İstanbul
Parçalı az bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,7549 %0
37,3001 %-0.61
101.854,42 %2.576
3.176,44 0,81
Ara
Muhalif. EKONOMİ Ekonomist Demirtaş A'dan Z'ye kripto parayı anlattı: Yüzde 90'ı batacak

Ekonomist Demirtaş A'dan Z'ye kripto parayı anlattı: Yüzde 90'ı batacak

Sabancı Üniversitesi Finans Kürsü Başkanı Prof. Dr. Özgür Demirtaş, bütün dünyanın gündeminde akıbeti, riskleri, imkânları tartışılan, Türkiye'de de alım-satım işlemlerinde kullanılmaması yönünde düzenleme konu olan kripto paraların geçmişi, bugünü ve geleceği üzerine kapsamlı bir değerlendirme yaptı. Demirtaş, dünyada 9 binin üzerinde kripto para bulunduğunu, bunların yüzde 90'ına yakınının batacağını, ancak gelinen noktanın, 'internet gibi bir devrim' olduğunu vurguladı.

Okunma Süresi: 28 dk

Fatih Altaylı ile Teke Tek programına katılan Sabancı Üniversitesi Finans Kürsü Başkanı Prof. Özgür Demirtaş, "Kripto para nedir, neden ve nasıl çıktı, nereye gidiyor, şehir efsaneleri neler, vergide ölçü ne olmalı, devletler ne yapmalı?" konularına ışık tuttu. Demirtaş, "Kripto paralar -söz meclisten dışarı- devletlerin hırsızlığa girişmesi nedeniyle bu kadar büyüdü; dünyada 9 binin üzerinde token ve coin var, bu bir devrim. Ancak 9 bin tane coin-token içinde yüzde 90'a yakını da batacaktır…" ifadelerini kullandı.

Blok zincirleriyle (blockchain) dünyaya yayılan kripto paralarla merkeziyetsiz borsalar ve merkeziyetsiz finans yapılanmaları oluştuğuna işaret eden Demirtaş, devletlerin kripto varlıklardan vergi almasının doğal olduğunu, ancak 'fahiş vergi oranlarının paranın kaçmasına neden olacağını' anlattı. Türkiye'nin kripto paralar konusundaki fırsatı değerlendirmesi gerektiğinin altını çizen Prof. Demirtaş, söz konusu değerlendirmeleri; Nisan ayında Fatih Altaylı'nın Habertürk'te sunduğu Teke Tek programına bağlanarak yaptı. Kripto paralar konusunda yoğun ilgi gören Demirtaş'ın konuşmasının deşifresini, T24 oluşturdu.  

BU BİR DEVRİM

Fatih Altaylı: Hocam hoşgeldiniz, sonunda sizi Teke Tek'e getirebildik. Ekonomi konusunda gelmediniz ama; kripto paralar konusuna geldiniz. Buyrun sizi dinliyoruz. ''Bir şeyler söyleyeceğim'' dediniz. Ben size karışmıyorum…

Özgür Demirtaş: Sizin çok net sorularınız var. 'Bitcoin'in arkasında ne var, arkasında bir şey olmayan para birimine güvenilir mi, çok fazla elektrik harcamıyor mu bu, bunu en fazla kullanan ülkeler hangileri, neden o ülkeler bunu kullanıyor, ne gibi regülasyonlar getirilirse iyi olur, birçok proje var, her birini birbirinden ayıran özellikler nelerdir' gibi sorularınız var; ki bunlar çok fundamental, yani çok temel sorular, çok da önemli sorular, 100 kişiden 99'u için kesinlikle yanıtlanması gereken sorular.

Biz tamamıyla araştırma nedenli girdik bu işe ve ne zaman girdik, 2016-2017 yıllarında. Çünkü bu mining teknolojisini merak ediyorduk birincisi, bir de finansla birebir alakalı olduğu için buradan bir akademik yayın çıkarabilir miyiz, diye bakıyorduk. Ama; sonra benim için hikâye çok farklı bir şekilde evrildi.

Bakınız, şu anda dünyada 9 binin üzerinde token ve coin var. Öncelikle size şunu söyleyeyim, bu bir devrim. İnternet nasıl bir devrimse, bu da aynen onun gibi bir devrim, ancak 9 bin tane coin içinde, tokeni içerisinde yüzde 90'a yakını da batacaktır. Bunu da net bir şekilde söyleyeyim.

Bunların batacak olmasının nedenleri başka, geri kalan bazılarının son derece promising, yani gelecek vaat edici olmasının nedenleri başka, toplamda bu teknolojinin bir devrim olmasının nedeni başka.

Tane tane söyleyeyim şimdi; birincisi, biliyorsunuz devletlerin, üç tane görevi vardır, yani dünyada ülke sayısı kadar devlet var. Bu devletlerden bizim istediğimiz şudur; 1- Sosyal devlet ol, yani fakir bırakma ülkende, vergi topla, topladığın vergilerle eğitim, sağlık yap. 2- Beni güvende hissettir. Ben vergi veriyorum, iç düşmanlara, dış düşmanlara karşı beni güvende hissettir polis ve askerle. 3- Onaylama işlemlerini gerçekleştir. Ben araba alıp satarsam, ev alıp satarsam tapu kadastrodan, evlenirsem / boşanırsam, davam olursa belge onayla devlet olarak.

Üç tane isteğimiz var bizim devletten. Şimdi bakın çok net soru-cevaplar. Bizim kendi devletimizde bahsetmeyelim söz meclisten dışarı olsun. Dünyadaki bilmem kaç devlet için ey sekiz milyar insan, bu üç görevden devletler hangisini ne kadar iyi yapıyor?

Bir; sekiz milyar insana soralım, kardeşim dünyada fakirlik bitti mi, bitmedi. Demek ki devletler bu görevi yapamıyor.

