HABER: Emel SEÇEN
Milli Mücadelenin Kahraman Kadınlarını Anma Anılarını Araştırma ve Yaşatma Derneği Başkanı, araştırmacı yazar İlknur Bektaş’ın uzun yıllar soluksuz çalışmaları sonucunda, Fatma Seher Erden’in Darülacezeden önce yaşadığı, İstanbul Kasımpaşa Semti ve bu semtte ki Kulaksız Mezarlığında anıt mezar yapılan Kurtuluş Savaşımızın her cephesinde görev almış Kara Fatma, mezarı başında anıldı.
Saat 13.30 da başlayacak tören programa katılacak yetkililerin Cuma namazlarını sonrasına sarkması yüzünden yaklaşık 45 dakika rötarla başladı.
CHP İSTANBUL’un olmadığı, KARA FATMA ANMA PROGRAMI
Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız, Beyoğlu Kaymakamı Mustafa Demirelli, AKP İlçe Başkanlığı, Kızılay Başkanı Kerem Kınık, MHP Küçükçekmece, Beyoğlu, Vatan Partisi Öncü Kadınlar, Cumhuriyet Kadınları Derneği, Kadın Haklarını Koruma Derneği, Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Selman Can, Timaş Yayın Grubu, Galata Grubu, Erzurum Kalkınma Vakfı, Ataköy Halk Oyunları Grubu, Yönetmen Gökhan Erkut, basın mensupları ve vatandaşların katıldığı ve gecikmeli başlayan program; ilk olarak saygı duruşu ve ardından İstiklal Marşı ile başladı. İlk olarak tüm kadın kahramanlarımız anılırken Kahramanmaraş ilimizden, İşgalci Fransızlara karşı ilk çeteyi kuranlardan üstelik eşi Ramazan şehit olduğu için onun kıyafetlerini giyerek cepheye giden Senem Ayşe de anıldı.
Onların, kadınlarımızın her daim hazır kıta beklediklerine vurgu yapıldı.
Günün önemi için konuşmaya başlayan İLKNUR BEKTAŞ, şunları kaydetti:
Biz, asker nesillerin çocuklarıyız. Bu amaçla yola çıktım. Baktım ki önüm derya. Kadınlarımız hiç görev beklememiş. Evladı, vatanı, namusu için görevi kendi almış. Biliyorsunuz, evlerin komutanları kadınlardır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün notlarından öğrendim ki Bigadiç’ de telgraflarda, Nazife Kadın. Orada ki notlarda “Biz Bigadiçli Nazife Kadına minnet borçluyuz” der. Bunu araştırdığımda ise savaş zamanında askerlere ekmek yaptığını ve Yunanlılar tarafından fırına atılarak öldürülmüş bir kadının hikâyesini okudum. Nazife Kadın, ailesini kaybettiği halde “bana ne!” dememiş, cepheye ekmek yapıp taşımış ve yakalandığında askerlerin yerini söylememişti. Ve cezası şehrin ortasında düşman tarafından yakılmak oldu. Nazife Kadın ve Kara Fatma’yı kitap haline getirdim. Göğsünden sütü aka aka cepheye mühimmat taşıyan Şerife Bacı gencecik bir gelindi ve bana ne, demedi! Bir idealiniz olmalı! Üsteğmen Kara Fatma gibi. Onun da bütün hayalleri çalınmıştı. Ama vazgeçmedi. Yedi yüz erkek, kırk üç kadına düşün önüme, savaş var, demiş! 1.45 boyunda bir kadının hikâyesi ama istedim ki bu hikâye bitmesin, bir anlatı bırakalım gençlere…
ARTIK KADIN ERKEK YOK İSTİKLAL VAR- FATMA SEHER ERDEN
Ve kadınların her alanda önde olmalarını istedim. Ben olmasın demiyorum ama yıllarca Batman gibi karakterle bizi biçimlendirmeye çalışıyorlar, oysa bizim ne çok değerimiz var. Bu anlamda Üsteğmen Kara Fatma’nın çocuklarını, işini kaybetmiş olması ve ailesinden yirmi üç kişiyi de kaybetmiş olmasına rağmen durmamış olması çok önemliydi. Durmamıştı, yurdun birçok yerinde görev almıştı ve bu görevi almak içinde kimseden bir yanıt beklememişti. Yurdun neresinde ihtiyaç varsa oraya koşmuştu.
İnanç önemliydi. İstanbul Karaköy’den Gülcemal vapuruna binip, Samsun’a, Samsun’dan Sivas’a Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e gittiğini ve metanetini, gücünü hiç kaybetmediğine tanıklık ettim. Bunlar başarmanın ve direnmenin şifreleriydi. Bahsettiğimiz kadın hiç imkânı olmadığı gibi 1.45 boyunda bir kadın ama müthiş bir azim. Vatanı her şeyden üstün. Onun iradesi beni çok etkiledi ve istedim ki, benim oyum yok, buyum yok diyen kadınlara, kendilerinden vazgeçmesinler. Eğer bugün yaklaşık on dört yıllık bir çalışmadan sonra bugün buradaysak verdiğimiz emeklerinde yerini bulduğu ama devamını getirmek gerektiğidir.” Dedi. Ve derin çalışmalar sonunda artık filmini çekmek için hazırlıklara başladığını ifade ettikten sonra yollarının ve düşüncelerinin ortak olduğu bir üstelik de Erzurumlu Yönetmen Gökhan Erkut’u bulduğunu” ifade etti.
Son olarak sözlerimi bir anısı ile bitirmek istiyorum. Kara Fatma’nın bir komşusu ile anısıdır bu. Adam anlatırken gözyaşları sakallarına karışıyordu, “Biliyor musunuz bahsettiğimiz kadın nasıl bir kadındı? Ben, on yaşlarındayım, yaramazlık yapmıştım ve annem beni dövüyordu. O, benim dövüldüğümü duydu. Kasımpaşa’da eski evleri bilirsiniz, tahta kapıyı itti ve içeri girdi. Ve “Kimin çocuğunu dövüyorsun?” dedi. Annem tam diklenip benim, diyecekken.
“Biz, sizin çocuklarınız yaşasın diye kendi evlatlarımızdan vazgeçtik! Onlar, milletin çocuğu dövemezsin!
İşte bu kadının mezarı kaybolmuştu. İşte bu yüzden çok uğraştım.”
Fatma Seher Erden’in kendi büyüttüğü yeğeninin soyundan torunu Orkun Kuşlu söz aldı:
Tophane’de doğdum büyüdüm, yüz elli sene olmuş. Babam ben sekiz yaşımda iken vefat etti, dedem de babam on yaşındayken vefat etmiş. Dolayısı ile üst soyla kesik bağlantımız var. Babasız büyüdüğüm için anne tarafım Siirtli olduğu için ben kendimi hep Siirtli biliyordum. Ta ki İlknur Abla ile tanışana kadar. Böyle bir kahramanın torunu olduğunu bilmem son derece onur verici, aynı zamanda yirmi üç şehit veren bir aileden gelmek de. Allah kendisinden razı olsun, Fatma Seher Erden nezdinde ben başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını minnetle anıyorum. Allah hepsinden razı olsun. Bizi yalnız bırakmadığınız için teşekkür ediyorum”
Program diyanet görevlisinin duası ve başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları, isimsiz tüm kahramanlar, şehitler ve Fatma Seher Erden’in ruhuna gönderildi. Siyasi erk sahiplerinin konuşmaları ve toplu fotoğraf çekimi ile program tamamlandı.