Her şey İngiliz bir kaşifin ve Amerikalı bir iş adamının yaptıkları ile değişmeye başlar. 1876 yılında servetini Brezilya’da aramaya giden Henry Wickham ile 1927 yılında ticari çıkarlarını her şeyden üstün tutan Henry Ford, “Amazon Ormanları” için uzmanların 2064 yılında yok olacağı öngörülerini tahmin edebilseydiler, o topraklara belki de hiç ayak basmazlardı.
Dünyanın oksijen miktarının %20 sini karşılayan Amazon Ormanları oksijen ve karbondioksit dengesinin kurulmasını sağlar. Amazon yağmur ormanları, Dünyanın en büyük ormanlarıdır ve içerisinde binlerce çeşit ağaç ve hayvan barındırır. Bol miktarda bitki türünün olması yağışların fazla olmasını sağlar. Aynı zamanda bu ormanda bulunan çeşitli bitkiler birçok ilacın yapımında kullanılır. Kakao, kauçuk, kahve ve kinin yine bu ormanın ürünleri arasındadır. Ve bizim hikâyemiz işte bu ürünlerden biri olan KAUÇUK ile ilgili.
O yıllarda yani, sanayi devriminin başladığı 1800’lü yıllarda, teknik olarak tohumların ihracatını engelleyen bir yasa yoktur ve okuduğum makalelerde bir kâşif olduğu yazılan Wickham, on binlerce tohumu bir buharlı geminin ambarında İngiltere’ye götürür. Bu biyolojik göç, küresel kauçuk ticaretini tamamen değiştirecektir. Wickham’ın kauçuk tohumları İngiltere’den Malezya, Sri Lanka ve Endonezya gibi çeşitli Avrupa kolonilerine dağılır. Brezilya, 1900’lerin başlarında pazardaki hâkimiyetini kaybeder. Güç Avrupa’ya geçer. Bu da fiyatların Avrupalı baronlar tarafından belirleneceği anlamına gelir. İşte bu durum, bütün dünyanın Ford arabalarının yaratıcısı olarak tanıdığı Henry Ford adındaki Amerikalı sanayicinin hiç hoşuna gitmez.
Kauçuk fiyatları yükselirse, lastiklerin, contaların yani sanayide kullanılan kauçuk bazlı maddelerin de fiyatı yükselecektir. Bu yüzden Ford kendi kauçuk tedarikini yaratmak için bir plan yapar. Kauçuk, Amerika Birleşik Devletleri’nde yetişmeye uygun bir bitki değildir, Brezilya tekrar bu pazara sahip olmak istemektedir. İşte bu iki koşul, Ford’un aklına müthiş bir fikir getirir. Amazon Havzasında, Tapajos nehrinin kıyısında kauçuk üretimi ile uğraşan bir kasaba yaratmak fikri.
1920’lerin sonlarında, Ford Motor Company Brezilya’da milyonlarca dönüm arazi satın alır. Amerika’dan makineler ve malzemeler teknelere yüklenir ve Amazon yağmur ormanlarının derinliklerine doğru yola çıkarlar. İşçiler ağaçları kesip toprağı temizledikten sonra dünyanın en vahşi yerlerinden birinin ortasına bir kauçuk plantasyonu yapmak için kolları sıvarlar. Bugün yağmur ormanlarının tahribatının geldiği içler acısı durumunun başlangıcıdır işte bu olay.
Plan, kauçuğu hasat etmek ve Ford otomobilleri için lastiklere ve diğer parçalara dönüştürüleceği Detroit’e geri göndermektir. Ancak Henry Ford, buranın bir plantasyondan fazla olmasını ister. Ormanın ortasında, evlerin, kendi enerji santrallerinin, elektrik aydınlatması ve telefonun olduğu, hastane, kereste fabrikası, kilisesi ve kauçuk işleme tesisi olan, Brezilyalı işçilerin yaşamak isteyecekleri bir kasaba yaratmak. Adına da “Fordlândia” der. Proje hızla gelişir. Düşünülenden daha fazlası da olur. Golf sahaları, dondurma dükkânları, müzik salonları ve geniş caddeler...