28 Mayıs Pazar günü çok mühim bir seçim yapılacak. Yeni Cumhurbaşkanımızı belirlemek için sandıklar ikinci def’a kurulacak ve neticesinde Cumhurbaşkanı seçilecek…
İkinci turda iki adayımız var: Recep Tayyip Erdoğan ve Kemal Kılıçdaroğlu…
Yani:
Bir yanda yirmi bir senelik menfi dönüşümün ve ekonomik çöküşün mimarı var; diğer yanda menfi dönüşümü durduracağını va’deden ve ekonomik gidişatı tersine çevireceğini söyleyen iktidara aç bir “kıdemli muhalif”…
Bir yanda çevresinde halkalanan rantçılarıyla ve dalkavuklarıyla halktan gittikçe uzaklaşan bir yorgun lider var; diğer yanda devletin işleyişini çok iyi bilen, rüşvete ve ranta alerjisi bulunan heyecanlı bir lider namzedi…
Bir yanda her mevzuu işine geldiği gibi eğip bükmesini becerebilen bir usta pragmatik siyasetçi var; diğer yanda devletin üst kademelerinde alnının akıyla çalışmış başarılı bir bürokrat…
Bir yanda saraylar, külliyeler, altın yaldızlar, şaşaa ve ihtişam var; diğer yanda halkçılık, sadelik, alçakgönüllülük, sakinlik ve sükût var…
Bir yanda ötekileştiren vahşi bir dil; diğer yanda kapsayıcı, mülayim, medenî bir üslup var…
Bir yanda hâlâ yapacaklarından bahseden çeyrek asra merdiven dayayan bir iktidar; diğer yanda iktidar olduğunda nelerin yapılabileceğini ispat etmek isteyen bir muhalefet var…
Bir yanda mizaha, tenkide ve eleştirel sanata tahammülsüz var; diğer yanda kendisine yöneltilen her eleştiriyi hatta hakareti bile nazikçe karşılayabilen…
Bir yanda her türlü muhalif yürüyüşün polis ablukasında yapılmasını uygun gören; diğer yanda adalet için Ankara’dan İstanbul’a yürüyen var…
Bir yanda “yok”; diğer yanda “var, var…