İstanbul
Orta şiddetli yağmur
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,4661 %-0.06
36,5420 %-0.16
3.550.537 %3.58
3.073,62 0,66
Ara
MUHALIF GAZETECILIK GÜNDEM Baskın Oran: Birey öldürürse “cinayet”, devlet öldürürse “idam” denir

Baskın Oran: Birey öldürürse “cinayet”, devlet öldürürse “idam” denir

Baskın Oran, bugün Agos'taki köşesinde "Sallanan Tek Adam Rejimi için idam’ın faydaları" isimli bir yazı kaleme aldı.

Emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Baskın Oran, bugünkü yazısında cinayet ve idam kavramlarına değindi. Tarihsel ve sosyolojik olarak bu iki kavramın oldukça yakından ilişkili olduğunu belirten Oran, "Adaletin henüz merkezileşmediği ilkel devirlerde bir cinayet vuku bulduğu zaman, olay bir öldürmeler zincirine yani kan davasına dönüşüyor, devam ediyor da ediyordu. Önü alınamıyordu. Adalet merkezileşince yani devlet kurulunca, kan davasını önlemek için, öldüren bireyi öldürmeyi devlet üstlendi. Yani idam etmeye başladı. Böylece toplumda anarşi önlenmiş oluyordu." dedi.

Yazının devamı şöyle:

Oluyordu da, idam (aynen cinayet gibi) geri dönüşü olmayan bir durum yaratmaktaydı ve bu da kamu vicdanı denilen şeyi rahatsız etmeye adaydı: Yanlış kararlarla idam edilenler, hatta yanlış kişiler, istesen de geri getirilemiyordu.  

Aynen ne gibi, kiralık katillerin “Hay Allah, yanlış adamı öldürmüşüz” olaylarındaki gibi .

Çok daha vahimi, devleti yönetenler, sadece cinayet işleyenleri değil, kendileri gibi düşünmeyenleri de rahatça idama girişiyorlardı. Mesela, 27 Mayıs’ta Başbakan Menderes ve iki bakanı gibi. Mesela 12 Mart’ta Denizler gibi. Mesela 12 Eylül’deki seri idamlar gibi.

Mesela, kolluk kuvvetlerinin “makul olmayan ölçüde silah kullanımı” sonucu 2007-2021 arası 410’dan fazla kişinin öldüğünü kaydeden Baran Tursun Vakfı “Yargısız İnfazlar Raporu”ndaki durumlar gibi .

***

Türkiye’de 1984’ten bu yana idam uygulanmadı. 03.08.2002’deki Üçüncü AB Uyum Paketi de idamı “savaş ve yakın savaş tehdidi halleri dışında” kaldırdı.

İdamı tamamen kaldırmak şerefi, 14.07.2004’teki Sekizinci AB Uyum Paketi sonucu Başbakan R. T. Erdoğan’a kısmet olacaktı. Şimdi partili bir cumhurbaşkanı olarak, Marmaris orman yangını üzerine idamın geri getirilmesini isteyen Erdoğan’a.

Kaydını tutabildiğim kadarıyla idam cezasını İlahiyatçı İhsan Şenocak bu Haziran başında hortlatmaya girişmişti. "Kadınlar pantolon giymesin, kaşlarını almasın, üniversiteye gitmesin; cehennemlik olurlar" ve “Genç kaynana şehvet uyandırır” türünden vaazlarından hatırlayacaksınız kendisini.

Yazının tamamını okumak için tıklayınız.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *