Hakkari İl Kongresi'nde konuşan DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Türkiye'de birçok alanda istikrarsızlık yaşandığını belirtti ve bunun sorumluluğunun her şeyde imzası olan Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan kaynakladığını söyledi.
Erdoğan'a sert sözlerle yüklenen ve bir kez daha özür çağrısında bulunan Babacan "Seçme-seçilme hakkını gasp ettiğiniz halkımızdan özür dileyin. Kürt meselesini yeniden dirilttiğiniz için özür dileyin. KHK'larla işlerine son verdiğiniz ve yargı kararına rağmen işine iade etmediğiniz vatandaşlarımızdan özür dileyin" diye konuştu.
İktidarın bir dış politikası olmadığına da vurgulayan Babacan, şunları kaydetti: "Bir ülkenin dış ilişkileri tek bir kişinin duygularıyla, dürtüleriyle yönetiliyor. Dış politika, bu şekilde şekilleniyor. Ve bu durumdan da ne yazık ki Hakkari gibi sınırlarda olan illerimiz etkileniyor."
Babacan'ın açıklamaları şöyle:
"Türkiye'de istikrarlı giden bir şey var mı? İstikrarlı giden bir şey kaldı mı? Sayın Erdoğan'ın bu memlekete hangi alanda istikrar, kazandırdığına şöyle bir bakmak lazım. Hukuk. Hakkını yemeyelim, istikrar var ama bu farklı bir istikrar.
İşsizlik, yolsuzluk ve hayat pahalılığı... Sayın Erdoğan'ın bunlar sizin eseriniz. Kimse sağa, sola bakmasın. Ona, buna yıkmasın. Bu tablonun altında tek bir kişinin imzası var; tek bir imza ile her şeyi yapmak isteyen kendisi. Sayın Erdoğan, bu tablo sizin eseriniz.
"BU MİLLETE İNATLA BEDEL ÖDETTİRİYORSUNUZ"
Bu ülkenin sorunlarını çözmek istiyorlarsa, giderayak da olsa hayırlı bir şeyler yapmak istiyorlarsa, önce bu milletten özür dilesinler. İnanın, çok etkili olacak. Yanlışlarının farkına varsalar, yanlışlardan vazgeçeceklerini millete anlatsınlar; ülke biraz nefes alır.
Hazine borçlanma faizleri arttı, bütün sebep o; tek imza. Ben diyorum ki; Sayın Erdoğan, şu an Türkiye'ye güven değil, güvensizlik veriyorsunuz. Yaptığınız yanlışlarla ve ısrarla, inatla bu millete bedel ödettiriyorsunuz.
"28 ŞUBATÇILARLA AYNI GEMİYE BİNMEDİK"
Küçük ortağın gemisine bindiler, rotayı da Perinçek'e verdiler. Şahsi bekalarını milletin çıkarlarının üstünde gören, çetelerle iş tutan, sokak ortasında siyasetçi döven vesayet odakları ile 28 Şubatçılarla hiçbir zaman aynı gemiye binmedik. Binmeyeceğiz.
