İstanbul
Orta şiddetli yağmur
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,4679 %-0.04
36,6762 %0.23
3.511.629 %2.251
3.057,91 0,15
Ara
MUHALIF GAZETECILIK GÜNDEM Diyanet, ölüm yıl dönümüne denk gelen cuma hutbesinde yine Atatürk’ü anmadı

Diyanet, ölüm yıl dönümüne denk gelen cuma hutbesinde yine Atatürk’ü anmadı

Diyanet İşleri Başkanlığı, kurucusu olan ve 10 Kasım’da ölümsüzlüğe uğurlanan Mustafa Kemal Atatürk’ü yine yok saydı.

Son 8 yıldır 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos ve 29 Ekim’de kutladığımız milli bayramlarda ve 10 Kasım’a denk gelen Cuma hutbelerinde Atatürk’ü yok sayan Diyanet İşleri Başkanlığı, 10 Kasım 2023 günü okunacak Cuma hutbesinde yine Atatürk’e yer vermedi. Diyanetin Cuma Hutbesi şöyle:

“Peygamber Efendimiz (s.a.s), bütün insanlığı, bir olan Allah'a inanmaya ve sadece O'na kul olmaya çağırdı. Mekkeli müşrikler, onun bu davetine icabet etmediler. Dahası ona cephe aldılar, düşmanlık ettiler. Her türlü zulüm ve baskıyı ona reva gördüler. Allah Resûlü (s.a.s) ise hiçbir zaman davasından vazgeçmedi.

İnancını, azmini ve gayretini asla yitirmedi. Çünkü onun bir gayesi vardı. O gaye, yeryüzünün en değerli varlığı olan insanoğluna başıboş bırakılmadığını, sorumluluklarının olduğunu hatırlatmaktı. Aziz Müminler! Bugün, Müslümanların içinde bulunduğu sıkıntıların temel sebebi, inandıkları dava uğrunda yeterince azim ve gayretlerini gösterememeleridir. Bu uğurda, ahlaklı, dürüst, ilkeli ve disiplinli çalışma alışkanlıklarına gereken önemi verememeleridir.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.s), bir hadisinde şöyle buyurmaktadır: “Allah Teâlâ, sizden birinin yaptığı işi en güzel şekilde yapmasından memnun kalır.”1 Kıymetli Müslümanlar! Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)'in ümmeti olarak bize düşen, İslam davası uğruna azim ve gayret sahibi bir mümin olabilmektir. Azim, İslam'ın hayat veren mesajlarına bağlı kalma kararlılığıdır. Samimi bir niyetle iyiye ve güzele ulaşma arzusudur. Bütün sıkıntılara rağmen morali yüksek, ümidi diri tutma iradesidir.

Gayret ise azmedilen şeyleri hayata aktarma çabasıdır. Maddi ve manevi bütün sebeplere sarıldıktan sonra sabırla hedefe yürümektir. Her daim iyiliğin ve hayrın yayılması için mücadele etmektir. Kötülerin kötülüklerine rağmen iyi kalabilme ve iyiliği hâkim kılabilmektir. Zalimlerin zulmüne rağmen hak ve hakikatten ayrılmamaktır. Bu yolda asla yılgınlığa kapılmamak, âcizlik göstermemektir.

Allah, ihmalkârlık ve gevşeklikten hoşlanmaz.” buyurmaktadır. Bunun içindir ki Müslüman, hayatının hiçbir anında gevşeklik göstermez, rehavete kapılmaz. Vazgeçmez, mücadeleyi bırakmaz. Nemelazımcılık, vurdumduymazlık ve boş vermişlik mümine yakışmaz. Müslüman, tembellikten uzak durur. O, çalışmadan kazanamayacağını, emek vermeden ve alın teri dökmeden başarı elde edemeyeceğini bilir.

Peygamber Efendimiz (s.a.s)'in dualarından biri ْde şöyledir, “Allah'ım! Acizlikten ve tembellikten sana sığınırım.”3 Onun bu duasına gönülden “Âmin!” diyen müminler olarak, azim ve gayrete sarılıp insanlığı haksızlık ve zulümlerden kurtaracak olan bizleriz. İmanımızdan aldığımız güçle insanlığın barış ve huzuru için çalışacak olan biziz. Bizlerin azim ve gayretiyle başta Filistin'deki kardeşlerimiz olmak üzere bütün mazlumların yüzü gülecektir; hüzün, yerini sevince bırakacaktır. Zira inancımız, bize bu görevi yüklemekte; insanlık, bizden bunu beklemekte; tarihimiz, bizi buna davet etmektedir.

İlmin, irfanın ve bilimin ışığında çalışmalarımıza hız verelim. Yeryüzünün imarı, güvenli bir geleceğin inşası için sorumluluklarımızı yerine getirelim. Yaptığımız her işin hakkını verelim; en sağlam, en doğru ve en güzelini yapmaya çaba gösterelim. Nitekim böyle bir sorumluluk bilinciyle çalışan şanlı ecdadımız, aziz şehitlerimiz ve kahraman gazilerimiz, bu toprakları bize vatan kılmak için var gücüyle gayret gösterdiler.

Nice başarılar elde ettiler. Her birini rahmet ve minnetle yâd ediyoruz. Mekânları cennet, makamları âlî olsun. Unutmayalım ki, Rabbimiz, azim ve gayretle çalışan hiçbir kulunun emeğini asla zayi etmeyecektir. Hutbemi Kehf suresi otuzuncu ayetin mealiyle bitiriyorum: “İman edip dünya ve ahiret için yararlı işler yapanlar bilmelidirler ki, biz güzel iş yapanların ecrini asla zayi etmeyiz.”

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *