İstanbul
Hafif yağmur
17°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
38,0094 %0.12
40,9550 %-0.38
3.755,57 % 0,66
85.126,18 %-2.732
Ara
Muhalif. DÜNYA Gigi Datome'den duygulandıran deprem paylaşımı: "Çok geçmiş olsun. Sizinle ağlıyorum"

Gigi Datome'den duygulandıran deprem paylaşımı: "Çok geçmiş olsun. Sizinle ağlıyorum"

Ülkemizde Fenerbahçe Beko forması giydiği dönemde gönüllerde taht kuran ve şu anda ülkesinde Olimpia Milano'da basketbol hayatını sürdüren Gigi Datome, Twitter hesabından ülkemiz ve Suriye’de yaşanan depreme ilişkin duygu dolu bir mesaj paylaştı.

Okunma Süresi: 1 dk

Gigi Datome paylaşımında şu ifadelere yer verdi:

“Bugün normal şartlarda İstanbul’da Ataşehir’de sahaya çıkmamız gerekiyordu ancak malum sebeplerden dolayı orada olamayacağız. Herhangi bir açıklama yapmak için birkaç gün bekledim çünkü sevgili Türkiye’mde ve Suriye’de meydana gelen trajedi beni şok etti, afallattı.

 Binlerce insan gibi benim de arkadaşlarını ve aile bireylerini kaybetmiş arkadaşlarım var. Binlerce hikaye, binlerce trajedi. Bugünlerde o görüntüleri görmek çok acı verici. 

Datome da güvenilir bağış adresi olarak AHBAP'ı gösterdi

Yardım etmek için bağışta bulunabileceğimiz bazı güvenilir STK’lar: Ahbap ve @Crocerossaital1.

Bu hepimizin başına gelebilir ve hepimiz, dünyanın dört bir yanındaki insanların imkanları dahilinde bize yardım etmesini isteriz. Çok geçmiş olsun. Sizinle ağlıyorum.”

Yorumlar
Aşağıdaki görselde işlemin sonucu kaçtır
Captcha Image
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Muhalif. DÜNYA Ekrem İmamoğlu, New York Times'a yazdı: "Ben, Cumhurbaşkanı’nın esas rakibiyim, tutuklandım"

Ekrem İmamoğlu, New York Times'a yazdı: "Ben, Cumhurbaşkanı’nın esas rakibiyim, tutuklandım"

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 19 Mart'tan bugüne dek yaşanan süreci dünyaca ünlü gazete The New York Times’a yazdı. İmamoğlu, AK Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendisini sandıkta yenemeyeceğini anladığı için farklı yollara başvurmayı tercih ettiğini belirtirken, bunun otoriterleşmenin yeni bir safhası olduğunu fakat toplumun baskıya boyun eğmediğini söyledi.

KAYNAK: HABER MERKEZİ
Okunma Süresi: 6 dk

19 Mart'ta gözaltına alınan ve 23 Mart'ta 50'ye yakın çalışma arkadaşıyla beraber tutuklanan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, cezaevindeki ilk yazısını ABD merkezli New York Times gazetesi için kaleme aldı.

İmamoğlu, AK Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın en büyük rakibinin kendisi olduğunu ve bu yüzden tutuklandığını yazdı. Mesnetsiz suçlamalarla tutuklandığını vurgulayan İmamoğlu, "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sandıkta beni yenemeyeceğini anlayınca başka yollara başvurdu" ifadesini kullandı.

Halkın, daha iyi bir gelecek ve adalet vaadeden bir aday etrafında toplandığını belirten Ekrem İmamoğlu, gözaltına alınmasıyla ülkenin dört bir tarafına yayılan protesto dalgası için "Türkiye halkı bu baskıya boyun eğmedi" dedi.
Ekrem İmamoğlu, demokrasi ve insan hakları gibi değerlere vurgu yapan Batılı ülkelerin yeteri kadar tepki göstermemesine de sitem etti.

İmamoğlu'nun, "Ben Türkiye'nin Cumhurbaşkanının en büyük rakibiyim, tutuklandım" başlıklı yazısının Türkçe çevirisi şu şekilde:

"19 Mart sabahının erken saatlerinde, onlarca silahlı polis memuru gözaltı kararıyla kapımı çaldı. Ortaya çıkan manzara, Türkiye’nin en büyük şehri İstanbul’un seçilmiş belediye başkanının değil, bir teröristin yakalanmasına benziyordu.

Bu adım — partim Cumhuriyet Halk Partisi'nin bir sonraki cumhurbaşkanlığı yarışı için ön seçim düzenlemesine dört gün kala — dramatik ama pek de şaşırtıcı değildi. Aylardır süren hukuki tacizlerin ardından gelmişti. Bu sürecin doruk noktası, mezuniyetimden 31 yıl sonra üniversite diplomamın aniden iptal edilmesiydi. Yetkililer, anayasada cumhurbaşkanı olmak için yükseköğrenim şartı bulunmasından hareketle, bunun beni yarış dışında bırakacağını düşünüyor olmalıydı.

‘ERDOĞAN, SANDIKTA BENİ YENEMEYECEĞİNİ ANLAYINCA BAŞKA YOLLARA BAŞVURDU’

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sandıkta beni yenemeyeceğini anlayınca başka yollara başvurdu: Başlıca siyasi rakibini, yani beni; yolsuzluk, rüşvet, suç örgütü liderliği ve PKK'ya yardım etmek gibi temelsiz suçlamalarla tutuklattı. Mali suçlamalar gerekçe gösterilerek seçilmiş makamımdan uzaklaştırıldım.

‘KİMSE GÜVENDE DEĞİL’

Yıllardır Sayın Erdoğan’ın rejimi, demokratik denetim mekanizmalarını adım adım ortadan kaldırıyor. Medyayı susturuyor, seçilmiş belediye başkanlarının yerine kayyum atıyor, yasama organını etkisizleştiriyor, yargıyı kontrol altına alıyor ve seçimleri manipüle ediyor. Son aylarda protestocuların ve gazetecilerin kitlesel biçimde tutuklanması, şu net mesajı verdi: Kimse güvende değil. Oylar geçersiz kılınabilir, özgürlükler bir anda ellerinizden alınabilir. Erdoğan yönetimindeki cumhuriyet, bir korku cumhuriyetine dönüşmüş durumda.

‘YENİ BİR EVRE’

Bu, sadece demokrasinin yavaş yavaş aşınması değil, cumhuriyetimizin kurumsal temellerinin kasıtlı olarak sökülmesidir. Gözaltına alınmam, Türkiye’nin keyfi otoriterliğe kayışında yeni bir evreyi işaret etti. Uzun bir demokratik geleneğe sahip olan bir ülke, şimdi geri dönüşü olmayan bir noktaya yaklaşma riskiyle karşı karşıya.
Baskı yalnızca bana yönelmedi. Gizli tanık ifadelerinden ibaret bir iddianameye dayanan kapsamlı bir operasyonla, polis aralarında üst düzey belediye yöneticileri ve iş insanlarının da bulunduğu yaklaşık 100 kişiyi gözaltına aldı. Gözaltılardan önce, iktidar yanlısı medyada dezenformasyon ve karalama kampanyaları yürütüldü.

‘TÜRKİYE HALKI BU BASKIYA BOYUN EĞMEDİ’

Ancak Türkiye halkı bu baskıya boyun eğmedi. Protestoların yasaklanmasına ve şehir girişlerindeki yol kesmelerine rağmen, İstanbul’dan Erdoğan’ın kalesi sayılan Rize’ye kadar yüz binlerce vatandaş sokaklara döküldü. Gözaltımın hemen ardından ve sonraki günlerde, her yaştan ve kesimden insan partime katıldı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi önünde insanlar, giderek sertleşen önlemlere ve tutuklamalara rağmen nöbet tuttular.

Tüm bu baskıya rağmen, Cumhuriyet Halk Partisi pazar günü başarıyla cumhurbaşkanlığı ön seçimini gerçekleştirdi. Parti verilerine göre, 1,7 milyonu kayıtlı üye olmak üzere toplam 15 milyon kişi, beni partisinin cumhurbaşkanı adayı olarak destekledi.

