Bugünkü Türk polis teşkilatının tarihi Osmanlı’nın Söğüt ve Domaniç’te devletleştiği 1299 yılına kadar gidiyor. Osman Bey Karahisar’ı ele geçirdikten sonra kentin yönetimini oğlu Orhan Bey’e verdi. Orhan Bey’in yanına ise güvendiği arkadaşı Gündüz Alp’i subaşı olarak verdi. Gündüz Alp bugünkü anlamında Türklerin ilk polis amiri olarak biliniyor. Gündüz Alp kent içerisindeki askerleri disipline ederek eğitti ve Karahisar’da asayişi sağladı.
Osmanlı döneminde çok uzun yıllar polis teşkilatı askeriyenin içinde yer alıyordu. Yıllar içerisinde Osmanlı’da asebaşı olarak bilinen gece bekçiliği sistemi de kurulmaya başlandı. İstanbul’un Fethi’nin ardından emniyet makamları sadrazam, yeniçeri ağası, falakacı, cebecibaşı, kaptanpaşa, topçubaşı, bostancıbaşı, kadı ve böcekçibaşı’ndan oluştu.
İSTANBUL’U GRUPLAR KORUYORDU
Cebecibaşı ve Cebeciler; Ayasofya, Kocapaşa ve Ahırkapı taraflarının, Kaptanpaşa; Kasımpaşa ve Galata semtinin, Topçubaşı ve Topçular; Tophane semti ile Beyoğlu’nun, Bostancıbaşı ve Bostancılar; Üsküdür, Eyüp, Kağıthane, Boğaziçi, Kadıköy, Adalar ve Kağıthane, Boğaziçi, Kadıköy, Adalar ve Ayastebanos’un, kamu düzen ve güvenliğini sağladılar. Böcekçibaşılar ise, suçluları izleme ve yakalama işleriyle uğraştılar. Ayrıca İstanbul’da sadrazamın, illerde de valilerin emrinde “Baştebdil” adı verilen İstihbarat Şefi çalışıyordu. Bu dönemde “Kadı”lar da polis görevi yapmaya devam etmiş, Sadrazam ve Yeniçeri Ağası’ndan sonra, Adli, İdari ve Yerel Yönetim işleri yanında, İstanbul, Galata, Üsküdar ve Eyüp Kadılıkları, polisiyle işleri, özellikle ahlak zabıtasına ait işlerin yürütülmesinde polis amiri olarak görev yaptılar.
Taşrada ise, Kapıkulu ve Eyalet Askerleri iç düzen ve güvenliğin sağlanmasından sorumlu tutuldu, şehir ve kasabalarda Kollukçular, Yasakçılar, Bekçiler, Edirne Şehri ve çevresinde Bostancı Ocağı, Halep ve çevresinde Çöl Beyleri polis hizmeti gördüler.
MODERN POLİS TEŞKİLATI DOĞUYOR…
İmparatorluğun diğer kurumları gibi, gerileme dönemlerinin koşulları altında, son derece bozulmuş olması ve devletin başına bela kesilmesi yüzünden Yeniçeri Ocağı 18 Haziran 1826 tarihinde padişah II. Mahmut tarafından ortadan kaldırıldı.
1845-MODERN TEŞKİLAT DOĞDU
Yeniçeri Ocağının kaldırılmasından sonra gerek Osmanlı başkentinde ve gerekse illerde iç güvenlik hizmetlerinin eskisiyle kıyaslanmayacak ölçüde gelişmesine rağmen güvenlik hizmetlerinin birçok makam ve kişilere bağlı olarak yürütülmesi uygulaması sürmüştür. Örgütlenme açısından ve uygulamadaki bu karışıklığı ortadan kaldırmak amacıyla 10 Nisan 1845'de (12 REBİ - ÜL EVVEL 1261) İstanbul'da 'POLİS' adıyla bir teşkilat kuruldu. Yeni kurulan polis teşkilatının görevleri yine aynı tarihte yayınlanan Polis Nizamnamesinde belirtildi ve bu durum yabancı elçiliklere de bir yazıyla duyuruldu.
Bugüne değin kaynağının ne olduğu bilinmeyen 1845 tarihli Polis Nizamnamesinin kaynağının 12 Messidor an VII (1 Temmuz 1800) tarihli “PARİS EMNİYET MÜDÜRÜNÜN GÖREVLERİNİ DÜZENLEYEN KARARNAME” adlı metin temel alınarak hazırlandığı belirtiliyor.Yapılan araştırma ve incelemeleri gerçekten de 1845 tarihli Polis Nizamnamesi’nin kendisinden yarım yüzyıl kadar önce çıkarılan “Paris Emniyet Müdürü’nün Görevlerini Düzenleyen Kararname” ile madde madde karşılaştırılması sonucunda kaynağının bu metin olduğunu ortaya koymakta.
ZAPTİYE MECLİSİ KURULDU
“Polis” adıyla ilk kez kurulan teşkilata ve yabancı elçiliklere de duyurulan 17 maddelik Polis Nizamnamesi ile getirilen yeniliklere rağmen karışıklıklar tümüyle ortadan kaldırılamamış, Başkentte polis hizmeti Yeniçeri Ağası yerine geçen Serasker, İhtisap Ağası ve Polis adını taşıyan bir teşkilat tarafından yürütülmeye başlanmıştır. Taşrada polis hizmeti ise, sipahiler ve İstanbul’da olduğu gibi memleketin birçok illerinde kurulan Asakir-i Mansure Alaylarına verildi.
1846 yılında yayımlanan bir genelge ile polis hizmetlerinin serasker tarafından yönetilmesinin askerlerin asıl görevlerini aksattığı belirtilerek yalnızca polis hizmetlerini yürütmek üzere ve seraskerlikten bağımsız olarak “Zaptiye Müdürlüğü, Zaptiye Müdür Yardımcılığı” ve polisle ilgili yasaları hazırlamak için, “Zaptiye Meclisi” kuruldu. Kısa bir süre sonra da bu meclis kaldırılmış ve yerine “Divan-ı Zaptiye” ve “Meclis-i Tahkik” kuruldu. Böylece hem İstanbul hem de illerin güvenlik işleri Zaptiye Müşiriyetince yürütülmüş ve bu makam, teftiş memurlarıyla ikinci defa olarak 1867 de kurulmaya girişilen polis teşkilatının bağlı olduğu tek yer olmuştur. Bu Tevhidi Zabıta Dönemi 1879 yılına kadar devam etti. Bu yılda Zaptiye Müşiriyeti kaldırılmış ve yerine görevi sadece polis işlerini kapsayan Zaptiye Nezareti kurulmuş, Polis ve Jandarma bir daha birleşmemek üzere ayrıldılar.
1876 yılında Tanzimat ve Islahat hareketleri çerçevesinde Avrupa’daki örneklere göre bir polis teşkilatı kurulmasına birinci meşrutiyetin ilanından sonra oluşan hükümet programında yer verildi ve 1879 da Zaptiye Nezareti kuruldu.
TEŞKİLAT SÜREKLİ GENİŞLEDİ
Başlangıçta İstanbul ve çevresinde teşkilatlanarak güvenlik işlerini yürüten zaptiye nezareti daha sonra ülke çapında kuruluşları bu nezaret tarafından tek merkezden yönetildi. Bugünkü Emniyet Genel Müdürlüğünün görev ve yetkilerini yürütmüş olan Zaptiye Nezareti 1909 da kaldırıldı.
1845 yılında kurulan polis teşkilatı 1867 ve 1879 dan sonra da 1881 – 1886 – 1898 ve 1907 yıllarında yapılan düzenlemelerle sürekli gelişmiş ve genişledi.
Bu dönemde; 1881’de İstanbul’da düzen ve güvenliği sağlayan Asakir-I Zaptiye teşkilatı kaldırılmış ve yerine Polis Teşkilatı kurulmuştur. Bu merkez kuruluşu İstanbul, Üsküdar, Beyoğlu Polis Müdürlükleri ve Beşiktaş Polis Memurluğu olarak, dört polis dairesi de merkezlere bölündü. Her polis dairesi bir polis müdürü ile bir başkan ve iki üyeden oluşan bir polis meclisi ve her merkez bir serkomiser tarafından yönetildi. Zamanla, polis meclisinin üye ve her daireye bağlı serkomiserlerinin sayısı çoğaldı. 1886 yılından sonra, İstanbul polis müdürlüğü dışındaki diğer müdürlüklere mutasarrıflık adı verilmiş ve polis müdürüne de mutasarrıf denildi. Aynı yılda ve ayrıca, zaptiye nezaretine bağlı bir baştabibin başkanlığında da bir sağlık dairesi, 1898 yılında da İstanbul’da bir sivil polis teşkilatı kuruldu.
Taşra teşkilatı, başlangıçta 15 ilde kurulmuş ve her il polis dairesinin başına bir serkomiser verildi. Zaptiye nezaretinin sonu olan 1909 yılına doğru illerin çoğunda polis teşkilatı kurulmuş, bazılarını polis müdürü bazılarını da serkomiserler yönetimlerdir. 1881 yılında fiilen kurulmuş olan Polis Teşkilatı’nın görev ve yetkilerini belirleyen ilk hukuksal metin 6 Aralık 1896 da yayınlandı.
POLİS MÜDÜRLÜĞÜ VİLAYETE BAĞLANDI
1908 yılında II nci Meşrutiyetin ilanı üzerine Fransız ve Alman Polis Teşkilatları esas alınarak Polis Teşkilatının yeniden organize edilmesi kararlaştırılmış ve 22 Temmuz 1909 yılında çıkarılan “İstanbul Vilayeti ve Emniyeti Umumiye Müdüriyeti Teşkilatına Dair Kanun” ile 31 Mart ayından sonra artık yaşaması imkansız olan Zaptiye Nezareti kaldırılarak, yerine Dahiliye Nezaretine bağlı ve memlekete şamil polis işlerinin yürütülmesiyle görevli “Emniyet Umumiye Müdürlüğü” ve İstanbul Vilayetine bağlı bir polis müdüriyeti kuruldu.
Emniyeti Umumiye Müdüriyeti, 1913 yılına kadar polis işlerini 1907 de çıkarılan polis nizamnamesi hükümlerine göre yürütmüş ve hükümleri İstanbul dahil tüm ülke sathında uygulandı.
9 Aralık 1913 tarihinde, Dahiliye Nezareti Teşkilat Nizamnamesi çıkarılmış ve bu Nizamnamede Emniyeti Umumiye Müdüriyetinin görevi “Memleketin Emniyet ve İnzibatına taalluk eden her türlü umum ve muamelatı takip ve o babtaki muhaberatı idare ve polis teşkilat ve polis mekteplerini idare etmek” olarak belirlendi. Görevleri bu nizamname ile belirlenen Emniyeti Umumiye Müdürlüğü, Ankara’da milli hükümet Emniyeti Umumiyesi kurulana kadar Dahiliye Nezaretine bağlı olarak hizmet gördü.
KURTULUŞ SAVAŞI DÖNEMİNDE POLİS
İşgal kuvvetleri 24 Haziran 1920 tarihinde İstanbul Polis Müdüriyeti Umumiyesi’ni lağv etti. Emniyet teşkilatı daha küçük bir yapıyla görevine devam etti. Buralarda üst düzey noktalara Ermeni ve Rum Osmanlı vatandaşları yerleştirildi. Tehlikeli görülen Türk polisleri Malta’ya sürgüne gönderildi.
29 Ekim 1923 te Cumhuriyet ilan edilirken yeni Türkiye Cumhuriyeti zayıf bir polis teşkilatı devralmıştır.Cumhuriyet yönetimi, Il polis teşkilatlarını da merkez teşkilatı gibi pek zayıf durumda bulmuştur.İstanbul, İzmir, Edirne, Bursa, Balıkesir ve Manisa gibi büyük iller 1922 yılına kadar işgal altında kalmış ve bu nedenle kadroları yetersiz durumda bırakılmıştır. 1923 yılında Ankara, Antalya, Adana, Samsun, Trabzon, Konya, Kastamonu, Sivas, Erzurum, Kars, Eskişehir, Elazığ, Zonguldak ve İzmit illerinin polis teşkilatları başında 25-30 lira maaşlı birer polis müdürü; Diyarbakır, Bitlis, Amasya, Tokat, Bolu, Afyonkarahisar, Malatya, Yozgat, Sinop, Menteşe, Urfa, Kayseri, Gaziantep, Ertuğrul illeri polis teşkilatlarının başında birer serkomser; Rize, Kütahya, Ordu, Gümüşhane, Niğde, Aydın, Isparta, Silifke, Mardin, Kırşehir, Çorum, Denizle, Çankırı, Ardahan ve Artvin polis teşkilatlarının başında birer ikinci komiser; Aksaray, Burdur, Beyazıt, Sarat, Genç, Muş ve Van polis taşkilatlarının başında ise bir komiser muavini yönetici olarak görev yapıyordu.
Not: Bu haberdeki bilgiler Emniyet Genel Müdürlüğü’nden alınmıştır.