TBMM’nin 27. Dönem 5. Yasama yılı başladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da açılış programına katılmak üzere TBMM’ye geldi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu, 27. Dönem 5. Yasama Yılı’nın başlaması dolayısıyla TBMM Başkanı Mustafa Şentop başkanlığında özel gündemle toplandı.
Atatürk anıtı’nda tören
27. Dönem 5. Yasama Yılı açılışı dolayısıyla Meclis’teki Atatürk Anıtı önünde tören düzenlendi.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un anıta çelenk bırakmasının ardından bando eşliğinde saygı duruşunda bulunularak, İstiklal Marşı okundu.
Törene, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile TBMM Başkanvekilleri Süreyya Sadi Bilgiç, Haydar Akar, Celal Adan, Nimetullah Erdoğmuş, partilerin grup başkanvekilleri, milletvekilleri ve TBMM bürokratları katıldı.
Şentop, yasama yılı açılışı dolayısıyla Meclis Genel Kuruluna hitap ediyor.
Şentop’un açıklamalarından satır başları şu şekilde:
“Dış saldırıların şekli ve yöntemi değişmiştir. TBMM dünyanın en kahraman meclisidir. Milli bütünlük sınırları içinde hareket edilmeli.
Sayın Cumhurbaşkanımızın cesaretli ve kararlı liderliğinde hainlerin planlarını tıpkı geçmişte ordularını darmadağın ettiğimiz gibi darmadağın ettik. Ülkemiz üzerine yapılan planlarda darbelerden medet umanların bir an evvel kabul etmesi gereken gerçek demokratik olgunluğumuzun ve demokrasimizin geldiği noktanın yüksek seviyesi ve darbeler döneminin ülkemiz için artık tamamen kapanmış olduğudur.”
Erdoğan meclis’e geldi
Erdoğan, yeni yasama yılı açılışı dolayısıyla Meclis’e geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM Başkanvekili Celal Adan tarafından törenle karşılandı. Tören kıtasını selamlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra TBMM Başkanı Mustafa Şentop ve beraberindeki bakanlarla Genel Kurul Salonuna geçti.
Erdoğan: yeni bir anayasa milletimize vereceğimiz en güzel 2023 hediyesi olacaktır
Şentop’un ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Genel Kurulda 27. Dönem 5. Yasama Yılı açılış konuşmasını yapıyor:
Erdoğan:
Oğuzhan Asiltürk’e de Allah’tan rahmet diliyorum. TBMM’nin ilk başkanı Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere ülkemizin istiklal ve istikbal davasını sahiplenmiş herkese şükranlarımı sunuyorum.
Meclisimiz iki defa gazilik unvanıyla müşerref olmuş, müstesna bir kurumdur. Tıpkı Milli Mücadele döneminde olduğu gibi 15 Temmuz’da da Meclisimiz kirli ellerin, bu mübarek ülkeye bu kutlu çatıya değmesine izin vermemiştir.
Yasama yıllarında gece -gündüz çalışan vekillerin fedakarlıkları takdirle kaydedilmiştir. Milletimiz artık şunu biliyor, TBMM’nin ışıkları yanıyorsa, Meclis çalışıyorsa Allah’ın izniyle bu sırtı yere gelmez. Meclis kürsüsünde her beyanın milletin çıkarı gayesiyle dile getirildiğini düşünüyorum.
Yeni anayasa açıklaması
Bir süre önce gündeme getirdiğimiz ülkemize yeni anayasa kazandırma teklifinin de Meclisimiz tarafından başarıyla hayata geçirileceğini ümit ediyorum. Yeni bir anayasa milletimize vereceğimiz en güzel 2023 hediyesi olacaktır. Grubu bulunan partilerin yeni anayasa tekliflerini en kısa sürede kamuoyuyla paylaşmalarını bekliyoruz Biz hazırlıklarımızı yapıyoruz, neticede karar ve takdir yüce Meclis’indir. Anayasa teklifimize katkı verecek herkese şimdiden teşekkür ediyorum.
Kapalı Maraş’ın açılması başta olmak üzere pek çok önemli konuda adım atttık, atmayı sürdüreceğiz.
