Twitter, NFT'leri "bir blok zincirinde depolanan ve mülkiyet belgesine sahip, benzersiz dijital öğeler" olarak adlandırıyordu. Şirket, bu yeni özelliğini pazarlarken NFT’ye daha da kısa bir açıklama getirdi: NFT, “sahibi olduğunuz dijital ürünler” demektir.
Geçen yıl gerçek anlamda bir NFT çılgınlığı yaşandı ve bu amaçla kullanılan kripto para piyasaları da hareketlendi. Geçtiğimiz mart ayında, Beeple adıyla bilinen bir sanatçı, sahip olduğu bir NFT'yi düzenlenen bir müzayedede 69,5 milyon dolara sattı. The Atlantic'in 2020'de bir COVID-19 anıtı yaratması için görevlendirdiği sanatçılardan biri olan Refik Anadol da stüdyosunun çalışmalarını NFT formatında milyonlarca dolara satmayı başardı. 2008 ekonomik krizinden sonra iş bulamayınca her gün bir şarkı yazmaya başlayan Jonathan Mann, yazdığı şarkıları NFT olarak satmaya başlayarak eğlenceli bir internet hobisini muazzam bir gelir kaynağına dönüştürdü.
NFT'ler birer pazarlama aracı hâline gelmiş durumda. Örneğin Taco Bell, “tacolarından ilham alan ikonik ve orijinal sanat eserleri” sattı. Gap firması, Gap markalı kapüşonluların NFT resimlerini yaptı. Bored Ape Yacht Club'ın yarattığı maymun çizimleri gibi NFT'ye özgü koleksiyonlar o kadar popüler hâle geldi ki, tek bir maymun milyonlarca dolara alıcı bulabilir oldu. Ancak NFT'leri yeni bir dijital sanat, mülkiyet veya teknoloji biçimi olarak düşünmek çok da yararlı değil. Bir NFT'ye sahip olmak, sahip olunan şeye dair fikri mülkiyet üzerinde herhangi bir hak sunmuyor. NFT'leri satın alanlar, dijital bir kayıttan başka bir şey elde edemiyorlar.
Beeple'ın 69 milyon dolarla satılan NFT'sini düşünün. Sanat ya da herkesin sanat olarak yorumlayacağı şey, gözlerinizle bakabileceğiniz resim bu NFT'de hiç yok. Bunun yerine, NFT sanatın görülebileceği yeri gösteriyor sadece. Bu bazı problemler yaratıyor elbette. Resim dosyası veya URL'si taşınırsa veya onu barındıran sunucu çevrimdışı olursa milyonlarca dolar ödeyip haklarına sahip olduğunuz eser kaybolabilir. Ayrıca, bilgisayarıyla bir URL yükleyebilen herkes resim dosyasını görüntüleyebilir veya indirebilir. Onu barındıran sunucuya erişimi olan biri görüntüyü değiştirebilir hatta silebilir.
Kripto paralarla ilgili her şeyi unutun. Dijital bir maymun çizimine bir servet harcamanın mantıklı olup olmadığını bir an için bir kenara koyun. Her şeyi olduğu gibi adlandıralım: NFT'ler, dijital varlıkların menkul değer şekline dönüştürülmesinde ilk adımı temsil ediyorlar. Dijital verileri spekülatif finansal araçlara dönüştürüyorlar.
Bu değişimin muazzam sonuçları var çünkü günümüzde bilgisayarlar her şeyin içinde ve bu durum her şeyi dijital bir varlık haline getiriyor. Örneğin banka kayıtlarınız, Fitbit verileriniz, akıllı kapı zilinizin çalması, iş e-postanızdan çıkartılan duygu analizi ve daha nicesi. İlk olarak internet, insanların hayatlarını sunduğu çevrimiçi olanaklarla fazlasıyla kolaylaştırdı. Daha sonra bu çevrimiçi hayatın yarattığı ilgiden para kazanmayı mümkün kıldı.
Bazıları NFT'leri eserlerin kendisinden çok onlara ait olan makbuzlarla karşılaştırıyor. Antiques Roadshow gibi programları izlediyseniz, makbuzların eski bir Rolex'in gerçekten orijinal olduğunu doğrulamaya ve değerini belirlemeye yardımcı olduğunu bilirsiniz. Ancak, NFT'lerin yalnızca makbuz demek olduğunu ve bir tane satın almanın, kol saatinin kendisini almadan bir Rolex makbuzu satın almaya benzer olduğunu düşünmemek gerekli.
Her iki pozisyonun da değeri var: Bir makbuz için binlerce dolar ödemek aptalca görünse de makbuzlar kültürel ilişkilerde her zaman önemli bir değere sahip olmuştur. Sanatta, emlakta ve sayısız diğer durumda, köken ve mülkiyet her zaman bürokratik meseleler demektir: Evinizin sahibisiniz çünkü elinizdeki tapu ve izlenebilir bir tapu kaydı bunu doğruluyor.
Bu ilkeyi, örneğin dijital maymun çizimlerine uygulamak biraz tuhaf, ama belki de sadece bu resimler çok yeni göründüğü için tuhaf. Ne de olsa insanlar benzer bir şekilde bir şirketin hisselerine de sahip olabiliyor. Bu hisse senetleri bir zamanlar fiziksel hisse senetleri olarak kaydediliyordu ancak uzun zamandan beri elektronik banka kayıtlarına devredilmiş durumda. Dolayısıyla böyle bir sahiplik de tamamen sembolik; sonuçta bir hisse senedi sahibi, bir şirketin envanterinin bir kısmını veya şirket ofisinden bir alan talep edemez.
Twitter'ın kurucusu ve eski CEO'su Jack Dorsey, ilk tweet'ini NFT olarak neredeyse 3 milyon dolara sattığında, bu dijital içeriğin ayırt edici özelliği, değerini garanti altına almaya yardımcı oldu. Ancak herhangi bir menkul kıymet gibi, bir NFT'nin değerinin, değerinden çok “ne olduğuyla” ilgisi vardır. NFT ticareti yapanlar da aldıkları dijital ürünlerin kullanışlılığı ya da sembolik değeri ile ilgilenmiyor. Sadece temeldeki dijital varlıklara bahis oynuyorlar, ancak aynı zamanda tüm varlık sınıfına da bahis oynuyorlar. Ayrıca kripto para birimleri ve blok zincir teknolojilerinin kendi başlarına büyük değer potansiyeline sahip olacağı ihtimaline de güveniyorlar.
Ya bu sadece başlangıçsa?
Bugün var olan ve aynı zamanda dijital bir tarafı olmayan neredeyse hiçbir şey yok. Gönderdiğiniz her tweet ve kısa mesaj, her fotoğraf, e-posta ve dahası. Sahip olduğumuz veya yaptığımız hemen her şey dijital veya dijital olarak temsil edilebilir durumda.
Bu yeni dijital varlık dünyasını heyecan verici veya korkutucu bulabilirsiniz. Her iki durumda da, şimdilik anlamsız görünen bu durum sadece büyüyecek. Blok zincirlerinin ve NFT'lerin doğal bitiş noktası, insanların bilgisayarlar tarafından her yönüyle kaydedilen yaşamları tümüyle menkul kıymete dönüştüğü zaman ortaya çıkacaktır.
Okunma Süresi: 5 dk
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *