Başkentin siyasi kulislerini, derin kulislerini dolaşan Ankara Muhalifi'nin, "MHP’nin Başkan Yardımcısı Adayı Kim?" başlıklı yazısı şöyle:
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Biden ile sonunda görüştü.
Yorumlar gecikmedi.
Acaba nasıl geçti?
Görüşme varsa, sonuç da vardır…
ABD, Türkiye ile yönetimi her zaman ayırmıştır. Türkiye karşıtlığı yerine, ‘yok sayma’ politikası gütmüştür. Bu dün de böyleydi, bugün de. Bugün sadece mevcut iktidar bu ‘yok sayma’ politikasına maalesef zaman zaman ‘çanak’ tutsa da bu kabul edilebilir bir sonuç değildir.
Türkiye’yi ‘yok sayma’ gafletinde bulunan ABD Gürcistan’ı NATO’ya alarak, İran ile masa altından uzlaşarak, arkadan dolaşmaya çalışıyor.
Açıkçası İsrail de ABD'de de Türkiye’nin Rusya ve Çin ile ilişkilerinden rahatsız.
Haksız mı? İzleyelim…
Tam Biden görüşmesi arefesinde Sedat Peker’e gözaltı iddiaları ile başlayan süreçte ‘öldürüldü mü?’ tartışması acaba bir PİAR çalışması mı?
Birleşik Arap Emirlikleri ABD'nin kesin kontrolünde olan bir ülke değil mi?
Bu tartışılmaz.
Türkiye Peker olayını da magazinleştirdi, sıradanlaştırdı.
Oysa, iddialar çok önemli.
Ama bu hiçbir sıfatı olmayan bir insanın, çıkıp ‘devlet de devlet’ dedikten hemen sonra Türkiye Cumhuriyeti yetkililerine, kurumlarına ‘ana avrat küfretmesini’ haklı kılamaz. Bu insanlar ister oturduğu koltuğa layık olsun ister olmasın bu böyledir.
Yeni bir “Atçalı Kel Mehmet”, “Eşkıyadan dünyaya hükümdar olmaz” hikayelerine karnımız tok.
Peker iddialarının muhatabı Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır. Erdoğan’a ‘abi’ alttakilere ‘küfür…’ Bu da delikanlılığa sığmaz. Tıpkı, çoluk çocuğun bulunduğu meskene narkotik köpekleri ile girilmesi terbiyesizliğinde olduğu gibi.
Ne demiş Niyazi Gençosmanoğlu: Devlet yönetilmez cadı ile hoca ile…
Devlette racon olmaz, kural olur. Hele hele devlet hiç racon kesmez.
Biz de kişileri değil olayları tartışmalıyız.
Öncelikle bu iddialar teker teker araştırılmalı.
Hedef ve muhatap Erdoğan’dır. Yönetenler neden bu kadar geç kaldığını ve iktidar duyarsızlığı ile ilgili net açıklamalar yapmalı. Bunun hesabı sorulmalıdır.
Yoksa bu sessizlik, maksadı bu olmasa da Peker’in hür dünyada ‘siyasi kimlik kazanması’ için örtülü destek mi? İktidar topu üzerinden mi atıyor? Organize suç örgütü deniliyor, tek belge yok. İddia bile yok. Ama siyasi mülteci olması için her koşul tamam. Bu oyunu kuranlara, imkân verenlere kara alkış.
Gelelim Ankara siyasetine.
“Cambaza bak” siyaseti sürüyor.
Bahçeli diyor ki, Erdoğan Cumhurbaşkanı adayımızdır. Millet ittifakı sizin adayınız kim?
Tersten okuyarak, işi üstünden atıyor.
Bazı işgüzarlar da ortaya çıkıp Millet İttifakı’na aday arıyor, empoze ediyor.
Yukarıda da dedim, tam bir “cambaza bak” siyaseti.
Doğru sor şu: Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Millet ve Cumhur İttifaklarının Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayları kim?
Mesela MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, Cumhur İttifakı’ndan Cumhurbaşkanı Yardımcısı aday ya da adayları kim? MHP içinden mi? AK Parti içinden mi?
Yoksa Süleyman Soylu, Binali Yıldırım’ın üzerindeki tartışmaların temelinde bu faktörde mi var?
Gelelim, Millet İttifakı'na.
Soru şu: Kemal Kılıçdaroğlu, Meral Akşener, Temel Karamollaoğlu, Gültekin Uysal’ın üstüne kim aday olarak konumlanacak?
Konumlanacaksa Kemal Kılıçdaroğlu, Meral Akşener, Temel Karamollaoğlu ve Gültekin Uysal’dan oluşan ‘dostlar meclisi’ Başkan Yardımcısı adayı olacaklar mı? Kabul edecekler mi?
Tabii ki hayır. Tek şartla. Bu isimlerden Kemal Kılıçdaroğlu veya Meral Akşener aday olursa. O zaman Meral Akşener, Temel Karamollaoğlu, Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan ve Gültekin Uysal ikinci sıraya yerleşmekten uzak durmaz. HDP ya adayını çıkarır ya da ilk turda destekler.
Meral Akşener aday olursa HDP seçmeni ikiye bölünür. Doğu fire verir. Ancak Mansur Yavaş’ın seçimini unutmayın. Sadece Çankaya, Yenimahalle, Elmadağ’da seçimi alan CHP Yavaş’ı Büyükşehir’e taşıdı. Neden mi? Keçiören, Gölbaşı, Etimesgut başta olmak üzere Ankara’da MHP’de kalan ülkücü seçmen Yavaş’a oy verdi. İlçede kendi adayına, Büyükşehir’de Yavaş’a. Mersin ve Adana’da da aynı durum yaşandı.
Bu sebeple, “Bahçeli Başkan Yardımcısı adayı olacak mı?” sorusunun cevabı çok önemli. Bu süreç Kemal Bey ya da Meral Hanım’ın adaylığını netleştirir.
Büyük şehirlerde yaşayan HDP ve Ülkücü seçmenin ikinci partisi CHP; bunu asla unutmayın. Gençler bunaldı, sıkıldı bu iktidardan. Büyük parçaya yani CHP’ye yöneliyor.
Şu andaki fotoğraf bu.
Bu sebeple Demirel’in dediği gibi doğmamış çocuğa don biçmeyelim!..
Daha çok zaman var.
