Tarih boyunca kadın ve erkeğin sosyal yapı içindeki rolleri cinsiyetlerine göre değişim gösterdi. Kadınlar ev içi alandan, erkekler ise kamusal alandan sorumluydu. Bu nedenle siyaset ve devlet yönetmek daima “erkek işi” olarak görülmüştü. Siyasetçi eşlerinden ise suskun, pasif ve geri planda kalması beklendi. Böyle bir dünya düzeninde devleti yöneten kişinin kadın olması, eşleri için oldukça zordu. Çünkü toplumun kadından ve erkekten beklediği davranış kalıplarının tamamen dışına çıkılmaktaydı. Dünyanın farklı coğrafyalarında çok sık rastlanmasa da İngiltere’de erkekler kadar kadınlar da tahtta çıkmıştı. Hiç kuşkusuz II. Elizabeth, bu kadınlardan en ünlüsü belki de dünyanın en güçlü kadını. Elizabeth hem kraliyet ailesi hem de devletin başıydı. Bu nedenle eşi her zaman iki adım geride durmak durumundaydı.
Kraliçe II. Elizabeth ile Edinburgh Dükü Prens Philip’in ilişkisi, İngiliz kraliyet tarihinin en uzun olan evliliğiydi. Prens Philip yaklaşık 70 yıl boyunca kraliçenin hayat arkadaşı oldu. Ancak her zaman kraliçenin gölgesinde yaşamak zorunda kaldı. Sadece Philip değil tarih boyunca bütün erkek kraliyet eşleri, kraliçelerinin iki adım gerisinde durmak zorundaydı. 21. yüzyılda kraliyet ailesi daima kameraların önünde olduğu için kraliçenin gölgesinde kalan Prens Philip’i neredeyse hepimiz tanıyoruz. Peki ya tarihteki diğer erkek kraliyet eşleri? Detaylara birlikte bakalım.
Prens Philip, gelecekteki eşi Kraliçe II. Elizabeth ile evlenmeden önce, Prens Albert (Kraliçe Victoria’nın eşi) hakkında bulduğu her şeyi okudu. Kraliçe Victoria’nın eşinin hayatı, onun için rehber niteliğindeydi
Kraliçelerin gölgesinde kalan Philip ve Albert için durum hiç kolay görünmüyordu. Hayatları boyunca daima belirli kurallar çerçevesinde yaşayacaklardı. Onların tek sorumluluğu kraliçelerine destek olmaktı. Zaten kendilerinden başka bir şey de beklenmiyordu. Kraliçeler ise eşlerinin üzerinde kullanabileceği sınırsız güce sahipti. Hal böyle olunca cinsiyet rolleri tamamen rafa kalkıyordu. Kraliyet geleneklerine göre bu erkeklerin anayasal hiçbir sorumluluğu da olmuyordu. Çünkü onlara “yabancı” gözüyle bakılıyordu. İngiltere tarihinden bazı örnekler şöyle:
I. Mary (1516 – 1558) ve İspanya Prensi Philip (1527 – 1598)
Mary ile Philip’in evlilik görüşmeleri sırasında, tüm kraliyet ailesinin ve İngiliz yetkililerin gözü Philip’in üzerindeydi. Çünkü eşi Mary üzerinde kontrol sahibi olursa İspanyol bir prensin İngiltere’yi yöneteceği düşünülüyordu. Bu nedenle Philip’in evlilik üzerinde kontrol sahibi olmaması için büyük özen gösterildi.
I. Elizabeth (1533 – 1603)
I. Elizabeth resmi olarak hiç evlenmedi. Ancak hayatı boyunca birçok sevgilisi oldu. Onlardan biri olan Leicester Kontu Robert Dudley, Elizabeth’in en uzun ilişkisiydi. Fakat resmi ziyaretlere gitmesi yasaktı ve ülke yönetiminde hiçbir zaman söz hakkına sahip olmadı.
Kraliçe Anne (1665 – 1714) ve George (1653 – 1708)
Kraliçe Anne’in eşi George sadece Kraliçenin çocuklarının babası sıfatına sahip. Kraliyet ailesinin resmi belgelerinde kendisinden çok fazla bahsedilmediği için günümüzde unutulmuş prens olarak tanımlanıyor.
Kraliçe Victoria (1819 – 1901) ve Prens Albert (1819 – 1861)
Victoria ve Albert’in evliliği her zaman Elizabeth ve Philip’in evliliğine örnek olarak gösterildi. Albert, kraliyet ailesinin doğal reisi olarak görülüyordu. Böyle düşünülmesinin tek sebebi Kraliçe Victoria’nın tavrıydı.
II. Elizabeth (1926 – ) ve Prens Philip (1921 – 2021)
Prens Philip, İngiliz donanmasının bir üyesi olsa da evlendikten sonra tüm görevlerini geride bırakmak zorunda kaldı. Tüm sorumluluklarını bırakıp Kraliçe olan eşine destek vermeye başladığında onu zor günler bekliyordu. Çünkü bir kadın hükümranın eşi olan Prens Philip’in anayasal hiçbir pozisyonu yoktu. Prens Philip’in korona virüs salgını dönemindeki ölümü kraliyet ailesi için oldukça zordu. Elizabeth ve Philip’in ilişkisi kraliyet tarihinin en uzun evliliğiydi.