İstanbul
Orta şiddetli yağmur
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,4730 %-0.02
36,5280 %-0.07
3.526.284 %2.999
3.072,67 -0,06
Ara
MUHALIF GAZETECILIK EĞİTİM Kemal Kılıçdaroğlu: Kaynaklar eğitime ayrılmalı

Kemal Kılıçdaroğlu: Kaynaklar eğitime ayrılmalı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İkinci Yüzyılda Eğitim Hakkı Çalıştayı’nda konuştu

İkinci Yüzyılda Eğitim Hakkı Çalıştayı’nda konuşan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Bugün farklı düşünmenin ne kadar değerli olduğunu gelişmiş ülkeler kavramıştır. Biz ise farklı düşünenleri hala cezalandırmaya devam ediyoruz. Barış Akademisyenleri, farklı düşündüler diye üniversitelerden attık. Niçin, niye atıyoruz, hangi gerekçeyle atıyoruz ve 21. yüz yılda yapıyoruz bunu. Savcılık soruşturma açmış takipsizlik vermişse, mahkeme beraat vermişse; bunların tamamının görevlerine iade edilmesi lazım, Türkiye’nin bu ayıptan kurtulması lazım” dedi.

Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

Eğitici olmayan beş milletvekili imzasıyla 4+4+4 sistemi geldi

Eğitim çağdaş uygarlığa ulaştıran temel aktör. Biz yeteri kadar önem verdik mi? Bir yüzyılı bitirdik. İstedik ki eğitim sorunu da aşmış olalım. Bugün geldiğimiz noktada çok güzel başlayan eğitim sürece zaman içinde ciddi aksamalara yol açtı. Çocukları denek olarak kullandık. Bunu yaparken de öğretmenleri dinlemedik. ‘En iyisini biz biliyoruz’ dedik. Sonuçta da bugünkü tablo çıktı. 4 artı 4 artı 4 sistemi, parlamentoya geldiğinde bunun yanlış olduğunu, eğitim şuralarında görüşmediğini, Millî Eğitim Bakanlığı’nda görüşülmediği, beş milletvekili imzasıyla geldiğini ve beş milletvekilinin hiçbirinin eğitici olmadığını söyledik. Akşam bu konuya bakarken, o kanun teklifini tekrar çıkardım, bu. 5 imza var, hiçbiri eğitici değil; avukat var, maliyeci var, ilahiyatçı var… Bugünkü tablo hepimizin yüreğini büken, burkan bir tablo.

Öğretmenleri 657 cenderesinden çıkarmamız gerekir

Eğitimin öznesini öğretmen oluşturur. Öğretmeni toplumun en saygın konumuna getirmek zorundayız. Okuduğum yıllarda, toplumun her kesimi öğretmene saygı gösterirdi. Saygıyı büyüteceğimize düşürdük. Artık bir öğretmenler için özel yasanın çıkması lazım. Özlük haklarının ayrı bir yasada düzenlenmesi lazım. Sıradan bir meslek değil öğretmen. Bugün 657 cenderesinden çıkarıp öğretmeni farklı yere oturtmamız lazım. Bu yasanın içine mutlaka 3600 ek gösterge konulmalıdır. Çalışırken itibarlı saydığımız bir öğretmen, ona belli hakları tanıdığımız bir öğretmen emekli olduğu zaman başka yere itilmemelidir. Aynı bütçesini sürdürebilmelidir. 3600 ek gösterge vererek toplumun saydığını, sevdiğini hissettirmemiz gerekir. 24 Kasımlarda bir maaş ikramiye vermemiz lazım. Şu anlama geliyor, ‘öğretmene bir ayrıcalık sağlamak istiyorum.’ Hizmet içi eğitim. Öğretmenler de kendilerini eğitmek zorunda. Dünya o kadar hızlı değişiyor ki öğretmenler de sürekli kendini yenilemeli.

Bu tabloyu siyaset içine sindirecek mi?

Öğretmenlerin yaşadığı temel sorunların birisi de liyakatin göz ardı edilip sıcak siyasetle hak etmediği yerlere bir yerlere taşınması. Liyakatli olan, saygınlığı olan, bilgisi ve birikimli olan bir kültürün oluşması lazım. Atama bekleyen öğretmenler. Yüz binler. Eğitimin bize öğrettiği bir şey de şudur: Bize iktisat dersinin temel kuralı olarak şunu öğrettiler. İnsanların ihtiyaçları sınırsız, kaynaklar sınırlıdır. Sınırsız ihtiyaçlarla sınırlı kaynakları denge içinde tutmaktır. Bunu öğrettiler. Her yerde mantar gibi öğretmen yetiştiren okullar. Plansız ve programsız. İstanbul’da çöp toplayanlarla buluştum, atama bekleyen öğretmen ‘ben çöp toplayarak çoluk çocuğuma bakıyorum’ dedi. Bu tabloyu siyaset kurumu içine sindirecek mi? Yaptığı hatayı fark edecek mi? Planlama dediğimiz budur. Önceliklerin sağlıklı belirlenmesi, sınırlı kaynakların en verimli yerlerde kullanmasıdır. Her yerde mantar gibi açtılar. Bu kaynakların verimli kullanmadığını, savurganca harcandığını gösterir. Üniversiteyi bitirip, toplumdan kendisini koparıp ve intihara sürüklenen öğretmen adaylarını görünce hepimizin yüreği burkuluyor.

Türkiye'nin bu ayıptan kurtulması lazım

Farklı düşünebiliyorsanız, o ülkenin hızla büyümesine en büyük katkıyı siz yapıyorsunuz veya yapacaksınız demektir. Orta Çağ’da bir kişi çıkıyor, ‘dünya yuvarlaktır’ diyor. Herkes dünyanın düz olduğuna inanıyor. Engizisyon mahkemesine götürüyorlar. Bugün farklı düşünmenin ne kadar değerli olduğunu gelişmiş ülkeler kavramıştır. Biz ise farklı düşünenleri hala cezalandırmaya devam ediyoruz. Barış Akademisyenleri, farklı düşündüler diye üniversitelerden attık. Niçin, niye atıyoruz, hangi gerekçeyle atıyoruz ve 21. yüz yılda yapıyoruz bunu. Kanun hükmünde kararname ile görevine son verilen; tabii savcılık soruşturma açmış takipsizlik vermişse, mahkeme beraat vermişse; bunların tamamının görevlerine iade edilmesi lazım, Türkiye’nin bu ayıptan kurtulması lazım.

Kaynakların nasıl verimli kullanılması gerektiğini öğretebiliriz

Her okulun bütçesini ayrı olması lazım. Öğrencilerin de orada olması lazım. Madem demokrasi okuldan başlayacak o zaman okul bütçesi üzerinden demokrasiyi, kaynakların nasıl verimli kullanılması gerektiğini öğretebiliriz.

Kaynağın öncelikle ayrılması gereken yer eğitimdir

Eğitime ayrılan bütçe… Eğer bir yere kaynak ayrılacaksanız ve ülkenin geleceği için önemliyse, o kaynağın öncelikle ayrılması gereken yer eğitimdir. Sadece Millî Eğitim Bakanlığı ve okullarla ilgili bir kaynağa ihtiyacımız var diye bir açılsa, milyonlarca kişi kaynağa para yatırır. Bir dönem kız çocukları gönderilmiyordu okula ama şimdi özellikle kız çocuklarının okumasını istiyor anneler.

Teknoloji liselerini kurmak istiyoruz

OSB’lerde teknoloji liselerini kurmak istiyoruz. Belli sınıftan sonra okuduğu bölümün izdüşümü olan fabrikaya gidecek. Belli bir süre sonra staja gidecek. Primleri devlet yaratacak. Nasıl çalıştığını görecek. Okuldan sonra işe hazır olacak. Bu okulların cazip olması için; eğer çocuk teknoloji lisesini bitirdiğinde üniversiteye gitmek istiyorsa izdüşümü olanlarda artı puan alacak. Bunu hocaların tartışmasını istiyoruz. Eksiğimiz varsa tamamlamak isteriz. Önümüzdeki süreçte her şey değişecek. Siyasi atmosfer değişecek. Ülkenin beraber ve birlikte olmaya ihtiyacı var. Büyütmenin yolu da eğitimdir.

Önemli tehlikelerden biri de uyuşturucu bağımlılığı

Benim öğrendiğim ve uzmanlarla yaptığım görüşmelerde önemli tehlikelerden biri de uyuşturucu bağımlılığı. İstanbul’da iki yoksul mahallede araştırma yaptık. Annelerin söylediği ‘akşam eve geldiğinde cep telefonu yoksa acaba bir şey mi yaptı?’ Çocuğunun uyuşturucu kullandığının kimsenin bilmesini istemiyor. Her okulda mutlaka güvenlik görevlisi istiyor. Sadece güvenlik görevlisi değil bir de sağlık görevlisi olması lazım. Dışarıda atama bekleyen çok sayıda sağlıkçımız var. Okullara güvenlik alınabilir.  

Fırsat eşitliğini sağlayacağız

Dünyayı gençlerimiz sorguladıkları zaman ‘yeni icat çıkarmayın’ diye var ya biz ‘yeni icat çıkarırsanız başımızın üstünde yeriniz var’ diyeceğiz. Fırsat eşitliğini sağlayacağız. Ben Anadolu’nun ücra yerinde doğduğumu bilmenizi isterim, bu fırsat eşitliği bu ülkenin bütün çocuklarına sağlanması lazım. Gönül isterdi ki bütün siyasi parti genel başkanları burada olsaydı. Çok karamsar değilim. Bunların hepsi olacak."

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *