İstanbul
Orta şiddetli yağmur
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,4679 %-0.04
36,6762 %0.23
3.511.629 %2.251
3.057,91 0,15
Ara

Cinnet

İçişleri Bakanı Sayın Soylu ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın İmamoğlu arasındaki “ahmak” polemiği üzerine başlayan davanın ilk aşaması, İmamoğlu’nun 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası alması ve siyasi yasaklı ilan edilmesi ile sonuçlandı. Doğal olarak davanın istinaf aşaması olduğu için bu hüküm nihai değil. Ancak kararın açıklanması ile birlikte her türlü spekülatif düşünceler kaçınılmaz olarak sahnedeki yerini aldı.

Yine doğal olarak bendeniz de kendi düşüncelerimi dile getirmek istedim.

Öncelikle şu soruyu sormakta yarar var. Karar hukuki mi? yoksa siyasi mi?

Kendisine hakaret edildiği iddia edilen Yüksek Seçim Kurulu hakaretin kendisine edildiğinin ya farkında değil ya da bu olaya hiç bulaşmamayı tercih etmiş. Aksi takdirde davaya müdahil olur, en azından bir avukat aracılığı ile davada temsil edilirdi.

Bu durumda haklı olarak ortaya çıkan ilk algı, atanmış bir bakan olarak Sayın Soylu’nun seçilmiş bir belediye başkanı Sayın İmamoğlu’na karşı hukuku kullanarak siyasi bir operasyon yürüttüğü doğrultusunda. Diğer ifadesi ile kararın siyasi olduğunu iddia edenlerin iddialarının geçerli olduğunu kabul etmek durumundayız.

Bu iddianın geçerli olduğunu kabul ettiğimize bağlı olarak, “bu operasyondan siyasi olarak kim yarar sağlar?” sorusu ile karşı karşıya geliyoruz.

Kuşkusuz muhalefet cephesi. İktidar tarafından aralarında sorun olduğu sürekli ima edilen 6’lı masa Saraçhane’deki görüntülerle birlikte tam olarak konsolide olmuş, 6’lı masa içinde yer almayan diğer önemli siyasi aktörlerin de desteğini almış gözüküyor. Eğer bu karar siyasetin manipüle ettiğine inanılan hukuk sisteminin bir kararı ise, bundan en fazla zarar gören yaratılan yeni mağdur üzerinden iktidar ve hukuk sisteminin bizzat kendisidir.

Bundan böyle er ya da geç önümüzdeki 6 ay içinde gerçekleşecek seçimlerde 6’lı masanın kimi aday göstereceğinin çok fazla önemi de kalmamıştır. Ağır ekonomik koşulların yanına, aslında ekonominin bu denli bozulmasının başlıca nedenlerinden biri olan hukuk sistemine duyulan güvensizlik eklendiğinde sonuçları tahmin etmek için kahin olmaya da gerek yoktur.

Köşe yazısının tamamını aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *