İstanbul
Orta şiddetli yağmur
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,4679 %-0.04
36,6762 %0.23
3.511.629 %2.251
3.057,91 0,15
Ara
MUHALIF GAZETECILIK GÜNDEM Emekli Büyükelçi Tugay Uluçevik'ten 100. yıl paylaşımı

Emekli Büyükelçi Tugay Uluçevik'ten 100. yıl paylaşımı

Emekli Büyükelçi Tugay Uluçevik sosyal medya adresi üzerinden Cumhuriyet'in 100. yılına özel bir paylaşımda bulundu.

Emekli Büyükelçi Tugay Uluçevik'in paylaşımları şöyle;

Atatürk 1926 yılında “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır fakat Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet payidar kalacaktır" sözünü dile getirmiştir. 1927 yılındaki Büyük Nutku’nun sonunda da şu ifadelerle “en büyük eserini” Türk Gençliği’ne emanet etmiştir:

"Efendiler, bu nutkumla, millî varlığı sona ermiş sayılan büyük bir milletin, istiklâlini nasıl kazandığını, ilim ve tekniğin en son esaslarına dayanan milli ve çağdaş bir devleti nasıl kurduğunu anlatmaya çalıştım. Bugün ulaştığımız sonuç, asırlardan beri çekilen millî felâketlerin yarattığı uyanıklığın eseri ve bu aziz vatanın her köşesini sulayan kanların bedelidir. 
Bu sonucu, Türk gençliğine emanet ediyorum.  
Ey Türk gençliği! 
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti'ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin  yegâne  temeli budur..."

Böylece Lozan Konferansı sonunda imzalanan Barış Antlaşması ile elde edilen Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tapusu gelecek kuşaklara, yani bizlere, titizlikle muhafaza etmemiz gereken pahabiçilmez değerde bir miras olarak bırakılmıştır.

Büyük Atatürk’ün “…Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” sözünün, O’nun, gelecek kuşakların bu tapuyu titizlikle muhafaza edeceklerine, Türkiye Cumhuriyeti’ni yaşatacaklarına olan inancının ve itimadının ifadesi olduğu muhakkaktır.

Ulu Önderimiz Atatürk’ün güvenine lâyık olmak bizler için yüce görevdir.

Görevimizin Birinci Yüzyılı tamamlanmıştır. “İlelebet” yürünecek yolda İkinci Yüzyıl’a adımımızı atmaktayız.

Birinci Yüzyıl’daki görevimizin başarı derecesini tarih belirleyecektir.

Atatürk’ün “en büyük eserim” olarak nitelediği Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin 84 yılını yaşama mazhariyetine erişmiş olmanın tarifsiz mutluluğu içindeyim.

Bu 84 yılın 38,5 yılı 1967 – 2004 yılları arasında Dışişleri Bakanlığında geçti.

Dışişleri Bakanlığı’na 4 gün süren eleme sınavlarından geçip diğer 31 arkadaşımla birlikte intisap ettiğim zaman Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’dı.

Türkiye’de 30’uncu Hükûmet işbaşındaydı.

Başbakan Süleyman Demirel, Dışişleri Bakan İhsan Sabri Çağlayangil’di.

Dışişleri Bakanlığında geçen yıllarımda Türkiye’de 6 Cumhurbaşkanı, 29 Hükûmet, 13 Başbakan ve 25 Dışişleri Bakanı görev yaptı.

Farklı Siyasî Partilerden oluşan Hükûmetler ülkeyi yönetti. Askerî müdahaleler ve ara rejimler oldu.

Türkiye’nin dış politikada yönü, çizgisi, dengesi, ekseni değişme, kayma, göstermedi. Zikzak meydana gelmedi.

Atatürk’ün “Yurt’ta sulh, Cihanda sulh” düsturu esas alındı.

Dış politikamız için Lozan Antlaşması ile  kurulmuş olan dengeler gözetildi, korundu. “Lozan Dengesi” kavramı çeşitli hükûmetlerin programlarında Türkiye’nin dış politikasının temel ilkelerinden biri olarak zikredildi.

Örneğin, Başbakan Süleyman Demirel tarafından kurulan 30’uncu ve 41’inci Hükûmetlerin programlarında “Lozan Dengesi” kavramına yer verildi.

Dışişleri Bakanlığına aşırı ideolojik görüşlere sahip, hareketlere mensup kişilerin sızmasına imkân verilmedi.

Hizmet yıllarımda Siyaset Kurumunun Bürokrasinin görüşlerine, düşüncelerine önem ve değer verdiğine; Türkiye Cumhuriyeti’nin dış politikasının plânlanması, oluşturulması, uygulanması ve uluslararası plânda savunulmasında Dışişleri Bakanlığının baş rolü oynadığına tanıklık ettim.

Bu rolde ben de, meslektaşlarım da görev ve sorumluluklar üstlendik. Bunu bir güzel talih, ayrıcalık ve onur kabul ediyorum.

Vatanımızın ve Millet'imizin Kurtarıcısı ve Devletimizin Kurucusu Gazi Mustafa Kemâl Atatürk’ü sevgi, saygı, şükran, minnet ve bağlılık duygularımla rahmetle anıyorum.

Devletimizin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşunun şerefli 100’üncü Yıldönümü, CUMHURİYET BAYRAMIMIZ Milletimize Kutlu ve Mutlu Olsun.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin 2’nci Yüzyılı Hayırlı, Uğurlu ve Üstün Başarılı Olsun!

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *