Erdoğan'ın açıklamaları şöyle:
"Doğalgaz ve elektrik başta olmak üzere ortaya çıkan fiyat artışlarının can yakıcı düzeyde olduğunun farkındayız.
Baharın ve yaz aylarının sağlayacağı rahatlamaya şimdiden gözünü dikenlere karşı teyakkuz halindeyiz. Fiyatları sebepsiz yükseltenlere en küçük acıma duymayacağız.
Bundan sonra milletimizin temel ihtiyaç maddelerin fiyatlarını sebepsiz artıranlara en küçük müsamaha göstermeyeceğimizi, en küçük acıma duymayacağımızı buradan açıkça belirtmek isterim.
Sosyal yardım sistemimizin parametrelerine göre desteğe ihtiyacı olan tüm vatandaşlarımızın yanındayız. Bir buçuk milyar lira tutarındaki yaşlı ve engelli maaşlarını öne çekerek Cuma günüden itibaren ödeyeceğimiz sizlerle paylaşmak istiyorum.
Küçük engeller bizi büyük hedeflere ulaşmaktan alıkoyamayacak. Son 10 yılda nice toplumların felaketine, nice devletlerin yıkılmasına yol açan senaryolar ülkemizde başarıya ulaşamayacak.
Kendi güvenliklerini, refahlarını güvence altına almak için bu milletinin enerjisini söndürenlerin devri geri gelmeyecek. Bizim için artık büyük ve güçlü Türkiye var.
Küçük engeller bizi büyük hedeflere alı koyamayacak. Senaryolar ülkemizde başarıya ulaşamayacak. Kendi güvenliklerini refah altında tutmak için bu milleti sömürenlerin devri geri gelmeyecek. Bizim için sadece artık güçlü Türkiye var. Bizim için artık yeni kalkınma atılımları var. Bizim için birlik ve beraberlik hamlesi var.
Geçtiğimiz 20 yılda hayata geçirdiğimiz onca eser ve hizmeti ülkemize kazandırdık. Milletimizin her kesimine ulaştırdığımız demokrasi, hak ve özgürlük devrimlerini bunun için yaptık.
Geçtiğimiz 20 yılda içeride ve dışarıda nice badire ve sinsi tezgahlardan kurtarmak için bu gaye ile adım attık. Türkiye'nin geldiği yeri görmemek için ya bu ülkeye husumetli olmak ya da kalbi ve ruhu kararmış olmak gerekir.
Milletimizin akıl, sağ duyu, feraset sahibi her ferdi ülkemizin nereden nereye geldiğini gayet iyi biliyor. Şimdi de vatandaşlarımıza diyoruz ki yaşadığımız sıkıntılar dünyanın ve onunla birlikte ülkemizin içinden geçtiği tarihi değişim ve dönüşüm sürecinin sancılarıdır. Sabredersek, azmedersek, devam edersek, sağlam durursak, bu yolun sonu, cumhuriyetimizi kuran Gazi Mustafa Kemal'in muasır medeniyet seviyesinin üstü diye tarif ettiği büyük ve güçlü Türkiye'ye çıkıyor.
Geçmişte küresel yönetim ve ekonomi sisteminin kurulduğu her dönemde ülkemizi siyasi istikrarsızlıkların, sosyal kaosların, ekonomik sıkıntıların altında ezerek, sürecin dışında tutmayı başarmışlardır.
Meclisimizin açılışının 102. ve Cumhuriyetimizin ilanının 99. yıl dönümüne ulaştığımız şu dönemde artık bu kısır döngüyü kırmakta kararlıyız. Herkesin 2023 için kendine göre bir hesabı var. Ama unutulmamalıdır ki asıl olan milletin hesabıdır, milletin iradesidir, milletin sözüdür.
Rahmetli Menderes, yeter söz milletin diyerek tek parti faşizmine ilk büyük darbeyi vurmuştu. Rahmetli Özal, çağ atlayan Türkiye diyerek, küresel tuzakların bendinde ilk gediği açmıştı. Biz de 20 yıldır, durmak yola devam diyerek milletimizin maziden atiye kurduğu köprüyü takip ettik, güçlendirdik. Artık tüm bu emeklerin mücadelelerin ve fedakarlıkların karşılığını alma, hasadını yapma, neticesini görme vaktinin eşiğindeyiz.
Ülkemizi vesayetin zincirlerinden kurtardık. Enflasyonu da yeneceğiz. Ülkemizi darbelerin utancından kurtardık, hayat pahalılığın da üstesinden geleceğiz. Ülkemizi terör örgütlerinin pençesinden kurtardık, çarşı pazardaki ateşi de söndüreceğiz. Türkiye'yi bölgesinin en güçlü, itibarlı, onurlu devletlerinden biri haline getirdik, insanımızın yüreğindeki sıkıntıların hepsini de çözeceğiz.
Çünkü biz bu ülkeye güveniyoruz, çünkü biz bu millete güveniyoruz, çünkü biz kendimize güveniyoruz. İçeride de dışarıda da karşımızda ne olduğunu ve bununla nasıl mücadele edebileceğimizi, nasıl sonuç alacağımızı gayet iyi biliyoruz.
Ülkenin hiçbir meselesinin çözümü konusunda en küçük bir tefekkürü, tezekkürü, programı ve projesi olmayanların çıkardıkları gürültü, sadece kendi ihtiraslarının karın gürültüsünden ibarettir.
Dünyada da, bölgede de, Türkiye'de de ne olup bittiğinden, gelişmelerin nereye gittiğinden habersiz olanlar, varsın masa sandalye sıra kavgasıyla kendilerini avutup dursunlar. Biz ülkemiz ve milletimiz için ne yapılması gerekiyorsa onun hazırlığını ve icrasını sürdürmeye devam edeceğiz.
Aziz milletim, bu toprakları bin yıldır kanları ile yoğurarak vatan yapan ecdadın emanetine 85 milyon olarak hep birlikte sahip çıkıyoruz. Malazgirt'ten İznik'e, Konya'dan Söğüt'e, Bursa'dan Edirne'ye, İstanbul'dan Ankara'ya uzanan bu uzun tarihimizin her günüyle biz gurur duyuyoruz.
Geçtiğimiz asrın başlarında derin acılar çekerken bütün bunlar ile beraber asla umudumuzu mücadele azmimizi kaybetmemiş bir milletiz. Galiçya'dan Libya'ya uzanan geniş coğrafyada verdiğimiz savaşların hiçbirinde de utanç verici bir sahne göremezsiniz, bulamazsınız.
Bizim çekilmek zorunda kaldığımız yerlerin tamamında ise dünyanın en alçak en iğrenç en vahşi katliamları gerçekleştirilmiştir. Bu katliamlar sadece insanları değil camisinden mezarlığına, okulundan köprüsüne kadar medeniyet mirasımızın tüm unsurlarını hedef almıştır. Çok değil, 150 yıl önce içinde 500 caminin de bulunduğu binlerce ecdat yadigarı esere ev sahipliği yapan şehirlerde bugün numunelik birkaç yapı dışında hiçbir şey bulamazsınız.
Aynı şekilde nüfusunun yüzde 80'i, çoğunluğu Türk olan müslümanlardan oluşan şehirlerde mübadele gibi hukuki bir uygulamaya maruz kalmadığı halde bugün neredeyse tek bir müslüman yaşamıyor. Öyle bir baskı ve kuşatma altındayız ki, bizi kendi yaşadığımız büyük kayıpların hüznüyle bile baş başa bırakmıyorlar.
Kırım'dan Kafkaslar'a, Balkanlar'dan Kuzey Afrika'ya kadar geniş bir coğrafyadan Anadolu'ya gelebilenler gelmişti. Ama geride kalanların önemli kısmının canı da malı da gitmişti. Birinci dünya savaşı, yani 600 asırlık bir cihan devletinin varlık yokluk savaşı sürerken, Anadolu'daki Ermeniler, yabancı devletlerin kışkırtması ve donatmasıyla isyan başlatıp müslüman ahaliye saldırdılar.
Ülkemizin dört bir yanında Ermeni çetelerin yaptığı katliamların, sergilediği zalimliklerin hatıraları hala canlıdır. Ermeni propagandası, saçma sapan rakamlar ifade etse de Anadolu'da hayatını kaybeden Ermeniler'in kat ve kat fazlası müslümanın bu çeteler tarafından hunharca şehit edildiği bir gerçektir.
Elbette inancı ve kökeni ne olursa olsun tek bir masum canın, tek bir sivil insanın öldürülmesi trajedidir. Bu anlayış ile birinci dünya savaşının zorlu şartlarında hayatını kaybetmiş olan Osmanlı Ermenileri için üzüntülerimizi ve taziyelerimizi bildirmeyi insani bir vazife olarak görüyoruz.
Yıllardır da bu hassasiyeti içeren açıklamayı kamuoyu ile paylaşıyoruz. Ancak tarihin ve onun ilmiyle uğraşan tarihçilerin yapması gereken tartışmanın ülke içinde ve dışında siyasi çekişmelerin mezesi haline dönüştürülmesine de asla rıza göstermedik, göstermeyeceğiz.