İki; kardeşim kendinizi güvende hissediyor musunuz? Vallahi sekiz milyar insandan, 7,7 milyarı kendini güvende falan hissetmiyordur. Amerikalılar da dahil. E bu da gitti. Geriye kaldı tek bir görev. Kardeşim onaylama yap. Yani ben Özgür olarak, Fatih Bey'ye araba satacaksam, notere gidiyoruz. Noter aracılığı ile onaylama yap. Fatih Bey bana ev satacaksa Tapu Kadastro'ya gidiyoruz. Onaylama yap. Efendim Ayşe, Mehmet ile evlenecekse evlendirme dairesine gidiyoruz. Onaylama yap. Yani bari bunları yap, diyoruz biz devlete. Ancak orada da mutlu mu insanlar? Orada da değil. Bir sürü hata, bir sürü yanlışlık, bir sürü yolsuzluk; özellikle Ortadoğu ülkelerinde, Afrika ülkelerinde ve gelişmekte olan ülkelerde.

BLOCKHAİN NE YAPIYOR?

Üç tane görevi var, üçünde de batmış bu devletler. Şimdi blockchain diyor ki; o ilk ikisine bir şey yapamam. Güvenlik askerle alakalı. Efendim sosyal devlet bambaşka bir konuyla alakalı, ama diyor ben bu onaylama, yani authentication işlemini halledebilirim, diyor. Öyle bir hallederim ki diyor, insan hatası olmaz, yolsuzluk, dolandırıcılık olmaz, diyor. O yüzden blockchain bir devrim. Yaptığı şey de şu; şimdi ben diyelim ki Fatih Bey'e bir araba satacağım, notere gidiyorum. Fatih Bey'e diyor ki noter:

'Bu model arabayı bu yıldaki model arabayı, bu renkteki arabayı, bu şase numaralı arabayı Özgür Demirtaş'tan almayı kabul ediyor musun?'

'Ediyorum' derse Fatih Bey, biz paraları değişiyoruz. Bir de notere harç veriyoruz. Ev satacaksak tapuya gidiyoruz, Tapu Kadastro vergisini veriyoruz. Niye verdik biz notere harç? Veya Tapu Kadastro'ya?

Veya Özgür, Fatih Bey'e 70 lira para gönderecek bankadan, bankaya gidiyor. Özgür, Özgür mü diye bakıyor banka. Özgür, Özgür. İşte kimlik numarası vs. Veya online giriyorsunuz şifre doğru mu? Özgür'ün hesabında Fatih Bey'e gönderecek 70 lira var mı, yok mu diye bakıyor banka. Sonra Fatih Bey, Fatih Bey mi diye bakıyor. Sonra Fatih Bey'in IBAN numarası gerçekten Fatih Bey'e mi ait diye bakıyor. Her şey okeyse Özgür'ün hesabından 70 lirayı alıyor, Fatih Bey'in hesabına koyuyor. Ama bu işlem için Özgür Bey 2 lira veriyor, Fatih Bey de 2 lira veriyor.

Niye biz bu bankaya bu parayı verdik? Niye Tapu Kadastro'ya vergiyi verdik? Niye notere o harcı verdik? Nedeni basit; çünkü bunlar karşılığında bu merkezî otoriteler, bizim işimizi halletti. Şimdi blockchain diyor ki; bir; insanların birbiri arasındaki bu ilişki çok yavaş. İki; kayıtlar tek bir yerde tutuluyor; çok tehlikeli. Üç; insan denen yaratığın olduğu yerde dolandırıcılık, yolsuzluk ve yalancılık oluyor.

Üçünü de çözüyorum ben, diyor. Nasıl çözüyorum diyor? Burada diyor, bizim niye Tapu Kadastro'ya veya notere ihtiyacımız var? Özgür Bey tapuyu alıp Fatih Bey'e versin, Fatih Bey de bu kabul etsin gitsin. Olmaz, niye, çünkü Fatih bey şunu bilmiyor; ya bu gerçekten 3+1 mi? Balkon doğru yerde mi? İskânı var mı? Metrekare gerçekten doğru mu? Oturma izni var mı? Onu Tapu Kadastro'da hallediyoruz, o yüzden oraya gidiyoruz.

Ancak bütün bu size söylediğim sistemler, aslında algoritmaya, yani yazılıma dökülebiliyor. Blockchain de diyor ki, şöyle bir işlem yapacağım: 500 milyon tane bilgisayar, buna siz de, ben de dahiliz Fatih Bey, özel bilgisayarlar kurabilirsiniz, diyor. Bunlar böyle, tanesi 20-30 bin liraya falan yapılabilecek aletler. Grafik kartı dediğimiz kartlar var. Bilgisayarlarınızı kurun,  diyor. Bu bilgisayarlarla elektrik harcıyorsunuz, bir de o bilgisayarı almak için para harcıyorsunuz.

Bu 500 milyon tane bilgisayar internete bağlanıyor. Diyelim ki, Etherium blockchain'inden bahsedelim, bir sürü blockchain var. Bu blockchain'in üzerinde bir tapu kadastro işlemi gidecek değil mi? Örneğin Özgür'ün ve Fatih Bey'in tapu kadastro işlemi. Biz buna veya noter işlemlerine vergi veriyorduk? Ama burada bu olmuyor. 500 milyon bilgisayar aynı anda noter ne yapıyorsa , banka ne yapıyorsa, Tapu Kadastro ne yapıyorsa onu yapıyor, 500 milyon PC onaylamaya çalışıyor. Nasıl ki banka Özgür, Fatih Bey'ye 70 lira gönderirken gönderebilir mi, gönderemez mi diye bakarken Özgür'ün kimliği, IBAN numarası, Fatih Bey'in kimliği, IBAN numarası ve Özgür'ün hesabında 70 lira gönderecek para var mı diye bakıyordu; burada da algoritmalar aracılığıyla bunlara bakıyorlar.

SİSTEM NASIL ÇALIŞIYOR?

Peki 1 dakika. Şimdi Özgür 2 lira, Fatih Bey 2 lira vermişti, Fatih Bey 70 lira alsın diye. Ama işlemi blockchain üzerinden yaptığımız zaman 2 lira değil de 0.0001 lira vererek yapıyoruz. Şimdi o Özgür mutlu; Fatih Bey'e çok ucuza parayı gönderdi. Fatih Bey mutlu; parayı çok daha hızlı ve çok ucuza aldı. Özgür Bey ve Fatih Bey mutlu da, bu 500 milyon insan, Özgür Bey'in ve Fatih Bey'in kara kaşına kara gözüne mi bu elektrik paralarını harcadı, bu makineleri kurdu?

Hayır. Bunun karşılığında o makineler de bizim bu kripto para birimi dediğimiz parayı kazanıyor. Biz buna kazıma diyoruz. Ancak bu sistem yani proof of world dediğimiz, yani bir işlem yaptığınızı kanıtlayarak bunu doğruladığnız sistem, eski bir sistem. Artık bu hızı bir şekilde değişiyor. Bu makineler çok büyük elektrik harcıyorlardı, doğru ancak orada şuna bakmak lazım; sevgili Erkin Şahinöz çok doğru söyledi; evet bir bitcoin, bir etherium çok fazla elektrik harcıyor çünkü proof of world var, dedi. Bilgisayarlar çalışıyorlar Özgür ile Fatih'in araba satış işlemi, Tapu Kadastro işlemi, noter işlemini halletmeye ama; bir sürü elektrik harcanıyor. Ancak bunun karşılığında ileride sistemden artıya kalacak; mesela bankalar, noterler, Tapu Kadastro, evlendirme dairelerinin fazladan harcadığı elektrik de yok olacak ama. Haydi diyelim ki o elektrik bu kadar değil ama; işin güzel tarafı biz artık bunu eski nesil teknoloji olarak addediyoruz, 'proof of state' dediğimiz bir şey geliyor. 500 milyon bilgisayar aynı anda sisteme bağlanacağı yerde; insanlar ceplerindeki kripto paralarla Özgür'ün Fatih Bey'e para gönderdiği sıradaki kontrol edilmesi gereken şeyleri kontrol ediyorlar. Proof of state dışında yepyeni teknolojiler de çıkıyor. Uzun lafın kısası, devletin üç görevinden birini devralmaya adaydır blockchain. O yüzden de bir devrimdir.

ŞEHİR EFSANELERİ

Gelelim kripto paraya. Dedik ki, 9 bin tane şu anda para birimi var. Bunların birçoğunun bir problemi çözdüğünü biz biliyoruz. Bu arada bitcoinle ilgili birkaç tane şehir efsanesi var bir kere. Hemen onları düzelteyim. 'Kara para aklamak için kullanılıyor…' Birinci şehir efsanesi bu. Doğru, kesin kullanılıyordur bu arada. Ama; şimdi ben size şunu sorayım, bitcoin 2009'da çıktı. Yani şunu mu diyoruz biz, 2009'dan önce kara para kullanılmıyor muydu? Kara para aklaması ondan önce de kayıt paralarla yapılıyordu. (Bitcoin) çok küçük bir porsiyonu, yani bir başka deyişle, bitcoinden önce kâğıt paralarla yapılıyordu dolandırıcılık. Kâğıt para olmadan önce altınla yapılıyordu. Altınla yapılmadan önce taşla, kayayla yapılıyordu. Şimdi demek ki bu şehir efsanesini yok ettik.

Şimdi ikinci şehir efsanesine gelelim:

"Bitcoin ve türevleri izlenemiyor…"

Bu tamamıyla yanlış. Bal gibi de izlenebiliyor. Şöyle söyleyeyim; cüzdanlar var. Cüzdanın kime ait olduğu belli değil, ancak; sizin o cüzdana kripto para koyabilmeniz için kripto parayı bir yerden almış olmanız lazım. İyi de, kripto parayı almış olmanız için de kâğıt parayı bir borsaya koymanız lazım. Şimdi o cüzdanların kime ait olduğu belli değil, IBAN'ların kime ait olduğu belli bankalarda. O cüzdanların kime ait olduğu belli değil ama bu demek değil ki, kime ait olduğunu bulamayız. Bal gibi de bulabiliriz. Buna dair şirketler var ABD'de. 5 dakikada bütün hareketlerinizi sererler önünüze. Yapılacak şey şu; siz bir borsaya kâğıt para gönderiyorsunuz. Gönderdiğiniz kâğıt para ile kripto para alıyorsunuz. Sonra o kriptoyu da kendi cüzdanınıza çekiyorsunuz. O cüzdanın size ait olup olmadığını bilmiyorlar, ancak o kriptonun hangi yerden geldiğini biliyorlar, oradan da kimin onu aldığını biliyorlar. Birçok exchange'te de KYC -know your costumer-, yani müşteri bilgileri kayıtlı. O yüzden burada da bir şey yok. Ancak bunun istisnaları var mı, var. Bazı para birimleri var; monero gibi, bazı çözümler var, kirli çözümler. Tornado cash gibi. Buralarda para aklama hizmeti yapılabilir ama; bunlar çok ufak ve adli makamlar bunları çok kolay yakalayabilirler.

O yüzden "Efendim bitcoin kara para aklıyor" şehir efsanesidir.

İkincisi "Bu takip edilemez…" de şehir efsanesidir.

Gelelim üçüncüye, "Ya bununla alışveriş yapılmaz ki…" Bir dakika, bitcoinle zaten birçok insan alışveriş yapılması gerektiğini düşünmüyor. Bitcoin daha çok varlığınızı park etme yeridir. Çünkü çok volatil (oynak) bir şey. Volatil bir şey olduğu için şu anda bir şey yapamazsınız ama; bundan 10 yıl sonra ne olur onu bilemiyoruz elbette ki. Bu varlığı park etme yeridir ve bunun bu kadar büyümesinin ana sebeplerinden biri de dünya devletlerinin hırsızlığa girişmesidir. Diyeceksiniz ki "Ya Özgür Bey 1 dakika sen ne diyorsun, devletler, hırsızlık falan filan…" Sözüm meclisten dışarı, bütün dünya devletleri için bahsediyorum. "Ne demek istiyorsun" diyeceksiniz, anlatayım Fatih Bey. Şimdi sizin cebinizde 100 lira para var diyelim ki. 100 lirayla ne yapabilirsiniz veya 100 dolar? İşte Bursa'da güzel bir iskender kebap, yanına da bir tane işte üzüm şurubu içersiniz.

100 liraya bunu yapıyorsunuz, sonra bir şey oluyor, ekonomi sıkışıyor. Ekonomi sıkışınca da merkez bankaları bağımsız olsun diyoruz ya biz, o da şehir efsanesi, o da gitti artık. Politikacılar ne yapıyor? Ekonomide problem var, nasıl çözeceğiz bu işi? Politikacının ekonomideki problemi çözmesinin yolu şu; eğitim sistemini iyileştirecek. Ondan sonra hukuk devletini güçlendirecek. Efendim yargıyı bağımsız yapacak, kurumları bağımsız yapacak. Politikacı da diyor ki, "Ya kim uğraşır bununla kardeşim?" Diyor ki; "Telefonu aç, at sen oradan 3 milyar dolar para, 3 milyar dolar para bas."  

Sonra ne olacak? Sonra "Bunu sisteme kredi olarak ver, şöyle bir ekonomi canlanıversin" diyor. Bakın ne oluyor biliyor musunuz? Fatih Bey'in cebindeki 100 lira yerine, Fatih Bey birden bire bir bakıyor ki 200 lira var. Şimdi ilk tepkisi ne Fatih Bey'in?

Seviniyor. Özgür ne yapıyor? Seviniyor. 100 lira vardı, 200 lira var. "Şimdi ben bir iskender yerine iki porsiyon iskender yiyeceğim, iki tane de şerbet içeceğim" diyor. Üstüne de tatlı belki. Bakın ilk hafta olay böyle gidiyor, ama sadece Fatih ve Özgür Bey'in cebinde 200 lira olmadı ki; bir sürü insanın cebine para girdi. Ne oluyor? Yiyemeyenler de iskender yemek istiyor. İyi de hayvan sayısı sınırlı. O kadar et yok, o kadar et olsa da o kadar iskenderin üstüne dökecek tereyağı yok, ne oluyor? Fiyatlar artmaya başlıyor sonra, birden bire siz 200 liranızla ancak 100 liranızla yiyebileceğiniz kadar iskender yemeye başlıyorsunuz. Yani bir şey değişmiyor sizin için belli bir süre sonra. Sonra daha kötüsü oluyor, ne oluyor biliyor musunuz? İskenderin fiyatının 100 liradan 200 liraya çıktığını görenler, Iskender yemeyecekleri varsa da iskender yemeye başlıyorlarlar. Niye? Çünkü şimdi yemezlerse hiç yiyemecekler. Talep öne çekiliyor, enflasyon artıyor. Yani bir başka deyişle, devletlerin para basması, aslında Fatih Bey'in ve Özgür'ün cebinden para çalma olarak ortaya çıkıyor. Alım gücünü çalıyor yani devlet.

Ve bakın, bu hırsızların en büyüğü de Amerika Birleşik Devletleri'nin devleti. Şu anda adamların bastığı para 7,7-7.8 trilyon dolar. Bunu basmaya da devam ediyorlar. Bu bitcoinin, daha doğrusu satoshi, kim veya kimlerse bunlar, bir kişi olmayabilir, bunların yazdığı 'White paper'da da açıkça belirtiliyor ki, sonraki tartışmalarda da açıkça belirtiliyor ki, 2008 krizinde bu basılan paralar, halka da gitmiyor bu arada, büyük şirketlere, büyük yapılara gidiyor. Buralara giden paralara beraber, halk kendini yalnız hissediyor.

'KRİPTO PARALARIN SAHİBİ KİMSE DEĞİLDİR'

Dolayıysa bitirecek olursak, bu bitcoin ve türevlerinin çıkmasının nedeni, arzın sabit olmasıdır, arzını kimsenin değiştiremez, Ahmet'in, Mehmet'in, o devletin başkanının, şu devletinin başkanının yataktan sağdan mı kalktı, soldan mı kalktı, ne düşünüyor, morali nasıl, onunla bağlantılı falan değildir. Sahibi de kimse değildir. Zaten gücünü de buradan alıyor. Biz tabii alışmışız arkasında hep bir güç olsun, arkasında bir güç olmadan olmaz. İşte arkasında ABD'den daha büyük güç olan para birimi var mı, yok. Nükleer bomba adamlarda, teknoloji adamlarda, ama bakın ona rağmen bu kadar para basmaya hiç kimse dayanmaz. Bunu söyleyebilirim.

Fatih Altaylı: Şimdi dediniz ya "Devletin üç temel kuralı vardır, bu görevlerden bir tanesine talip" diye. O talip olduğu kesim de sosyal devlet olma ve güvenlik dışında, onay mekanizması. Peki ama bitcoin veya benzeri kripto paralar, sizin söylediğiniz noktada henüz değiller. Devletler ekonominin kontrolünü, daha doğrusu vatandaşların cebinden enflasyon yoluyla, para çalabilme gücünü ellerinden kaçırmamak için bu hizmetlerin tamamını bitcoine devretme konusunda asla istekli olmayacaklardır. Yani, evet bununla ilgili finansal değiş-tokuşu belki bitcoinle yapacağız ama devlet burada tapu harcı almaktan, tapu işlemleri yapmaktan artık "Bu bitcoin sistemi içerisinde yürüsün, blockchain üzerinde yürüsün" asla demeyecektir. Keza ben, evlilik aktimi blockchainle yapacağım, dünyadaki 10 bin kompitür benim karımla evlendiğimi bilecekler ve boşanmam da yine 10 bin kompitürle bağımsız olacağı için biraz zor olabilir ama buraları yapmayacaklar. Yapılmadığı zaman işin bir ayağı eksik kalıyor ve devletler de ellerindeki bu paradan kaynaklanan para basma ve paranın değeriyle oynayabilme yetkisini ellerinden kaçırmak istemedikleri için bu bitcoinlere karşı asla ve asla yapıcı ya da bunlarla ortaklaşa yeni bir sistem arayışına girmeyeceklerdir, diyorum ben. Burada devleti devre dışı bırakacak sistem nasıl olacak? Yani bu bir devletsiz ütopik bir dünya hayali mi?