30 yıldır işgal altında olan Azerbaycan toprakları ve Karabağ yeniden özgürlüğüne kavuştu. İnşallah önümüzdeki haftalarda Azerbaycanlı kardeşlerimizle yeniden bir araya geleceğiz. İşgal altındaki topraklarını kurtarma mücadelesi veren bir ülkeye ve Türkiye’ye buram buram kin kokan tutumları asla unutmayacağız. Akdeniz’deki hak ve menfaatlerimizi korurken Kıbrıs Türkü kardeşlerimizin iki devletli çözüm kapsamındaki çalışmalarına destek olduk. Her yere alnımız ak bir şekilde göğsümüzü gere gere gidiyoruz.
Geçtiğimiz günlerde açılışını yaptığımız Türk Evi, tarihteki yerini almıştır. Çok sayıda misafirimizin katılımıyla hizmete giren Türk Evimiz, tüm dost ve kardeşlerimize de hizmet verecektir.
Suriye’den Libya’ya, Balkanlar’dan Kafkasya’ya aynı anlayışla hareket ettik, ediyoruz. Akdeniz’de hak ve menfaatlerimizi korurken, Kıbrıslı kardeşlerimizin iki devletli çözümüne destek olduk. Filistin ve Kudüs’ten Keşmir’e, Afrika’da yoksullukla mücadele eden insanlara kadar herkese gönül kapımızı açık tutacağız.
Ülke ve millet olarak geçmişimizde ne sömürgecilik, ne soykırım vardır. Bunun için her yere alnımız ak şekilde gidiyoruz. BM Güvenlik Konseyi’nin çarpık yapısını eleştirmek için ortaya koyduğumuz dünya 5’ten büyüktür tespitimizin benimsenmesinin sebebi budur. Bölgemizde ve dünyada yaşanan gelişmeler bunun doğruluğun işaret etmektedir.
Artık 10. yılını geride bıraktığımız Suriye krizinde uluslararası toplumun ne kadar aciz olduğunu hep birlikte gördük. Türkiye, tek başına 4 milyon mazluma kollarını açarken insanlıktan uzak davranışlar sergileyenler oldu. Ellerinde ne varsa alınıp, işkence edilen insanlarla karşılaşıyoruz. Akdeniz’in karanlık sularında her yıl ne kadar insanın hayatını kaybettiğinin istatistiği tutulamıyor.
İki yüzlülüğün benzerini Suriye’deki terör örgütleri konusunda da yaşıyoruz. Sadece Türkiye, bu karanlık örgütle sahada karşı karşıya gelmiş ve birileri tarafından şişirilen balonu kısa sürede patlatmıştır. Dünyanın kendi etraflarında döndüğünü sananlar, yaşanan her siyasi çalkantıyla işin öyle olmadığını görmeye başlıyorlar. Afrika’daki kıtlığın tüm insanlığın ortak sorunu olduğu yakında daha iyi anlaşılacaktır.
Biz insani görevimizi yaptığımız için üstesinden gelemeyeceğimiz bir güvenlik ve refah krizine sürüklenmedik ama bu saikle insanlıktan çıkanlar asla huzur bulmadılar ve bulamayacaklar.
Dünyanın kendi etraflarında döndüğünü, diğer herkesin kendilerine hizmet etmekle mükellef olduğunu sananlar yaşanan her siyasi ve sosyal çalkantıyla işin öyle olmadığını görmeye başlıyorlar.
Afrika’daki kıtlığın sadece orada yaşayanların değil tüm insanlığın ortak sorunu olduğu yakında daha iyi anlaşılacak.Kutuplardaki buzulların erimesinin sadece penguenlerin değil insanlık başta olmak üzere tüm canlıların sorunu olduğu yakında çok daha iyi anlaşılacak.
Dünyanın uzak, ücra diye bakılan köşelerindeki iç çatışmalardan kaçan insanların yaşadığı trajedilerin aslında herkesi bekleyen tehlike olduğu zamanla daha iyi anlaşılacak.
Geçtiğimiz 19 yılda eğitimden sağlığa, güvenlikten adalete ulaşımdan enerjiye kadar devlet ve millet hayatının her alanında gerçekleştirdiğimiz büyük atılımı bu vizyonun temel altyapısı olarak görüyoruz. Artık siyasi olmaktan çıkıp milli hedefler haline düşen bu vizyonu TBMM’den başlayarak hiçbir ayrım gözetmeksizin ülkemizin tüm fertleriyle birlikte sahiplenmeliyiz. Çünkü hiçbirimiz için başka Türkiye, vatan, devlet, gelecek yok. Aklımızdan asla çıkarmamalıyız ki bölünerek büyüyemeyiz, parçalanarak güçlenemeyiz, husumeti körükleyerek kardeşliği kökleştiremeyiz. Saplantılara sarılarak demokrasimizi ilerletemeyiz.
“Kürt sorunu’ denilen meseleyi, hak ve özgürlüklerden kalkınmaya kadar tüm boyutlarıyla çözdük”
Yeni güvenlik anlayışımız sayesinde sınırlarımızı dibinde terör koridoru oluşturulmasının önüne geçtik.
Terör örgütleri dahil her kesim tarafından istismar edilen, "Kürt sorunu" denilen meseleyi, hak ve özgürlüklerden kalkınmaya kadar tüm boyutlarıyla çözdük. Bu meseleyi hâlâ istismar konusunu yapmak isteyenlerin maskelerini de aynı şekilde düşüreceğiz.
Son 19 yılda ülkemizin demokraside ve kalkınmada kat ettiği mesafeye yaklaşık 8 yıldır ardı ardına yaşadığımız çok boyutlu sınamaları da eklediğimizde ortaya hepimiz içn ümit verici bir fotoğraf çıkıyor. Sahip olduğumuz her yeni imkân ve başarıyla, üstesinden geldiğimiz her kritik sınama bizim için aydınlık bir geleceğe giden yolda kat ettiğimiz mesafe anlamına geliyor.
Her alanda hedeflediğimiz seviyelere ulaşacağız. Hiç şüphesiz bu sınamalar içinde ekonominin hem her insanın hayatına dokunan yönü hem de diğer tüm atılımların itici gücünü oluşturması sebebiyle ayrı bir önemi vardır.
“Türkiye’nin 19 yılda elde ettiği her kazanım gibi ekonominin de sorumluluğu bize aittir”
Türkiye’nin 19 yılda elde ettiği her kazanım gibi ekonominin de sorumluluğu bize aittir. Ülkemizin IMF’e olan 23,5 milyar dolarlık borcunu 2013 yılı Mayıs ayında tamamen bitirerek bir dönemi kapatmış olduk. Birilerinin sürekli nerede diye sordukları MB rezervleri de 122 milyar dolar seviyesine ulaştı.
Artılar-eksiler analizi yaptığımızda, artılarımızın kıyas edilemeyecek kadar fazla olduğunun kabul edilmesini de hak teslimi babından bekliyoruz. İşsizlik küresel sorun olarak varlığını devam ettirirken pek çok ülkede borçluluk oranları tarihi seviyelere ulaştı. IMF ve Dünya Bankası gibi kurumlar ciddi bir yönetim krizi içindeler. Böylesine kritik bir dönemde iktidar ve muhalefet ile bazı hakikatleri açık yüreklilikle ortaya koymak zorundayız. Bu salgının Türkiye’de çıkmadığı, ülkemizin dünyanın maruz kaldığı krizin etkilerine maruz kaldığını kabul etmemiz gerekiyor.
Son 8 yılda yaşadığımız teker teker her olumlu ve olumsuz sürecin ekonomiye de yansımaları olmuştur. Salgınla da böyle bir süreçte karşı karşıya kaldık. Türkiye ekonomisinin ayakta kalması için tüm kesimlere yönelik önlemleri devreye aldık. İhtiyaç halinde her kesimin yanında yer almaya devam edeceğiz.Geçen seneyi büyüme ile kapattık. İnşallah 2021’i yüzde 9’luk bir büyüme ile kapatmayı öngörüyoruz. Büyümeye istihdam artışı da eşlik ediyor. Türkiye, OECD ülkeleri arasında salgın öncesi dönemine göre istihdamını arttıran sayılı ülkelerden bir tanesi…”