2019’da belediye başkanı seçildiğimden bu yana neredeyse 100 soruşturmaya ve onlarca davaya maruz kaldım. Aklın sınırlarını zorlayan her bir suçlama, beni yıldırmaya, hizmet ettiğim halktan uzaklaştırmaya, görevimden almaya ve Erdoğan’ın karşısındaki rakip olarak ortadan kaldırmaya yönelik daha geniş bir planın parçasıydı.
Şimdiye dek Erdoğan’ın desteklediği adaylarla üç kez yarıştım — 2019’daki iki yerel seçimde ve geçen yıl tekrar — ve her seferinde kazandım. Şimdi ise beni seçimle yenemeyen Erdoğan, yargı üzerindeki etkisini kullanarak, anketlere göre bugün seçim olsa kazanabilecek bir rakibini saf dışı bırakmaya çalışıyor.
Peki, insanlar neden 2013’teki Gezi Parkı protestolarından bu yana en büyük gösteriler için sokağa döküldü?

‘HALK, DAHA İYİ BİR GELECEK VADEDEN BİR ADAYIN ETRAFINDA TOPLANIYOR’

Artan adaletsizlikler ve zor durumda olan ekonomi nedeniyle Türkiye’de kamuoyu öfkesi kaynama noktasına ulaştı. Halk, kapsayıcılık, adalet ve daha iyi bir gelecek vadeden bir adayın etrafında toplanıyor. Susturulmak istemiyorlar. Aynı zamanda tutuklanmamın, Türkiye’yi otokrasiye doğru daha da itme girişimi olduğunu fark ettiler.

Baskıya rağmen dayanışma örnekleri sürüyor. Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanındaki sosyal demokrat liderler ve belediye başkanları — Amsterdam’dan Zagreb’e — tutuklanmamın ardından cesaretle ve ilkesel bir duruşla desteklerini gösterdi. Sivil toplum da geri adım atmadı. Ama dünyadaki merkezî hükümetler? Onların sessizliği kulakları sağır ediyor. Washington yalnızca 'son tutuklamalar ve protestolar' konusundaki endişelerini dile getirdi. Avrupa liderleri ise, birkaç istisna dışında güçlü bir tepki göstermedi.
Bugün Türkiye’de ve dünyanın pek çok yerinde yaşananlar gösteriyor ki; demokrasi, hukuk devleti ve temel özgürlükler sessizlik içinde hayatta kalamaz, 'gerçekçilik' kisvesi altında yürütülen diplomatik hesaplara kurban edilemez.

İnkâr edilemez şekilde son gelişmeler, Rusya’nın Ukrayna’daki savaşı, komşumuz Suriye’de Esad rejiminin devrilmesi ve Gazze’deki yıkım, Türkiye’nin stratejik önemini artırdı. Özellikle Avrupa güvenliğine katkı sağlayabilecek kritik kapasitesi göz önünde bulundurulduğunda bu önem daha da belirgin hale geliyor. Ancak, jeopolitik hesaplar bizi değerlerin, özellikle de insan hakları ihlallerinin aşınmasına karşı kör etmemeli. Aksi halde, küresel kurallara dayalı düzeni parça parça sökenleri meşrulaştırmış oluruz.
Türkiye’de demokrasinin ayakta kalması sadece bu ülkenin halkı için değil, dünya çapında demokrasinin geleceği için de hayati öneme sahiptir. Denetimsiz güç sahiplerinin dönemi, demokrasiden yana olanların da en az muhalifleri kadar sesli, kararlı ve ısrarlı olmalarını gerektiriyor. Demokrasinin kaderi, kurumlar çökerken sessiz kalmayı reddeden öğrencilerin, işçilerin, vatandaşların, sendikaların ve seçilmiş temsilcilerin cesaretine bağlıdır. Adalet ve demokrasi için mücadele eden Türkiye’deki ve dünyanın dört bir yanındaki insanlara inancım tam."

Yorumlar
Aşağıdaki görselde işlemin sonucu kaçtır
Captcha Image
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *