Buket TOPAKTAŞ
Bütün dünya bir yıldır koronavirüs salgınının etkisi altında. Dünya genelinde birçok insan koronavirüs nedeniyle hayatını kaybetti. Ülkeler ekonomik krize sürüklendi. Okullar kapandı, iş yerlerinde işler durdu. Hastanelerde yer kalmadı. Şehirler karantina altına alındı, insanlar evlerinde hapis hayatına mahkûm oldu...
Her ülke koronavirüsle mücadele etmek için kendi önlemini aldı. Türkiye’de koronavirüs önlemleri, ilk vakanın görüldüğü 11 Mart 2020 tarihinden itibaren başladı.
İçişleri Bakanlığı, koronavirüsle mücadele tedbirleri kapsamında kafe, bar, restoran başta olmak üzere birçok işletmenin geçici süreliğine kapatılmasına karar verdi.
KADEMELİ NORMALLEŞME SÜRECİ
Koronavirüs salgını nedeniyle kapatılıp tekrar açılan ve sonra tekrar kapatılan restoran ve kafelerin 2 mart tarihinde yeniden açılmasına karar verildi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı Türkiye’nin yeni normalleşme planına göre, restoran, lokanta, kafeterya, tatlıcı, pastane, kıraathane, çay bahçesi gibi yerler, çok yüksek riskli iller dışında, Türkiye genelinde faaliyetlerini sabah 07.00 ile akşam 19.00 saatleri arasında, yüzde 50 kapasiteyle sürdürebilecekler.
Moda Eğlence Yerleri Kültür ve Dayanışma Derneği (MODADER) Başkanı Günay Önalan ve Kafe-Bar Çalışanları Dayanışması üyesi Ilgım Gölpunar yeni normalleşme planı hakkında konuştu.
“SADECE PSİKOLOJİK ETKİLEDİ”
MODADER Başkanı Günay Önalan, yeni normalleşme planının kendilerini sadece psikolojik olarak olumlu etkilediğini, maddi olarak etkilenmediklerini açıkladı.
Pavyon, gece kulüpleri ve diskoteklerin hala açılmadığını vurgulayan Önalan, “Kurultaylarda ve cenazelerde bulaş artmıyor, mekanların açılmasında mı artıyor? Mekanların bir senedir açılmamasının mantıklı izahının yapılması gerekiyor” şeklinde konuştu.
Dükkanlarına kapalı olduğu süreç içerisinde elektrik, su ve doğalgaz faturalarının geldiğini söyleyen Önalan, bu şirketler tarafından faturalarını ödeyemeyen esnafa işlem başlatıldığını belirtti.
Bu durumu insafsızlık olarak nitelendiren Önalan, şu şekilde konuştu:
“Artık burada bir art niyet arıyoruz. Sinsice, yavaş yavaş ve sistematik olarak içkili yerleri kapatma derdindeler. Türkiye’deki içki kültürünü yok etme çabası içindeler. Sahip çıkmazsak da edecekler.”
“AYNI TÜRKİYE’DE YAŞAMIYORUZ”
Kafe-Bar Çalışanları Dayanışması üyesi Ilgım Gölpunar, çalışanların yaşadıkları sorunlara değindi.
Kafe ve bar çalışanlarının salgın öncesi dönemde de birçok zor durum yaşadığını belirten Gölpunar, pandemiyle birlikte bu problemlerin gün yüzüne çıktığını ve daha yakıcı sonuçlar doğurduğunu ifade etti.
Kira desteği ve kısa çalışma ödeneği hakkında konuşan Gölpunar, “Kira destekleri bin lira, 750 lira. Çalışanlara verilen bin 150 lira. Pakete baktığımız zaman bunu veren insanlarla aynı Türkiye’de yaşamadığımızı gördük. Bin liraya ev bile kiralamak mümkün değil. Bin lira iki kişinin 1 aylık masrafı bile değil. Hangi Türkiye koşullarında bunu verdiler bilmiyorum ama biz o Türkiye’de yaşamadığımız için geçinemedik” dedi.
“AÇLIĞI RENKLERE BÖLDÜLER”
Yeni normalleşme planı hakkında konuşan Gölpunar, normalleşme süreciyle işsizliğin ve açlığın renklere bölündüğünü ifade etti.
Gölpunar, yeni normalleşme planı ile alınan kararları eleştirdi.
Çalışma saatlerine ve yüzde 50 kapasite kuralına değinen Gölpunar, “Yüzde 50 kapasite sektör çalışanlarının yüzde 50’sinin işsiz kalması demek. Sokağa çıkma yasağı hala devam ediyor. Bir tek cumartesi var. Sabah 7 akşam 7 açılış veriyorsunuz çalışan insan gündüz nereye gidecek? Ya da kim alkollü mekanlara saat 2’de gidecek?” şeklinde konuştu.
“AÇLIK MI? COVİD Mİ?”
“Şehirleri 4 renge böldünüz. Açlığın rengi 4’e bölününce azalmıyor ki” diyen Gölpunar, normalleşme sürecinin kendileri için normal işlemediğini açıkladı.
Ilgım Gölpunar, bar ve meyhane gibi eğlence mekanlarının hala kapalı olması hakkında şu sözleri dile getirdi:
“Bar, meyhane yok sayılıyor zaten sevilen kesimler değil. Biz bu mekanları açın derken canımızın kıymetini bilmiyor değiliz. Bize açlık mı? Covid mi? diye seçenek sunuldu. Biz de dedik ki ikisi de öldürüyor ama açlık daha hızlı öldürüyor.”
“YAŞAMAK İSTİYORUZ”
Ilgım Gölpunar, çalışanlar olarak kısa çalışma ödeneğinin yıl sonuna kadar en az asgari ücret düzeyinde ödenmesini istediklerini açıkladı.
Zarara uğratılan kişilerin zararlarının karşılanması gerektiğini ifade eden Gölpunar, “Açlığı 4 renge bölmek büyük haksızlık. Her ilde önlemler alınıp eşit düzeyde iş hakkı tanınmalı” dedi.
Ilgım Gölpunar, “Yaşamak istiyoruz. Bizi biz, bizi dayanışma yaşatır” diyerek sözlerini sonlandırdı.