'DEVLETLER NE KADAR BEKLERSE ALT ETMELERİ O KADAR ZORLAŞIR'

Özgür Demirtaş: Süper bir soru. Şimdi açık ve net söyleyeyim size. Bunu sektörün en önde gelenlerine sorsanız hep kaçamak yanıtlar alacaksınız, çünkü neden biliyor musunuz? Kimse bunun asıl yanıtını bilmiyor, ancak fikir yürütebiliriz. Bakalım, ben birkaç fikir yürüteyim. Şu anda devletler var devletleri yöneten hükümetler var dünyada. İnsanlar da oy veriyor, bu hükümetleri seçiyor. Hepiniz katılacaksınız ki dünyadaki sekiz milyar insana "Kardeşim, hayatınızdan memnun musunuz?'" deseniz yüzde 90'ı memnun falan değil. Geçmişe göre daha memnun, krallık dönemlerine göre ama; yine de tam memnun değil. Size şöyle söyleyeyim Fatih Bey, yani bu dünyadaki insanlar kralları, monarşileri, diktatörleri devirmiş insanlar. O yüzden ben bir tık daha ümitliyim. Bakınız, eğer bugün bundan üç yıl önce devletler, hareket etmeli diye düşünürdüm ben olaya. Etmediler. Beklediler. Ne kadar beklerseniz, bu işi alt etme olayınız o kadar zorlaşır. Şu anda Fatih Bey, bunların toplam büyüklüğü 2 trilyonun üzerini geçti. Bakın 2 trilyon dolar. Yani bunu siz biraz daha beklerseniz, 5 trilyon dolar olacak.

Şimdi siz 5 trilyon dolarlık yapıyı sallamaya çalıştığınız zaman ayrı bir kriz çıkarırsınız. Yani o yüzden sorunuza şöyle yanıt verebilirim; haklısınız, devletler kesinlikle bunun olmasını istemeyeceklerdir, ancak bunu iki yıl önce de, üç yıl önce de, dört yıl önce de istememeleri gerekiyordu, hareket etmediler. Bu bir, iki yılda hareket ettiklerini varsayacak olursanız, büyük bir backlash; yani büyük bir tepki ile karşılacaktır dünya devletleri ve bu olay yeraltı mekanizmasına bile gidebilir. Öyle olacağını zannetmiyorum.

Üçüncüsü, yani bitcoini kapatmak gibi bir şey yok. Yani devlet, Amerikan Devleti, Rus Devleti ile anlaşsa, bitcoini kapatamaz. Fiyatında çok büyük bir çöküntüye sebep olabilir, ancak "Ben kardeşim bunun kapanmasını istiyorum, bu algoritmanın durmasını istiyorum" diyemez. Bunu diyebilmesi için internet altyapısını tamamıyla kaldırması lazım veya dünyadaki bütün enerji kaynaklarının kuruması lazım.

Onu yapamaz, kanun dışı ilan edebilir mi? İşte bakın alım-satımda kullanılması yasaklandı değil mi? Ancak bu da çok acı bir şey. Neden biliyor musunuz? O zaman bu işten zengin olan insanlar, bu işin serbest olduğu yerlere göç etmeye başlarlar. Yani bu işin zenginlerine akıllı bir ülke çıkar der ki, "Kardeşim, cüzdanında bin tane bitcoinden fazla olanlara vatandaşlık veriyorum, gelin harcayın paranızı." Bedava zengin çekmek. Devletler, foreign direct investment deriz buna, doğrudan / direkt yatırım çekmek için bin tane takla atıyor kendi ülkelerine.

Yani o yüzden dediğinizde doğruluk payı var. Devletlerin bu konuda isteksizliği ama şunu da unutmayalım, devletler kadınlara oy hakkı vermede de isteksizdi. Bu devletler zencilerin otobüsün önünde oturması konusunda da isteksizdi. Yani bu devletler, efendim, kadınların oy hakkı diyoruz, Avrupa isteksizdi. Devletler, farklı ırklara -örneğin Almanya 2. Dünya Savaşı- hak verme konusunda da isteksizdi, ama halk o devletleri aldı, böyle sıktı, vermedi zaten devletler o hakkı, onlardan alındı. Şimdi bu konu o kadar böyle manevi tarafı olan bir konu değil, katılıyorum ama, gün geçtikçe devletler için zorlaşıyor. İhtimaller var mı? Yok diyemem, ama gün geçtikçe zorlaştığını söyleyebilirim. Bir de, en fazla nerede kullanılıyor demiştik? Nijerya var, Vietnam var, Peru var, Türkiye var. Amerika gelmiyor bu ülkeler arasında. Ama bakın unutmayın bu sıralama da yanlış şey verebilir insanlara. Bu büyüklük sıralaması değil; cüzdan sıralaması. Yani 50 dolarlık hesap açmışlar bir sürü ülkede, o ülke de birinci sıraya oynayabilir burada, ama öteki taraftan kripto cüzdanları Türkiye'dekinin yüzde 1'idir de, Türkiye'de tutulan kriptonun 100 katını tutuyordur birileri ayrı mesele, onu da söylemek isterim.

