Finacial Times da yayınlanan makale de Türkiye'nin iç ve dış ilişkilerine dair analizler yer alırken, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ilgili de çileden çıkartan ama vazgeçilmez olan bir müttefik tanımlaması yapılmış.
Türkiye'nin terör gerekçeli haklı hassasiyetini ve gündeme getirdiği Nato vetosunu Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala'nın tutuklulukları ile değerlendiren yazar, devamında Türkiye'nin başta Suriyeli mülteciler gibi önemli konular olmak üzere uluslar arası birçok meseleye karşı genel tutumu ve coğrafi konumu nedeniyle NATO için vazgeçilmez olduğunu ifade ediyor.
İşte o makaleden önemli bölümler
''Neden Türkiye'yi Nato'dan atmıyorsunuz? Kulağa harika bir fikir gibi geliyor. Recep Tayyip Erdoğan'ın çileden çıkaran bir müttefik olduğuna şüphe yok. Geçen hafta Finlandiya ve İsveç'in NATO'ya katılmasına yönelik itirazlarını bıraktıktan sonra, Türk cumhurbaşkanı hemen yeni şüpheler yarattı. İsveç Türkiye'nin terörizmle suçladığı 73 kişiyi iade etmedikçe Türkiye parlamentosunun anlaşmayı onaylamayacağını öne sürdü. Herhangi birini Erdoğan'ın adalet sisteminin merhametine teslim etmek, herhangi bir demokrasi için çetin bir taleptir. Kürt ve önde gelen bir muhalefet siyasetçisi olan Selahattin Demirtaş, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin serbest bırakılması gerektiğine ve hapis cezasının "sadece gizli bir siyasi amaç için örtüldüğüne" dair kararına rağmen 2016'dan beri cezaevinde. Onun davası münferit bir örnek değil. İş adamı ve hayırsever Osman Kavala, darbe planladığı iddiasıyla Nisan ayında şartlı tahliye olmaksızın ömür boyu hapse mahkum edildi. Aleyhindeki delillerin zayıflığı, batılı hükümetlerin, insan hakları gruplarının ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin protestolarına yol açtı. Aralarında önde gelen akademisyen Hakan Altınay'ın da bulunduğu Kavala'nın yedi sanığı, son derece şüpheli delillerle 18 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Erdoğan'ın davranışı NATO için rahatsız edici sorular doğuruyor. İttifak, demokrasinin ve insan haklarının savunulmasına dayandığını söylüyor. Ancak siyasi muhalifleri düzmece suçlamalarla hapse atmak Vladimir Putin'in yaptığı türden bir şey. Gerçekten de Rus ve Türk liderlerin uzun süredir yakın bir ilişkisi var. Finlandiya ve İsveç'in NATO'ya kabulü Putin için büyük bir darbe olur. Bu, NATO'nun Rusya dışında Baltık Denizi'ne kıyısı olan her ülkeyi kapsadığı anlamına gelir. Türkiye'nin engelleme taktikleri, varoluşsal bir tehditle karşı karşıya olan NATO üyeleri olan Baltık devletlerine yönelik alaycı bir saygısızlığı yansıtıyor. Erdoğan'ın Finlandiya ve İsveç üzerinden NATO'ya şantaj yapma isteği de Türkiye'nin gelecekteki krizlerde nasıl davranacağı konusunda şüphe uyandırıyor.
Yani NATO Türkiye olmadan daha iyi olmaz mı? Kesinlikle hayır. Türkiye'nin sınır dışı edilmesi, yasal olarak mümkün olsa bile, stratejik bir felaket olurdu. Karadeniz, hem Ukrayna hem de Rusya için Akdeniz'e ve daha geniş dünyaya giden kilit yoldur. Ukrayna tahılı bir gün ülkenin limanlarından dünya pazarlarına çıkarsa, Karadeniz'den geçecek ve Türkiye deniz girişini kontrol ediyor. Türkiye'nin Ukrayna'dan çalıntı tahıl taşıdığı iddia edilen bir Rus gemisini tutuklaması, bu kritik rolün altını çizdi. Türkiye Nato'dan atılır ve Rusya'nın fiili bir müttefiki olursa, Ukrayna fiilen denize kıyısı olmayan bir ülke haline gelecek ve Rusya Akdeniz'in kapılarında olacaktır. Ortadoğu'daki güvenlik dengesi de ciddi şekilde karmaşık olacaktır.
Türklerin Suriye'de büyük bir askeri varlığı var. Kürtlerin rolü konusunda Amerikalılarla çatışmış olsalar da, Rusya ile Esad rejimi arasındaki ittifaka karşı çıkıyorlar. Türkler ayrıca 3,7 milyon Suriyeli mülteciye sığınak sağladı. Bu yapılan AB üzerindeki baskının çoğunu ortadan kaldıran insani bir eylem. Erdoğan'ın Türkiye'nin demokratik kimliğini ciddi şekilde zedelediğine şüphe yok. Ancak Rusya'nın aksine Türkiye, Erdoğan'ın Ege Denizi'ndeki kas esnemesinden endişe duyan Yunanistan dışında, NATO'nun geri kalanı için hiçbir güvenlik tehdidi oluşturmuyor. NATO'nun Rusya'ya karşı koymasının ezici önemi göz önüne alındığında, Türkiye'yi taraf tutmak her zamankinden daha hayati. Erdoğan bunu biliyor. Ukrayna'daki savaşın kendisine verdiği avantajı kullanıyor. Durum çıldırtıcı ama yönetilemez değil. Türk lider, yeri geldiğinde pozisyon değiştirme konusunda mükemmel bir yeteneğe sahip.''