İstanbul
Açık
20°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
38,0768 %-0.14
43,5710 %-0.41
4.073,55 % -0,62
84.591,20 %0.983
Ara
Muhalif. GÜNDEM Bahçeli'den sokak protestolarına tepki: Sokağa davet edilenlerin karşısına başkaları dikilirse çatışma nasıl önlenecek?

Bahçeli'den sokak protestolarına tepki: Sokağa davet edilenlerin karşısına başkaları dikilirse çatışma nasıl önlenecek?

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasının ardından CHP'nin organize ettiği protesto gösterilerine tepki gösteren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Sokak çare değildir. Sokağa davet edilenlerin karşısına 15 Temmuz'da olduğu gibi başkaları dikilirse kaçınılmaz çatışma nasıl önlenecek, olayların önüne nasıl geçilecektir?" dedi.

KAYNAK: HABER MERKEZİ
Okunma Süresi: 5 dk

5 Şubat'ta geçirdiği kalp kapakçığı ameliyatı sonrası evinde dinlenen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkgün gazetesine gündemle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Dün ilk kısmı yayınlanan açıklamaların bugünkü bölümünde Bahçeli, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun da tutuklandığı İBB operasyonu ve sonrasında CHP'nin organize ettiği protesto gösterileriyle ilgili görüş bildirdi.

“CHP çatışmadan besleniyor”

İmamoğlu protestoları için CHP'yi ve medyayı hedef alan Bahçeli, "Her uyarısında haklı çıkan partimiz, CHP'nin sorumsuz tutumunun yol açacağı sonuçlarla bir kez daha haklı çıkmayı asla arzu etmemektedir" dedi.

"Türk siyasetinde samimiyet ve dürüstlük tercih değil zorunluluktur" diyen Bahçeli, "Zira anayasa ve kanunlar bunu vazetmekte, siyasetin doğası kucaklayıcı bir üslubu gerekli kılmaktadır. Cumhuriyet Halk Partisi'nin yürüttüğü siyaset ise çatışmadan beslenen, halka tepeden bakan, onu ıslah etmeye çalışan, millî iradeyi yok sayan seçkinci bir anlayıştır" açıklamasında bulundu.

Bahçeli, şu ifadeleri kullandı:

"CHP'nin başlattığı, bazı kadrolu yorumcular tarafından da desteklenen, büyük bir şuursuzluk ve tahammülsüzlük örneği olan sokak çağrıları, Türkiye'nin çok tehlikeli bir sürece sokulmaya çalışıldığına işaret etmektedir. Bu çağrı, toplumsal huzuru tehdit ettiği için kamu düzenin bozmaya dönüktür. Topluma kin ve nefret saçan müzmin Cumhur İttifakı hasımları, ümitsiz vaka siyasetçiler, her türlü yalanla, 'Cumhur İttifakı gitsin, ülke yanarsa yansın' anlayışıyla demokrasi dışı arayışlara zemin oluşturma niyetlerini malum televizyon kanallarında açık etmektedirler."

“Medya yorumcuları suç işliyor”

"Medya yorumcuları büyük bir sorumluluk içinde hareket etmelidir" diyen Bahçeli,"Toplumu kaosa, şiddete veya isyana yönlendiren yorumlar, hukuki ve ahlaki sorumlulukların ihlali anlamına gelmektedir. Medyanın barış, birlik ve sağduyuyu teşvik eden bir platform olması gerekirken, toplumun güvenini ve huzurunu sarsacak söylemlerle kışkırtıcı bir üslup takınması, etik ilkeleri aşan bir suç hâlidir" değerlendirmesinde bulundu. 

Bahçeli'nin açıklamalarının bir kısmı şöyle:

"Son günlerde Cumhuriyet Halk Partisi’nin başlattığı,  bazı televizyon kanallarının kadrolu yorumcuları tarafından da desteklenen, büyük bir şuursuzluk ve tahammülsüzlük örneği olan sokak çağrıları, Türkiye’nin çok tehlikeli bir sürece sokulmaya çalışıldığına işaret etmektedir.

Bu çağrı toplumsal huzuru tehdit eden sonuçlar doğurabilecek niteliktedir ve bu yönüyle kamu düzenini bozmaya dönüktür.

Demokrasi ve özgürlüklerin kullanılması adına yapıldığı ileri sürülse de demokrasi dışı arayışların tezahürüdür ve asla samimi ve masum değildir.

Mevlana’nın “Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol” sözü, samimiyet ve dürüstlüğün insan hayatındaki önemini en sade şekilde ifade eden evrensel bir öğüttür.

Samimiyet yalnızca bireysel bir erdem değil, toplumsal düzen ve ahlaki değerlerin de temelini oluşturmaktadır.

Toplumda güven duygusunu da pekiştiren samimiyet, aynı zamanda bireylerin, kurumların ve siyasetin en temel meselelerinden de birisi halindedir.

Günümüzde, bazı evrensel değer ve kavramların ve toplumsal birliği temsil eden ahlaki ilkelerin, gerçek anlamlarının dışında kullanılmaya başlanması, siyasette samimiyet sorununu daha da derinleştirmiştir. 
Bu değerlerin, kişisel veya siyasi çıkarlar doğrultusunda araçsallaştırılması ve istismar edilmesi, yalnızca toplumsal güveni değil, demokratik düzeni de ciddi şekilde zedelemektedir.

Muhalefetin bilimsellikten ve gerçeklikten uzak, yalnızca popülist söylemlere dayanan politik yaklaşımları, siyaset kurumunun güvenilirliğini sorgulanır hale getirmektedir.

Nitekim bugünkü CHP siyaseti ahlaki ilkelerden ve samimiyetten uzak, yalan ve iftiraya dayalıdır.
Kendi kuruluş değerleriyle barışık olmayan Atatürk’ün aziz mirasına ihanet içerisindeki CHP, başkalarına da doğru ve dürüst olamamaktadır.

Oysa siyaset, bireysel veya partisel çıkarlar uğruna değerleri istismar etmek yerine, samimiyetle toplumun tüm kesimlerini kucaklayan, evrensel ahlak ve bilimsel gerçekliği merkeze alan bir anlayışı benimsemelidir.

Ancak bu şekilde demokrasi, hukuk ve toplumsal barış gerçek anlamını bulabilecektir.

Nurettin Topçu; “Ahlaksız siyasetin sonu zulümdür. Ahlak, siyasetin vicdanıdır.” derken, Cemil Meriç; “Ahlaktan yoksun bir siyaset, toplumun temellerini dinamitlemektir.” demektedir.

Bu sözler adeta CHP’nin bugünkü yöneticilerine söylenmiş ders mahiyetindedir.
CHP ve yandaşlarının toplumu isyana çağıran bir tutum içinde olması, siyasi ahlaktan uzak, hem toplumun huzurunu hem de demokrasiyi tehdit eden bir aymazlıktır.

Bu söylemler toplumsal gerilimi ve kutuplaşmayı tırmandırırken kin ve nefret dilinin yaygınlaşmasına yol açmakta, ülkemizin birliğine kast etmektedir. 
Daha da üzücü hatta utanç verici olan ise, bazı medya yorumcularının bu sorumsuz söylemleri desteklemesi ve körüklemesidir.

Medya yorumcularının, toplumu bilgilendirme ve bilinçlendirme görevlerini yerine getirirken büyük bir sorumluluk içinde hareket etmeleri meslek ilkelerinin de bir gereğidir.

Söz ve yorum özgürlüğü demokratik bir hak olmakla birlikte, bu özgürlüğün kamu düzenini bozacak, halkı isyana teşvik edecek şekilde kullanılması asla kabul edilemez.

Toplumu kaosa, şiddete veya isyana yönlendiren yorumlar, hem hukuki hem de ahlaki sorumlulukların ihlali anlamına gelmektedir.

Medyanın, barış, birlik ve sağduyuyu teşvik eden bir platform olması gerekirken toplumun güvenini ve huzurunu sarsacak söylemlerle kışkırtıcı bir üslup takınması etik ilkeleri aşan bir suç halidir.

Demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan medyanın ahlaki ilke ve standartlara uygun hareket etmesi için, idari ve hukuki düzenlemelerin yapılmasının yanı sıra medyanın kendi özdenetim mekanizmalarının geliştirilmesi de sağlanmalıdır.

Medya kuruluşlarının imkanlarını kamuoyunu yanlış yönlendirecek şekilde kullanmaları önlenmelidir.
Peşinen söylemek gerekir ki, toplumu yönlendirme gücü olan medyanın sadece basın özgürlüğüyle izah edilemeyecek yıkıcı yayınlar yapmasının önüne geçilmesi şarttır.

Şiddeti, kaosu ya da demokrasinin dışına çıkmayı teşvik etmek bir özgürlük alanı olamaz.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *