İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,7893 %0.14
37,2836 %-0.11
101.752,82 %-0.071
3.161,62 -0,45
Ara
Muhalif. ÇEVRE İstanbul depreminde risk çok yüksek!

İstanbul depreminde risk çok yüksek!

Kocaeli Üniversitesi Jeofizik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bülent Oruç, İstanbul'da olası bir depremde, Kocaeli'ndeki binaların yıkılma riskinin çok yüksek olduğunu söyledi.

Okunma Süresi: 3 dk

Prof. Dr. Bülent Oruç, olası İstanbul depreminde, 17 Ağustos 1999 ve 12 Kasım 1999 depremlerinde kötü yapı stoku kullanılmış yorgun binaların yıkılma olasılığının yüksek olduğunu vurguladı. 
Kocaeli’nin aktif fayların üzerinde olduğuna dikkat çeken Oruç, şunları söyledi:

Deprem anına yönelik birtakım adımlar atmamız gerekiyor. Yapılacak işlemler içerisinde en önemlisi özellikle yapı envanter bilgisinin çıkarılması ve yerel zemin koşullarının çok detaylı bir şekilde belirlenmesi gerekiyor. Aslında burası faylarla örtülü bir ortam.

DOĞAYLA İNATLAŞMAK DOĞRU DEĞİL

Kocaeli Körfezi’ne baktığınız zaman, çevresinde dağlar var, dolayısıyla açılma bölgesi gelişmiş ve ortada bir çanak oluşmuş. Bunları da aktif faylar meydana getiriyor. Aktif fayların bu coğrafyanın şekillenmesinde, genç sedimentlerin birikmesinde ve toprağın bereketli olmasında katkıları var. Bizim bu fayların faydasını anlamamız gerekiyor. Zararını da önlemek için aklımızı ve bilimi kullanarak riski azaltma projeleri geliştirmemiz gerekiyor.

Bizim doğayla savaş halinde değil, barış halinde olma konularını araştırmamız lazım. Doğayla inatlaşmak doğru değildir. Sonuçta bunun her zaman yenileni insan olur. Bunu biyolojik afetlerde, sellerde, taşkınlarda, iklim değişikliğinde ve depremde görebiliyoruz. Doğayla barış içinde olmanın yolu da şu, aklın ve bilimin ışığında, fayların üreteceği depremlere karşı, dayanıklı yapılar inşa edip doğru zeminler seçmek gerekir.

17 Ağustos depreminden sonra Kocaeli’ndeki binalarda haliyle yorgunluk oluştu. Olası İstanbul depremi yaşanacak. 1939 Erzincan depreminden bu yana bin 500 kilometrelik Kuzey Anadolu fay hattı üzerinde depremler batıya doğru seyretti. Kuzey Anadolu fay hattının batıya doğru bir göç etme tarzı var.

YIKICI DEPREM İKİ KOLDAN BİRİNDEN GELECEK

İzmit Körfezi’nin doğusuna kadar dayandı, bu nedenle İstanbul’da bir deprem bekliyoruz. 1894 yılında Adalar kolu dediğimiz fay kolunda olmasını beklediğimiz olası bir depremde Kocaeli’ndeki binaların yıkılma olasılığı çok yüksek. Binalar ağır hasar alacak demiyorum, yıkılma olasılığından bahsediyorum.

Kocaeli Üniversitesi Jeofizik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bülent Oruç, yaygın görüş, İstanbul depreminin, Kuzey Anadolu fay hattının Marmara Denizi içindeki Çınarlık çukurluğu kuzeyini denetleyen Adalar kolu, Orta Marmara kolu ve Ganos kolundan biri üzerinde ve yakın zamanda olacağıdır. Özellikle Adalar kolu ve Ganos kolunun güçlü kabuk dayanım modeline karşılık geldiği ve yıkıcı depremin bu iki koldan biri üzerinde meydana geleceği yönünde görüşler vardır.

Bir de 1894 yılında Adalar kolu civarında meydana gelen yıkıcı İstanbul depremi dikkate alındığında, yeni bir yıkıcı depremin meydana gelme olasılığını yüksek görüyoruz. Bu durumda İstanbul’a yakınlığı nedeniyle Kocaeli’nin de etkileneceği açıktır. Özellikle 1999 depremlerinden sonra güçlendirildiği söylenen orta hasar binaların ve yorgun binaların yıkılma olasılığını yüksek görüyoruz. Bu nedenle kentsel dönüşüm sürecini hızlandırarak, güvenli yaşam alanlarının bir an önce hayata geçirilmesi gerekmektedir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *