İstanbul
Orta şiddetli yağmur
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,5014 %0.06
36,6793 %0.24
3.533.750 %2.973
3.076,93 0,08
Ara
MUHALIF GAZETECILIK GEÇMİŞİN GÖLGESİ Rahibe Teresa'nın bilinenin ötesindeki karanlık yüzü

Rahibe Teresa'nın bilinenin ötesindeki karanlık yüzü

Rahibe Teresa iyilik ve saflığın simgesi olarak görülse de hakkında bilinmeyen birçok şey var...

Asıl ismi Gonca Boyacı olan Rahibe Teresa, 1910'da günümüzde Kuzey Makedonya'nın başkenti olan, o zamanlarsa Osmanlı İmparatorluğu'na bağlı olan Üsküp'te Osmanlı vatandaşı olarak dünyaya geldi.

Ama nereli olduğu sorulduğunda kan bağına göre Arnavut, vatandaşlığına göre ise Hint olduğunu söyledi, Osmanlı topraklarında doğduğundan hiç bahsetmedi.

38 yaşındayken gecekondu mahallelerindeki çocuklara öğretmenlik yapmaya ve hastaları tedavi etmeye başladı.

Ancak yardım için gittiği fakir bölgelerdeki ebeveynler Teresa'nın çocukların beynini yıkayıp Hristiyan yapacağını düşündüğü için onun gitmesini istedi. Bu endişelerinde pek de haksız sayılmazlardı.

Teresa'nın yanında 9 yıl çalışıp istifa eden Susan Shields, Teresa'nın karanlık yüzünü ortaya çıkaranlardan biriydi...

Shields'in iddiasına göre Teresa çalışanlarına hayatını kaybetmek üzere olan insanları nasıl gizlice vaftiz edeceğini öğretmişti. Hayatını kaybetmek üzere olan insanlara 'Cennete bilet ister misin?' diye sormalarının ardından herhangi bir olumlu yanıtı vaftiz için onay olarak görmekteydiler. Yanıtın ardından hastanın alnını ıslak bir bezle soğutuyormuş gibi yaparak onları vaftiz ediyorlardı.

Shields'in bir diğer iddiası da bağışların yardım için kullanılmadığı yönündeydi...

Bağışları kaydetmekle görevli olan Shields, sadece New York'taki Bronx bölgesindeki bir çek hesabında 50 milyon dolar toplandığını, ancak bu paranın yoksul insanlar için harcanmadığını itiraf etti. Hatta Etiyopya'daki kıtlık için bağış toplandı ancak bu para Etiyopya'ya gönderilmedi çünkü çalışanlardan birinin söylediğine göre Teresa'nın yardım kuruluşu Afrika'ya para göndermiyordu. Ancak yine de makbuzlarda Etiyopya'nın adı geçirildi.

1991'de Birleşik Krallık'taki bir kurumda yapılan denetim, toplam gelirin sadece %7'sinin yardım için kullanıldığını ortaya çıkardı.

Geri kalan para ise Vatikan Bankası'na havale edilmişti. Bu denetim sadece bir ülkede bir kere yapıldı. 70 yıllık geçmişlerinde bir kez bile topladıkları bağışı nasıl kullandıklarını bildirmediler. Ancak 5 yıl boyunca onlarla çalışan Eva Kolodziej adındaki bir kadın bağışlar için, 'New York'taki evi ziyaret etmelisiniz. O zaman bağışlara ne olduğunu anlayacaksınız. Barınağın mahzeninde değerli kitaplar, takılar ve altın var' açıklamasını yaparak insanları aydınlatmıştı.

20 yıl boyunca Teresa'nın yanında çalışan eski bir rahibe de Teresa'nın fakirlere yardım etme değil, İsa'ya hizmet etme niyetinde olduğunu söylemişti.

Zaten bunu Teresa da 'Birçok insan beni sosyal hizmet uzmanı olarak karıştırıyor. Sosyal hizmet uzmanı değilim. Ben İsa'nın hizmetindeyim. Benim işim Hristiyanlık kelimesini yaymak ve insanları kazanmak' diyerek açıklamıştı. Teresa aldığı bağışları yoksullara yardım etmek yerine manastır inşa ederek yeni rahip ve rahibeler yetiştirmek için kullandı.

Eleştirilerin odağındaki bir diğer konu da yoksullara yapılan tıbbi müdahalelerin yetersizliğiydi.

2008'de 2 ay boyunca gönüllü olarak çalışan Hemley Gonzalez, çalışanların iğneleri musluk suyu altında yıkayıp ucu körelinceye kadar tekrar tekrar kullandığını, tıbbi ve hayati maddelerin aylarca depolanıp süresi dolduktan sonra bile kullanıldığını, çalışanların çok az veya hiç tıbbi eğitimleri olmayan gönüllülerden oluştuğunu, bulaşıcı tüberküloz ve diğer hayati tehdit taşıyan hastalıkların diğer hastalarla birlikte tutulduğunu söyledi.

Tüm bu ihmallerin sonucunda ilk Ebola salgını ortaya çıktı.

Bu iddianın sahibi, 1976'da dünyanın ilk Ebola salgınını keşfeden doktor olan Peter Piot. Yoksul hastalar bu denli kötü şartlarda tıbbi yardım alırken, rahibeler hastalandığında özel ve lüks hastaneleri ziyaret ediyorlardı.

Teresa bir röportajında kendi ağzıyla 23.000'den fazla kişinin onların denetimindeyken hayatını kaybettiğini açıklamıştı...

Korkunç acılar çeken, kanserden hayatını kaybeden insanlara aspirin dışında bir ağrı kesici bile verilmez ve ameliyat olması gerekenler yada başka bir tedaviye ihtiyacı olanlar hastaneye gönderilmezken, Teresa hastalandığında ameliyat da oldu, kalbine pil de taktırdı. Kurumda çalışan birçok kişi bu hastaların kolayca tedavi edilebileceği hastalıklar nedeniyle hayatlarını kaybettiklerini daha sonradan itiraf etti.

Yani Rahibe Teresa fakirlerin dostu değil, fakirliğin dostuydu.

Katolikliği yaymak için hastaların sağlığı ve insanlığı pahasına diğerlerinden daha fazlasını yaptı. Dünyadaki en sakat nüfuslu ülkelerden birinde kürtaj ve doğum kontrolüne karşı çıktı. Bu düşüncesi de yoksulluğun kısır döngüsünü devam ettirdi.

Bizlere Rahibe Teresa'nın kendini insanlara, yoksul ve hastalara adayan hayırsever bir misyoner olduğu öğretildi.

Ancak Teresa'nın çocuk tacizcisi papazlarla, dolandırıcılarla ve 30 binden fazla insanın hayatını kaybetmesine sebep olan Haiti diktatörüyle yakın ilişkisi oldu, onlardan bol bol bağış topladı.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *