Asgari ücretin artırılması geçen yıl Aralık ayında işbaşı yapan yeni koalisyon hükümetinin hedefleri arasında yer alıyordu. Çalışma Bakanı Hubertus Heil, asgari ücrete getirilen zammı "emeğe saygı" diye nitelendirerek, düşük gelirliler için bu artırımın "hayatlarındaki en büyük ücret zammı" anlamına geldiğini söyledi. Tam gün çalışıp ayda 1700 euro kazanan birinin 1 Ekim'den itibaren 2 bin 100 euro kazanacağını belirten Heil, mevcut fiyat artışları göz önünde bulundurulduğunda bunun hissedilir bir rahatlama anlamına geleceğini belirtti. Heil, asgari ücret artırımından başta Almanya'nın doğusundaki çalışanlar ve kadınlar olmak üzere 6 milyon kişinin yararlanacağını söyledi.
"Asgari Ücret Komisyonu devre dışı bırakıldı" eleştirisi
Almanya'da zorunlu asgari ücret uygulaması 2015 yılı Ocak ayında yürürlüğe girmiş, işveren ve sendikalardan oluşan Asgari Ücret Komisyonunun tavsiyeleri doğrultusunda ücrette artırımlara gidilmişti. Son olarak yıl başında 9,82 euro olarak belirlenen asgari ücretin 1 Temmuz'da 10,45 euroya çıkarılması öngörülüyordu. Koalisyon hükümeti ise Komisyon önerilerinin dışına çıkarak bir kereliğine yasal düzenleme yoluyla zamda uzlaşmıştı.
Ancak asgari ücrete devletin müdahalesi ekonomi dünyasında eleştirilere de yol açtı. Hristiyan Birlik partileri meclis grup başkanvekili Herrmann Gröhe, asgari ücretin yükseltilmesine değil, toplumsal iş birliğinin zayıflatılmasına karşı olduklarını söyledi. Hristiyan Demokrat Birlik partili Axel Knoerig de Çalışma Bakanı Heil'ı Asgari Ücret Komisyonunun gücünü tırpanlamakla suçladı.
Asgari ücretin yanı sıra "mini iş" diye adlandırılan işlere ödenen ücret sınırı da ayda 450 eurodan 520 euroya yükseltildi.
