Kuru ağaçlar çevreye nasıl hayat verir?
Sincaplar yavrularını kurumuş ağaçların kovuklarında büyütürler. Bu kuru meşe ağacı 3 yıl boyunca bu sincap ailesine yuva olmuş.
Alaca Baykuşlar da yavrularını kuru ağaç kovuklarında yetiştirmeyi sevenlerden.
Sulak alanların kıyısında görmeye alışık olduğumuz Karabataklar da kuru ağaçları yuvaya dönüştürmeyi sevenlerden.
Baştankara gibi pek çok türün açık büfe hizmeti aldığı yerdir kuru ağaçlar. Kuru
ağaçların çatlaklarından ve küçük deliklerinden bulduklarıyla beslenirler.
Sıvacı kuşları da kuru ağaçları tercih edenlerden. Kış aylarında zor durumlarda kaldıklarında kullanmak için topladıkları tohumları bu ağaçların çatlaklarına gizlerler.
Kuru ağaçlar içi çürüdükçe daha çok kurt yapar. Ağaçkakanlar kendileri için vazgeçilmez olan bu besini almak için, kuru ağaçları sık sık rahatsız edenlerden.
Ağaçkakanların açtığı bu delikler diğer kuş türlerine de yardımcı oluyor elbette. Bazı türler bu delikleri yiyecek saklamak için kullanıyor.
Yeşil ağaçkakanlar orman derinliklerini sevmelerine rağmen bu açıkta kalan kuru ağaç ilgisini çekmiş. Otoyol üstü bir dinlenme tesisi olarak kullanmış dersek abartmış sayılmayız.
Ve karıncalar olmazsa olmaz. Kuru ağaçları dev karınca şehirlerine çevirmekten kendilerini alamamışlar.
Örümcekler de kuru ağaçları kendilerine mesken edinenlerden. Ağını dışarı yaparken, kendisini ağacın çatlaklarında gizliyor.
Tırmaşıkkuşları da gün boyu özellikle kuru ağaçların üzerinde bir yukarı bir aşağı gezinerek çatlaklarındaki küçük haşereleri yakalar
Göç sırasında mola veren bir boyunçeviren. Beslenmeyi ihmal etmiyor elbette.
Avını daha rahat görebilmek için kuru ağacın tepesinde bekleyen bir Delice Doğan. Kuru ağaçların dalları seyrek olduğundan güzel bir gözlem noktası.
Balık Kartalı gibi bazı yırtıcı türler ise yakaladıkları avlarını bu kuru dalların üstünde
yemeyi tercih ederler. Daha seyrek olduğu için yemek sırasında rahat hareket etmelerinin yanında etraftaki tehlikeleri de önceden görüp tedbir alabilmelerine imkân sağlıyor.
Yere düşen ağaç dalları ve kalın gövdeler, böcekler için nemli ve serin bir alan yaratıyor. Yazın sıcağa karşı savunmasız kalan bu canlıları için burası önemli bir yaşam alanı.
Kurbağalar da sıcaktan ve av olmaktan kurtulmak için bu devrilmiş ağaçların içinde saklanırlar.
Bazı ağaçlar suya devrilir. Akıntıyla denizlere kadar ulaşabilen bu ağaçlar, deniz kuşları için bir tünek görevi görür.
Bu kuyrukkakan ise göç sırasında dalgaların kıyıda topladığı ağaç dallarının üzerinde mola veriyor. Gece dalların arasında geceyi geçirip yolculuğuna devam ediyor.
Dere Düdükçünü dereye düşen kütüğün üzerinde, avlayacağı larvaları takip ediyor.
Bazı ağaçlar akıntıyla sürüklendikten sonra yeniden köklenip filizlenebiliyor. Ulubat Gölünün ortasında bunu başarmış ve sonradan yeniden kurumuş bir ağacı kuşlar mesken tutmuş.
Ağaç devrildiğinde çürümesi daha da hızlanır. Ağaçkakanlar un ufak eder ve mineral olarak doğaya karışmasında önemli bir rol oynar.
Tam hikaye bitti derken bir meşe palamudu son kalıntının üzerine düşüyor, mineraller onları besliyor ve doğa kendi kendini yeniden doğuruyor, yeni bir döngü başlıyor ve doğanın hikayesi yeniden yazılıyor.