'FAHİŞ VERGİ KOYARSANIZ PARA KAÇAR'

Şimdi gelelim, yani ben şeyi çok isterim, Türkiye'nin bu fırsatı kullanması gerektiğini düşünüyorum. Peki nasıl kullanacak bu fırsatı? Şimdi bir kanun maddesi yayınlandı. Biraz yanlış anlaşıldı. "Eyvah, yasaklandı mı"  falan dendi ama ben de hukukçulardan okuduğum kadarıyla, alanım olmadığı için bilmiyorum, ama tabii  anladım bir şeyleri, anladığım gibiymiş ama yine de ihtiyatlı davrandım, dedim ki alım-satımda kullanılmayacak ve bankalar dışında para gönderilmesini istemiyor devlet. Yani "Sen git bankana, banka hesabından Türk Liranı bitcoin alıp satabileceğin borsaya gönder" diyor, "Al-sat, ne yapıyorsan yap" diyor, "Tekrar TL'ye mi döneceksin, bankaya geri gönder" diyor. Tabii bunu bir ilkokul öğrencisine bile sorsak "Sence bunu niye yapmak istiyorlar" diye, "Ne kadar para girdi, ne kadar para çıktı, onu ölçmek için kontrol altında tutmak istiyor." Tabii bunu niye böyle tutmak istiyor? Büyük ihtimalle vergilendirme için.

Bir de ne diyor? "Alım-satımlarda kripto para kullanma" diyor. "Arabayı, patlıcanı, domatesi bununla satma" diyor. Şimdi bakınız ilk regülasyona bir şey demiyorum çünkü bence devletin vergi almasında hiçbir problem yok, hatta vergi olması şu anlamda güzel bir şey; tanıdığını gösterir, çerçevesini çizer, insanları daha korunaklı bir şekilde ortaya koyar. Burada hiçbir problem yok; fahiş olmadığı sürece vergiler. Fahiş vergi koyarsanız, para zaten toplayamazsınız, para kaçar, ama normal bir vergi.

İkinci kısma da çok katılamadım. Onun da nedenleri var bu arada devlet açısından. Neden bir Bitcoin ile veya Etherium ile alışveriş yapılmasın? Şundan ötürü, bunun muhasebesini nasıl yapacaksınız? Araba galerisi, Bitcoin'i sattı, şimdi Bitcoin'i muhasebede nereye koyacak? Gelir olarak koyacak ama Bitcoin olarak mı tutacak o parayı, yoksa Bitcoin'i satış olduğu sıradaki dolar cinsinden mi tutacak? Vergiyi nereden verecek, kurumlar vergisini? Bunlar zor olmakla beraber çözülebilecek konular.

Peki, vergi konusu kesinlikle yapılmalı, ama benim Türkiye için kaçabilecek fırsat olarak gördüğüm şey ne? Örnek vereyim size, inşallah olmaz böyle bir şey ama, Yunanistan, örnek, "Ben bütün adalara, sahil şeridine, Bitcoin'le ödeme yapan tüm turistlere -devlet üzerinden de bu geçeceği için- yüzde 10 indirim yapıyorum" dedi. Yani şimdi pandemi var ama inanın pandemiden sonra turizm patlaması yaşanır böyle bir ortamda. O yüzden benim regülatörlerden ve devlet yetkililerinden şöyle bir ricam var: Bir; vergi toplanması kesinlikle okey, sadece iyi düşünülmesi lazım. İki; alışverişlerde kullanılmaması, yani bu karar yapıldı ama bir daha düşünülmeli. Üç; en önemlisi böyle bir kanun maddesi çıkarmadan önce devlet bir ajansla anlaşırsa, o ajans o konunun maddesi Resmî Gazete'de yayımlandıktan bir dakika sonra YouTube'a veya internete bir açıklayıcı video koymalı. Bu nedir, ne değildir?

Bunu neden söylüyorum? O kadar fazla negatif haber çıkıyor ki, örneğin Marketwatch, finans çevrelerinde çok fazla izlenen bir kanal. Mesela Bitcoin düştü, Bitcoin'in düşmesinin Türkiye ile hiçbir alakası yok, tamamıyla teknik bir nedeni var, futures piyasalarında yapılan bir hareket. Yüksek kaldıraçlı pozisyonları önlemek için yapıldı bu olay. Hiç alakası yok ama yani Marketwatch boşuna yazdı biliyor musunuz? "Türkiye, bitcoini yasakladığı için." Hayda, halbuki öyle bir olay yok. Yani bakın durduk yere adımız kötü çıktı. Bu negatif şeyi de çözmek lazım.

'MERKEZİYETSİZ BORSALAR KURULDU'

Bir de son olarak, şunu söyleyeyim, vergilendirme konusunda ben anlıyorum bürokratlar burada ne kadar para girdi ne kadar çıktı, onu algılamaya çalışıyorlar. Tamamdır. Yani 100 lira para gönderdi adam, 140 lira çekti, kârı ne kadarmış 40 lira, 40 liradan ne alayım? Vergi oranı kadar vergi alayım diyecek herhalde devlet, ama şimdi burada şöyle bir problem var, devlet zannediyorsa ki sadece bu merkezî borsalar var yanılır, neden biliyor musunuz? Merkeziyetsiz borsalar kuruldu artık. Merkeziyetsiz borsanın ne olduğunu söyleyeyim size. Şu anda Türkiye'deki birçok insan parayı bankadan TL olarak borsaya gönderiyor. Borsada kendi hesabı var, şifresiyle giriyor, o Türk Lirası'yla kripto para birimini alıyor, başka borsalara gönderiyor, alıyor, satıyor sonra TL'ye dönecekken tekrar geri geliyor, çok güzel. Merkezî borsa da o kişinin adını, soyadını, kimlik numarasını tutuyor zaten, burada problem yok. Ancak ben şunu söyleyeyim, olay bunun çok ötesine geçti. Bu iki yıl önceki olay. Şunu söyleyeyim. UniSwap gibi, sushiSwap gibi birçok merkeziyetsiz borsa var. Nasıl olduğunu söyleyeyim, bir tane elektronik cüzdan var, siz internete gidip Bitcoin'i, Etherium'u anında tek bir tuşla değiştirebiliyorsunuz. Değişim yaptığınız web sitesinde çalışan yok, binası yok, faks numarası yok, telefonu yok. Dolayısıyla yine cüzdanların işlenmesi lazım.

Peki vergi olayını Amerika nasıl halletmiş diyeceksiniz? Beyan usulü ile. Şimdi Türkiye'de bu iş olmaz diyeceksiniz, kimse beyan etmez. Ama işte yavaş yavaş bizim de insanlarımıza güvenip beyan usulüne geçmemiz lazım. Yanlış beyanda bulunmada cezayı artırmak lazım. Yani bu sürekli olarak, beyan usulüne geçersek Türkler zaten beyan etmez, diyerek nereye kadar gidebiliriz? Beyan usulüne geçebilirsek çok daha kolay olacaktır.

Bir de son olarak size şunu söyleyeyim, burada inanılmaz projeler var, biz burada Bitcoin'i Etherium'u konuşuyoruz, onlar blockchain'in kendisi. Bakın öyle projeler var ki, iki projeden bahsedeyim size, inanamayacaksınız. Internet of things Fatih Bey nedir?  Nesnelerin interneti.

Bakın şimdi diyelim ki, şu anda nesnelerin internetini nasıl sağlayabilirsiniz? İşte AT&T gibi Amerika'da büyük telekomünikasyon firmaları var. Gideceksiniz, onlarla anlaşacaksınız, diyeceksiniz ki "Benim fabrikam var kardeşim, içeride de 40 tane alet var. Bu aletlerin birbiriyle haberleşmesini istiyorum." Veya diyecekseniz ki "Benim mutfakta kahve makinem var, tost makinesi, bir de buzdolabı var, bunlar birbiriyle haberleşsin istiyorum." Veya diyeceksiniz ki "Benim evcil hayvanım var köpek veya kedi, kaybolur diye korkuyorum, bir tek varlığım, tek arkadaşım da bu, tasmasına bir şey takacağım, onu internet of things'ten izleyeceksiniz." Veya            "Çocuğum var okula göndereceğim ama korkuyorum, çantasına bir şey koyacağım, onu takip edeceksiniz."

Ancak, bu işlemler çok pahalı. Şimdi yeni bir proje var, o proje ne yapıyor? Çok ilginç, ben de her gün 3-4 tane white paper okuyorum, çünkü teknoloji kısmına âşığım yani. Mesela Helium adı verilen bir proje var mesela, ne yapmış adamlar? Blockchain üzeriden küçük makinelerle, insanların modemlerini kullanarak normal telekomünikasyon firmalarının yüzde 1 fiyatına istediğiniz şeyi track (izleme) edebiliyorlar, istediğinizi. Düşünebiliyor musunuz? Bir sigorta şirketi var, diyelim ki koca bir holdingi sele karşı sigortaladı. Şimdi sigorta şirketi sele karşı niye sigortalar? Fabrikada eğer sel olursa, bütün alet, edevat kapılır gider, değil mi? Ama o makineleri ne yapması lazım? Coğrafî düzeyde track edebilmesi lazım. Bu proje bunu sağlıyor mesela.

Sonra bambaşka bir proje daha. Sonsuza kadar internette bir şeyi korumayı sağlayan bir proje. Mesela sizler için bu çok önemli. Özellikle çok ünlü bir gazeteci, çok ünlü bir TV programcısı, ne yapmak ister? Programları sonsuzda kalsın ister. Hiçbir yönetim kendisini sansürlemesin ister. 10 yıl, 20 yıl değil, 100 yıl, 300 yıl da değil; ReView, "Ben blockchain üzerinden öyle bir şey geliştirdim ki, sen bende bütün bilgini sonsuzluğa kadar tutabileceksin" diyor. Ben algoritmalarına da baktım, tutuyor algoritmalar. Yani öyle acayip şeyler var ki, daha yeni bir şey yazıyorum supply chain / tedarik zinciri; Norveç'ten bize somon geliyor, somon hangi derinlikten geldi, hangi sıcaklıktan geldi, kaç kez buzdolabı değiştirdi… Biliyorsunuz tedarik zincirlerinde büyük problem var, adamlar mesela bu sefer o Blockchain'de onu çözüyor. Bu iş inanılmaz bir yere gidiyor ve dünyanın en zeki insanları da oraya doğru çekilmeye başlandı. Devletler eğer bunu yasaklayacaksa vallahi hemen yapsınlar, çünkü ne kadar beklerlerse, karşıdaki yapı o kadar büyüdüğü için antibiyotiği tutmaz bu işin ve ben de isterim ki devletler yasaklayamasın, çünkü çok önemli bir teknoloji.

Fatih Altaylı: Hocam son bir şey daha sorayım; hâlâ ve hâlâ sizin de söylediğiniz gibi, bunun karşılığı, hard currency dediğimiz hakiki para. Değeri hâlâ 50 bin dolar, 52 bin dolar ve dediniz ki işte takibi kolay, çünkü bankada bunun karşılığı bir para yatıyor. Ama esas buradaki maksat, bütün bu para işinden kurtulmak değil mi? Buraya doğru gidişat ne zaman olacak? Ne zaman biz bunun değerini dolarla veya başka bir bildik bir para birimiyle ölçmeyeceğiz?

Özgür Demirtaş: Bu çok güzel bir soru Fatih Bey. Bakın şimdi benim masamda bu vardı, bununla anlatayım; mürekkep. Bir tane mürekkep var diyelim burada. Şimdi bu mürekkebin değeri ne kadar bilmiyoruz, şimdi girsek mürekkep e-ticaret sitesine 40 lira mı diyecek? Niye 40 lira bu? Çünkü bunu bu firma bunu bu kadara satıyor. Maliyete kârı koymuş, o kadara satıyor.

Peki bu mürekkep, kaç elma? Şimdi bir dakika. Elma cinsinden de olabilir bu olay. Şimdi o zaman da şuna bakacağız biz bu mürekkep 40 lira, 40 lirayla kaç elma alabiliyorum ben? Diyelim ki 20 elma, o zaman bu mürekkep 20 elma demekmiş. Bakın demek ki ben dünyada her şeyin her şeye göre değerini ölçebilirim. Zaten herhangi bir değer rölatiftir, bağıldır. Mesela ben sizinle bir kere tanışıyorum. Siz çok uzunsunuz mesela. Bilmiyorum 1,90 varsınız herhalde değil mi? Sizin boyunuz 1,90 da nereye göre? Ayağınıza göre yani. Taban altınıza göre 1,90. e sŞimdi Habertürk kanalının kaçıncı katındasınız bilmiyorum. Deniz seviyesine göre siz daha uzunsunuz. Bakın her şey bağıldır, birbirine göre ölçülür.

Dediğiniz doğru. Şu anda Bitcoin'in ve birçok kripto para biriminin değeri, dolar bazında ölçülüyor. Ancak herkes için böyle değil bu işin içinde olan insanlar için 1 Bitcoin eşittir, 1 Bitcoin. Hatta batkn birçok para fonu kurulmaya başlandı. Para fonları neye göre kendi performanslarını belirler oldular biliyor musunuz? Kaç Bitcoin'le başladık biz alım satım yapmaya? Şu anda kaç Bitcoin'deyiz? Dolarla ölçmüyorlar artık. Bu tabii ki bir geçiş süresi. Bugünden yarına olacak bir şey değil ama emin olun üç yıl, dört yıl öncesine göre '1 Bitcoin eşittir 1 Bitcoin' anlayışına alışan sayısı daha arttı. Onu söyleyebilirim size.

Bu arada şunu da söyleyebilirim. Bitcoin'in teknolojisi, çok eski bir teknoloji. İlk çıktığı için daha fazla önde. Bitcoin parayı park etme yeri olarak görüldü. Bambaşka projeler var, az önce anlattığım projeler, bir problemi çözdüğü için orada. Bu arada 9 bin tane para biriminden de dediğim gibi bunların çoğu batacaktır. Ben bundan iki yıl önce de, üç yıl önce de, dört yıl önce de aynı şeyleri söylüyordum. Şu anda da aynı fikirdeyim ama, bir kısmı da tutunamayacaktır diye diye düşünüyorum.

'BİTCOİN DÜNYA TİCARETİNE YETER Mİ?'

Fatih Altaylı: Peki hocam çok basit bir şey söyleyeceğim. ABD dedi ki, "Ben artık doları kaldırıyorum Bitcoin kullanacağım." Bugün Amerikan ekonomisini boyutuna baktığınız zaman, Amerika'nın yıllık GDP'si (gayri safi yurtiçi hasıla) 20 trilyon dolar. Elimizde de 21 milyon tane sabit Bitcoin var değil mi? O zaman Amerika böyle bir karar alırsa yarın, 1 Bitcoin'in değeri şöyle bir hesaplayayım, 952 bin dolara mı denk gelecek?

Özgür Demirtaş: Şu anda ben size hemen söyleyeyim. Hatta canlı fiyatını söyleyeyim bakın. Şu anda biz bu konuşmayı yaparken, 1 trilyon 53 milyar dolar değeri.

Şimdi şöyle, ben anladım sizin sorunuzu. Siz şunu soruyordunuz, "Ya bu Bitcoin dünya ticaretine yetmez" diyeceksiniz. Ama bu sefer kesirlere böleceksiniz. Şimdi 1 pasta, pastanın boyutu önemli değil mi, yeter mi yetmez mi konusunda. Ama dilimler yetmez diye bir şey yok. İstediğiniz kadar dilimlere bölebilirsiniz bunu.

Şimdi mesela Satoshi denen bir olay var, milyonda 1'i. Satoshi ile o zaman sizin söylediğiniz gibi olur, değeri çok artar. O zaman siz tabii ki bir domatesi Bitcoin'le alamazsınız ama satoshi ile alabilirsiniz.

Bu arada ben, yakın vadede domates biber patlıcanın kriptoyla alınacağını düşünmüyorum. Onlar, reklam değeri olan hareketler. Elon Musk'ın yaptığı da reklam değeri olan bir hareket. Ancak unutmayın Bitcoin bunun için bayağı bir yavaş. Ancak bambaşka para birimleri var, über hızlı yani. Siz herhangi bir kredi kartınızı bir yere dokundurup işlem yapıncaya kadar zaten parayı gönderebileceksiniz öbür taraftan ve diyelim ki 100 milyon adet var o para biriminden. Dolayısıyla sorunuzun yanıtı şu; 28 trilyon dolarlık bir ABD ekonomisi ama burada 1 trilyon dolar toplam değere ulaşmış bir para birimi, toplam 21 milyon adet var ama tekrar söyleyeyim, Satoshi'lere bölerseniz, çok daha fazla. Hatta eğer problem olursa araya bir layer/katman kurulur büyük ihtimalle, 1 satoshi de gerektiği zaman 10'a bölünür, 100'e bölünür.

'NAKİT KRALDI, ŞİMDİ BİTCOİN İS THE KİNG DEMEYE BAŞLADILAR

Fatih Altaylı: Hocam, Bitcoini iyi anlatsınız ama ben hala şüpheciyim. Ben eşinizden yanayım. Fena ikna etmediniz yine yani, çok sorularıma biraz daha iyi yanıt aldım ama yine de çok ikna olmuş değilim.

Özgür Demirtaş: Bakın sizi güldüreyim Fatih Bey. Sizinle nasıl aynı kafada olduğunuzu şimdi Neslihan söylüyor, diyor ki "Ev almadın, ev almadın, ev almadın." Ya diyorum ev almayacağım 30 yılda (amorti edecek), ben finans dersi veriyorum. Utanıyorum yani bana sorsalar. En sonunda ben ona dedim ki "Gel, biraz şu yatırımlardan yapalım" dedim. Bana her sabah soruyor "Garanti mi, kesin olur mu?" "Neslihancığım bak, kesin olsa getirisi bu kadar olmaz, beklenen getirisi bu kadar olsa kesin olmazdı zaten." Yani kesin diyorsan babaanne gibi gideceksin, yüzde 1 faizden koyacaksın bu kadar dolarını. Evet o kafa yapısından çıkmak lazım.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *