağışladı. Bu davranışı, vatanseverliğinin ve toplumsal duyarlılığının bir örneğiydi. Marşın bizim özümüzde nasıl bir yer edindiğini ve bir milletin bağımsızlık iradesini nasıl yansıttığını gözler önüne serdi.
Bestecilerin Yarışması ve Sonuçları
İstiklal Marşı'nın melodisinin belirleneceği ikinci bir yarışmaya 24 besteci katıldı ve nihayet 1924 yılında toplanan jüri, Ali Rifat Çağatay’ın eserine onay verdi. Marşın bugünkü hali, 1930 yılında Osman Zeki Üngör'ün hazırladığı nota ile gün yüzüne çıktı. Toplam dokuz dörtlükten ve bir beşlikten oluşan marşın düzenlemeleri ise döneminin önde gelen isimlerinden Edgar Manas ve İhsan Servet Künçer tarafından yapıldı. Ayrıca, Üngör’ün bu eseri yazarken başka bir güfte üzerine düzenlendiği iddiaları da, marşın tarihine ilginç bir detay ekliyor.