İstanbul
Orta şiddetli yağmur
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,4679 %-0.04
36,6762 %0.23
3.511.629 %2.251
3.057,91 0,15
Ara

45 derece

Bir zamanlar üniversitelerde ders verirken gençlerin siyaset anlaması için çok kullandığım bir metafordu 45 dereceye bağlı anlatımım. 

Derse giriş yapıp tanıştıktan sonra, V1=V2yi hatırlıyor musunuz diye sorardım. Genellikle bir sessizlik olur, biz fizikten kaçtık, sosyal bilime geldik, eyvah kabilinden yüzlerin düştüğünü görürdüm. Biraz endişelendiklerini görmek keyif vericiydi ama çok fazla uzatmaksızın, “buraya gelirken araba ya da otobüsle gelmediniz mi?” ya da “bu kata çıkarken asansöre binmediniz mi?” diye sorardım. “Sol tekerlekle sağ tekerlek eşit dönmezse ne olur?” sorusuna cevap hemen gelirdi, kaza olur, şarampole yuvarlanırız. Asansör ağırlıkları eşit noktada dengelenmezse yine vahim sonuçların olabileceği hepsinin yaşam deneyiminden belleklerine kazınmıştı.

“Hadi o zaman bu eşitliği bana X Y ekseninde gösterin” deyince kafası biraz matematiğe basan bir öğrenci eksenin tam ortasından geçen bir çizgi çeker, 45 derecelik açıyı çizerdi.

Sonrasında şimdi yukarı yönlü Y eksenindeki V1’i silin, oraya hayallerinizi yazın derdim. Erkek öğrenciler genellikle okulu birincilikle bitirmek, evi, arabası olan, babası zengin güzel bir kızla evlenmek diye hayallerini sıralarlardı. Bu durumda yatay yönlü olan V2’yi ben siler, sözü alırdım. “Oğlum, tembel herifin tekisin, okul birinciliği neyine, aynaya baktın mı, pek bir şeye benzemiyorsun, güzel kız seni ne yapsın, cep delik, cepken delik, akşam evde kaynayacak çorbayı zor buluyorsun” diyerek acı gerçekleri anlatır, yaşamın hayallerle gerçekler arasında 45 derecelik açıyı bulma sanatı olduğunu anlatmaya çalışırdım.

Bu noktadan sonra siyaseti anlatmaya geçince, yukarı yönlü Y’nin yerine idealden türemiş olan ideolojiyi yazardım. Siyasette oy verdiğimiz insanlar aslında birer hayal taciri değil mi? Diğer ifadesi ile biz hayallerini beğendiğimiz siyasetçiye oy vermiyor muyuz?

Peki hayallerini iyi satıp seçilen siyasetçiyi ne bekler sorusunun cevabı ise X ekseninde yer alan gerçekler. O gerçeklerle yüzleşip sınıfı geçen siyasetçi başarılı, gerçeklerin üstünden gelemeyen ise başarısız yaftasını almıyor mu?

Gelelim bu girizgahtan sonra son 20 yıllık Türkiye siyasetinin değerlendirmesine...

Köşe yazısının tamamını aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *